35,4617$% 0.1
36,2351€% -0.25
3.064,71%0,01
4.994,00%0,64
19.914,00%0,62
2.688,36%-0,08
9.898,25%-0,12
Betül Yasemin Keskin / Milliyet.com.tr – İstanbul, yüzyılların mirasını taşıyan ve her köşesinde hayranlık uyandıran eşsiz mimarisiyle dünya çapında bir kültür hazinesi. Sultanahmet Camii’nden Ayasofya’ya, Süleymaniye Camii’nden Galata Kulesi’ne kadar birçok yapı, geçmişin ustalıkla harmanlanmış sanat ve mühendislik maharetlerini günümüze taşırken, Boğaz’ın iki yakasında birer inci gibi parlayan Rumeli Hisarı ve Anadolu Hisarı da bu görkemli mirasın öne çıkan eserlerinden. Tarihin izlerini taşıyan bu yapılar, sırf görkemli görünümleriyle değil, inşa süreçleriyle de ilgi uyandırıyor. Son günlerde Süleymaniye Camii ve Rumeli Hisarı’yla ilgili ortaya atılan bir iddia, bu yapıtların kökenlerine dair yeni bir tartışma başlattı. Maceraperest üretimci Orkun Olgar, her iki yapının da Kocaeli’nin Kerpe bölgesinde yer alan ve doğal hoşluğuyla ünlü Pembe Kayalar’dan çıkarılan taşlarla inşa edildiğini öne sürdü. Bu iddia, yapılarla jeolojik özellikleriyle dikkat çeken Pembe Kayalar arasında bir bağ kuruyor ve konunun uzmanlarının dikkatini çekiyor. Mevzuyu İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Maden Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Serkan Angı‘ya sorduk.
SUDA YUMUŞAK, DIŞARI ÇIKINCA SERTLEŞİYOR
Türkiye’nin Kocaeli Kefken bölgesinde yer alan ve antik çağlardan beri taş ocağı olarak kullanılan Pembe Kayalar’ın eşsiz yapısı binlerce yıl boyunca inşa edilen mimari yapıtlara katkıda bulundu. Hem yerli hem de yabancı turistlerin akın ettiği bu bölgenin özelliği ve Pembe Kayalar’dan alınan kaya modüllerinin kullanıldığı mimari eserler yeniden gündeme geldi. Pembe Kayaları diğer kayalardan ayıran özelliği ise denizde kalan kısmında yer alan pembe taşların suyun içindeyken yumuşacık olması ancak suyun dışına çıkarılınca sertleşmesi. Bu taşlar suyun içinden çıkarılıp Osmanlı İmparatorluğu döneminde deniz yoluyla İstanbul’a taşındı ve İstanbul’a taşınan taşların ise ayrı ayrı dönemlerde Rumeli Hisarı ve Sultanahmet Camii gibi yapıların inşasında kullanıldığı düşünülüyor.
Dr. Serkan Angı’ya göre Pembe Kayalar, Üst Kretase yaşlı Akveren Formasyonu içinde ayırtlanan Sermi Kireçtaşı Üyesine ait orta-kalın katmanlı, pembe ve bej renkli biomikritik kireçtaşı tipinde sedimenter (tortul) kökenli kayalardır. Fosil kavkıları içeren bir kireçtaşı olan bu kayalar, daha çok katmanların üst düzeylerindeki pembe renkli olanı değil, onun alt düzeylerinde bulunan kirli beyaz-bej renkli düzeyleri işletilmiş taşlardan oluşuyor ve İstanbul’daki Bakırköy Küfeki Taşı ile benzer niteliklere sahip. Ancak, teknik (malzeme) özellikleri biraz daha düşük düzeyde. Dr. Serkan Angı, “Bu türdeki doğal taşlar, yapılarda özellikle dış yerlerde ve yatay kullanıma uygun olmayan niteliktedir. Sudan kolay etkilendiğinden ve aşınmaya karşı direnci düşük olduğundan daha çok düşey kullanıma uygundurlar” dedi.
Bölgede bulunan ocakların oluk-kanal açma üretim prosedürüyle işletildiğini ileten Angın, blokların dikdörtgen formlarda ve dilimler şeklinde ana kayadan kesilerek çıkarıldığını iletti.
‘PEMBE KAYALAR JEOTURİZMİ DESTEKLİYOR’
Dr. Angı, günümüzde Pembe Kayalar bölgesinin önemli bir jeolojik miras alanı olarak düşünülmesi ve bu kapsamda, bölgede bulunan jeolojik yapıların ve antik ocakların korunarak, jeoturizm potansiyeli olarak kıymetlendirilmesi de son derece önemli olduğunun altını çizdi.
Peki Rumeli Hisarı, Sultanahmet Camii ve Pembe Kayalar arasındaki ilişki ne? Tarihi kayıtlar bu iki mimari yapıtın ‘Pembe Kayalar’la olan bağlantısını kanıtlıyor mu? İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Maden Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Serkan Angı, “Şu ana kadar bu taşın tarih boyunca hangi mimari yapılarda kullanıldığına dair herhangi bir yazılı arşiv dokümanına rastlanılmadı. Ancak bölgede bulunan antik ocakların Roma İmparatorluğu periyodundan bu yana işletildiği tahmin ediliyor. Bölgenin, İstanbul’a yakınlığı, çıkarılan taşların deniz yolu ile nakliyesinin uygunluğu, İstanbul’daki birçok mimari yapıda gerek Bizans gerekse Osmanlı Devri’nde kullanılmasının mümkünlüğünün yüksek olduğunu gösteriyor” yorumunu yaptı. Kesin bir tespit için ise yapıların varsa inşaat defterlerini incelemek gerektiğine ya da antik ocaklardan ve yapılardan alınacak sistematik taş örnekleri üzerinde ayrıntılı jeolojik analiz ve incelemelerin yapılması gerektiğine değindi.
İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Jeoloji Mühendisliği Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Yıldırım Güngör tarafından çekildi.
Dr. Angı’ya göre Sultanahmet Camii ve Rumeli Hisarı’nda bu bölgedeki ocaklardan çıkarılan taşlara ek olarak esas yapı taşı olarak Bakırköy Küfeki Taşı kullanıldığı, yer yer bu yapıların bazı kısımlarında bu taştan farklı olarak ama renk ve tür bakımından benzerlik gösteren başka doğal taşların (Trakya bölgesi fosilli kireçtaşları ve Kefken Taşı gibi) da kullanıldığı biliniyor.
BU TAŞLAR NEDEN İSTANBUL’A GETİRİLMİŞ OLABİLİR?
Pembe Kayalar’ın bu mimari yapıtlarda kullanılıp kullanılmadığı kayıtlarda yer almıyor ancak bu ocaktan İstanbul’a getirildiyse söylendiği gibi deniz yoluyla taşınmış olabilir. Dr. Angı, “Bu yapılarda kullanılmasının temel nedeni ise şu olabilir; İstanbul’da benzer nitelikte yoğun bir şekilde kullanılan yöresel yapı taşı olan ‘Bakırköy Küfeki Taşı’nın sağlandığı ocakların bazen yetersiz kalması, bazen de yapı imar yoğunluğunun fazla olması, hızlıca tamamlanmalarının gerekmesi ve uzaklığın nispeten İstanbul’a yakın olması düşünülebilir. Ayrıca Pembe Kayalar bölgesindeki ocaklardan çıkarılan doğal taşlar Osmanlı döneminde İstanbul’da inşa edilen su kemerlerinde Mağlova Kemeri, Güzelce Kemer gibi yapılarda da kullanılmış olabilir” dedi. Dr. Serkan Angı, “Günümüzde o bölgenin yakınlarında bulunan Çamkonak Köyü civarında aynı jeolojik ünite içerisinde aktif olarak işletilen ve ‘Kefken Taşı’ olarak kullanıma sunulan bir taş ocağı da bulunuyor” açıklamasında bulundu.
Peki Pembe Kayalar dışında bilmediğimiz ancak Türkiye’deki mimari yapıtların inşasında kullanılmış olan başka ocaklar var mı? Dr. Serkan Angı bu soruyu şu şekilde cevapladı:
“Özellikle Kocaeli ili sınırları içerisinde, Pembe Kayalar haricinde Kandıra ve Körfez ilçesi (Hereke ve Kutluca Köyü) sınırları içerisinde özellikle İstanbul’da bulunan mimari yapılarda kullanılan doğal taşların olduğu antik ocaklar bulunuyor. Pembe Kayalar civarında o bölgenin karşısında hemen kuzeydoğusunda, denizde bulunan ‘Kefken Adası’nda da aynı jeolojik ünite içerisinde açılmış antik ocaklar var.”
İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Jeoloji Mühendisliği Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Yıldırım Güngör tarafından çekildi.
Pembe Kayalar’dan çıkarılan blokların Sultanahmet Camii ve Rumeli Hisarı’nın inşasında kullanılıp kullanılmadığını anlamak için inşaat defterlerini incelemek gerekiyor ancak daha değerlisi, mimari yapılarda kullanılan kayaların bize dönem hakkında hangi bilgileri verdiğini bilmekte yarar var. Dr. Serkan Angı açıklamasını şu sözlerle sonlandırdı:
“Mimari yapılarda doğal taş kullanımı, coğrafik, sosyal, ekonomik ve tarihi açıdan ait olduğu devirdeki imparatorluğun ekonomik gücüne, sahip olduğu toprakların ve taş ocaklarının coğrafik dağılımına, lojistik (nakliye) imkânlara, yapının tipi ve işlevine bağlı olarak değişkenlik gösterir. Her bir doğal taş çeşidinin temin edildiği ocaklarının tarihi olarak hangi dönemlerde ve aralıklarda işletildikleri yazılı arşiv dokümanlarından anlaşılabilir. Bu durumda, mimari yapıda kullanılan doğal taşların doğrudan işletilen ocaklardan mı yoksa başka yapıların kalıntılarından devşirme gereç olarak mı sağlandıkları tespit edilebilir.”
Diğer Güncel Haberler İçin Tıklayın / Bursa Haber – Bursa Gündem – Bursa Gündem Haber – Bursa Haberleri – Bursa Son Dakika
Bizi İnstagram’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi X’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHbr
Bizi Facebook’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Youtube’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Linkedin’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Zıtlıklar Balede Bir Araya Geliyor