34,2001$% 0.09
37,2569€% 0.21
2.942,95%0,22
4.985,00%0,20
19.875,00%0,16
2.677,13%0,13
8.956,03%1,08
Vildan Merve Korkmaz – “Bir yapıtı duvarların içine geri koymak suç olur muydu” diye soruyor Banksy. Sormakta da haklı çünkü yapıtları, iç yere ait olamayacak kadar kamuya mâl olmuş eserler. Kamusal sanat olarak ortaya çıkan, toplumsal mesajlar, eleştiriler ve halkın sesi olmayı kendine amaç edinmiş sanat anlayışı bu hal. Her ülkeye ve periyoda göre değişen üsluplara sahip olsa da ortada buluştuğu bir konu var; sanat kimseye ait olamaz, sanat herkesin. Sanat o önünden geçtiğimiz sokağın bir parçası, bazen de o yıktığımız duvarın.
Banksy, Avrupa ve Amerika’da savaşın yıkıcılığının sesi olmuş ve bunu kimseye göstermeden yaptığı yerleştirmelerle nihayete erdirmiş. Ama peki o sanat artık kamuya ait olmazsa hala sanat mıdır? Yıllar sonra açtığı ilk sergide kanıt olarak sakladığı bazı eşyaların ve şablonların galeride yer almasıyla kendini sorguluyor.
Kime göre, neye göre
Kime göre ve neye göre değişir sanatın algısı, hangi kriterler karar verir sanatın sanat olabileceğine? Bir zamanlar vandalizmle yüz yüze geldiği suçlamalar şimdi kamusal sanatın en büyük üretimlerinden sayılıyor. Kendisine sorduğu soru gibi aynı soru gündeme geliyor yeniden; sanat ikiyüzlü mü o zaman?
Değişen sanat algısı sanatın kabullenebilirliğini de etkiliyor olacak ki Banksy’nin kendini korumak için sakladığı ‘sanat yapıtı niteliği taşımayan şablonları’ artık bir eser olarak galeride sergilenmeye bedel. Peki ne olabilir bunun sebebi? Vaktinde sorun olarak görmediğimiz veya görmekten kaçındığımız sıkıntıları göz önüne getirmek olabilir. Ya da o sorunların gerçekten sorun olduklarını kabullenmenin vaktinin gelmiş olması. Ancak o eserler kamudan yani sokaktan alınıp sanatın sırf bir ücret karşılığında görülebileceği alana girince hala bir tenkit olabilir mi?
Banksy bu sorulara kendi de cevap arıyor gibi ancak daha genel bir sorun bu. Sanat gerçekten kime aittir ya da kamusal sanat sadece sorunların ve savaşların mı temsilcisi olmalı? Bu sorulara bir cevap niteliğinde Türkiye kamusal sanat örneği yerinde olacaktır.
Eyüboğlu çiftinin işleri
Türkiye’deki kamusal sanat üretimine gidersek, toplumun sesi olmuş ve yeni arayışların temsilci pozisyonunda Bedri Rahmi Eyüboğlu ve Eren Eyüboğlu’nun mozaik işlerini görebiliriz. Her iki sanatçı da Anadolu’yu karış karış gezerek halkın hayatlarını, geleneklerini kamuya taşıdılar. Apansızın karşımıza çıkan mozaik panoları ile bazen uluslararası arenalarda Türkiye’yi, bazen de uzak kaldığımız ama sanatın kaynağı olan yereli gösterdiler.
Kamusal sanat anlayışıyla üretilen yapıtların hedefi herkese eşit derecede erişmek ve taşımak istedikleri mesajları anlatmak oldu. Pozisyonlarından ayrılan eserler taşıdıkları manadan kopar mı ya da vadesi mi dolar mı? Banksy’nin tahminen kendi isteğiyle kapalı bir alana koyduğu işleri bunu sormasına sebep olurken zamana direnemeyen ve ‘kamudan’ ayrılan eserler de mecburen manalarını kaybetmek mi zorunda kalırlar? Kendi vakitlerinin sesleri oldular ama artık zaman yeni işler mi istiyor? Bu da kamusal sanatın bulması gereken yanıtlardan.
Diğer Güncel Haberler İçin Tıklayın / Bursa Haber – Bursa Gündem – Bursa Gündem Haber – Bursa Haberleri – Bursa Son Dakika
Bizi İnstagram’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi X’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHbr
Bizi Facebook’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Youtube’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Linkedin’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
K-Pop Yıldızı ‘Kendini Sev’ Diyor