32,6725$% -0.51
35,1113€% -0.65
2.442,75%-0,60
4.001,00%-0,17
16.005,00%-0,18
2.323,73%-0,17
10.647,91%-0,31
Devletler küresel krizlerle boğuşurken, teknoloji hızla ilerliyor. Kendi tarihini resetleyip teknolojiyle yeniden şekillenen dünyaya ‘kaldığımız yerden’ devam etmeyeceğimiz kesin. Örneğin, Çin’in 14 robot doktor ve hemşireyle günde 3 bin hastayı tedavi edebilecek kapasiteye sahip dünyanın ilk yapay zeka hastanesini açması, bu alandaki en çarpıcı örneklerden biri olmalı.
Daha da değerlisi, bu yılın ikinci yarısında hasta kabul edecek olan otonom dizaynlı Agent isimli bu hastane, hastalıkların teşhis ve tedavi prosedürlerini de kökten değiştirecek. Bu değişimi kavramak ve yapay zeka tabiplerinin hız ve verimlilikte ne kadar ileri olduğunu görmek, dünyanın nereye doğru yol aldığının da önemli bir göstergesi sayılmalı.
Ayrıca, hastanede çalışacak olan robot hekimlerin girdikleri bir imtihanda yüzde 93,06 gibi yüksek bir doğruluk oranına ulaşması, yapay zekanın insanlardan daha akıllı hale geleceği tarafındaki kestirimleri de kuvvetlendiriyor.
Yine de bu gelişmeler insan ve yapay zeka arasında bir iş birliği gerektiriyor. Mesela, 2000 yılından bu yana özellikle kalp ve damar cerrahisi ameliyatlarında kullanılan Da Vinci isimli cerrahi robotun bugüne kadar yaklaşık 8 milyondan fazla operasyon gerçekleştirmesi ya da omurga cerrahisinde Mazor isimli robotun cerrahlara operasyon sırasında rehberlik etmesi, bu iş birliğinin sonucudur. Bu da daha yenilikçi ve etkili tahlillerin geliştirilmesine imkan tanıyacak.
Burada sorun, bütün bu düzgünleştirici gelişmelere rağmen, cerrahi robotların ve yapay zeka teknolojilerinin etik ve güvenlik mevzularını da beraberinde getirmesidir. Zira yapay zeka teknolojisiyle “biyokimyasal silah” da üretebilirsiniz. Bu da toplumların karşı karşıya olduğu önemli bir tehdit olarak ele alınmalıdır.
Bilim etrafları de bunu yalanlamıyor: Evet, yapay zeka teknolojisi tedavi edilemeyen hastalıklar için umut verici tahliller sunmakta. Lakin aynı teknoloji, ölümcül biyokimyasal silahlar üretme potansiyeline de sahip. Örneğin, Sean Erins ve ekibi, yapay zekanın ilaç keşfindeki potansiyelini gösterirken, basit bir komutla 40 bin ölümcül molekül üretebildiğini, teknolojinin ne kadar güçlü ve tehlikeli olabileceğini gözler önüne serdi. Üstelik bunun tek bir komutla yapılabildiğini de kanıtladı. Küresel krizlerle uğraşan Beyaz Saray bile bu vahim tabloyu Erins’in açıklamalarıyla öğrenmek durumunda kaldı.
Dolayısıyla, yapay zeka teknolojilerinin kontrol edilmesinin zorluklarını ve potansiyel sonuçlarını dikkate almak zorundayız. Zira dünyanın yeni efendileri artık devletler değil, dev teknoloji şirketleridir. Bu şirketlerin gücünü ve varlığını besleyecek olan da çabucak her alanda artık görmeye alıştığımız robotlar olacak. Devletler bu alanda tüzel ve etik düzenlemeler yapmazsa, sonuçları ağır olabilir. Medya, yapay zeka teknolojisinin hem potansiyel yararları hem de tehlikeleri konusunda şuurlu bir kamuoyu yaratmazsa da misal sonuçlar doğabilir. Mesela, Çin son olarak insansı robotların yüz sözleri ve hislerini geliştirmeye odaklanmış durumda. Duygusal sözleri yansıtabilen, etrafa uygun reaksiyonlar veren robotlar iş başında.
Yani gelişmeler bize gösteriyor ki, bu durum basit bir “robot” sorunu olmaktan çıktı. Gelecek, robotların ve yapay zekanın yönlendirdiği bir dünya olacak. CEO’su, askeri, tabibi, gazetecisi eczacısı, mühendisi, çiftçisi, aşçısı robot olan bir dünyaya doğru ilerliyoruz. Yapay zekanın sunduğu fırsatları kıymetlendirmek, tehlikelerinin farkında olmakla mümkündür. Yoksa insanlar yapay zekayı hâlâ bir komutla çalıştıracağı ya da bir komutla kapatacağı bir sorun olarak mı görüyor?
Piyasalar Sıcak Yazı Hareketli Geçirecek!
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.