37,8645$% -0.25
41,0802€% -0.18
3.807,79%-0,08
6.267,00%-0,25
24.992,00%-0,25
3.122,52%-0,04
9.659,48%0,49
DOLAR 37,8645
EURO 41,0802
ALTIN 3.807,79
BİST 100 9.659,48
İmsak 02:00
Raporda tekno-volkanik (magmatik) olduğu bedellendirilen sarsıntılarla gelişmesi muhtemel 3 olasılığa değinilip, “Büyük ölçekli bir volkanik patlama olması durumunda, bunun Türkiye’nin Ege kıyıları, Batı Anadolu ve Doğu Akdeniz boyunca, Kıbrıs’ı da kapsayacak şekilde İsrail’e kadar ulaşacak kül yağışlarına neden olması mümkündür. Bu tür bir patlama aynı zamanda deniz altı heyelanlarına neden olacağından Ege kıyılarında tsunami tehlikesini de tetikleyeceği öngörülmektedir. Ayrıca hava kirliliği ve volkanik kül yağışlarının gerçekleşeceği öngörülebilir” denildi.
Ege Denizi Santorini Adası çevresinde, 28 Ocak’tan bu yana deprem fırtınası sürüyor. Sarsıntılardan bazıları Türkiye’den de hissedilirken Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi (DAUM) Yönetim ve Danışma Kurulu üyeleri, Mühendislik Fakültesi Jeoloji ve Jeofizik Mühendisliği Bölümü, İzmir Meslek Yüksek Okulu ile Deniz Bilimleri Teknolojisi Enstitüsü’ndeki bilim insanları, deprem raporunu tamamladı.
‘DEPREMLERİN SİSMOLOJİK ÖZELLİĞİ TEKTONO-VOLKANİK OLMASI’
Ege Denizi’ndeki deprem fırtınasının başladığı 28 Ocak ile 7 Şubat 2025 tarihleri arasında yapılan 10 günlük çalışmada, Ege Denizi’ndeki Santorini Yanardağı kuzeydoğusunda gelişen sismik aktivite incelendi. Bu aktivitenin ne anlama geldiği kıymetlendirilerek, Türkiye’yi nasıl etkileyeceği ve neler yapılması gerektiği özetlendi. Süregelen sismik aktivitenin Santorini Yanardağı’nın kuzeydoğusunda ve güneybatısında ağırlaştığına yer verildi. Bu alanın güney sınırında Kolumbo Volkanı, kuzey sınırında ise Amorgos Adası’nın bulunduğu ifade edildi. Bu alanın İos Fayı ve Santorini-Amorgos Fayı tesirinde zelzelelere maruz kaldığına dikkat çekildi. Büyük olasılıkla oluşan zelzelelerin önemli bir kısmının bu faylar üzerinde ve etkileşim bölgesinde gerçekleştiği kaydedildi. Zelzelelerin sismolojik özelliklerinin hem volkanik ve hem de tektonik tesirlerin birlikte geliştiği tektono-volkanik (magmatik) bir jeolojik sistemi ortaya koyduğuna dikkat çekildi.
‘TSUNAMİ TEHLİKESİNİ DE TETİKLEYECEĞİ ÖNGÖRÜLÜYOR’
Söz konusu bu tektono-volkanik ortam nedeniyle 3 farklı olasılığın gelişmesi muhtemel olarak değerlendirildiği raporda ayrıca şu bilgilere yer verildi:
“Bunlardan birincisi sistemin 7’yi aşan bir zelzeleyle rahatlaması ve ardından volkanik bir aktifliğin başlaması. İkincisi ise sistemin volkanik bir aktiviteyle başlaması ve ardından 7’yi aşan bir depremin olması. Üçüncüsü ise sistemin herhangi bir volkanik aktivite göstermeden deprem aktifliğinin azalacak şekilde ileriki bir zamanda yeniden bir deprem fırtınası olana kadar geçici olarak sönümlenmesi. Büyük ölçekli bir volkanik patlama olması durumunda, bunun Türkiye’nin Ege kıyıları, Batı Anadolu ve Doğu Akdeniz boyunca, Kıbrıs’ı da kapsayacak şekilde İsrail’e kadar ulaşacak kül yağışlarına neden olması muhtemeldir. Bu tür bir patlama aynı zamanda denizaltı heyelanlarına neden olacağından Ege kıyılarında tsunami tehlikesini de tetikleyeceği öngörülmektedir. Santorini volkanlarında M.Ö. 1600 ve M.S. 1950 yıllarında meydana gelen volkanik patlamalardan sonra, volkan küllerinin Türkiye’nin güney kıyılarını aşarak İsrail’e kadar ulaştığı ve Batı Anadolu karasında da Göller bölgesindeki ulusal ve uluslararası yayınlardan anlaşılmaktadır. Böyle bir patlamanın tekrar etmesi durumunda, hava kirliliği ve volkanik kül yağışlarının gerçekleşeceği öngörülebilir. Böyle bir olayın gerçekleşmesi durumunda vatandaşlarımızın kamu kurum ve kuruluşlarının yapacağı bilgilendirmeler ve yönlendirmeler doğrultusunda hareket etmesi olası bir karmaşanın önüne geçeceği için hayati derecede önem taşımaktadır.”
‘DEPREMİN EGE KIYILARIMIZ BOYUNCA ŞİDDET MANASINDAKİ ETKİSİ YÜKSEK OLMAYACAK’
Büyüklüğü 7’yi aşan bir deprem olması durumunda ise yaşanacakların anlatıldığı raporda, “Çanakkale-Fethiye arasında kalan kıyı bölgelerimizde tsunami yaşanması öngörülmektedir. Çünkü, 1956 yılında Santorini Adası’nın kuzeydoğusundaki Amorgos Fayı üzerinde meydana geldiği kabul edilen Amorgos Depremi sonrasındaki tsunami etkisi uluslararası makalelerde modellenmiş ve tsunami dalgalarının Çanakkale ile Fethiye arasındaki kıyı şeridi boyunca belirli oranlarda küçük ölçekte etkili olduğu anlaşılmıştır. Benzer bir depremin oluşması durumunda, tsunami dalgasının batı-güneybatı kıyılarımızın belirli kısımlarında azamî 2 metre yüksekliğe ulaşacağı ve (özellikle dere, ırmak ve deltaların deniz ile buluştuğu alanlarda) 500 metre kadar içeri gireceği öngörülmektedir” denildi.
Raporun devamında ayrıca şu sözlere yer verildi:
“Türkiye kıyılarının, depremi üretmesi muhtemel Santorini Adası kuzeydoğusundaki faydan 150-350 kilometre uzakta olmasından dolayı, Tsunami dalgası güneybatı kıyılarımıza en erken yaklaşık olarak 30 dakika sonra, kuzeybatı kıyılarımıza ise 3 saat sonra varabilecektir. Bu durumda Ege kıyılarımızda ve adalarımızda yaşayan insanlarımızın vaktinde uyarılması son derece kıymetlidir. Bugün ülkemizde AFAD başta olmak üzere uluslararası seviyede de gerçek zamanlı tsunami erken uyarı sistemleri bulunmaktadır. Vatandaşlarımızın ilgili kurumların uygulamalarını akıllı telefonlarına kurup, tsunami tehlikesi yaratabilecek büyüklükte bir deprem olduğunda, saniyeler içinde cep telefonlarına gelecek ikazları takip etmesi önerilmektedir. Bu konuda AFAD tarafından vatandaşlarımıza SMS olarak duyuruların yapılacağı bildirilmiştir. Böyle bir depremin Ege kıyılarımız boyunca şiddet manasındaki tesirinin de yüksek olmayacağı kıymetlendirilmektedir.”
Raporda Santorini merkezli 7.5 büyüklüğündeki bir depremin yaşanması durumundaki senaryoya da değinilip, “Santorini civarında bu depremin 9 şiddetinde yaşanacağı öngörülmektedir. Ülkemiz, deprem odak noktasından 150-350 kilometre uzakta olduğu için bahse konu olası deprem büyük oranda 5 şiddetinde yaşanacaktır. Lakin İzmir Körfezi, Kuşadası Körfezi, Söke Ovası, Gökova Körfezi gibi alüvyonal zemin üzerindeki kısıtlı alanlarda, depremin şiddet değeri 8’e varan bedeller alabileceği düşünülmektedir. Bu alanlarda bina envanterinin hızlıca çıkartılması ve gerekli tedbirlerin alınması önerilmektedir” denildi.
‘AFET ŞUURU VE FARKINDALIĞI YARATMA NOKTASINDA TATBİKATLAR YAPILMALI’
Raporun sonuç kısmında ise şu ifadeler yer aldı:
“Santorini-Ege depremlerinin volkanik patlama veya aletsel büyüklüğü 7’yi aşan bir deprem ile sonuçlanması durumunda afet yönetimi noktasında toplumun risk azaltma çalışmalarına katkı koyabilecek bir afet şuuruna sahip olması gerekmektedir. Gerek tsunami ve gerekse de volkan patlama tehlikesini açıklayan uluslararası standartlara uygun bir bilgi notunun düzenlenmesi ve toplumumuza iletilmesi önem arz etmektedir. Valilik, il ve ilçe belediyeleri ile AFAD ve yerel üniversitelerimizin toplumun tüm katmanları ile ortak afet yönetimi uyumunda yürütülecek tatbikatlar gerçekleştirmesinin son derece faydalı olacağı öngörülmektedir. Böylece gerek volkanik patlama ve gerekse de tsunami konusunda afet şuuru ve farkındalığı yaratma noktasında tatbikatların yapılması, sürdürülebilir afet idaresini daha üst düzeye çıkartacağı aşikardır.”
Raporu hazırlayan bilim insanları arasında İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi (DAUM) Müdürü Prof. Dr. Hasan Sözbilir, DEÜ-DAUM Öğr. Gör. Dr. Özkan Cevdet Özdağ, DEÜ-DAUM Öğr. Gör. Dr. Sevinç Özel Füzün, ABD’den deprem uzmanı Dr. Recep Çakır, DEÜ- DAUM Doç. Dr. Mehmet Utku, DEÜ-DAUM’dan Arş. Gör. Dr. Mustafa Softa, Arş. Gör. Dr. Özde Bakak ve Arş. Gör. Dr. Can Eytemiz yer aldı.
Diğer Güncel Haberler İçin Tıklayın / Bursa Haber – Bursa Gündem – Bursa Gündem Haber – Bursa Haberleri – Bursa Son Dakika
Bizi İnstagram’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi X’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHbr
Bizi Facebook’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Youtube’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Linkedin’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Meke Gölü, Can Suyuna Kavuşuyor