DOLAR

34,2962$% 0.17

EURO

37,1801% 0.03

GRAM ALTIN

3.011,11%-0,01

ÇEYREK ALTIN

5.095,00%-0,29

TAM ALTIN

20.318,00%-0,19

ONS

2.728,98%-0,25

BİST100

%

Öğle Vakti a 12:53
Bursa KAPALI 11°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
SON DAKİKA

DOLAR 34,2962

EURO 37,1801

ALTIN 3.011,11

BİST 100

Öğle 12:53

11°

Karadağ’da Modacıydı, Çanakkale’de Çoban Oldu! ‘Koyunlarım İçin İhtimamla Giyiniyorum’

ad826x90

Gonca Kocabaş / Milliyet.com.tr – Jasmina Jutkovic, Karadağlı bir ailenin 3 çocuğundan biri ve 2 kızı olan bekar bir anne. 38 yaşına kadar büyük şehirlerde yaşayan Jasmina’nın asıl mesleği moda tasarım. Uzun yıllar çeşitli firmalarda bu konumda çalıştı ve işinde de çok başarılıydı. 2016 yılında ani bir kararla Çanakkale Bayramiç’e taşındı. “Çok radikal bir karardı. Tüm hayatımı değiştirdim desem yeridir” diyen Jasmina, şimdilerde Yiğitler Köyü’nde bir çiftlikte yaşıyor ve çobanlık yapıyor. Jasmina aynı zamanda Bayramiç’te ziraat odasının her yıl düzenlediği hayvancılık panayırına da katılıyor ve koyunlarıyla bu etkinlikte podyumda uzunluk gösteriyor.

‘BAYRAMİÇ DİYE BİR İLÇE OLDUĞUNU BİLE BİLMİYORDUM’

Jasmina’nın Çanakkale sevdası çocuklarıyla yaptığı tatillerle başladı. Birkaç yazı Kilitbahir’de geçirdiler. Sonra genç kadın burada bir evleri olsun istedi. Araştırırken, internette şu an oturduğu evin ilanını gördü. “Çok eski, bakımsız ama bir o kadar da hoştu. İlanda Bayramiç, Yiğitler Köyü yazıyordu. Açıkçası Çanakkale hudutlarında Bayramiç diye bir ilçe olduğunu bilmiyordum” diyen Jasmina, “Sonrasında araştırmaya başladım ve ‘Benim cennet köşem burası olacak’ dedim. Hiç düşünmeden evi satın aldım. İlk etapta köyde yaşam gibi bir fikrim yoktu. Yazın gelir, gideriz diye düşünmüştüm. Bayramiç’ i ilk kez tapu işlemleri için geldiğimde gördüm. Gerçekten de mükemmeldi. Bu arada iki kızımla İstanbul’da yaşamaya devam ettik. Çocuklarım ilköğrenimlerini İstanbul’da almaya devam ederken evi restore ettirdim. Bayramiç’ e taşınma kararını evi satın aldıktan 2 yıl sonra verdim. İstanbul’un trafiğinden, koşturmasından ve geriliminden çok sıkılmıştım. Neden olmasın dedim. Çocuklarımın da fikrini aldıktan sonra köy, çiftlik hayatı maceram başladı” şeklinde konuştu.

 KÖY, GEZİ PROGRAMLARINDA GÖRDÜĞÜMDEN İBARETTİ’

Metropol hayatından köy hayatına hiç alıştırma yapmadan direkt geçiş yaptığına dikkat çeken Jasmina, “Benim için köy gezi programlarından gördüğümden ibaretti. Açıkçası köyde yaşamak gibi bir hayalim de yoktu. Kendimi metropol insanı olarak tanımlardım. Hayatımda piknik bile yapmamıştım” diyerek ekledi:

“Bayramiç’e taşındık. Sonraki sabah uyandığımızda geçmişten tanıdığımız tek bir kişinin dahi olmadığı yeni bir hayata gözlerimizi açtık. Herkes, her şey çok yabancıydı. Hayata sıfırdan başlamak üzereydi.  Başlarda çok kolay olmadı. Sonuçta ben de buradaki insanlar için yabancıydım. Köyde, ilçede sanırım biraz da üslubumdan dolayı bakışları üzerime topluyordum. İnsanlara hak veriyordum. Malum küçük yerlerde yabancılar hemen fark edilir. Çünkü herkes, herkesi tanır. Birbirimizi tanımak için zamana ihtiyacımız vardı sadece. Başlarda zorlandığım mevzulardan biri de her şeye çok çabuk ulaşamamamdı. Malum, İstanbul’da her yer AVM. Bizim köyümüzde ise bırakın marketi bakkal bile yok. Burada tedarikli olmayı öğrendim.”

‘İLK BAŞLARDA BENİM İLE ÇOBANLIĞI BAĞDAŞTIRAMIYORLAR’

“Yeni tanıştığım insanlara çobanlık yaptığımı söylediğimde çok şaşırıyorlar” diyen Jasmina, “Hatta inanmayanlar bile oluyor. ilk başta benim ile çobanlığı bağdaştıramıyorlar. Ancak biraz sohbet edince fikirleri değişiyor. Hiç kötü tepki almadım. Bilakis bu durumdan hoşlanıyorlar. Öykümü merak ediyorlar. Ben de ‘İçimdeki çobanı köye yerleşince keşfettim’ diyorum” ifadelerine yer verdi.

Çoban deyince insanların aklına genelde belli bir profil geldiğine değinen Jasmina Jutkovic, “Ben buna hiç uymuyorum. Çoban olmak için üslubumu değiştirmem gerektiğine asla inanmıyorum. Dünya bir podyum bence. Tarlalar, damlar da öyle. Bu benim şeklim ve kendi podyumumda istediğim gibi yürüyorum. Bayramiç hemşerilerim bana alıştı, sevdi. Ben de onları çok sevdim” şeklinde konuştu.

Modanın doğayla bir bağlantısı olduğundan çobanlıkla da doğrudan bir münasebeti olduğuna dikkat çeken Jasmina, “Tasarım yaparken daima bir şeylerden esinleniriz. En çokta tabiattan. Ham maddelerimizde tabiattan, topraktan gelmiyor mu esasen? Eminim gökyüzüne bakıyorsunuzdur. Özellikle gün batımına doğru bazen mükemmel renkler birbiriyle dans eder. Hani bazen çok tatlı bir pembe ve grinin tonları hakim olur. Bu renkleri kıyafetlerimizde düşünelim, süper bir uyum. Mesela kumaşlardaki desenler çiçeklerden, böceklerden, hayvanlardan ilham alıyor daima. Şimdiki hayatımda bunu çok daha iyi gözlemliyorum. Her mevsim değişen ama daima bir uyum içinde olan renkler. Şu an ki çobanlık tecrübemle tekrar kendi mesleğimi yapacak olsaydım katiyetle çok daha başarılı olacağıma eminim. Çobanlık da moda da farkındalık hissimi çok geliştirdi. Tasarım yaparken edindiğim deneyimleri çiftlik hayatımda çok fazla kullandım, hâlâ da kullanıyorum” bilgisini paylaştı.

‘İŞİ BIRAKMAK İSTEDİĞİM ZAMANLAR DA OLDU’

“Hiç tecrübem olmadan böyle bir işe başlamak yeni bir dünyayı keşfetmek gibiydi” diyen Jasmina, “Heyecan verici. Biraz da ürkütücü. Lakin yapabilir miyim diye hiç düşünmedim. Aslında şimdi düşününce deli cüreti gibi bir şeydi. Hayvancılık yapmaya buraya taşındıktan kısa bir süre sonra karar verdim. Başlarda ‘Ne yapabilirim?’ diye düşündüm. Artık tasarım işini meslek olarak yapmak istemiyordum. Biraz gözlem yaptıktan sonra karar verdim. Çoban olacaktım” diyerek sözlerini şöyle sürdürdü:

“Zaten hayvanları çok seviyordum. Natürel benim bildiğim evcil hayvanlardı. Buradaysa onların dışında keçiler, koyunlar, inekler vardı. Ben ise koyunlara ilgi duydum. İnsanların düşündüğünün bilakis çok zekiler ama keçiler kadar da yaramaz değiller. Üstelik satın aldığım arazinin içinde dam (ağıl) da vardı. Kader ağlarını örmüştü aslında. 10 tane koyunla başladım çobanlığa. Çünkü önce onları tanımam gerekiyordu. Benim için yabancıydılar. Onlarla ilgili hiçbir fikrim yoktu. Burada daima komşularıma danıştım. Sağ olsunlar onlar da deneyimlerini benimle paylaştılar. Gerçekten çok çalıştım. İşi bırakacak raddeye geldiğim zamanlar oldu. Pes etmedim.”

‘FİTNESS, PİLATES VE SÖRF DE YAPIYORUM’

Şimdi 110 tane kadar anaç koyunu olduğunu ve sürüsünü yardımcısız tek başına yaptığına dikkat çeken genç kadın, “Bayramiç’ te bunu herkes bilir. O yüzden de bana hürmet duyuyorlar. Burada günler daha yavaş ama bir o kadar da verimli geçiyor. Trafikte hiç zaman kaybetmiyorum mesela. Bir rutinim var, yaz ve kış aylarında farklı vakitlerde çalışıyorum. Çünkü çobanlık bunu gerektiriyor. Her sabah 05.00’te uyanıyorum. Kahvemi alıp direkt dama geçiyorum. Hayvancılık yapan hiç kimse sürüsünü beslemeden kahvaltı yapmaz. Dama girer girmez etrafı kontrol ediyorum herkes iyi mi diye” şeklinde konuştu.

Önce sürüsünü çıkartıp tarlaya götüren Jasmina, “Malum koyunlar dışarıda olmayı, gezmeyi severler. Onlarla işim bitince dama geri dönüyorum. Yeni doğum yapmış anne koyunlar ve bebek kuzularla ilgileniyorum. Onların beslenme hali farklı. Çünkü lohusa bir kadın düşünün, onun gibi. Gerekli iğneleri yapıyorum. Sıra sonra bana geliyor. Kahvaltımı yapıyorum. Varsa gereksinimlerim ilçeye gidiyorum. Çünkü köyde market yok. Şehir hayatından da tam olarak kopmadım aslında. Fitness, pilates ve sörf yapıyorum. Bunun için haftanın birkaç günü şehir merkezine gidiyorum. Sonra akşam oluyor. Sürümü tarladan alıp dama getiriyorum. Akşam yemeklerini verip konutuma geçiyorum. Hayvanlarla ilgili rutinim asla değişmez. Hayatımı buna göre programlıyorum” bilgisini paylaştı.

‘MANİKÜRLÜ TIRNAKLARLA ÇOBANLIK YAPMAMA ÇOK ŞAŞIRDILAR’

Komşularıyla ortasının iyi olduğunu hepsini çok sevdiğini dile getiren Jasmina Jutkovic, “Sanırım onlar da beni seviyorlar. Birbirimizi olduğumuz gibi kabul ediyoruz. Bu yüzden de memnunuz. Bu işi öğrenmemde bana çok yardımcı oldular. Artık kendimi Bayramiçli hissediyorum. Buranın bir parçasıyım. Başta çobanlık yapmama çok şaşırdılar. Manikürlü, ojeli tırnaklar falan. Ancak sonra koyunlara olan ilgimi, sevgimi en kıymetlisi de azmimi görünce çok destek oldular. Buralarda kadınlar genelde eşleriyle ya da kardeşleriyle aile işletmelerinde çalışıyorlar. Ben ise tek başımayım. Bu yüzden de bana hürmet duyuyorlar, ben de onlara. Bazen büyüklerim takılıyorlar bana ‘Sen hiç çobanlık yapmadığına emin misin?’ diye takılıyorlar. Anlayacağınız köyde hayat çok güzel” ifadelerine yer verdi.

‘KOYUNLARIN YEDİĞİ HER ŞEYİ BİZ DE YİYEBİLİRİZ’

Çobanlık yaparken tüketim alışkanlarının çok fazla değiştiğini söyleyen Jasmina, “Biliyorsunuz, moda tüketim üzerine kurulmuş büyük bir sanayi. Dolayısıyla ben de iyi bir tüketiciyim. İçinde bulunduğum hayat yaptığım iş bunu gerektiriyordu. Şu an yaşadığım köy hayatındaysa tam tersi bir durum söz konusu. Hayatım artık daha çok üretmeye daha az tüketmeye doğru evrildi. Artık daha az kıyafet alışverişi yapıyorum mesela. Dolaplarıma baktığımda evvelden kalma etiketli kıyafetler var. Nereden nereye diye kendi kendime gülüyorum. Ancak içimdeki dizayncı asla ölmüyor. Çoban ve modacı kimliğim çok iyi anlaşıyor” şeklinde konuştu. 

Çobanlık yapmanın hem ruhsal hem de fizikî açıdan güçlendirdiğini dile getiren Jasmina Jutkovic, “Her anlamda direncimi artırdı. Burada daha az tüketip daha çok üretmenin hazzını yaşıyorum. Manevi olarak huzurluyum. Günlerim doğada gürültüden uzakta hayvan sesleri, rüzgarın sesi, çiçeklerin ve toprağın kokusu ile geçiyor. İnanın koku alma hissim bile gelişti. Neredeyse her çiçeğin tadına baktım. Koyunların yediği her şeyi biz de yiyebiliriz. Fizikî olarak artık çok güçlüyüm” diyerek ekledi:

“50 kilogramlık çuvalları 2021’de geçirdiğim göğüs kanseri ameliyatına rağmen rahatlıkla taşıyorum. Lenf bezlerim alındığı için bana poşet taşımam bile önerilmiyor.  Bu hastalığa burada edindiğim yaşam deneyimi, maneviyat ve fizikî güçle daha rahat direndim.”

‘1 TON TOHUMDAN 10 TON ÜRÜN ALINDIĞINI GÖRDÜM’

“8 yılda eski hayatımda hiç bilmediğim birçok şey öğrendim” diyen Jasmin, “Toprağı öğrendim mesela. Ekmeyi, biçmeyi. 1 ton tohumdan 10 ton ürün alındığını gördüm. Çünkü bu hayatta daha önceden de belirttiğim gibi her şey harika bir döngü içerisinde. Tamamen tabiata teslimsiniz. Hayvanların dilini çok daha iyi öğrendim. Çünkü günümün çok büyük bir kısmını onlarla geçiriyorum. Yetinmeyi öğrendim, iyi anlamda. Bilmediğim bazı tamirat işlerini öğrendim. Çünkü birden fazla zaman iş başa düşüyor. Hülasa doğa mükemmel bir öğretmen” ifadelerine yer verdi.

Bu işe başlamadan önce çobanlıkla ilgili hiçbir fikrinin olmadığına değinen Jasmina Jutkovic,“Benim için köylerde daha çok amcaların yaptığı bir işti. Uzaktan bakınca çok kolay, ’10 koyun gezdirmekte ne var ki’ diye düşünürdüm. Sonra işin içine girince hiç de öyle olmadığını gördüm. Hem kolay, hem de zor bir iş. Canlı varlıklarla çalışıyorsunuz, sevmeden asla sürdürülemeyecek bir meslek. Şöyle düşünün, her gün 100’ den fazla çocukla birlikte üzereyim. Onların da bazen güçleri düşük oluyor, bazen de çok yaramaz oluyorlar. Hastalıklar, doğumlar, vefatlar hepsiyle iç içe olduğunuz bir meslek. Karşınızdaki bu canlıların dili yok. O yüzden ortamızda farklı bir bağ var. Konuşmadan anlaşabiliyoruz. Yani çobanlık öyle uzaktan bakıldığı gibi değil. Sofralarınıza giren her ette çobanların çok büyük emeği var” dedi.

‘KOYUNLARIMIN YANINA GİDERKEN İHTİMAMLA GİYİNİYORUM’

“Ben iki farklı hayat şeklini deneyimlemiş olmanın memnunluğunu yaşıyorum. Eski kimliğimi kaybetmeden bir sentez yaşıyorum ama sonuçta yıllarca İstanbul denen büyük bir metropolde yaşadım” diyen Jasmina, “Şimdi ise küçük bir köydeyim. Hâlâ manikür yaptırıyorum, hâlâ modayı takip ediyorum. Sonuçta ben bir bayanım. Koyunlarımın yanına giderken de ihtimamla giyiniyorum, aksesuarlarımı takıyorum. Değişen tek şey önceliklerim. Artık daha az şeyi başıma takıyorum mesela. Hayatı daha basit yaşıyorum. Az eşyaya gereksinimim var artık. İşimle ilgili yeni hedeflerim var. Yeni daha büyük bir çiftlik yapmak için hazırlıklar yapıyorum. Hayatımı artık bu yönde planlıyorum. Bununla ilgili akademik eğitim almak istiyorum. Hayat sürprizlerle dolu yaşadığım için biliyorum” diyerek sözlerini şöyle noktaladı:

“Çobanlık yapıyorum ve aktif olarak moda dünyasına dönmeyi düşünmüyorum. Çünkü gereksinimim olan artık bu hayat biçimi. Buradaki dinginliği, yavaşlığı seviyorum. Bana çok iyi geliyor. Ancak önümüzdeki yaz Bayramiç’te köyümde bir arkadaşımla küçük bir defile yapmayı planlıyoruz. Artık modada da tabiata dönüş var. Tarlarımdan birinde neden olmasın?”

Diğer Güncel Haberler İçin Tıklayın / Bursa Haber – Bursa Gündem – Bursa Gündem Haber – Bursa Haberleri – Bursa Son Dakika 

Bizi İnstagram’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber

Bizi X’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHbr

Bizi Facebook’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber

Bizi Youtube’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber

Bizi Linkedin’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber 

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Müzelerde Eğitim Başlıyor

HIZLI YORUM YAP