Kahvenin içindeki bileşiklerin birçoklarının bağırsak sıhhatini güçlendirdiği, Tip 2 diyabet riskimizi düşürmemize ve kilo vermemize yardımcı olduğu biliniyor. Sabah içilen bir fincan kahve sadece sizi güne uyandırmakla kalmıyor, aynı zamanda sindirim sisteminizde bulunan milyarlarca dost mikroba da güç veriyor. Zira pek çok araştırma kümesinin çalışmalarına göre, espressonuzun bağırsak bakterilerini olumlu yönde etkileyerek sıhhatinizi iyileştirmenize ve hatta daha uzun bir ömre sahip olmanıza yol açabileceğine dair fazlaca kanıt bulunuyor.
The Telegragh’ta Miranda Levy’nin kaleme aldığı makalede yer alan Beslenme Uzmanı Nicola Shubrook’un hususa ilişkin yorumları şöyle:
– Mikrobiyom (bağırsak iç yüzeyi örtüsü), sıhhatimizi uygunlaştırmak için topluca ve ferdi olarak çalışan çok sayıda ‘iyi bakteri’ tipinden oluşur. Bu mikropların metabolik sıhhatimize, kilo idaremize ve ruh sıhhatimize yarar sağladığı gerçeği artık giderek daha fazla ilgi görülüyor. Kahvenin içinde, probiyotik bakterilerimizi besleyen ve prebiyotik görevi gören birkaç bileşik var.
BAKTERİLER DE KAHVE SEVER
Kahve, içindeki kafeinin uyarıcı etkisi sayesinde bağırsaktaki yararlı bakteri sayısını artırır. Nutrients mecmuasında yayınlanan 2023 tarihli bir çalışma, kafein, kahve tüketimi ve kolon mikrobiyomu arasındaki alakayı araştırdı. Sonuçlar, düzenli kahve içenlerde mikrobiyomun zenginliğinin daha yüksek olduğunu gösterdi. Bu şahıslarda, karaciğer fibrozu ve kardiyovasküler hastalıklara karşı önleyici tesirleri olan yararlı bakteri tiplerinin sayısının arttığı ve bağırsak sorunlarına neden olan zararlı bakterilerin düzeylerinin düştüğü gözlendi. Kahve tüketimi ayrıca lif sindirimine yardımcı olarak enfeksiyonları önleyen birkaç bakteri tipinin artışını sağlar.
İŞİN SIRRI: POLİFENOL
Meyve, zerzevat, otlar, baharatlar, çay, bitter çikolata ve şarap gibi bitkisel besinlerde doğal olarak bulunan bir molekül olan polifenoller iltihap önleyicidir ve antioksidan görevi görür. Ve hücrelerimize zarar veren serbest radikalleri nötralize ederek kanser riskini azaltmaya yardımcı olabilirler.
Kahvedeki polifenoller ise klorojenik asit olarak bilinir. Experimental and Clinical Sciences’da yayınlanan 2020 tarihli bir çalışmaya göre, klorojenik asit açısından zengin kahve tüketen hastalarda Tip 2 diyabet ve karaciğer hastalığı riski azaldı (ayrıca kilo verdiler). Biliminsanları bunun bağırsakta yaşayan iyi mikroplarımızla alakalı olduğu sonucuna vardı.
Uzun yıllardır yapılan çalışmalar ayrıca kafeinin, kolonu uyardığını ve düzenli bağırsak hareketlerine yol açtığını göstermiştir. 1990’da yapılan bir araştırma, kahve içen kişilerin bir fincan kahve içtikten 30 dakika sonra tuvalete gitme eğiliminde olduklarını gösterdi.
SÜTLÜ MÜ SADE Mİ?
Uzmanlar, sade kahvenin latte veya sütlü kahveden daha iyi olduğu konusunda hemfikir. Zira süt polifenollerin emilimini engelliyor. Kahvenize krema veya şeker eklemek, onu bir tatlıya dönüştürür. Şekerler, kan şekeri düzeyinize kahvenin sağlayabileceği yarardan daha fazla zarar verir.
Dünya piyasasında bilinen iki temel kahve çekirdeği çeşidi var: Arabica ve Robusta. Her birinin belli kavurma evrelerinde farklı nitelikleri var. Az kavrulmuşlar ekseriyetle daha yüksek kafeine sahiptir ve çok kavrulmuşlardan daha fazla antioksidan içerir. İngiltere’deki birden fazla zincir kahve dükkanı orta kavrulmuş Arabica çekirdekleri kullanıyor, Costa Arabica ve Robusta karışımlarını satıyor.
TAZE KAHVE ÇEKİRDEKLERİ DAHA YARARLI
Çekirdeklerin ambarlarda depolandığı süre de polifenol düzeylerini etkiliyor. 12 ay veya daha uzun süre depolanan kahve çekirdeklerinin polifenol oranlarının düşük olduğu bilinen bir gerçek.
PEKİ YA HAZIR KAHVE?
Çalışmalar hazır kahvenin çekilmiş kahveden daha fazla polifenol ve mineral içerebileceğini gösterse de, aynı zamanda akrilamit adı verilen bir kimyasalı iki kat daha fazla içerdiğini ortaya koyuyor. Akrilamitler kahvenin kavrulma işlemi sırasında oluşur ve kanserojendir.
‘GÜNDE KAÇ FİNCAN KAHVE İÇMELİYİM?’
Yunanistan’ın Sardunya ve İkarya bölgelerinde yaşayan yüz yaş üstü şahıslarla ilgili yakın tarihli bir çalışma, neredeyse hepsinin günde iki ila üç fincan siyah kahve içtiğini ortaya koydu. Uzmanlar bir fincan kahvenin yoğunluğunu 8oz/220ml varsayarak, 2-3 fincanın ülkü olduğu, 5 fincanın ise üst sınır olduğu görüşünde.
HANGİ KAHVE NE KADAR KAFEİN İÇERİYOR?
Evde demlenmiş bir fincan kahve, çekirdeğe ve demleme sistemine bağlı olarak 70 mg ile 140 mg arasında kafein içerir. Bu ortada, ortalama bir sokak kahvesinde 180 mg kafein bulunur. Ayrıca orta uzunluk bir Costa Kapuçino 325 mg’lık kafein pahasına sahiptir. Birden fazla espressonun diğer kahve cinslerinden daha az kafein içerdiğini de hatırlatalım. Markadan markaya değişse de espressodaki kafein oranı 33 mg – 45 mg arasında değişir.
NASIL HAZIRLANMALI?
Demlenmiş kahve, diterpen olarak bilinen kimyasallar olan kafestol ve kahweol içerir. Bu mükemmel ikili iltihap önleyici, diyabet karşıtı, kanser karşıtı ve polifenol hami özellikleriyle bilinir.
Foods mecmuasında yayınlanan 2023 tarihli bir çalışma, en düşük polifenol içeriğinin french press metoduyla elde edilen kahvede analiz edildiğini ortaya koyuyor. En yüksek değerin ise aeropress adı verilen hem basınçlı hem de kağıt filtreli bir demleme metoduyla elde edildiğini ispatlıyor.
KAHVEMİ DAHA SAĞLIKLI HALE GETİREBİLİR MİYİM?
Şeker veya şurupların bilakis doğal baharatlar eklemek kahvenizi daha sağlıklı hale getirebilir. Kakule iltihap gidericidir ve kan şekeri düzeylerini düzenler, doğal bir ağrı kesici olan zencefil, sindirim sıhhatini düzgünleştirir ve kolesterolü düşürür. Kahvenize ekleyebileceğiniz bir tutam zerdeçal ise metabolizma ve bağışıklık sistemi üzerinde pek çok yararlı tesire sahip.
02:00
02:00
News
Sağlık
Sağlık
Sağlık
Sağlık
Sağlık
Sağlık
