34,4287$% 0.26
36,3238€% 0.23
2.834,90%0,03
4.825,00%0,12
19.301,00%0,12
2.562,49%-0,19
9.420,42%1,29
T24 Kültür Sanat
Türkiye’nin sanatla dolup taşan kentlerinden İstanbul, Ankara ve İzmir’de bulunan tiyatro, stant, atölye gibi aktiflikleri derleyen Haftanın Sanat Rotası, bu hafta sekizinci sayısıyla sizlerle. Bu haftanın derlemesinde birbirinden farklı stantlar ve tiyatro oyunları yer alıyor. Bu haftanın sayısında; İstanbul’daki birbirinden farklı şenlik ve stantlar, Ankara’da film şenliği ve İzmir’in ise kaçırılmayacak stantları yer alıyor.
Her hafta cuma günü yayımlanan Haftanın Sanat Rotası’nda bu hafta 16-22 Kasım tarihlerindeki aktifliklerine yer veriliyor.
İşte İstanbul, Ankara ve İzmir’de sizler için derlediğimiz kültür sanat aktiflikleri:
İstanbul’da bu hafta:
-Beyoğlu Caz Festivali
Beyoğlu, ilk kez kendi ismini taşıyan “Beyoğlu Caz Festivali”ne ev sahipliği yapıyor.
Beyoğlu Belediyesi’nin yanı sıra pek çok konser yeri, sanat kolektifi, plakçı, sanat galerisi iştirakinde gerçekleşecek şenlik, Beyoğlu’nun eşsiz ritmine karışarak, kültürel mirasına ayna tutuyor.
Ana yer konserlerine ek olarak, yüzde 80’den fazlası ücretsiz gerçekleşecek plakçı aktiflikleri, dans performansları, atölyeler, paneller ve bağımsız sahneleri ile erişilebilir ve sürdürülebilir olmayı amaçlayan “Beyoğlu Caz Festivali”, Galata’dan Hayyam’a ve Çukurcuma’dan Taksim’e sanatseverlere kapılarını açacak. Beyoğlu’nu geçmiş, şimdi ve gelecek ekseninde, çeşitli konular özelinde konuşmalar ve paneller ile öne çıkarmayı amaçlayan şenlik; aynı zamanda nesiller ve semtlerarası bütünlüğü öngören, nostalji ve mahallecilik gibi kavramlara yakalanmadan yapan bir gelecek tahayyülü oluşturan, sanatın ve müziğin değerini vurgulayan bir “Kent Şenliği” olma özelliğini taşıyor.
-Farz Et ki Sen Yoksun
Arter’de gerçekleştirilen ilk özel koleksiyon standı olan Farz Et Ki Sen Mahrum, geçtiğimiz ocak ayında ziyarete açıldı.
Sergi, Ömer Hayyam’ın Rubailer’inde yer alan bir dizeden esinle isimlendirilen ve farklı dönemlerde üretilmiş 600’ün üzerinde sanat yapıtı, fonksiyonel obje, nadide eser, mobilya ve kitaptan oluşuyor
Selen Ansen’in küratörlüğünü üstlendiği Farz Et Ki Sen Mahrum başlıklı stant, bir koleksiyonerin hayalleri ve hayata geçirdikleri sonucunda farklı objeler arasında kurulan yakınlıkların ve oluşturulan gövdenin bir yer olarak ev içinden müzeye taşınmasının imkânlarını araştırıyor.
400’e yakın sanatkarın yapıtlarının yanı sıra anonim eserler, seri üretimler ve çeşitli öğelere yer veren stant, Arter’in 4. ve 3. kat galerilerine yayılıyor. Özel alanda tekil bir yaşama eşlik etmek üzere düzenlenmişken bir sanat kurumunun aracılığı ve küratoryal bir bakışla kişisel bir koleksiyondan kamuya açılan seçki, tasnif mantığına meydan okuyan zamanlar ve formlar arası bir dünya yaratıyor. Koleksiyonerin yapıtlarla etkileşim içerisinde soyut bir kimlik kazanarak var olduğu bu dünya, şeylerin özel alandan ayrılıp kendi özgünlüklerini yeni bir bağlamda sürdürmesiyle hem gerçek hem de kurmaca bir tecrübenin kapısını aralıyor. Farz Et Ki Sen Mahrum, koleksiyonu çok yönlü ve yaşayan bir vücut olarak ele alarak, alelade olanın olağanüstü olanla yakınlıklarının yanı sıra toplama/koleksiyon yapma pratiği ve gündelik ömrümüzü çevreleyen objeler üzerine de düşünmeye teşvik ediyor.
-Herkesin Öyküsü
Herkesin Öyküsü standı, beş sanatkarın toplamda 32 yapıtı Şinasi Baştüzel Sanat Galerisi’nde izleyiciyle buluşuyor. Her sanatkarın kişisel anlatım lisanlarını yansıttığı eserler, öznel anlatımlar, kültürel kodlar ve kimlik problemleri çerçevesinde izleyiciyi, bu tecrübesi sorgulamaya davet ediyor. Sergide T24 yazarı Cebrail Ötgün‘ün yanı sıra Erol Batırberk, Sibel Ünalan, Mehmet Yılmaz, Sinan Ayber’in eserleri yer alıyor.
Şinasi Baştüzel Sanat Galerisi’nde sanatseverlerle buluşacak stant, 21 Aralık 2024 tarihine kadar görülebilecek.
-Küçük Kara Işık / Burcu Yağcıoğlu
Burcu Yağcıoğlu’nun Galerist’te gerçekleşecek üçüncü kişisel standı Küçük Kara Işık, 15 Kasım – 21 Aralık 2024 tarihleri arasında ziyaretçilerle buluşuyor. Sanatçı, kolaj, desen, porselen ve yere özgü yerleştirme gibi çeşitli teknik ve gereçleri bir araya getirdiği çok katmanlı yapıtlarında ataletin kökenlerine odaklanıyor.
İsmini Ursula Le Guin’in Tao Te Ching çevirisindeki bir kısımdan alan Küçük Kara Işık, hiç durmadan ilerleme isteğinin gezegenimizi tükenişe götürdüğü bir dünyada durmayı, rehaveti ve ataleti radikal varoluş biçimleri olarak ele alıyor. Günümüzün ilerlemeci ve gelişim odaklı gelecek tahayyüllerine karşı, durmayı ve yapmamayı yapmayı öneriyor. Yağcıoğlu, psikanaliz, fizik, biyoloji, bilim-kurgu ve mitolojiden beslenerek üretim ve büyümeyi merkeze alan düşünce biçimlerini yeniden kurguluyor.
Hareketin ve durmanın bilimi olan termodinami standın üzerine temellendiği tabanı oluşturuyor. Termodinamiğin birinci yasası gücün yok edilemeyeceğini, sadece dönüştürülebileceğini belirtirken; ikinci yasa, yani atalet yasası, gücün geri döndürülemez biçimde kaybedileceğini söyler. Bu yasaya göre, tüm sistemler er ya da geç durma noktasına gelir: Enerji kaybolur, organizmalar yaşlanır, yıldızlar ölür, makineler eskir ve tüm hareketler nihayetinde sona erer.
-Fosforlu Cevriye
Anne babasını tanımadığı için gökteki yıldızlardan doğduğuna inanan, denizin kucağında bir sokak çocuğu olarak büyüyen, Galata mevkiinde karnını doyurabilmek için “icra-i sanat” eyleyen Cevriye, sıradan bir sokak kızı değil aslında İstanbul sokaklarının ta kendisidir. Hastalık ve soğuktan ölüme yaklaştığı o gece, karşısına çıkan gizemli bir Adam sayesinde hayata ve kara sevdaya tutunur. Cevriye’nin daha önce tanıdığı erkeklere hiç benzemeyen ve ona “siz” diye hitap eden bu Adam aslında gizli yaşayan bir idam mahkûmudur. Cevriye onu tanıdığı günden sonra artık değişik bir “insan” olmuştur. Hapis, sürgün, ortadan geçen zaman ve türlü belalara rağmen bu aşktan vazgeçmeyen Cevriye, sevdiği için her şeyi göze alacaktır.
Oyunda 1930-40’lı yılların İstanbul’u zengin tasvirleriyle sunuluyor. Mahallelerin arka sokaklarında, hapishanelerinde, batakhanelerinde hayata tutunmaya çalışan kadınların, annelerin, çocukların ve afilli delikanlıların otoriteyle olan ilgisi çarpıcı hikayelerle aktarılıyor. Oyun 15 ve 16 Kasım tarihlerinde Ümraniye Sahnesi’nde olacak.
-Dublörün Dilemması
Murat Menteş’in aynı isimli romanından uyarlanan bu oyun, Nuh Tufan isimli karakterin başından geçen absürd ve trajikomik bir hikayeyi konu edinir. Konservatuvarı terk ettikten sonra para kazanmak için çeşitli işlere girişen ancak bir türlü dikiş tutturamayan Nuh, yakın arkadaşı İbrahim Kurban’ın buluşuyla kendisini hiç beklemediği olaylar silsilesinin içinde bulur. Bu sürükleyici tiyatro oyunu 15-16 Kasım tarihlerinde Moda Sahnesi Büyük Salon’da izleyicileriyle buluşacak.
-Shirley Valentine
Sumru Yavrucuk’un ses getiren tek kişilik güldürü oyunu “Shirley”, tiyatro tutkunlarına unutulmaz dakikalar yaşatacak. Günlük hayatının sıkıcılığı içinde kaybolmuş ve birçok kadın gibi artık hayallerini bile unutmuş olan Shirley Valentine’nin hikayesi… Komik ve eğlenceli bir kendini keşfediş hikayesi olan ‘Shirley’, başarılı oyuncu Sumru Yavrucuk’un yorumuyla hayat buluyor. Usta oyuncu Sumru Yavrucuk’u Shirley karakterinde izleyeceğimiz bu oyun 18 Kasım Pazartesi günü Torium Sahne’de olacak.
Ankara’da bu hafta:
–Astim Kolektifi Sergisi
Sanatta 15. yılını kutlamaya hazırlanan Türkiye’nin önde gelen kültür sanat merkezlerinden olan CerModern, 16 Kasım – 15 Aralık tarihleri arasında Astim Kolektifi’ni ağırlayacak. Kolektifin oluşturduğu sergide Hakan Yılmaz, Süleyman Yılmaz, Kerem Meriç, Volkan Babaotu, Mustafa Akkaya, Berkin Günsay ve Erdal Duman yapıtlarıyla yer alacak. Bu stant, sanayi ve çevresel tesirlerle biçimlenen bir çağdaş sanat anlayışını dijital medya, immersive teknolojiler ve ileri dönüşümle harmanlayarak ziyaretçilere sunmayı amaçlıyor.
Son yıllarda Çanakkale’ye göç eden Hakan Yılmaz, Süleyman Yılmaz, Kerem Meriç ve Volkan Babaotu tarafından kurulan Astim Kolektifi’nin yaratıcı bir dalga olarak yükselmesinin temelinde, endüstrinin göbeğinde şekillenen, hem çevresel hem de toplumsal tesirlere yönelik hassas bir yaklaşım yer alıyor.
Astim, çağdaş sanatın dinamik ögelerine, özellikle dijital medya ve immersive teknolojilere odaklanarak, endüstriyel üretimin çevresel ve toplumsal izlerini sanatsal bir tecrübeye dönüştürüyor. Bu sanat anlayışı, izleyiciyi sadece gözlemci değil, aynı zamanda aktif bir katılımcı olmaya davet ediyor.
Astim Kolektifi’nin yapıtları, dijital ortamlar ve teknolojilerin sunduğu etkileşimli imkanları kullanarak, bireylerin yaşadığı etrafla ilgisini sorgulayan, kamusal alanda anlam bulan sanatsal projeler üretiyor. Bu projeler, hem izleyiciyi sanatla daha doğrudan bir tecrübeye yönlendiriyor hem de toplumsal ve çevresel sorumlulukları yeniden tartışmaya açıyor. Kamusal sanat anlayışını bu bağlamda dönüştüren Astim, sanatın toplumla kurduğu bağlantıyı sadece görsel bir biçim değil, aynı zamanda duyusal ve entelektüel bir etkileşim olarak sunuyor.
-Haziran – Bir Gezi Parkı Karşı-Masalı
“Gece leylâk, tomurcuk kokmuyor baba. Masallar insanı uyutmuyor. Canım çok yanıyor. Neredesin?”
Haziran, bir karşı-masalın adı. Haziran, amcasının örgü atölyesinde çalışan işçi bir kızın Gezi Parkı Direnişi vakitlerinde geçen umut ve şuur seyahatinin kıssası. Haziran, ismini babasının ona masallar anlattığı güneş dolu yaz mevsimlerinden alan gencecik bir hayalperest. Onun etrafında masallar, öyküler, şiirler ve müzikler var. Dışarda ise sıkı sıkıya itirazlar. Gezi Parkı aksiyonlarının yansıtıldığı bu oyun 17 Kasım Pazar günü Kulis Sanat Tiyatrosu Panora’da olacak.
-Scapin’in Dolapları
Argante ve Geronte, birlikte uzun süreli bir iş seyahatine çıkarlar. Bu seyahati fırsat bilen Argante’ın oğlu Octave, Hyacinte isimli yoksul bir kızla, babasından gizli evlenir. Aynı zamanda Leandre da babası Geronte’un evlenmelerine onay vermeyeceği bir çingene kızı olan Zerbinette’e âşıktır. Octave, uşağı Sylvestre’den babasının onu başka bir kızla evlendirmek istediğini öğrenir. Kendisini bu çıkmazdan kurtarması için arkadaşı Leandre’ın uşağı Scapin’den yardım ister. Zerbinette için de Leandre Scapin’den yardım ister. Scapin, gençleri çıkmazdan kurtarmak için bir dizi dolap çevirir. Lakin farkında olmadıkları gerçek: Scapin hilekar, düzenbaz ve… hayli kendini beğenmiş bir uşak ve çırağı Silvestre da onu pek de aratmayan biridir. Hyacinte’in aslında Geronte’un kızı olduğu, Zerbinette’in de aslında bir çingene kızı olmadığı ve Argante’ın yıllar önce kaybettiği kızı olduğu ortaya çıkar. Scapin’in çevirdiği dolapların ortaya çıkmasına rağmen o da affedilir ve oyun mutlu bir şekilde sonlanır.
-Ölümcül Oyun
Bazen aynaya baktığınızda sadece yüzünüzü değil, dününüzü de görürsünüz. Ve o ayna bazen geçmişinizden biri olup birden çıkar karşınıza… Size, unutmak istediğiniz sizi hatırlatır. Tam tabana vurmuşken biri size ip uzatır… Ve ‘’hayatlarımızı seçimlerimiz belirler…”ama “birini köşeye sıkıştırmak… her zaman tehlikelidir!”. Ölümcül Oyun aslında geçmişle bugünün hesaplaşmasıdır. Mesleğinin zirvesinde, şehrin gözdesi bir kadın (Camille Dargus), maksatlarına sadece bir gecede ulaşmak isteyen genç bir adam (Billy ve tek kaygısı düştüğü bataklıktan kurtulmak olan, her şeyden habersiz bir güvenlik görevlisi (Ted). Psikolojik/gerilim tipindeki bu oyunda ipler kimin elinde olacak? “Kim bilebilir?”
-Suç ve Ceza
Edebiyatın başyapıtlarından olan Dostoyevski’nin yazdığı Dünya genelinde en çok okunan ve satılan yapıtı olarak bilinen Suç ve Ceza da insanı tüm taraflarıyla analiz eder. Romanın baş karakterleri Raskolnikov ve Petroviç’i ele alarak tiyatroya uyarlanmıştır. Bu iki kişilik mükemmel oyunda, Suç ve Ceza kavramını tüm taraflarıyla ele alınmıştır. Suç nedir? Ceza nedir? Nerede başlar? Nerede biter? Tüm bunlar sıradan insanlar ve dahi insanlar örnek verilerek anlatılır. Türkiye’de bir ilk olan bu oyunun üretimini Sek Production, tertibini ise Chaplin Sanat üstlenmiştir.
İzmir’de bu hafta:
-10. Yıl Retrospektif Fotoğraf ve Heykel Sergisi
Fotoğrafçı, heykeltıraş Metin Tütün, 10. sanat yılını Ankara, İstanbul ve İzmir’de üç retrospektif stantla kutluyor. Sanatçı hem fotoğraf hem de heykelleriyle bir form olarak kadın bedenine farklı bakış açıları getiriyor.
Metin Tütün, 10. yılında ilk standını 16-26 Eylül tarihleri arasında Ankara Soyut Galeri’de açtı. İkinci stant ise “hikâyenin başladığı”, sanatkarın 10 yıl önce ilk standını açtığı İstanbul Gama Galeri’de. Bu stant 17 Ekim-9 Kasım tarihleri arasında açık kaldı. İzmir Galeri A’daki stant ise 15 Kasım’da açılacak ve 9 Aralık gününe dek sürecek.
Metin Tütün, kişisel stantlarında aynı temada buluşturduğu fotoğraf ve heykelerle izleyici önüne çıktı. Stantlarında nü fotoğraflara farklı gereçler kullandığı heykelleri eşlik ediyor. Sanatın çeşitli imkânlarını, farklı gereçleri birlikte kullanmayı heyecan verici buluyor. Metin Tütün 10 yıllık serüvenini anlatırken “Ben elektrik mühendisiyim, profesyonel iş hayatım bitttikten sonra fotoğraf ve heykel üzerinde ağırlaştım. Aslında 40 yılı aşkın süredir fotoğraf çekiyorum, sanatla daima ilgilendim ama izleyici önüne çıkmam zaman aldı”diyor. Bu yolculuk öyküsünün satır başlarını da şu sözlerle özetliyor:
“Serüvenim 2014 yılında İstanbul Gama Galeri’de ‘Gölgeler Çekildiğinde’ standıyla başladı. İlk standımda daha çok bazen ışıkla gösterip gölgeyle sakladığım, bazen gölgeye saklanana ışık tutttuğum siyah beyaz fotoğraflarım vardı. Bunların kimilerine heykelleri de eşlik etti. Sonra, bazen sadece bir siluet olarak uzaklara götüren, bazen derin maviliklere çağıran fotoğraf ve heykellerle arayışlarım sürdü. Yurt içi ve yurt dışında birçok stant açtım, çağdaş sanat fuarına katıldım. Sonra bir gün baktım, 10 yıl olmuş. O zaman biraz geriye bakma, macerayı anlamlandırma, özetleme vakti, diye düşündüm. On yılımın özetini retrospektif sergilerle izleyicilerle paylaşmak, bu seyahatte daima yanımda olan dostlarıma ve sanatseverlere teşekkür etmek istedim.”
-Kısa Bir Komşuluk
-Kim Bu Ben
Yetimhanede bir arada büyümüş Daphne ve Adam, bir gün sanal kimliklerinin çalındığını fark ederler. Çalınan kimliklerle işlenen suçlar hayatlarını karartmaya başlar.
Tüm dünya onların bir canavar olduğunu düşünürken, onlar hayatlarını karartan bu büyük gizemi çözmeye karar verirler. Dünyaya kendilerini dinletebilecekler miydi? Birbirlerine güvenebilirler miydi? Ya da gerçek kimlikleri hiç var olmuş muydu?
Oyunun yazarı Rose Leilani, büyük bir kumarhane zincirinin dijital teknolojilerinden sorumlu bir veri analisti. “Kim Bu ben” muharririn ilk ve tek oyunu.
Tiyatro İN’nin “Anne” oyunundan sonraki tercihi olan 2022 yazımı “Kim Bu Ben”; küresel iklim krizi, pandemi, neoliberalizm, kişiselleşme, dijitalleşme ve gözetleme kapitalizminin şifreleriyle uğraşan, aşk dolu kriminal bir gerilim.
-Cemile Abla Ben Beyaz Sevmiyorum
Dersimli Cemile Abla’nın Kara Kışlık Kara Komik Hikayesi…Ergenliğe girdiği gün anne ve babasını kaybeden Cemile, o gün ölümden dönen komşusu Xece’ye bir söz vermiştir. Ölüp ölüp dirilen Xece bugün yine ölmüş (!) Cemile doğduğu köye geri dönmüştür. Bir köy odasında yedi renk kefen hazırlayan Cemile, o odada geçmişinden neler hatırlar neler… Cemile Abla’nın hatırlarında bir seyahate çıkacağınız bu oyun; 18 Kasım’da Çiğli Yoksul Baykurt Konferans Salonu, 19 Kasım’da ise Hikmet Şimşek Sanat Merkezi’nde olacak.
-Darmaduman
Bir şehirde, birbirinden her şeyiyle farklı hayatlar süren iki kadın ve erkeğin ilgilerinden yola çıkarak, hayattaki toplumsal değerlere ve dengelerin değişimine şahit olacağız.Güvercin, tasarım işiyle uğraşan aynı zaman da kadın hakları ile çalışmalar yürüten Güliz’in evinde yardımcı olarak çalışmaktadır. Güliz ile Güvercin arasında iş haricinde de bir dostluk mevcuttur. Güliz, Güvercin’in hasta kızının tedavisi için bir yardım yapmış, ama Güvercin’in eşi Müşteba bu parayı tedavi için kullanmamıştır.
Olaylar beklenmeyen bazı gelişmelerle sürerken, tüm karakterlerin geçmişlerinden izler taşıyan “rüyalarına” şahit olunur. Bu ürkütücü hayaller karakterlerin içinde ve geçmişte kalan yaşanmışlıklarını seyirciye farklı bir anlatımla sunar. Çocuklukları, yaraları, aile ilgileri ve şimdiki halleri ile ilgili bir çok rüya… Oyun; farklı rejisi ve iç içe geçen anlatımıyla, Güvercin, Güliz, Mehmet ve Müşteba’nın geçmişleri ve yaşantıları üzerinden ,iyi insan olmak, kadın olmak, erkek olmak, vicdan, doğruluk ,adalet ,etik gibi kavramlara uzanarak hayallerle süslü bir ayna sunmaktadır.
Diğer Güncel Haberler İçin Tıklayın / Bursa Haber – Bursa Gündem – Bursa Gündem Haber – Bursa Haberleri – Bursa Son Dakika
Bizi İnstagram’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi X’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHbr
Bizi Facebook’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Youtube’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Linkedin’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Lüks Gastronomi Yolculuğu