34,2707$% 0.01
37,3000€% 0.14
3.063,53%-0,23
5.109,00%-0,27
20.369,00%-0,29
2.778,55%-0,31
%
Ozan Başdaner – Hüseyin Deniz Özcan
Türkçe literatürde Weber metodolojisine ilişkin kitapların sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Oysa Almanca metinlerin yanı sıra İngilizcedeki Weber külliyatı bile besbelli bir ivmeyle birikerek Weberyan bir Babil Kulesi inşa edilmesine katkı sunmaktadır. Kimi yorumcular Weber’in kendi ikincil literatürünün gölgesinde kaldığından yakınırken bazıları Weber’in dağınık, polemikçi, kılı kırk yaran metinlerindeki karmaşayı anlamanın bundan başka bir yolu olmadığını savunur. İşte ‘Bilim, Kıymetler ve Politika’ bu çatallanmanın eşiğinde durur. Bir yandan, Weber’in yayımlanmış metinlerini, mektuplar, derkenarlar, göz gerisi edilmiş notlar ve sözlü tartışmaların ışığında, bütünlüklü bir manzara olarak yeniden inşa ederken; diğer yandan, başka büyük Weber yorumcuları ile yürüttüğü tartışmada kendi özgün pozisyonunu belirginleştirir. Dolayısıyla, bu kitap halihazırda zayıf olan Türkçe literatür için harika bir pusula fonksiyonu görmektedir: Hem Weber’in orjinal metinlerinin okunmasına yardımcı olur hem de ikinci literatürdeki belli başlı yorumların eleştirel bir haritasını oluşturur.
Peki ama Weber okurunun böyle bir pusulaya gerçekten de ihtiyacı var mıdır? Sosyal bilim metodolojisi ve mantığına ilişkin metinler, Weber’in vefatından sonra eşi Marianne tarafından derlenerek, Weber’in kendisinin asla kullanmadığı ve kullanmayacağı Fichteci bir başlık altında- “Wissenschaftlehre” (Bilim Öğretisi)- yayımlanır. İngilizceye ise sözün bu lisandaki biçimsel çağrışımları dikkate alındığında, Weber’in gayeleriyle bir kez daha bütünüyle örtüşmeyen “Metodoloji” ismiyle aktarılır. Sorun şimdi metinlerin isimlendirilmesi evresinde bile gösterir kendisini. Üstelik bu metinler, periyodun entelektüel ethos’una ait isim ve kavramlara aşina olan bir okuru varsaydığı için hayli karmaşık eleştirel müdahalelerle doludur. Ve hepsinden değerlisi, Weber’in metinleri, Alman ideolojisinin 19. yüzyılın ikinci yarısında girdiği “kimlik krizi”ni çözme vaadinde bulunmuş ve tam da bu vaadi yerine getiremediği için bugün unutulmaya yüz tutmuş felsefi bir okulun (Neo-Kantçılık) temsilcilerinden olan Heinrich Rickert’in ortaya attığı “değerler felsefesi” terminolojisi uyarınca yazılmışlardır. Hal böyle olunca, üstte sorduğumuz soruya verilebilecek tek bir karşılık var gibi görünmektedir: Evet; Weber’i okuyabilmek için böylesi bir kılavuza ihtiyaç vardır.
ELEŞTİRİ
Elbette tüm bu dağınıklık Weber’in niyetinde bir süreklilik olmadığı anlamına gelmez. Tersine bu kargaşayı katederek bir arada tutan ve tüm metinlerde tekrar eden bariz bir leitmotiv bulunur: Tenkit. Sosyal bilimler alanında üretilen bütün teorilerin gerçeklikle ilgisinde sınanması gerektiğini düşünen Weber, gemisini iki tehlikeli ucun arasında incelikle yürütür: Bir yandan, kavramlara gerçeklik atfederek onları şeyleştirenlerin acımasız eleştirisini verirken; diğer yandan, tecrübesi kavramlardan uzaklaştırarak bilgiyi gizemlileştirenleri (mystification) tenkidin hedefi haline getirir. Kavramların gerçeklikle bağına dair kendi tavrı ise politik içerimleri de olan daimi bir epistemik teyakkuz halidir. Ama Weber kendi anlayışını mumyalanmış formüllerle biçimsel olarak tanımlamaya yanaşmadığından, okur Weber’in yaklaşımıyla ancak etkinliği içerisinde karşılaşabilir. Bu metodolojiye ancak Weber’in yürüttüğü fiili eleştiriler esnasında tanıklık edilebilir.
Zaten Weber’in kendisini de gölgede bırakan devasa literatürü kışkırtarak oluşturan tam da budur: Terminolojik, ölü bir kabuğun altında şiddetle hareket eden niyetin huzursuzluğu hangi yorumcunun iştahını kabartmaz ki? Bu cezbedici kışkırtmaya rağmen; nadiren tanımlanan kavramlar, yarıda bırakılan felsefi tartışmalar ve düşünsel sıçramalarla örülü bu metinlerin anlaşılıp yorumlanması hiç de kolay değildir. Bu yüzden yorumcuların bazen kolaya kaçtığı da olmuştur: Weber metodolojisini Rickert, Dilthey, Nietzsche ve hatta Marx gibi isimlerle ilişkilendirerek ya da “yöntem kavgası”, öznelcilik-nesnelcilik düalizmi, pozitivizm-tarihselcilik tartışması gibi çok genel bağlamlara yerleştirerek okurlar. Kendi içlerinde anlaşılır olan bu teşebbüslerin Weber’i tanınmaz hale getirmek gibi bir riski de vardır.
Hans Henrik Bruun’un tek sıkıntısının ise Weber’in yüz çizgilerini okur için olabildiğince tanınır hale getirmek olduğu söylenebilir. Bu kitabın literatürdeki ayrıksı yeri Weber’den kalan metinleri iğneyle kuyu kazarcasına deşerek, “yaratıcı yanlış yorumlar”ın yanılgılarını gözler önüne sermesinden kaynaklanır. Bilim ile bedeller arasındaki bağlantının içerimlerini bu doğrultuda, mümkün tüm seviyelerde ele alır: Bedel bağımsızlığı, kıymet münasebeti, bedel yorumu ve ülkü tipler. Sözgelimi, kıymet bağımsızlığı önerme mantığına indirgenen “olgu”-“değer” ayrımından çok daha fazlasıdır: Bilimin dünya görüşü ortaya koyamayacağı anlamına gelir ve insanların hayatına değgin büyük sorunların teknik tartışmanın konusu yapılmamasını telkin eden eleştirel bir müdahaledir. Demek ki pozitivist Weberyanların düşündüğünün bilakis, Weber sırf bilimin kıymetlerden bağımsızlığını değil, bedellerin de bilimden bağımsızlığını ortaya koymaktadır. Kitabın bir diğer özelliği, Weber’in metodolojik metinlerinde yer almayan tabirlerin (değerleme, değerlendirme, bedel yargısı, kıymet yorumu gibi) ayrımlarını epeyce berrak bir şekilde ortaya koyarak birçok karışıklığı gidermek için elverişli olmasıdır.
Hans Henrik Bruun, ‘Bilim, Pahalar ve Politika: Max Weber’in Metodolojisi’nde içerilen tüm bu kritik müdahaleler sayesinde, Türkçede hâlâ pozitivizm-hermeneutik ikiliği ve Marx-Weber aksiliği gibi elli yıl öncesinin tartışmalarıyla anılan Weber metodolojisine taze ve güçlü bir soluk getirme savında.
1. Bilim, Bedeller ve Politika halihazırda zayıf olan Türkçe literatür için harika bir pusula fonksiyonu görmektedir: Hem Weber’in orjinal metinlerinin okunmasına yardımcı olur hem de ikinci literatürdeki belli başlı yorumların eleştirel bir haritasını oluşturur.
2. Weber’in metodoloji yazılarının bizim için taşıdığı önem, bunların başka düşünürlerin sistemlerine uymasındansa, düşündürücü ve yaratıcı bir şekilde ilerlemelerinden ileri gelir.
3. Weber’in metodolojisi: ideoloji mi, bilim mi, yoksa ikisi birden mi?
Diğer Güncel Haberler İçin Tıklayın / Bursa Haber – Bursa Gündem – Bursa Gündem Haber – Bursa Haberleri – Bursa Son Dakika
Bizi İnstagram’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi X’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHbr
Bizi Facebook’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Youtube’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Linkedin’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Pınar Eğilmez: Edebiyat Dünyasına Teşebbüs Pek Sıradan Değildi