DOLAR

32,9195$% 0.14

EURO

35,2460% -0.22

GRAM ALTIN

2.459,68%0,09

ÇEYREK ALTIN

3.998,00%0,10

TAM ALTIN

15.991,00%0,07

ONS

2.326,43%-0,05

BİST100

10.680,91%1,85

Öğle Vakti a 13:11
Bursa AÇIK 29°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a

İstanbul’da 50 Binden Fazla Eski Bina, Zaten Çökebilir

ad826x90
AA

Binaların bizatihi çökmesinin esas nedenleri arasında mühendislik hizmeti alınmadan, kalitesiz materyallerle inşa edilmelerini ve sonradan izinsiz kat eklenmesi gösteriliyor.

Uzmanlar, İstanbul’da bu tehlikeyle karşı karşıya olan bina sayısının epeyce yüksek olduğuna dikkat çekiyorlar.

Küçükçekmece ve Bahçelievler, önemli bir uyarıydı

Küçükçekmece’de 2 Haziran’da üç katlı bir binanın çökmesinden şimdi bir ay bile geçmeden, kentte bir başka çökme olayı daha yaşandı. Bahçelievler’de üç katı kaçak olan yedi katlı bir binanın sabah saatlerinde kısmen çökmesi, İstanbul’da bizatihi çökme riski taşıyan bina sayısının ne kadar fazla olduğunu yeniden gündeme getirdi.

“En büyük sorun kaçak bina olması”

İstanbul’da çökme riski bulunan bina sayısı, çökme hadiselerinin neden kaynaklandığı ve bu konuda nasıl tedbir alınması gerektiği uzmanlara soruldu.

Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) İnşaat Mühendisliği Kısmı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Koçak, Bahçelievler’de çöken binanın en büyük probleminin kaçak olmasından kaynaklandığını belirtti.

Binanın materyallerini incelediğini aktaran Koçak,

Betonlarına, demirlerine baktım. 7 katlı bir binaya uygun bir materyal değil. İmalatlar da o denli. Son derece kalitesiz imalat yapılmış. 7 katın böylesine mühendislik hizmeti alınmadan yapılması ayrı bir dert esasen. Binanın çökmesinin en büyük sebeplerinden bir tanesi kolonlar, kirişler taşıma gücünü kaybetmiş. Taşıyamadı artık binayı.

değerlendirmesini yaptı.

Küçükçekmece’de yıkılan binanın da kolonlarında aşırı korozyon meydana geldiğini kaydeden Koçak, her iki binanın ortak özelliklerinin kalitesiz, mühendislik hizmeti alınmadan ve kaçak yapılması olduğunu söyledi.

“Ekonomik ömrünü tamamlayan yapıların ortadan kaldırılması gerekiyor”

Prof. Dr. Koçak,

Artık bu tür yapılar kendi ekonomik ömürlerini tamamladılar. Kendi kendinin yüklerini taşıyamıyorlar. O nedenle çok hasar görmeye başladılar. Artık ekonomik ömrünü tamamladığı için bu yapıların ortadan kaldırılması gerekiyor.

dedi.

Avrupa’da bu çeşit binaların, yönetmelik değişimlerinde kesinlikle yönetmeliğe göre yeniden revize edildiğini ve denetimlerinin yapıldığını kaydeden Koçak, Türkiye’de 1975 yılındaki deprem yönetmeliğinden sonra 4 kez yönetmeliğin değiştiğini lakin binaların tespitinin yapılmadığını dile getirdi.

“30 yılın üzerindeki binalar ivedilikle yıkılmalı ya da güçlendirilmeli”

Koçak, 1999 zelzelesinden çabucak sonra da inceleme ve planlama yapılması gerektiğinin söylendiğini ama yapılmadığını kaydederek,

Şimdi diyoruz ki bu 1999 öncesi yapılmış yapılar, özellikle 30 yılın üzerindeki binalar ivedilikle boşaltılmalı yıkılmalı veya güçlendirilerek yeniden işletmeye açılmalı. Ama kesinlikle bunların incelenmesi, tespit edilmesi ve riskli binaların ortaya çıkartılması gerekiyor.

ifadelerini kullandı.

“Artık diyoruz ki binalarımız kendi kendine yıkılmasın”

Prof. Dr. Koçak, yerel yönetimlerin bu işleri daha dikkatli yapmaları gerektiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:

Birincisi eldeki mevcut yapı stoklarını, hangi bina riskli çok iyi bilmeleri lazım. Sonra Bakanlıkla bir arada oturacaklar, ‘Bu riskli binaları nasıl rehabilite edeceğiz?’ Gerekirse üniversiteler gerekirse meslek odaları, bütün bunlar içine katılacak ve denilecek ki bir yol geliştirelim bunlara. ‘Bu binaları nasıl düzenli hale çevireceğiz, can kayıplarını nasıl önleyeceğiz?’ Bizim ana hedefimiz can kayıplarını önlemek olmalı. Bunun için de yapacağımız şey bina tespitlerini yapmak, envanterlerini ortaya çıkartmak, yöntemi belirlemek. Zati seçimden önce daima demiyorlar mıydı ‘Öncelikli işimiz deprem, binaların kalitesini artırmak.’ Şimdi bunu yapmak zorundayız. Biz 1999’dan sonra binalarımız zelzeleye karşı yıkılmasın derken artık diyoruz ki binalarımız kendi kendine yıkılmasın. Sarsıntıya alıştık bari buna alışmayalım.

Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinin ardından üniversite olarak birçok binayı incelediklerini, üniversiteye de karot örneklerinin yağdığını aktaran Koçak,

Ben de çok binaya gittim baktım, dedim ki ‘Var mı bir sisteminiz. Binanız riskli çıktı, sonrasında ne yapacaksınız.’ Yok, kaldı o denli. Tahminen toplam incelenen binaların yüzde 1’i kadarında bile güçlendirme yapılmamıştır. Ama ilk başta bir hezeyanla çıktı vatandaşlarımız ‘Aman binamızı inceleyelim, depremden korkuyoruz.’ Evet korkuyoruz ama şimdi artık binalarımızın kendi kendine yıkılmasından korkmaya başladık.

diye konuştu.

“Bu çeşit binalarımız maalesef 50 bin civarı var”

Prof. Dr. Koçak, İstanbul’daki riskli bina sayısına ilişkin,

Bakanlık, İstanbul’daki riskli binaların 600 bin civarında olduğu söyledi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi 300 bin olarak açıkladı. Bunun 50 bini kesin bu haldedir. Çok net söyleyebilirim. Zira 40 yılın üzerindeki binalar bunlar. Burası da o denli, 1980 imali. 1995’te 2-3 katını kaçak yapmış üzerine. Bu cins binalarımız maalesef 50 bin civarı var. Yani her ilçede en az 1000 binamız vardır böyle.

açıklamasında bulundu.

Vatandaşlara ev alırken, kiralarken iskanı var mı yok mu, mühendislik hizmeti olup olmadığına bakmaları yönünde ihtarda bulunan Kocak, şunları söyledi:

İlgili belediyeye gitsinler, ‘Burayı kiralıyorum, sarsıntıya güçlü mı, DASK’ı var mı?’ desinler. Bina satın alırken 2000 öncesiyse mutlaka çok iyi araştırma, çok iyi tespitler yapmadan satın almasınlar. 2000 sonrası alınan binayı da mühendislik hizmeti yaptırarak, kontrol ettirsinler. İncelemeden sonra lakin binalarını satın alsınlar. Yoksa binanın ucuzluğu, konumu vesaire hiçbir şeyin değeri yok. Bağlı bulunduğu zemin, binanın kalitesi, mühendislik hizmeti, iyi bir yapı denetim gelip denetimlerini yapmış mı, hepsini sorgulayarak lakin binayı satın alsınlar.

“2000 öncesi kötü kalitede binalar yapıldı”

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) İnşaat Mühendisliği Kısmı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Yıldırım, 1999’dan önce beton kalitesi ve demir kullanımı hesap edilmeden, mühendislik hizmeti almadan kalfayla bilinçsizce bina inşa edildiğini, günümüzdeki gibi bu kadar sıkı kontrol ve kontrolün olmadığını, bunun acısının da depremde yaşandığını anlattı.

Yıldırım, deprem sonrasında tam dört dörtlük yapılmasa da kontrollerin geldiğini ve mühendislik hizmetiyle binaların yapılmaya başlandığını belirtti.

Kötü durumdaki binaların ikiye ayrılması gerektiğine işaret eden Yıldırım, şunları söyledi:

“Bilinçsiz bina yaparsan eninde sonunda ya depremde ya kendi kendine yıkılacaktır”

Prof. Dr. Yıldırım, binaların durduk yere değil iki nedenle yıkılabileceğine dikkati çekerek, şöyle konuştu:

Birincisi, binanın içinde kolondu, duvardı birtakım şeylerde oynama yaparsanız mühendise göstermeden, bunu düşünmüyorum. Bu binalarda ikinciyi düşünmek lazım. 1, 2 ya da 3 kat bina yaptı, elle beton döktü, kullandığı çimento, gereçler… Deneyler yapıldığında da betonları göreceğiz, daha açık net konuşacağız. Şimdi çabucak karot alalım. Yani karot sağlam çıktı. O tabana göre temel yapıldı mı sanki? Beton kalitesi iyi çıktı diye bina iyi anlamına gelmez. Durup durduğu yerde yıkılıyorsa beton kalitesi iyi değildi, demirlerde paslandı. Demirler paslanınca betonu kabartma yaptı. Bir gün dayanamayacak güce gelir ve üzerine kendini taşıyamayacak haldeki yere de birkaç kat koyarsanız, yaptığınız gün yıkılmaz ama günler ilerledikçe korozyon, pas ilerliyor, beton açılmalar oluyor ve kendini taşıyamayacak hale geliyor. Artık dayanacak gücü kalmayan, eşik bedele geldiğinde o bina yıkılmaya gider. Hiçbir hesabı kitabı, materyal kalitesi iyi olmayan binanın üstüne yük koyması ve gün gelince harekete geçmesi olayı bu büyük olasılıkla. Özeti şu, bilinçsiz bina yaparsan, üstüne bina koysan da koymasan da eninde sonunda ya depremde ya kendi kendine yıkılacaktır.

İstanbul’da tabiatıyla çökme tehlikesi bulunan binalarla ilgili net bir sayı verilemeyeceğini, bu dereceye gelen binaları esasen zelzelenin yıktığını dile getiren Yıldırım, “Çok sayıda olduğunu, kendi kendine yıkılacağını tahmin etmiyorum. Tahminen yüzde 5’i çıkar ama net konuşmamak lazım. Ama depremde yıkılması olası bina çok.” ifadelerini kullandı.

0 0 0 0 0 0
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Enflasyon Beklentisi 2024 Haziran | Enflasyon Sayıları Ne Zaman Açıklanacak? TÜFE Beklentisi Nedir? Merkez Bankası Enflasyon Kestirimi Belli Oldu!

HIZLI YORUM YAP

0 0 0 0 0 0

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.