Cumhuriyetin ikinci yüzyılında turizm sektörünün karşısında çok daha geniş bir vizyon ve derin bir sorumluluk bulunduğunu ifade eden Ersoy, “Artık sırf ekonomik kazanımları değil, çevresel sürdürülebilirliği, kültürel bedellerin korunmasını ve gelecek kuşaklara aktarılmasını odağımıza alarak, daha ‘kapsayıcı’ ve ‘yenilikçi’ bir turizm anlayışını hayata geçirmek zorundayız. Yeni yüzyıl, aynı zamanda dijitalleşme ve teknolojinin rehberliğinde, turistlerin beklenti ve gereksinimlerine daha hızlı, daha şahsileştirilmiş tahliller sunmayı gerektiriyor” dedi.
Turizmde yılın ilk dokuz ayında Türkiye’nin 49 milyon 181 bin turisti ağırladığını, turizm gelirlerinin bu yılın üçüncü çeyreğinde 46.9 milyar dolara ulaştığını hatırlatan Mehmet Nuri Ersoy, üçüncü çeyrekte elde edilen 23.2 milyar dolarlık gelirin ‘bir çeyrekte elde edilen en yüksek turizm geliri’ olarak tarihe geçtiğini vurguladı.
“Turizm; döviz açığımızı, dış ticaret açığımızı kapatmaya yönelik önemli bir alan”
Türkiye’de turizm sektöründe 2026 bir patlama yılı olacaksa yatırımların tamamlanması, yatırımların yapılması için uygun maliyetli sendikasyonların uygun bir kaynak teşkil ettiğini vurgulayan Ortan, “Turizm yatırımı için harcanan paranın hem istihdama olan etkisi hem döviz gelirine olan etkisi nedeniyle ülkemiz için doğru bir harcama alanı olarak görüyorum. Enflasyona etki eden bir kredi genişlemesi olarak değil, doğrudan enflasyonu düşürmeye yönelik hatta döviz açığımızı, dış ticaret açığını kapatmaya yönelik çok olumlu bir alan olarak görüyorum. O yüzden buradaki kredi sınırlamalarının, turizmdeki yatırımlara özgü olarak tekrar gözden geçirilebileceğini düşünüyorum” diye konuştu.
|
“Ülkemizde ilk kere bir banka, bir şubesini turizm alanına özgülemiş durumda.”
İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran
Hakan Ortan, turizm sektöründe İş Bankası’nın nakdi kredilerden aldığı hissenin geçtiğimiz yıl yüzde 9,4 olduğunu, bu oranın yüzde 11,2’ye çıktığını, önümüzdeki yıl ise yüzde 12,5 düzeyine ulaşmayı hedeflediklerini söyleyerek, şöyle devam etti:
“İş Bankası’nın turizm sektörüne dayanağını sayılarla göstermek isteğindeyiz. Şu anda 46 bin turistik otel ve işletmede turizm kartımız kullanılır durumda.
Ülkemizde ilk sefer bir banka, bir şubesini turizm alanına özgülemiş durumda. İlk turizm ihtisas şubemizin açılışını dün Antalya’da yaptık. Turizm İhtisas Şubesi ve bir bankada turizm bankacılığı kısmının olması, konuya nasıl stratejik yaklaştığımızı göstermesi adına değerli. Turizm İhtisas Şubesini diğer şubelerden ayıran en temel özellik; turizmi bilen, turizmin sorunlarını bilen, turizm ajandasına hâkim ve bu konuda İş Bankası’nın tüm ayak izlerini bilen bankacıların olması…
Dolayısıyla bu şubeyi, sadece bir finansman gereksiniminin giderildiği yer olarak görmüyoruz. Bunun, turizm dalını hangi sorunlar bekliyorsa, hangi projeler bekliyorsa o sorunların tahlilinde, o projelerin yapılmasında bir arada bir yol arkadaşlığı anlamına geldiğine inanıyorum.”
|
“İş Bankası tek başına tümünü finans edebilecek güçte ve yeterliliktedir”
İş Bankası ile turizm sektörünün bazı alanlarda birlikte hareket edebileceğini vurgulayan Ortan, bunlardan birinin sürdürülebilirlik olduğunu, bu konuda tüm turizmcilerin ajandasında olan, önümüzdeki 2-3 yıl içerisinde yapmayı düşündüğü dönüşüm konularında bankanın o dönüşüm projelerinin sadece finansörü değil, o projeleri birlikte tasarlayabileceği bir paydaş olabileceğini ifade etti.
Diğer bir alanın da teknoloji olduğunun altını çizen Ortan, Silikon Vadisi’ndeki inovasyon merkezi aracılığıyla dünyada turizmde teknoloji ve yapay zekâ alanında ne yapıldıysa o değişimi, dönüşümü sektöre aktarabileceklerini belirtti.
Türkiye’de önümüzdeki iki yıl boyunca yapılacak turizm yatırımlarında 2,6 milyar dolarlık finansman ihtiyacı bulunduğuna dikkat çeken Ortan, “İş Bankası tek başına tümünü finans edebilecek güçte ve yeterliliktedir” dedi.
“2026’nın sonuna gelindiğinde tekrar yüzde 10’lu bir enflasyon sayısını görebileceğimiz kanaatindeyim.”
Konuşmasında ekonomiye ilişkin bazı öngörülerini de paylaşan Ortan, yıl sonunda Türkiye’de yüzde 44’lük bir enflasyon beklendiğini belirterek, “Tüm ülke olarak enflasyonu tekrar kontrol altına almak için üzerimize nasıl bir fatura düşüyorsa bunu ödemeye çalışıyoruz. Bunun sonucunda bu çizginin devam edeceğini ve bizim enflasyonla mücadelede başarılı olacağımızı, yılsonuna geldiğimizde yüzde 50 olan politika faizinin önümüzdeki yıl sonunda yüzde 25’i görebileceğini, yüzde 44 olan enflasyon sayısının da aynı şekilde yarı yarıya azalıp yüzde 22’lik bir düzeye inebileceğini; dolayısıyla bir yıl sonra meselelerimizin en az iki kat hafifleyebileceğini düşünüyorum. Ama bu yolculuk yine kolay bir yolculuk olmayacak. Çünkü zor bir şeyi başarmaya çalışıyoruz. Bozmak çok kolay, tekrar yerine koymak, yapmak çok zor. O yüzden enflasyonu bizim arzu ettiğimiz tek hanelere indirene kadar 2025 yılı yeterli olmayacak. Bu çizgide iki yıl devam etmemiz gerekecek. 2026’nın sonuna gelindiğinde tekrar yüzde 10’lu bir enflasyon sayısını görebileceğimiz kanaatindeyim. Dengelerin o zaman tesis edileceğini, ondan sonrasında pek çok sorunu çözmenin de kolaylaşacağını düşünüyorum.” dedi.
2024 yılında üç kredi derecelendirme kuruluşunun Türkiye’ye ilişkin not artırımlarına da değinen Ortan, 2025’te ülke notunun bir basamak daha artmasını, bunun olması halinde CDS’in 200’ün altına düşmesini öngördüğünü söyledi.
İş Bankası Genel Müdürü Aran, “2025 sonunda çok daha istikrarlı, çok daha güçlü bir ekonomiye sahip olabileceğimizi düşünüyorum” dedi.
06:20
06:20
News
Ekonomi
Ekonomi
Ekonomi
Ekonomi
Ekonomi
Ekonomi
EKONOMI
