DOLAR

34,2906$% 0.16

EURO

37,0922% -0.36

GRAM ALTIN

3.028,62%0,57

ÇEYREK ALTIN

5.118,00%0,33

TAM ALTIN

20.411,00%0,34

ONS

2.746,88%0,43

BİST100

8.908,47%0,40

Öğle Vakti a 12:53
Bursa AÇIK 12°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
SON DAKİKA

DOLAR 34,2906

EURO 37,0922

ALTIN 3.028,62

BİST 100 8.908,47

Öğle 12:53

12°

Kalpleri Tek Tek Çıkarıldı, Başları Kesildi! Fetvası Bile Verilen Osmanlı Vampirleri

ad826x90

Fazilet Şenol / Milliyet.com.tr – Gün batımı ile şafak arasında mezarlarından dirilerek insanlara saldıran ve kanlarını içen vampirler, birçok korku sineması ve romanda karşımıza çıkan bir figür. Dünyaca ünlü vampir karakteri Kont Vlad Drakula ise bu karakterlerden sadece biri. Üstelik Eflak Beyefendisi III. Vlad namıdiğer Kazıklı Voyvoda’dan esinlenmiş bu karakter, Osmanlı topraklarından çıkmış olabilir!

KALPLERİ ÇIKARILDI, BAŞLARI KESİLDİ

18. yüzyılın başlarında, Sırbistan’da gizemli vefatlar yaşanmaya başladı. Bölge halkı, ölen komşularının mezarlarından çıkıp kendilerine musallat olduğunu, ölmeden önce ise boğulma hissi yaşayıp zahmetle nefes aldıklarını iddia ediyordu. Bu inanış, sadece Sırbistan’da değil, aslında Ege kıyıları, Karadeniz, Trakya, Balkanlar ve Orta Avrupa’da da uzun vakittir görülüyordu. Müslümanlar ve gayrimüslimler arasında ‘vampir, upir, obur, vrykolas, strigoi, hortlak, cadı’ gibi isimlerle anılan bu ölülerin cesetlerinin bozulmadığına, uzuvlarının kanla dolu olduğuna ve mezarlarından çıkarak insanlara zarar verdiğine inanılıyordu. Çeşitli nedenlerle mezarlarından geri geldiklerine inanılan; yerleşim yerlerine musallat olarak insanlara, hayvanlara ve eşyalara zarar veren; en değerlisi, belirlenip yok edilmeleri için belli ritüel uygulamalar gerektiren vampirler, Osmanlı Doğu Avrupası’nda soba önünde anlatılan korku öykülerinden çok insanların göç etmesine bile neden olabilecek büyük bir sorun olmaya başlamıştı.

Bu korku bir salgın gibi o kadar büyüdü ki Osmanlı’da Şeyhülislam Ebussuud Efendi, vampirlerle ilgili fetvalar bile verdi. Osmanlı evraklarında vampir avcıları, ‘vampirci’, ‘cadıcı’ gibi isimlerle anılan bir meslek grubunun varlığından söz ediliyordu. Mezarda bozulmadan bulunan cesetler, yerleşim yerinde açıklanamayan vefatlar, cismi veya manevî olarak yaşayanların rahatsız edilmesi karışıklığa sebep oluyordu. Mezardan çıkan cesetlerin kalbi çıkarılarak, kazık saplanarak, başları kesilerek, tamamen yakılarak durdurulacağına inanılıyordu.

‘VAMPİRİN ANA VATANI DOĞU AVRUPA YANİ OSMANLI TOPRAKLARI’

Olayı sorun haline getiren öge, inanışlardan fazla, korku içindeki halkın başvurduğu vampir avcılığı yöntemleriydi” diyen Salim Fikret Kırgi, şu ifadeleri kullandı:

“Vampirlerle ilgili elimizdeki veriler çok eskiye dayanıyor. Son olarak Polonya ya da Bulgaristan’da bulunan mezar kalıntıları, Slav halklarının yaşadığı bölgelerde mezarlarına kazık çakılmış cesetlere işaret ediyor. Mezar üzerinden yapılan uygulamalar cesedin yerinde kalmasına yönelik; kazık çakmak, taşlarla örtmek, bazen kireç dökerek engellemek. Bir de vampir alametleri görüldüğünde cesede yapılanlar var. Şeyhülislam Ebussuud Efendi’nin ünlü fetvalarında belirttiği üzere, önce vücudun kızardığından ve çürümediğinden emin olmak gerek, ardından tarafını değiştirmek, işe yaramazsa karnına kazık çakmak, başını kesip ayakucuna koymak, son çare olarak da ateşe vermek. Folklorik vampir salgılarıyla baş etme tekniklerinde kültürel nüanslar olsa da reçete aşağı yukarı belli.”

Osmanlı topraklarında, vampirlerle ilgili tartışmalar ilk olarak Rum Ortodoks Hristiyanları arasında yaşandı. Salim Fikret Kırgi’nin tezine göre vampirin anavatanı olan Doğu Avrupa, o periyotta Osmanlı egemenliği altındaydı, dolayısıya bu inançlara sahip insanlar Osmanlı halkıydı. Vampirlere inanan ve avlayan insanlar sadece Hristiyanlar değil, Müslüman Türkler de dahil her bölümden bireylerdi.

‘HORTLAKLAR, GULYABANİLER VE CADILAR VAMPİRLE ALAKALI OLABİLİR’

Slav kültürlerinde yaygın olan vampir inancı, zamanla diğer toplumlara da yayıldı. Bu inanışların en sık Slavlar arasında görüldüğünü, vampirin Yunanca karşılığı olan ‘vrykolakas’ sözünün Slavca kökenli olduğunu belirten Salim Fikret Kırgi, “Muhtemelen diğer topluluklara bulaştıran da onlar. Folklorik vampirin Yunancadaki en yaygın karşılığı ‘vrykolakas’ sözcüğü de eski Slavca kökenli. Yukarıda bahsettiğim 18. yüzyıl vampir çılgınlığı başlayana dek, öncül kaynaklar ve kilise tartışmalarında sıklıkla kullanılan isim (Sırpça) vampir değil, (Yunanca) vrykolakas. Müslüman kaynaklara baktığımızda, vampirlere ilgili hadiseler ekseriyetle Yunan ve Slavların yoğun olarak yaşadığı Balkan coğrafyasından geliyor. Kaydedilen ilk Müslüman vampirler de Trakya’dan. Öyle ilginç durumlar var ki misal bazı bölgelerde, din değiştirip Müslüman olan Rum Ortodoksların öldükten sonra vrykolakas olarak dünyaya döndüklerine inanılıyor” dedi.

Kültürümüzde yer alan hortlak, cadı, gulyabani, karakoncolos gibi doğaüstü figürlerin de vampirlerle alakalı olabileceğine değinen Salim Fikret Kırgi, “Bu varlıkların hepsi, çeşitli dönemlerde vampir sözünün eşanlamlısı olarak kullanılmış. Beni en çok şaşırtan ise ‘hortlak’ oldu. Folklorik vampir dediğimiz şey, en genel haliyle, mezarında huzur bulamayıp hortlayarak yaşayanlara musallat olan ölü kimseler. Çağdaş vampir de temelde çok farklı değil. Hortlamanın nedeni birçok örnekte başka bir ‘lanetli ölü kimse’ tarafından ısırılmak suretiyle lanetin bulaştırılması. Lanet etkisiyle canlanan vücut yok edilince, yani hortlama nedeni ortadan kalkınca ruh da huzura kavuşuyor. Ölüyü toprağın kabul edip etmemesi, yattığı yeri sevmesi, mezarında dört dönmesi, kemiklerinin sızlaması gibi ifadeler ya da ‘toprağının bol olması’ benzeri temenniler, bazı açılardan bu inanışla bağlantılı” diye konuştu.

DRAKULA’YA İLHAM OLDU

Evliya Çelebi de yaşanan vampir çılgınlığına Seyahatnamesi’nde yer veren isimlerden. Seyahatname’nin altıncı ve yedinci ciltlerinde Kırım yolunda ilerlerken rastladığı Oburça adlı köyü Çelebi şöyle tanıtıyor:

“Obur Tatar lisanında cadıya, sihirbaz avrata ve mezarında dirilene denir. Bunların belli başlı özellikleri özel gecelerde gökyüzü savaşları yapmaları, insan dışı bir soydan gelmeleri ve sonsuz yaşam için insan kanı içmeleridir. Kan emici yaşayan ölüleri yok etmek için yapılması gereken uygulamalarsa vücutlarına kazık saplamak ve cesetlerini yakmaktır.”

Peki Seyahatname’de bahsedilen ‘Obur’lar dünyaca ünlü Drakula’ya nasıl ilham olmuş olabilir? Bram Stoker’ın ünlü romanı ve Evliya Çelebi Seyahatnamesi’ndeki ilgiyi değerlendiren Salim Fikret Kırgi “Bram Stoker’a romanı yazarken danışmanlık eden Slovak kökenli Macar Türkolog Armin Vambery’dir. Osmanlı’yı çok iyi tanıyan Vambery’nin özel ilgi alanı ise Evliyâ Çelebi Seyahatnamesi’dir. Osmanlılar tarafından başta çok ilgi görmeyen, sonrasında da sakıncalı içerik nedeniyle sansürlenen Seyahatnâme’nin ilk basılı kopyasında altıncı cildin önsözünü yazan kişi de Vambery idi” ifadelerini kullandı.

Artık insanlar vampir tehdidinden dolayı göç etmiyor, mezar kazıp ceset parçalamıyorlar. Peki epeyce yaygın bir halk inanışı olarak nitelendirdiğiniz vampir fenomeninin sonu nasıl geldi? Salim Fikret Kırgi bunu şöyle açıkladı:

İfade ettiğiniz bağlamda, folklorik vampir inanışını bitiren Aydınlanma Çağı oldu. En kıymetlisi, tıp dünyasında yaşanan gelişmelerle, halkı kaosa sürükleyen ölümlerin nedenleri bulaşıcı hastalıklarla açıklandı ve salgınları önlemek için vampir alamaktan daha etkili, rasyonel formüller keşfedildi. Öte yandan, vampirlerin sonunun geldiği söylenemez. Halk inanışından popüler kültür ikonluğuna, herhalde çağdaş çağın en başarılı ve sansasyonel evrimini yaşadılar. Yarattıkları gerçek kaygının ve sebep oldukları skandalların üzerinden yüzyıllar geçse de hâlâ onları konuşuyoruz, okuyoruz, izliyoruz. Köylü vampirlerin aristokrat vampirlere dönüşmesini takip eden süreçte tabir yerindeyse dönüşmedikleri şey kalmadı. İnsanlar hâlâ onları hayal ediyor, merak ediyor. Son dönem de ebedi gençliğin timsali olarak vampirlere özeniyor. Daha kişisel ve yerel ölçekte konuşmak gerekirse, keşke biz de vampirleri gerçekte oldukları gibi, kültürümüzün bir parçası olarak kucaklayabilsek. Bu fenomenin tarihi yazılırken hem kurgu eserler hem de akademik çalışmalarla haklı yerimizi alsak. Alışılmış artık eskisi gibi değil, nitelikli, değerli, ilgi de gören edebi ve akademik çalışmalar yayınlandı, devamı da gelecek. Keşke sinema ve televizyon alanında da vampir janrımız oluşmaya başlasa! Ne yazık ki hâlâ yabancı kültürel öge olarak görülüyorlar, toplumsal ölçekte vampir efsanesini içselleştirmeyi şimdi başaramadık. Ben yine de umutluyum.”

Diğer Güncel Haberler İçin Tıklayın / Bursa Haber – Bursa Gündem – Bursa Gündem Haber – Bursa Haberleri – Bursa Son Dakika 

Bizi İnstagram’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber

Bizi X’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHbr

Bizi Facebook’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber

Bizi Youtube’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber

Bizi Linkedin’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber 

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Afyonkarahisar’da Hafızlık İcazet Töreni Düzenlendi

HIZLI YORUM YAP