DOLAR

34,1071$% 0.21

EURO

38,0674% -0.01

GRAM ALTIN

2.837,11%0,29

ÇEYREK ALTIN

4.702,00%0,27

TAM ALTIN

18.747,00%0,27

ONS

2.588,97%0,10

BİST100

9.975,61%2,06

Öğle Vakti a 13:02
Bursa AÇIK 23°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
SON DAKİKA

DOLAR 34,1071

EURO 38,0674

ALTIN 2.837,11

BİST 100 9.975,61

Öğle 13:02

23°
  • Bursa Gündem Haber
  • Genel
  • Marmara Denizi Kurtarılmayı Bekliyor: ‘İklim Değişikliği Değil Aşırı Kirlilik Suyu Isıtıyor’

Marmara Denizi Kurtarılmayı Bekliyor: ‘İklim Değişikliği Değil Aşırı Kirlilik Suyu Isıtıyor’

ad826x90

Marmara Denizi’nin çevresel durumunu güzelleştirmek ve müsilajın tekrarını önlemek için ‘2021-24 Marmara Denizi Bütünleşik Stratejik Planı’ hazırlanmış, Marmara Denizi özel çevre koruma bölgesi ilan edilmişti. 22 unsurluk eylem planının 14 tanesi kirlilik yükünün azaltılmasıyla ilgiliydi.

Fakat ortadan geçen sürede Marmara Denizi’nin kirliliğinde iyileşme olmadı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği eski Bakanı Mehmet Özhaseki de 27 Haziran’da yapılan Marmara Deniz Eylem Planı Koordinasyon Kurulu 4. Toplantısı’nda “Eğer eylem planımız doğru ve kararlı bir şekilde uygulanmazsa, müsilaj gibi ekolojik bir felaket kapıda bekliyor” ifadelerini kullandı.

Marmara Yaşasın Grubu’ndan Levent Büyükbozkırlı, kamuya açıklanan bilgilerin yetersiz olduğunu belirterek, 2021 yılından itibaren Marmara Denizi üzerine topladıkları verileri paylaştı.

Marmara Yaşasın Grubu’ndan Levent Büyükbozkırlı (Fotoğraf: 1+1 Express)

‘MARMARA’NIN AŞIRI ISINMANIN NEDENİ KİRLİ OLMASI’

22 husustan oluşan eylem planının 14 unsuru kirlilik yükünün azaltılması ile ilgiliydi. Şu anda Marmara Denizi’nin kirliliği ne durumda?

Kirliliğin arkasında yatan yapısal nedenler kabul edilmediği ve bunları gidermeye yönelik adımlar atılmadığı için Marmara denizinde kirliliğin her geçen gün arttığını söyleyebiliriz. Bunun en bariz göstergesi, Marmara’da son 50 yıl içinde çok önemli bir oksijen kaybının olması. Canlıların yaşayabilmesi için oksijen düzeyinin 1 litrede en az 5 miligram olması lazım. 1970 yılında yüzeyin yarım metre altında suda çözünmüş oksijen miktarı 1 litrede 8.4 miligram, 10 metre altında 8.3 miligram, 50 metre altında ise 5.3 miligram. Yani 1970 yılında, deniz yüzeyinden 50 metre derinliğe indiğinizde biyolojik yaşam için gerekli oksijen bulunabiliyor. 2018 yılında ise deniz yüzeyinin yarım metre altında çözünmüş oksijen miktarı 4.9 miligram. 10 metre derinlikte 2.5 miligrama, 50 metre derinlikte ise 0.9 miligrama düşüyor. Artık deniz yüzeyinden yarım metre aşağıya indiğinizde birçok deniz canlısının yaşayabilmesi için gerekli olan oksijen mevcut değil.

Oksijen kaybının yanında bir de Marmara’nın aşırı ısındığı söyleniyor. Sıcaklık artışı, iklim krizine bağlı olarak mı gerçekleşiyor?

Akdeniz havzasındaki diğer denizlerin ortalama sıcaklık artışları yaklaşık 1 derece civarında iken, aynı periyotta Marmara Denizi’ndeki sıcaklıkta 2,5 derecelik artış yaşanıyor. Marmara Denizi evsel atık sular, ağır metalleri de kapsayan endüstriyel atık sular, derelerle denize taşınan ziraî gübreler, gemi balast sularıyla denize taşınan kirleticiler, tersanelerden salınan atık sularla artık o kadar kirlendi ki denize yapılan deşarjlara bağlı olarak oluşan aşırı ölçüdeki askıda katı madde, suyun ışık geçirgenliğini azaltıyor ve suda bulanıklığa neden oluyor. Sudaki bulanıklık güneş ışınlarının geri yansımasını engelliyor. Marmara’nın etrafındaki denizlerden 1,5 derece daha fazla ısınmasını iklim kriziyle değil, deniz suyu içinde biriken askıda katı unsurla açıklayabiliriz. Özetle bunun nedeni denizin aşırı kirli olmasıdır.

Marmara Yaşasın Grubu, denizdeki kirliliğe dikkat çekmek için pek çok eylem yaptı.

‘İSTANBUL’DAN MARMARA’YA GÜNLÜK 1,96 MİLYON METREKÜP ATIKSU HİÇ ARITILMADAN BOŞALTILIYOR’

Marmara Denizi’nin kirlenmesine sebep olan birçok öge var lakin en çok kirleten sebep nedir?

Evsel atık sular kirliliğin en önemli nedeni olabilir. Müsilajın oluşumuna sebep olan fitoplanktonların besin hususu olan azot ve fosfor da evsel atık sularda bulunuyor. 2021 yılı datalarına göre tüm Marmara’daki evsel ve endüstriyel atık suların yüzde 67’si İstanbul’dan geliyor. 2021 yılı İSKİ datalarına göre, İstanbul’un günlük atık su debisi 4,1 milyon metreküpken, 2023’de 4,5 milyona yükseliyor. 2021’de atık suların yüzde 39’u toplam 10 adet ileri biyolojik arıtma tesisinde arıtılırken, yüzde 60’lık kısmı olan 2,4 milyon metreküp, 8 adet tesiste sadece sözde ön arıtmaya tabi tutulmaktaydı, yani karbon, azot, fosfor arıtımı yapılmadan denize veriliyordu. 2023’de ise İstanbul’dan günlük yüzde 44’lük kısmı olan 1,96 milyon metreküp hiç arıtılmadan Marmara’ya verildi. Geri kazanım oranı ise 2023 yılında 80 bin metreküple yani yüzde 1,8’de kaldı.

Ayrıca şunu da vurgulamak isterim ki, deniz ekosistemi için çok zehirli kimyasalları, ağır metalleri bulunduran endüstriyel atık suların ne oranda arıtıldığına, her gün Marmara’ya ne kadar endüstriyel atık suyun ulaştığına dair elimizde veri yok. Ancak Dilderesi’nden Nilüfer’e, Ergene ırmağına kadar Marmara’ya dökülen tüm ırmaklara bakarsak endüstriyel kirliliğin devasa boyutlarını çıplak gözle algılayabiliriz. Bunlar arasında özellikle Ergene havzasındaki binlerce fabrikayı barındıran organize sanayi bölgelerinin gereğince arıtamadıkları endüstriyel atık sularını Marmara’ya verdikleri Ergene derin deniz deşarjının Marmara ekosisteminde yol açacağı yıkımlar çok endişe verici. Ziraî gübrelerin Marmara’ya karışması olgusunda da benzer bilgi noksanlığı söz konusu.

‘SANAYİ TESİSLERİ ATIKSULARINI İSKİ’NİN EVSEL ATIKLARINA VERİYOR’

Bu veriler İstanbul Belediyesi’nin atık suyun arıtılmasında çalışmalarını gösteriyor. Bu çalışmalar işe yarıyor mu?

İSKİ’nin hedefi, Marmara Denizi’ne açılan Anadolu ve Avrupa yakasındaki artıma tesislerinin tamamını ileri biyolojik arıtmaya çevirmek ama boğaz girişinden ve boğazdan yapılacak deşarjlarda ön arıtmayla yetinmek veya en fazla biyolojik arıtmaya geçirmek. Biyolojik arıtmayla sadece karbonu arıtıyorsunuz, azot ve fosforu ise ileri biyolojik arıtmayla ayrıştırabiliyorsunuz. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ‘atık suların tamamını arıtıyoruz’ diyor ama bu doğru değil. Tıpkı yıllardır dile getirilen ‘derin deniz deşarjıyla atık suların, konveyör görevi görecek alt akıntıyla boğazdan geçerek sonsuz seyreltmeye uğrayacağı ve Karadeniz’in ölü olduğu iddia edilen taban sularına ulaşacağı’ telaffuzunun bir safsatadan ibaret olması gibi. Marmara’da yaşayan tıp çeşitliliğinde ve üretimi yapılan balık ölçüsünde büyük azalma, az önce bahsettiğimiz suda çözünmüş oksijen ölçüsünde dramatik düşüş, azot ve fosfor oranlarındaki, ağır metal ölçüsündeki büyük artışlar ve sonuç olarak 2021’deki müsilaj tüm eylem planlarının lafta kaldığını, bunların göz boyamadan öteye gitmediklerini ortaya koyuyor.

İstanbul’da sanayi tesisleri belli bir arıtmadan sonra kendi atık sularını İSKİ’nin evsel atık su sınırlarına veriyorlar. Sanayi atık sularını şirketlere kolaylık olsun diye kanalizasyon atık sularına karıştırıyorsunuz. Gereğince arıtılmadan evsel atık sulara karıştırılan kimyasal atık sular, ileri biyolojik arıtma tesislerindeki bakterileri etkisiz hale getirerek, biyolojik arıtmanın randımanını düşürürler. Hiç olmaması gereken bir uygulama.

‘MARMARA İLERİ BİYOLOJİK ARITILMIŞ ATIKSULAR İÇİN DAHİ ALICI ORTAM OLAMAZ’

Sadece İstanbul değil, Marmara Bölgesi’ndeki bütün belediyeler ne yapmalı? Zira Gönen, Nilüfer, Dilderesi gibi ırmaklar, arıtılmadan boşaltılan evsel ve endüstriyel atıksular yüzünden Marmara Denizi’ne ‘çok kirli su’ kategorisine ulaşıyorlar.

Belediyeler, en iyimser yaklaşımla evsel atık sular için ileri biyolojik arıtmaya geçerek çözüm bulmaya çalışıyorlar lakin bu çözüm değil aslında. Marmara Denizi, yapısından dolayı derin deniz deşarjına katiyetle uygun değil, çünkü bir iç deniz olduğu için dingin sularıyla daha çok bir haliç özelliği taşıyor ve bu nedenle seyreltme kapasitesi çok düşük. Kısaca, Marmara Denizi ileri biyolojik arıtılmış atık sular için dahi alıcı ortam olamaz.

Peki bu kadar atık su nereye boşaltılacak?

Ergene havzasındaki OSB’lerde uygulandığı gibi bir organize sanayi bölgesinde bütün fabrikalar için ortak bir arıtma tesisi devreye aldığınızda, farklı tesislerin farklı kimyasallar içeren atık sularını tam olarak arıtmak mümkün değildir. Bu nedenle her fabrika kendi atık suları için arıtma tesisini kendisi kurmalı ve arıttığı atık suyu geri dönüşüme vererek kullanmaya devam etmeli. Fabrikaların yeraltı ve yerüstü sularını pervasızca tüketip, kirlettikleri suyu Marmara’ya göndermeleri kabul edilemez.

Evsel atık sulara gelirsek yapılması gereken suyun tekrardan kullanılabilir hale getirilmesi. ‘Milyonlarca metreküp suyu nerede kullanacağız’ diye sorulabilir. Bu noktada sorunun asıl sebebine geliyoruz. 25 milyon insanı barındıran Marmara Bölgesi’nde kentleşme konusunda hata üstüne hata yapılmış. Kısa vadeli bir tahlilin olacağına inanmıyorum. Deniz üzerindeki müsilajın hızla temizlenmesi gibi görünüşü kurtarmaya çalışan uygulamalar ancak sorunun halının altına süpürülmesine ve giderek derinleşmesine yol açar. Dolayısıyla bütün mega projeler durdurulmalı, İstanbul’a veya Marmara’ya olan göç engellenmeli, inşaat furyası durmalı. Başta İstanbul olmak üzere Marmara’nın hem sanayi hem de nüfus açısından hafiflemesi lazım.

‘HASSAS SU KÜTLESİNE ZARAR GÖRECEĞİNİ BİLE BİLE DEŞARJ YAPMAK YASA DIŞIDIR’

Marmara Denizi’nin tüm kıyı şeritleri ‘hassas su kütlesi’ olarak ilan edildi. Hassas su kütlesi olan yerlere kanuna göre ‘arıtma yapılamaz’ deniyor. Yani şu an belediyeler atık suları Marmara’ya vererek yasa dışı bir işlem mi yapıyor?

Atık su kontrol yönetmeliklerine, Özel Koruma Bölgesi statüsüne, hassas su kütlesi tarifine baktığımızda Marmara’ya yapılan deşarjların yasa dışı olduğu sonucuna varıyorum. Kasım 2021’de Marmara Denizi ve Adalar “Özel Çevre Koruma Bölgesi”, Aralık 2021’de Marmara Denizi tüm kıyı şeridini kapsayacak şekilde ‘hassas su kütlesi’ ilan edildi. Hassas su kütlesi ilan edilen bölgelere yapılacak deşarjlar, atık su kontrol yönetmeliklerine göre alıcı ortamın taşıma kapasitesini aşmamalıdır. Aslında hassas su kütlesi ilanı, oradaki ekosistemin ağır bir şekilde sakatlandığının itirafıdır. Marmara Denizi için farklı kimyasalların deşarjına yönelik bir hesaplama yapıldığına dair bilgi kamuyla paylaşılmadı. Sonuç olarak özel koruma altındaki hassas su kütlesine ekosistemin zarar göreceğini bile bile deşarj yapmak yasa dışı bir uygulamadır.

Bütün bu saydıklarımızın sonucunda Marmara’da balık çeşitlerinde azalma olduğunu biliyoruz. Şu an hangi balık cinsleri var?

Marmara’da 1900’lerin başında 124 tane ticari balık çeşidi bulunurken günümüzde 4-5 türe düşmüş durumda. İstavrit gibi küçük balıklara ek olarak palamut, lüfer gibi gezgin balıklara rastlanıyor. Ancak istavrit gibi balıklarda vibrio çeşidi bakteri teşhis edildi. Bu bakteri, istavritlerde hastalığa yol açıyor ve uzunluklarının gelişmesini engelliyor. Onları yiyecek olan lüfer, palamut gibi balıklarda da enfeksiyona yol açabilir ve balıklar göç sırasında bu hastalığı Akdeniz ve Karadeniz’e taşıyabilirler.

Balıklarda görülen bu bakteriyel hastalık insanlara geçiyor mu?

MAREM (Marmara Çevresel İzleme) proje lideri hidrobiyolog Levent Artüz’ün 2021 yılındaki yorumlarına göre pişirilen balıklarda insana yönelik bir tehlike saptanmadı. Ancak yine de önlemli olmak ve vibrio tipi bakteriler yoluyla hastalığın başka balıklara ne ölçüde yayıldığını araştırmak gerektiğini düşünüyorum.

Diğer Güncel Haberler İçin Tıklayın / Bursa HaberBursa GündemBursa Gündem HaberBursa HaberleriBursa Son Dakika

Bizi İnstagram’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber

Bizi X’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHbr

Bizi Facebook’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber

Bizi Youtube’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber

Bizi Linkedin’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Ne Para Kaldı Ne Huzur, Zengin Kocam da Beni Terk Etti

HIZLI YORUM YAP