32,7239$% -0.36
35,1340€% -0.51
2.447,28%-0,41
4.001,00%-0,17
16.005,00%-0,18
2.324,99%-0,12
10.647,91%-0,31
Mahfi Eğilmez
Bayramın çabucak öncesinde başlayan ve hala devam eden bir eğilimle USD/TL kuru yükselişe geçti. Aşağıdaki on günlük grafik bunu gösteriyor:
Normal şartlarda bayramların öncesinde ve bayram sırasında kur düşer. Zira bayramda, tatile gitmek ya da kurban kesmek isteyen ve o nedenle Türk Lirası ihtiyacı olan insanlar ellerindeki yahut banka hesaplarındaki dövizleri bozdururlar. Bu eylem Türk Lirasına olan talebi artırdığı, dövize olan talebi düşürdüğü için de USD/TL kuru düşer ve Türk Lirası bedel kazanır. Bayram sonrasında ise bu kez söz konusu Türk Liralarını ellerine geçirenler döviz talebinde bulunur ve kur yeniden yükselir. Olağan şartlarda olan budur. Bu kez tam zıddı oldu. USD/TL kuru düşmek bir yana yükselmeye başladı. Demek ki olağan şartların dışında gelişmeler oldu.
Önce bugünkü mekanizmayı kısaca bir kez daha özetleyeyim. Türkiye birkaç aydır carry trade denilen bir olgunun tesirinde bulunuyor. Yurtdışından düşük faizle kaynak bulup gelen fonlar burada dövizleri 1 USD = 32 TL kuruyla Türk Lirasına çevirip kısa vadeli (1 ay ile 3 ay arası) TL mevduat açıyorlar ya da devlet tahvili alıyorlar. Bu mevduatlarına alış satış farkları ve vergiler düşüldükten sonra yıllık kabaca yüzde 40 net (aylık yüzde 3,75, üç aylık 11,25) faiz alıyorlar. Gerçek enflasyonun, açıklanan enflasyonun çok üzerinde olduğunu kabul ettiğimizde bu faizin, hem bugünkü hem de gelecekteki enflasyona göre negatif gerçek faiz pozisyonunda bulunduğunu söyleyebiliyoruz. Buna karşılık şayet kur bu seviyede kalırsa vade sonunda elde edilen Türk Lirası faizi ve anaparayı dolara çevirince bu faiz aşağı yukarı dolar faizine dönüşüyor. Dolar mevduatına bu kadar kısa vadede bu kadar yüksek faiz dünyanın hiçbir yerinde bulmak mümkün değil. Misal işi banka kasalarında, konutlarındaki kasada döviz saklayanlar da yapıyor. Onlar da aynı şekilde dolar bozdurup Türk Lirası mevduat açıyor ve vade sonunda faizi alıp tekrar dövize döndüğünde aynı şekilde dolar faizi kazanmış oluyor. Hükümet, bu gelişmeye ses çıkarmıyor, hatta destekliyor. Zira bu sayede kur yükselmiyor, enflasyonun kurdan etkilenmesi bastırılmış oluyor, bankalar ellerine geçen dövizleri Merkez Bankası’na satıyor ve bu türlü Merkez Bankası’nın rezervleri hızla artıyor. Bu tekniğin en büyük riski kurun yükselmesi ve Türk Lirasına para yatıranların vade sonunda alacağı faizle, kurda çıkacak kaybı karşılayamaması.
Yabancıların, Türkiye’ye carry trade çerçevesinde para getirmesinde birkaç önemli yatırım bankasının Türkiye hakkında verdiği “Türkiye’ye yatırım yapılma zamanı” görüşü etkili oldu. Yabancılar buraya para getirdiler, Türkler de dövizlerini bozdurup Türk Lirası mevduata ve/veya devlet tahvillerine yöneldiler, bunun sonucunda Türk Lirasına talep artarken dövize talep düştü. Bu kademede ekonominin en temel kanunu işlemeye başladı ve Türk Lirası, yabancı paralara karşı bedel kazandı. Aslında Merkez Bankası bir yandan da ihracatçıyı muhafazaya çabalamasa kur daha da aşağıya gidecekti.
Bayramdan birkaç gün önce Citibank, yatırımcılara verdiği Türkiye’ye yatırım tavsiyesini kaldırdı. Bu gelişmeyle birlikte TL varlıklardan yavaş da olsa bir çıkış başladı ve kur da hafif hafif yükselmeye yöneldi. Bayram öncesi yaşanan ve kuru yukarı iten ilk gelişme buydu. Cumartesi günü de Cumhurbaşkanı, bir soru üzerine şöyle bir cümle kurdu: “Bütün sıkıntı tekrar geliyor, faiz olayına dayanıyor. İnşallah faizde atacağımız adımlarla enflasyonu son çeyrekte çok daha olumlu bir konuma taşımış olacağız.” Bu sözler piyasada sonbaharda faiz indirimine gidileceği biçiminde anlaşıldı. Zira daha önce enflasyonun nedeninin faiz olarak gösterilmesi söz konusu olmuş ve faiz indirimlerine gidilmişti. Kurun üste gitmesinin gerisindeki ikinci neden budur. Böylelikle öteden beri kulaktan kulağa fısıldanan “Eylül Beklentisi” açık açık konuşulur oldu. Faizin düşürülmesi kuşkusuz bu yolla elde edilecek çıkarı düşüreceği için alınan yüksek riske değip değmeyeceği tartışmasını gündeme getiriyor. Ne var ki üstte anlattığım düzenekle dolar faizine dönüşen Türk Lirası mevduat faizinin de uzun süre bu şekilde devam etmesi mümkün değil.
Enflasyon sorunu bugün geldiğimiz kademede ne yazık ki tek başına faizle hatta onu da kapsayan ekonomik tedbirlerle çözülebilir bir sorun olmaktan çıkmış durumda. Bu sorunun tahlili geleceğe ilişkin olumlu beklentiler yaratabilmekte. Türkiye, 2001 krizinden sonra, yüksek enflasyon meselesini geleceğe ilişkin olumlu beklentiler yaratarak çözmüştü. Tahlil bu şekilde gelince büyüme de olumsuz etkilenmemişti. O periyotta beklentileri düzeltmek için yapılan şeyler bankacılık ıslahatı, kamu mali disiplininin sağlanması (bütçe açığının düşürülmesi), AB ile tam üyelik müzakeresine girilmesiydi. Bugün, çok daha kapsamlı yapısal ıslahatlara o günkünden çok daha fazla ihtiyaç var. Ne kadar gecikirsek o kadar fazla faiz öderiz.
Bu yazı Mahfi Eğilmez’in kişisel blogundan alınmıştır
Kültür Balıkçılığında Üretim Rekoru Kırıldı
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.