38,1137$% 0.18
42,0543€% -0.85
3.709,46%-2,27
6.226,00%-0,45
24.826,00%-0,36
3.038,10%-2,43
9.379,83%-1,10
DOLAR 38,1137
EURO 42,0543
ALTIN 3.709,46
BİST 100 9.379,83
İmsak 02:00
İlk çözüm sürecinde ve Dolmabahçe Mutabakatı heyetide yer alan DEM Parti Milletvekili İdris Baluken, “Sürece dair, siyasi ve bilimsel bir yol haritası, eylem planı ve takvimlendirmenin halka sunulması faydalı olacak” dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “terör aksiyonlarına son vererek lağvedilmesi” çağrısı yaptığı PKK’nın lideri Abdullah Öcalan, aylardır beklenen çağrıyı yaparak, PKK’nın kendini feshetmesi ve tüm kümelerin silahları bırakması gerektiğini açıkladı. Öcalan’ın çağrısında “Sayın Devlet Bahçeli’nin yaptığı çağrı, Sayın Cumhurbaşkanı’nın ortaya koyduğu iradeyle diğer siyasi partilerin malum davete dönük olumlu yaklaşımlarıyla oluşan bu iklimde silah bırakma çağrısında bulunuyor ve bu davetin tarihî sorumluluğunu üstleniyorum” ifadeleri yer aldı. Öcalan, “Devlet ve toplumla bütünleşme için kongrenizi toplayın ve karar alın” dedi.
Öcalan’ın “Barış ve Demokratik Toplum” davetine ek olarak gönderdiği “Bu perspektifi ortaya koyarken, elbet, pratikte silahların bırakılması ve PKK’nin kendini feshi, demokratik siyaset ve hukuki boyutun tanınmasını gerektirir” notu da okundu.
PKK’nın lideri Abdullah Öcalan’ın, PKK’nın kendini feshetmesi ve tüm kümelerin silahları bırakması tarafındaki açıklamasından sonra, PKK Yürütme Komitesi, Abdullah Öcalan’ın davetine katıldıklarını ve gereklerini yerine getireceklerini belirtti. Komite, Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılmasını da istedi.
PKK Yürütme Komitesi, 1 Mart’tan itibaren geçerli olmak üzere ateşkes ilan ettiklerini belirterek, saldırı olmadıkça hiçbir silahlı gücün eylem yapmayacağını vurguladı.
Eski HDP Grup Başkanvekili ve Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken, 2013 ile 2015 yılları arasında İmralı Heyeti’nde ve 2015’te yapılan Dolmabahçe Mutabakatı’nda yer aldı. Duvar’dan Ferhat Yaşar‘ın haberine göre; Baluken, PKK lideri Abdullah Öcalan’ın çağrısını ve PKK’nin ateşkes ilan etmesini değerlendirdi.
-Siz ilk çözüm sürecinde İmralı Heyeti’nde yer alıyordunuz. Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’taki davetini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Tıbbi bir jargonla ifade edecek olursam, 27 Şubat çağrısı, sokakta kalmış ve son nefesini vermek üzere olan barış bünyesinin entübe edilmesi ve yoğun bakıma alınması hüneridir. Hasta kurtuldu, bu doğru, ancak kritik süreç hâlâ devam ediyor, hatta asıl iş şimdi başlıyor. Yoğun bakım takibi, bilimsel, disipliner, önemli ve son derece hassas yaklaşımı gerektirir. Aksi durumda, küçük rehavetler dahi büyük çabalarla yaşatılan hastayı kaybetmenize yol açar. Bugüne dek, barışı sokakta bırakıp sahip çıkmayanlar, onu tabir yerindeyse ölümün kıyısına taşıyanlar, böylesi bir müdahaleden memnuniyet duyup dersler çıkaracaklarına ya da onun üstüne titreyeceklerine, yapılan müdahaleyi sorgulama haddi gösteriyorlar. Bu ne etiktir ne de vicdani ve insanidir. Dışarıdaki milyonların yerine bu kurtarıcı müdahalenin, birkaç metrekarelik bir hücrede yıllarını geçiren biri tarafından gerçekleşmiş olması da herkes için önemli bir özeleştiri konusudur. Şu gerçeği kimse inkar edemez; Öcalan’a ait bu hamle, savaşa dair karanlığın içinde adeta bir yıldız gibi parlamış, barışa dair aydınlığı bir kez daha her birimize göstermeyi başarmıştır.
-Çağrıdan bir gün sonra PKK ateşkes ilan etti. Bundan sonra nasıl bir yol haritası göreceğiz?
Taraflar adına konuşmak zor ve gereksiz. Ancak sürece dair, siyasi ve bilimsel bir yol haritası, eylem planı ve takvimlendirmenin halka sunulmasında yarar olduğu kanaatindeyim. Sürecin temel iki amacı yani silahların bırakılması ile hukuki ve siyasi tabanın hazırlanması problemlerini birbirinden kopuk veya birbirini izleyen süreçlerden çok, birbiriyle bağlantılı ve iç içe süreçler olarak kıymetlendirmek daha kolaylaştırıcı olabilir.
“Baskıcı ve siyasi operasyonlar durmalı”
-Öcalan’ın davetinin ardından Kürtler arasında ‘tek taraflı bir adım’ endişesi oluşmasına yol açtı. Siz bu tasalara nasıl bakıyorsunuz? Sizce kayyım atamaları ve operasyonlar duracak mı? Barış görüşmeleri sürerken yeni kayyım atamaları ve operasyonlar bekliyor musunuz?
Öcalan’ı bilen, onun siyasi ve düşünsel seyahatini takip eden ya da öngörenler için herhangi bir kafa karışıklığı veya muğlaklık olduğu kanaatinde değilim. Onu tanımayan, takip etme zahmetine katlanmayanlar açısından ise her periyotta olduğu gibi ne yapmaya çalıştığını anlamaktan çok, başlarında taşıdıkları ön yargılar üzerinden bir yaklaşım söz bahsidir. Bu yaklaşım, çoğunlukla karalama, itibarsızlaştırma ya da çarpıtma faaliyetine dayanıyor. Oysa ki, Öcalan, uzun bir süredir hayatı barışla anlamlandırma adına zorlu bir yola çıkmış, seyahatteki zahmetlere takılmadan menziline ulaşmak için yoğun bir çaba içerisine girmiştir.
Yolunu değiştirenler, şaşıranlar ya da farklı metotlarla onu oyalayıp kandıracağını sananlar, gide gele, farklı yolları deneye deneye yeniden onun olduğu yere geldiler. Sorgulanması gerekenler bunlardır, Öcalan değil. O, en son, on yıl önce biten çözüm sürecinde de nerede duruyor, nerede yürüyorsa yine aynı yerde, aynı yol üzerindedir. Bu anlamda, samimi yaklaşılması durumunda Öcalan’ın seyahatinin nereye varacağını kestirebiliyorum ancak muhatapları için böylesi köşeli cümleler kulanmam mümkün değildir…
Güncel uygulamalar açısından konuşursak, olması gereken, kayyumlar başta olmak üzere bütün baskıcı ve siyasi operasyonların durması, ilerletici demokratik adımların atılmasıdır. Otoriter ve hegemonik her türlü yaklaşım barışla uyuşmaz, tersine büyük zarar getirir. Demokratik kültür ve onu içselleştiren bir anlayış elzemdir. Bu konuda devlet veya hükümetin yapacakları kadar siyasal ve toplumsal muhalefetin yapacakları da belirleyici niteliktedir.
“Hızlı hareket edilirse süreç, dışsal tesirlerden korunur”
-28 Şubat 2015’te imzalanan Dolmabahçe Mutabakatı heyetinde yer aldınız. Önümüzdeki süreçte benzer ya da revize edilmiş bir mutabakat metnini bekliyor musunuz?
27 Şubat metni, bence 28 Şubat Dolmabahçe Mutabakatı’nın revize edilerek güncellenmesidir. Dolayısıyla yeni bir metin gereksiniminden çok metinde belirtilen konularla ilgili tarafların harekete geçmesi ve adım atmasına ihtiyaç vardır. Yeni süreci, geçmişteki çözüm eforlarını içeren süreçlerden bağımsız olarak değil, tersine onlara ait bilgi, deneyim ve muktesebatın üzerine inşa edilen bir yerden ele almak daha doğrudur. Bu açıdan zaman veya süre bakımından sahip olunan bir avantajdan söz edilebilir. Bununla birlikte, yüzyılı aşan bir Kürt meselesi ve demokratikleşme probleminin, tüm neden ve sonuçları ile birlikte, birkaç ay içinde çözülmesini beklemek pek de gerçekçi görünmüyor. Birkaç ay içinde, sonuncu bir sonuçtan çok, o sonuca götürecek müzakere sistemlerinin tamamlanması ya da müzakere başlıklarıyla ilgili çalışmaların başlaması üzerinden beklemek daha gerçekçi gibi görünüyor. Şunu da gözardı etmemek gerek: Ortadoğu başta olmak üzere bölgesel ve küresel bazdaki baş döndürücü gelişmeler göz önünde bulundurulduğunda, ne kadar hızlı hareket edilir ve sonuca ne kadar çabuk ulaşılırsa süreç o seviyede dışsal tesirlerden korunmuş ve emeline ulaşmış olur.
-İlk çözüm süreci iki yıl sürmüştü, doğal arka planı vardı, Oslo görüşmeleri vs. ancak süreç ilerlemedi ve tekrar çatışma dönemine girildi. 22 Ekim’de başlayan sürecin 4 ay sonra sonuçlanacağı yorumları yapılıyor. Süreci bu kadar hızlandıran şey nedir?
Öngörüden çok olması gereken ya da genel beklentileri sıralayabilirim. Zati metnin içeriğinde de bu konular vardı. Demokratik siyasetin önündeki pürüzlerin kaldırılması, yasal ve hukuki açıdan bugüne kadar ki tahribatların telafisine dönük adımların atılması iyi bir başlangıç olabilir. Cezaevindeki Kürt siyasetçilerin bırakılması, kayyumlarla gasp edilen halk iradesinin geri iadesi, tecritin kaldırılarak Öcalan’ın sağlıklı çalışma ve müzakere şartlarına kavuşması gibi güzelleştirici adımlar için herhangi bir yasal düzenlemeye dahi gerek yoktur. Hükümetin, antidemokratik olsa da hala yürürlükte olan yasa ve anayasaya uyması veya verilmiş AİHM kararlarının gereğini yerine getirmesi durumunda bile bu konuda oldukça yol alınabilir. Sonrası için, düşünce, ifade ve örgütlenme özgürlüğü önündeki manilerin kaldırılmasından tutalım da Kürt halkı başta olmak üzere Türkiye’de dışlanan ötekileştirilen bütün kimliklerin haklarını garanti altına alacak yasal ve anayasal düzenlemelere ihtiyaç olduğu aşikardır…
Diğer Güncel Haberler İçin Tıklayın / Bursa Haber – Bursa Gündem – Bursa Gündem Haber – Bursa Haberleri – Bursa Son Dakika
Bizi İnstagram’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi X’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHbr
Bizi Facebook’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Youtube’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Linkedin’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Mansur Yavaş’tan Çayırhan Termik Santrali Personellerine Destek: Emeği İnada Kurban Etmeyin