DOLAR

32,6747$% 0.03

EURO

35,4269% -0.07

GRAM ALTIN

2.497,67%-0,54

ÇEYREK ALTIN

4.043,00%0,71

TAM ALTIN

16.196,00%0,70

ONS

2.380,64%-0,44

BİST100

10.918,43%0,61

İkindi Vakti a 17:11
Bursa AÇIK 25°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a

Mahfi Eğilmez Madde Madde Saydı: Her Şey Tepetaklak Olacak

ad826x90

Türkiye’nin önde gelen ekonomistlerinden olan Dr. Mahfi Eğilmez, Türkiye’nin çözülemeyen enflasyon problemine ilişkin önemli bir yazı kaleme aldı. Dr. Eğilmez, kendi blogunda paylaştığı yazı ile tahlillerle ayrıntılı bir şekilde açıkladı. Türkiye, son on yılda telafi edilmesi son derecede güç birtakım facialara imza attığını belirten Eğilmez, bunların hangisinin ve ne kadarının kusurlu, hangisinin bilerek ve isteyerek yapıldığını bilmediğini lakin tamamının inanılmaz yanlışlar olduğunu ifade etti. Eğilmez, yazısının devamında “Öyle yanlışlar ki ekonomi ve finans ders kitaplarına “yapılmaması gereken hatalar” başlığı altında ayrı bir kısım olarak girebilir” ifadelerini kullandı. Eğilmez ekonomide yanlış olarak gördüğü noktaları şu şekilde sıraladı:

ÖZELLEŞTİRME
Özelleştirmenin amacı kamu kısmının kaynak ayıramadığı üretim tesislerini özel kesite devrederek yeni yatırımlarla, yeni teknolojiyle verimlilik artışı sağlanması ve daha ucuza daha fazla üretim yapılmasının sağlanmasıdır. Türkiye, yirmi birinci yüzyıl öncesinde devlet eliyle kurduğu bütün tesisleri, işletmeleri, üretim ünitelerini özelleştirdi ama ne üretim artışı sağlandı ne de ucuzluk. Zira yapılan aslında gerçek manada bir özelleştirme değildi.

DIŞ BORÇLANMA
Yirmi birinci yüzyıla girerken Türkiye’nin dış borç stoku 103 milyar dolardı. 2023 yılsonu itibarıyla dış borç stokumuz 500 milyar dolar. Demek ki 23 yılda dış borç stokumuzu 4 kat artırmışız. Bu borçlar nereye gitti? 200 yıldır tekstil kesiminde olup da dünya çapında marka çıkaramamış bir ülkeyiz. Dış borçlanma, yeni teknoloji ithaline, verimlilik artırıcı gelişmelere, üretimde kaliteyi artırmaya gitmediği sürece sadece ekonomiye yük getirir.

VATANDAŞLIK VERME
400 bin dolara bir gayrimenkul alanlara (yakın vakte kadar 250 bin dolardı) vatandaşlık verildi. Bu gayrimenkuller üç yıl mühletle satılamıyor: Tek şartı bu. Oysa başka ülkelerde bu çeşit yatırımlara ek olarak o ülkenin lisanını öğrenmek dâhil pek çok şartı bir araya getirip uzun yıllar beklenmeden vatandaşlık alınamıyor. O ülkelerin birden fazla beş yılın sonunda altın vize denilen süresiz oturum hakkı veriyor, vatandaşlık vermiyor. O arada da bir sürü masraf tahsil ediyor. Bizde vatandaşlığı alıp da üç yıl bekledikten sonra aldıkları meskenleri paha artışıyla daha yukarı bedele satanlar, vatandaşlığı almanın yanı sıra para da kazandılar.

Böylelikle, hiçbir koşul aramadan üste para kazanmalarını sağlayarak vatandaşlık vermiş olduk.

ENFLASYON YÜKSELİRKEN FAİZ DÜŞÜRME
2021 yılının Eylül ayına gelindiğinde enflasyon yüzde 19, Merkez Bankası’nın politika faizi de yüzde 19 idi ve enflasyon yükselme eğilimindeydi. O kademede “faiz sebep enflasyon sonuçtur” iddiasıyla ortaya çıkıldı ve faiz düşürülmeye başlandı. Enflasyonun yükselme hızı arttıysa da faizi düşürme ısrarı sürdürüldü ve sonunda yüzde 8,5’e kadar indirildi.

Enflasyon yüzde 85’e yükseldi. Geçen yıl bu zamanlar faizin sebep değil sonuç olduğu anlaşılınca faiz yükseltilmeye başlandı. Faizin sebep değil sonuç olduğunu 21’inci yüzyılın ilk çeyreğinde anlamayı başarmış bir toplum olarak bir kez daha tarihe geçtik. Hala enflasyonun düşmesini bekliyoruz. Neyse ki önümüzdeki aylarda baz etkisiyle düşüş olacak.

Gerçek enflasyon, açıklanan enflasyondan çok daha yüksek olduğu için insanlar alınan tedbirlerin enflasyonu düşüreceğine inanmıyor, geleceğe ilişkin olumsuz beklentileri devam ediyor. O denli olunca da insanlar tasarruf etmiyor, para tutmuyor, ellerine geçen parayla bir an önce dolar, altın, konut, araba ya da ihtiyacı olan mallardan fazla fazla almaya yöneliyor. Faiz gerçek enflasyona değil de açıklanan enflasyona göre ayarlandığı için insanlar bu alışkanlıktan vaz geçmiyor ve enflasyona katkı yapmaya devam ediyorlar. Gerçekleri saklayarak enflasyonu artırmış olduk.

KUR MUHAFAZALI MEVDUAT
Faizi düşürerek enflasyonu düşüreceği iddiasıyla ortaya çıkan hükümet baktı ki faizler düştükçe insanlar dövize hamle ediyor, bu hamlesi önleyebilmek için kur muhafazalı mevduat (KKM) diye bir araç icat etti. Bu araç aslında gerçek enflasyon kadar faizi başka bir ad altında bankalar değil de Hazine ve Merkez Bankası’na ödetme aracıydı. Sonraki evrelerde Hazine devreden çıkarıldı ve yük Merkez Bankası’na devredildi. Uygulama 2023 yılında Merkez Bankası’nın 818 milyar lira zarar etmesine yol açtı. Normal olarak her yıl kâr eden ve bu kârı Hazine’ye (bütçeye) devreden Merkez Bankası zarar edince bütçe de o kadar kaynaktan yoksun kalmış oldu.

CARRY TRADE
Merkez Bankası faizi yüzde 50’ye kadar yükseltti.

Bu faiz, bırakın gerçek enflasyonu açıklanan enflasyonun bile altında. Buna karşılık kur, sabitleşme eğilimine girince insanlar dövizlerini bozdurup TL mevduat hesaplarına ya da tahvillere yatırıyor. O denli olunca kur daha da gerilemeye başlıyor.

Bu hesaplar 1 ay, 3 ay gibi çok kısa vadeli hesaplar. Vade dolduğunda kur değişmemişse alınan faiz, döviz faizi pozisyonuna geçiyor. Böylelikle kendi paramızla borçlanmış gibi görünsek de aslında dünyanın en yüksek döviz faizini ödeyerek dövizle borçlanmış olduk. Yirmi birinci yüzyılın ilk çeyreğinde ekonomi siyasetinde yapılmaması gereken ne varsa yapmış olmamıza karşın hala ayakta durmayı becermemiz ise kayıt dışı iktisadın yarattığı paralel kozmosun katkısıyla olmuştur. İşin en acı yanı bugün geldiğimiz evrede kayıt içi yaşayan insanların kayıt dışı yaşayan insanlara muhtaç duruma düşürülmüş olmasıdır.

0 0 0 0 0 0
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Günlük Elektrik Üretim ve Tüketim Dataları

HIZLI YORUM YAP

0 0 0 0 0 0

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.