İçişleri Bakanı Yerlikaya: 30 Ağustos, Boyun Eğmeyen Türk Milletinin Destanıdır

Etrafımız adeta ateş çemberiyle kuşatılmış, milletimizin istiklaline ve istikbaline esaret prangası vurulmaya çalışılmıştı. Bir millet düşününüz, canından aziz bildiği kutsal vatan toprağı işgal edilmiş, orduları dağıtılmış, tersaneleri kapatılmış, bütün kaleleri zapt edilmiş, umut diye sarıldığı her dal kırılmış olsun ama lisanından duayı, yüreğinden vatan aşkını söküp atamadığı milletimiz umudunu bir an olsun yitirmemişti ve o umut 19 Mayıs sabahı Samsun’da bir güneş gibi doğdu. Artık lisanlarda tek bir cümle vardı: ‘Ya istiklal ya ölüm!’ Amasya’da, Sivas’ta, Erzurum’da tüm dünyaya ilan edildi ki ‘Vatanın bütünlüğü ve milletin bağımsızlığı tehlikededir. Kesinlikle ki milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.’ Bir millet küllerinden doğmak için ayağa kalktı. Sofrasındaki lokmasını, tarlasındaki ekinini, sırtındaki hırkasını serdi Mehmetçiğin önüne çünkü evlat yolu gözleyen analarımızın, dedelerimizin, nenelerimizin, gözü yaşlı yetimlerimizin lisanından hiç eksiltmediği duaydı istiklalimiz.

30 Ağustos, emperyalizme karşı, sömürüye karşı, zulme karşı verilen uğraşın, boyun eğmeyen Türk milletinin destanıdır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bundan tam 100 yıl önce, 30 Ağustos 1924 tarihinde şu an bulunduğumuz Zafertepeçalköy’de tarihe geçen bir konuşma yapmıştı ve demişti ki ‘Hükmedilmek istenmeyen bir milleti, esaret altında tutmayı başaracak kadar kuvvetli zorbalar artık bu dünya yüzünde kalmamıştır. Türk milleti son çarpışmalarıyla, özellikle burada kazandığı zaferle, kazandığı kararlılık ve iradeyle herkesçe bilinen bu gerçekleri bir kez daha tarihin sinesine çelik kalemle kazımış bulunuyor.’ Evet, bizler, kaç hain emelleri düşmanın kursağında koymuşuz. Bin yıldır bu coğrafyadan bizi söküp atmak isteyenleri bozguna uğratmışız. Birçok tuzakları bozup birçok prangaları kırıp atmışız. İşte 30 Ağustos, bunu idrak edemeyenlerin sinelerine çelik kalemle yazılmış bir zafer, hızlarına inen bir tokattır. Bin yıldır bu vatan bizim, tüten bu ocaklar bizim, çağlayan ırmak, zılgıt bizim, zeybek bizim, halay bizimdir.

İşte bu dava, Cumhurbaşkanı’mız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde, büyük ve güçlü Türkiye’yi inşa, ülkemizi muasır medeniyetler düzeyine ulaştırma davasıdır. Nasıl ki 30 Ağustos, yeniden dirilişin ilanıysa ‘Türkiye Yüzyılı’ da bu ilanın en güzel satırlarıdır. Bu hislerle bu büyük zaferin muzaffer Başkomutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, silah arkadaşlarını, devletimiz ve milletimiz var olsun, ezanımız dinmesin, nazlı hilalimiz inmesin diye şehadete eren aziz şehitlerimizi, kahraman gazilerimizi rahmet, minnet ve şükranla yad ediyorum. Yerleri cennet, makamları ali olsun.