34,5358$% -0.03
36,1901€% 0.44
3.002,44%-0,08
5.108,00%0,70
20.371,00%0,86
2.705,79%1,29
9.549,89%1,94
Çok sevdiğim direktör Wong Kar-Wai’nin tam 30 yıl önce bugün gösterime giren romantik suç sineması Chungking Express (Hong Kong Ekspresi) aşk acısı çeken polisler hakkında dokunaklı bir öyküydü. Neon ışıklarla süslü bir kırık kalpler masalı…
Filmin ilk yarısında, ayrıldığı sevgilisine yeniden kavuşma umuduyla, tuhaf bir batıl inancın da tesirinde kalarak, bir ay boyunca her gün son kullanma tarihi 1 Mayıs olan bir ananas konservesi satın alan bir polisi izliyorduk. Onun, umutları yavaş yavaş tükenirken, bu kez sarı peruk takan tekinsiz bir kadına aşık oluşunu…
Filmin ikinci yarısı ise değişik bir şekilde, değişik bir hikaye anlatıyordu bize. Burada da sevgilisinden ayrılan bir polisin aşkı yeniden bulma macerasını izliyorduk ama çok daha durağan, şiirsel ve romantik bir atmosferde.
Görünürde kalbi zalimce kırılmış olan bu iki polisin çabucak hemen hiçbir ortak noktası yoktu. Yolları asla kesişmiyordu. Tahminen de hayatları boyunca birbirlerinin yanından birbirlerine hiç dokunmaksızın, birer hayalet gibi geçip gitmişlerdi. Ancak onları örümcek ağları kadar ince ama güçlü bir bağ ile birbirlerine bağlayan bir şey vardı: İkisi de her gün Midnight Express ismindeki küçücük bir büfede yemek yiyordu.
Zaten sinemanın ikinci yarısını ve genel olarak Chungking Express sinemasını bu kadar özel kılan şeylerden biri de bu büfede çalışan Faye ismindeki son derece şirin karakter ve onun takıntılı bir biçimde durmaksızın dinlediği California Dreamin’ müziğiydi.
Unutulmaz Faye karakterini 1990’lı yılların kült müzikçilerinden Faye Wong canlandırıyordu. Wong sinemada kısacık kesilmiş saçları, sakin vücut dili ve dalgın bakışlarıyla harika bir çekiciliğe sahipti.
‘SICAK VE GÜVENLİ’ KALİFORNİYA
Benim için Chungking Express, aşık polislerden çok, onun hikayesi olmuştu daima. Küçük bir büfede çalışırken takıntılı bir biçimde California Dreamin’ dinleyen, sıcak ve güvenli Kaliforniya’ya gitme hayalleri kuran ve bu arada şefin salatasından sipariş etmek için her gün büfeye uğrayan bir polise aşık olup gizlice onun evine girerek etrafı temizleyen bu kızı pek çokları gibi ben de büyüleyici bulmuştum.
The Mamas & The Papas’ın hit müziği California Dreamin’ film boyunca tam 8 kez çalıyordu ve sinemada bir fon müziği olmanın ötesinde, çok önemli bir role sahipti. Faye bu şarkıyı daima çok yüksek sesle dinliyor, bunun onu düşünmekten alıkoyduğunu söylüyordu.
Faye gitmek istiyordu ve gitmek istediği yer Kaliforniya’ydı. California Dreamin’ dinlemek ise hayata tutunmanın bir yoluydu; bu müzik onun için bir yuva arayışının ta kendisiydi. Dahası, aşık olmak da bir yuva aramak demekti.
Aşk denen şey, gerçekte sadece insanın ait olabileceği bir yer bulma dileğinden ibaretti. Kabul görme arzusundan… Sevgililerinden ayrılan polislerin kendilerini böylesine yolunu kaybetmiş hissetmesi de bu yüzdendi. Midnight Express ismindeki o küçük büfede çalışan ve oradan kaçıp gitmek için yanıp tutuşan Faye için aşk, onu daha iyi bir hayata götürecek olan uçak biletiydi.
Faye Kaliforniya’ya gitmek istiyordu. Tahminen de 1960’ların Kaliforniya’sına. Bu şarkıyı dinlerken aslında palmiye ağaçlarının hışırtısını dinliyor, portakal rengi güneşi yüzünde hissediyor, kakao yağının kokusunu alıyordu. Çok uzak bir geçmişte kalmış, The Mamas & The Papas’ın Kaliforniya’sıydı bu…
1960’lı yılların ikinci yarısında hüküm süren ve kısacık mesleklerinde ortalığı Kaliforniya güneşi gibi kasıp kavuran bir gruptu The Mamas & The Papas. John Phillips, Michelle Phillips, Denny Doherty ve Cass Elliot söyledikleri sıcacık, çok vokalli, yumuşacık folk rock müzikleriyle güney Kaliforniya kültürünün temsilcisi haline gelmişlerdi o yıllarda.
‘YAPRAKLAR KAHVERENGİ VE GÖKYÜZÜ GRİ’
John ile Michelle evliydi, süper California Dreamin’ müziğini da grup kurulmadan iki yıl önce New York’ta yaşadıkları sırada soğuk bir kış gününde yazmışlardı. “Yapraklar kahverengi ve gökyüzü gri,” diye başlayan bu ölümsüz müzik sıcak Kaliforniya kıyılarına duydukları özlem hakkındaydı ve öylesine hoştu ki, 1965 yılında piyasaya çıkar çıkmaz rock tarihinin en unutulmaz klasikleri arasına girmişti.
Grup tarihe karıştıktan çok sonra bile California Dreamin’ bir yuva arayışındaki tüm sıcakkanlı kalpleri fethetmeye devam edecekti. Bugün 30. yaş gününü kutlayan Chungking Express sineması sayesinde ise kimilerinin kalbinde sonsuza dek taht kuracaktı; tıpkı benim gibi.
Filmin sonunda Faye’in gerçekten Kaliforniya’ya gidip gitmediği hakkında hiçbir şey söylemeyeceğim. Ya da şayet gittiyse, orada aradığını bulup bulamadığı hakkında. Bunu öğrenmek için sineması izlemeniz gerek.
Yine de şu kadarını söylemeden edemeyeceğim: Tahminen de hem bu sinemada hem de The Mamas & The Papas’ın müziğinde sözü edilen Kaliforniya olsa olsa mükemmel bir duştu ve bu hayalden geriye kalan tek şey, herhangi bir şeyi (bir insanı, bir şarkıyı, bir filmi) takıntılı bir biçimde sevebilme yetisinin dayanılmaz yüküydü.
Diğer Güncel Haberler İçin Tıklayın / Bursa Haber – Bursa Gündem – Bursa Gündem Haber – Bursa Haberleri – Bursa Son Dakika
Bizi İnstagram’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi X’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHbr
Bizi Facebook’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Youtube’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Linkedin’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Gürgen Öz’ün Gözünden ‘Garip Bir Yer’