34,6597$% 0.27
36,3707€% 0.17
2.929,64%0,41
4.952,00%-0,36
19.807,00%-0,14
2.628,65%0,11
9.636,12%-0,25
Biz teknoloji meraklıları, her zaman en iyi maliyetle en iyi performansı ve uzun vadeli kullanım müddetleri elde etmek isteriz. Mevzubahis bilgisayarlar olduğunda ise donanım yükseltmesi yapmak her zaman aklımızın bir kenarındadır. Peki dizüstü bilgisayarlarda işlemciyi değiştirme şansımız var mı?
Benzer şekilde ekran kartı değişim işlemini anlatmış, sürecin ne kadar zor olduğundan ve hatta genellikle imkansız olduğundan bahsetmiştik. CPU değişimi de benzer şekilde zor, ancak en azından GPU’ya kıyasla daha mümkün.
Masaüstü bilgisayarlarda CPU değişimi birkaç dakikalık iş. Öte yandan dizüstü bilgisayar CPU’lar anakart üzerine lehimlendiği için tamamen farklı bir dünya, taşınabilir bir platform.
Genel bir kural olarak, çağdaş dizüstü bilgisayarlar işlemci yükseltmelerine izin vermez. Erişilebilir CPU soketine sahip modüler bir anakarta sahip olduğunuz masaüstü bilgisayarın bilakis, dizüstü bilgisayarların birçoklarında anakartla bütünleşen bir CPU bulunur. Lehimleme yapıldığından sonra değişim pek mümkün değil, mümkün olsa bile son derece karmaşık bir işlem. Bu nedenle değişim işine girişmeye değmez.
İşte bu yüzden bir dizüstü bilgisayar satın alırken işlemcinin kuşağını ve modelini göz önünde bulundurmak çok değerlidir. İki büyük üretici Intel ve AMD, ürün serilerini her yıl güncelleyerek daha iyi performans sunmak için çabalıyor. Başka bir deyişle, neredeyse her yıl yeni nesil masaüstü ve mobil işlemciler piyasaya sürülüyor. 13 ve 14. Nesil işlemciler piyasayken, 9 veya 10. Nesil yongalar tercih etmek pek mantıklı değil.
Yeni nesil dizüstü bilgisayarlar, mümkün en iyi kullanıcı deneyimini en ince dizaynla sunabilmek için çok yüksek seviyede bileşen entegrasyonuna sahip. Mobil platformlarda alan çok dar olduğu için ısı yönetimi gibi problemlerle başa çıkmak gerekiyor. Bu nedenle dizüstü bilgisayarlar modüler değil.
Mümkün olan en küçük alana daha fazla donanım sığdırmak isteyen üreticiler, genellikle standart olmayan kesimler ve dizaynlar kullanmakta. Bileşenler anakarta lehimlenirken gelecekteki yükseltme senaryoları pek de dikkate alınmıyor.
Eurocom ve Framework gibi birkaç istisna dışında hal böyle. Eurocom dizüstü bilgisayarlar, tıpkı masaüstü gibi soketli CPU’lar kullanıyor. Framework bilgisayarlar ise anakart ve CPU dahil olmak üzere neredeyse her bileşeni değiştirmenize olanak tanıyan modüler bir tasarım benimsiyor.
Yani kolayca değiştirilebilen işlemcilere sahip dizüstü bilgisayarlar var mı? Evet var, ancak hiç yaygın değil. Özellikle de yeni nesilde. Peki laptop işlemcisini yükseltmek için ne yapmak gerek?
İlk olarak yükseltmenin mümkün olup olmadığını kontrol etmelisiniz. Bunun için de araştırma gerekli. Bilgisayarınızda bulunan yonga seti ve işlemciyle ilgili bilgi edinmelisiniz.
BGA cinsinde bir dizüstü bilgisayar işlemciniz varsa bu yükseltme yapılamayacağı anlamına geliyor. Teknik olarak BGA tabanlı bir işlemciyi yükseltmek mümkün aslında ama bunu yapmak için büyük uzmanlık ve ekipman gerekiyor.
Benim soketim PGA tipinde, yani yükseltme yapılabilir. Ancak BGA kadar olmasa da yine de neredeyse tüm kullanıcılar değişimi yapacak teknik marifete sahip değil. Diyelim ki laptop CPU’nuz PGA veya LGA montajlı. Yapılması gerekenleri şöyle sıralayalım:
Her şeyden emin olduktan sonra yeni CPU’yu temin etmeniz gerekiyor ki bu da ayrı bir zorluk. Farz edelim ki elinizde daha güçlü ve uyumlu bir yonga var. Sonrasında Dizüstü bilgisayarınızı sökmeniz ve işlemciyi değiştirmeniz lazım. Değil işlemciyi değiştirmek, dizüstü bilgisayarı sökmek bile birden fazla kişi için zor bir iş. Gerçekten teknoloji meraklısı değilseniz bir tanıdığınızdan yardım almanız veya ücreti karşılığında yaptırmanızdan başka çare yok. Son bir not olarak, CPU değişimi yaparsanız garanti geçersiz olacak.
Bu teknik olarak mümkün lakin pratikte neredeyse imkansız. Yani anakartı tam değiştirmek veya yeni bir dizüstü bilgisayar almak daha mantıklı.
Dizüstü bilgisayarı işlemcisini güncellemenin birçok farklı yararının yanı sıra birkaç önemli dezavantajı da var. Önce avantajlara bakalım:
Bu işin eksilerini ve risklerini de belirtmeden geçmeyelim:
Daha yüksek performans, daha stabil bir sistem istiyorsanız yapabileceğiniz başka şeyler de var. En azından bu seçenekleri uygulamak çok daha kolay.
İşletim sisteminizi hala mekanik bir sabit diskte (HDD) çalışıyorsanız, yapmanız gereken ilk şey bir SSD’ye geçiş yapmak. Bunu yaptığınızda ve işletim sistemini yeni şoföre kurduğunuzda büyük farklar hissedeceksiniz. Hem sistemin tepki süresi, hem veri transferi hem de tepkisellik açısından dünyalar kadar fark ortaya çıkacak.
Bilgisayarınızda gerçekleşen her işlem (açılış mühletleri dahil), sabit diske kıyasla çok hızlı gerçekleşecek. Ayrıca bir M.2 veya NVMe SSD şart değil, SATA tabanlı bir SSD yeterli. Bilgisayarınızın açılış müddetlerinden web’de gezinmeye, evrakları açma ve tepkisellikten oyunlara kadar her noktada gelişme hissedeceksiniz.
RAM desteği de bilgisayarınıza yeni bir soluk getirebilir. Hem kapasite artışı, hem çift kanal bellek kullanımı sayesinde sisteminiz rahatlayabilir.
Windows işletim sistemlerinde hiçbir işlem yapmıyorken bile yüksek ölçülerde bellek tüketimi gözlemliyoruz. Kapasite doluysa bilgisayarınızda takılma, yavaşlama ve uzun karşılık müddetleriyle karşı karşıya kalabilirsiniz.
Görev Yöneticisi üzerinden bellek kullanımını anlık olarak takip etmek mümkün. Örneğin, ben 8 GB bellekli dizüstü bilgisayarımda birkaç sekme açıkken bile %75 bellek kullanımı görüyorum.
Bir diğer konu ise çift kanal RAM kullanımı. Çift kanallı bellekler, bant genişliğini ve bellek erişimini artırması başta olmak üzere birçok sebepten dolayı tek kanallı belleklere oranla gözle görülür performans artışı sağlıyor. Bellek bant genişliği artıyor, veri erişimi kolaylaşıyor, bellek denetimcisi daha verimli çalışıyor ve birden fazla görevi daha kolay şekilde yürütebiliyoruz. Dolayısıyla her türlü kullanım senaryosunda, özellikle de oyunlarda farkı kolayca hissetmek mümkün.
Sonuç olarak, RAM desteği bilgisayarınızın durumuna bağlı olarak büyük yarar sağlayabilir. Ancak maalesef ki her dizüstü modelinde kolayca RAM yükseltmek mümkün değil. Tam teşekküllü masaüstü bilgisayarlarda, tamamen modüler ve yükseltilebilir oldukları için RAM eklemesi bir sorun değil. Öte yandan bazı dizüstü bilgisayarlar bu lükse sahip değiller.
Çoğu çağdaş ultrabook’un RAM’i anakart üzerine lehimlenmiş halde geliyor, ekleme yapmak için ek bir slot bulunmuyor. Büyük boyutlu (14“-18”) modellerde ekstra bir SO-DIMM yuvası dahil edilebiliyor. Nitekim özellikle dizüstü bilgisayarınızın yükseltilip yükseltilemeyeceğini öğrenmek için biraz araştırma yapmanız gerekmekte.
4 GB RAM açıkçası günümüzde, özellikle de güncel Windows sürümlerinde yeterli değil. 8 GB kapasite, standart kullanım senaryoları için kabul edilebilir. Eğer bilgisayarınızı aktif kullanıyorsanız, bellek tüketen işlerle uğraşıyorsanız, oyun oynuyor veya video işleriyle de uğraşıyorsanız en az 16 GB RAM öneriyoruz.
Masaüstü veya dizüstü fark etmeksizin, bilgisayarların termal macunu kalitesine bağlı olarak belirli bir süre dayanır. Termal materyaller, zaman geçtikçe başlangıçta fabrikada uygulanan macun etkinliğini kaybetmeye başlayacaktır. Böylelikle CPU ve GPU sıcaklıkları yükselir ve termal daralma yaşanabilir. Yüksek sıcaklıklar biriken kir ve tozlarla birleştiğinde performans büyük ölçüde olumsuz etkilenebilir.
Masaüstünde termal macun değişimi nispeten kolay, ancak dizüstü bilgisayarın CPU ve GPU macununu yenilemek çok daha zordur. Eğer kendinize güveniyorsanız bu işlemi kendiniz yapın. Eğer kendinize güvenmiyorsanız ve elinizdeki bilgisayarı bir süre daha kullanmaya devam etmek istiyorsanız, bir ölçü ödeme yaparak güvendiğiniz kişiler aracılığıyla temizlik, termal macun değişimi yaptırın.
Masaüstü veya dizüstü fark etmez, fanlar her zaman düzgün şekilde çalışmalı. Kir ve toz fanı yavaşlatır ve hatta bir zaman sonra tamamen durmasına neden olabilir. Bilgisayarın soğutmasını geliştirmenin en etkili yollarından biri dahili fanları temizlemektir. CPU’nun üstünde bir fan, güç kaynağının içinde bir fan ve kasanın dört bir yanında birçok fan yer alır.
Bilgisayarınızı kapatın, kasayı açın ve her bir fandaki kiri ayrıntılı şekilde temizleyin. Fanları temizlemişken kasanın genel paklığını de yapabilirsiniz. Sisteminiz çok fazla kirlenmişse dışarı çıkarın, bir kompresör veya saç kurutma makinesi kullanın. Böylelikle çıkan kirler odanın başka taraflarına da yayılmaz.
Tozun biriktiği en yaygın yerler fan kanatları, radyatör ve güç kaynağıdır. Bunlar başta olmak üzere kasanın tamamını temizlemenizde fayda var.
Diğer Teknoloji Haberleri İçin Tıklayın / Bursa Haber – Bursa Gündem – Bursa Gündem Haber – Bursa Haberleri – Bursa Son Dakika
Bizi İnstagram’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi X’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHbr
Bizi Facebook’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Youtube’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Linkedin’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Samsung’un Yeni Patenti Katlanabilir Ekranların Taşınabilir Oyun Aygıtlarında Kullanılabileceğini Gösteriyor