34,5467$% 0.18
36,0147€% -0.62
3.005,41%1,48
5.110,00%0,95
20.381,00%1,12
2.705,79%1,29
9.549,89%1,94
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum, Anadolu Ajansı’na Başkanlık sisteminde seçilmiş-atanmış münasebeti başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Mehmet Uçum yazısında, Bazı çevreler cumhurbaşkanı tarafından atanmış bazı üst kademe yöneticilerini niçin konuşuyorlar diye eleştiriyor ifadelerini kullandı.
Üst kademe yöneticilerin seçilmiş iradeye karşı tarafsız olmak gibi bir rolleri yoktur. Tam tersine seçilmiş iradeye bağlı hareket etme yükümlülükleri vardır diyen Uçum, Cumhurbaşkanının programına (parlamenter sistemde ise hükümet programına) karşı tarafsız olmak gibi bir durum demokratik sistemin temeline terstir tezinde bulundu.
Uçum, yazısında, Bugün bu sistemde yani adı Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi olan başkanlık sisteminde cumhurbaşkanının atadığı bakanlara, liderlere, heyet başkanvekillerine ve diğer mercilerde görev yapan üst kademe yöneticilere ‘atanmışsınız konuşmayın’ demek demokratik değil kökten antidemokratik bir tavırdır. Bu tavır tamamen, cumhurbaşkanının ekip çalışmasını, kolektif çalışmasını baltalamaya dönük bir yaklaşımdır ifadelerini kullandı.
Mehmet Uçum’un yazısı şöyle:
Daha önce bakanlarla ve liderlerle ilgili gündeme getirilen bir konu yeniden kamuoyuna taşınmaya çalışılıyor. Tartışmanın temeli seçilmiş atanmış münasebeti. Bazı çevreler cumhurbaşkanı tarafından atanmış bazı üst kademe yöneticilerini niçin konuşuyorlar diye eleştiriyor. Hatta memur olduklarını söyleyerek konuşma hakları olmadığını iddia ediyorlar. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde üst kademe yöneticilerle diğer kamu görevlileri arasındaki fark bilinmeden, anlaşılmadan veyahut kasten çarpıtılarak bu tenkitlerin yapıldığı görülüyor.
‘CUMHURBAŞKANINDAN BAĞIMSIZ GÖREV MÜDDETLERİ YOK’
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde üst kademe yöneticiler cumhurbaşkanının programını uygulamakla görevli yöneticilerdir. Diğer kamu görevlilerinden niteliksel olarak farklıdırlar. Diğer kamu görevlileri yönetimin içindedir ve yönetimin bütünlüğü içerisinde yürütmeye bağlı çalışırlar. Üst kademe yöneticileri ise doğrudan yürütmeye bağlı olarak ve yürütmenin yardımcısı olarak çalışırlar. Bu nedenle diğer kamu görevlilerinden farklı olarak üst kademe yöneticilerin şu özellikleri vardır:
Birincisi görev müddetleri cumhurbaşkanı arada görevden almazsa seçilmiş cumhurbaşkanının müddetiyle sonludur. Cumhurbaşkanıyla gelip cumhurbaşkanıyla gitme kuralı vardır. Cumhurbaşkanından bağımsız bir görev mühletleri yoktur.
İkincisi üst kademe yöneticilerin seçilmiş iradeye karşı bir özerklikleri yoktur. Bu nedenle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde bürokratik vesayet ve bürokratik oligarşi yoktur; eski sistemin bu faşizan yapısı tasfiye edilmiştir.
Üçüncüsü üst kademe yöneticilerin seçilmiş iradeye karşı tarafsız olmak gibi bir rolleri yoktur. Tam tersine seçilmiş iradeye bağlı hareket etme yükümlülükleri vardır. Yürütme ve yönetim bakımından tarafsızlık niteliği sadece kamu hizmetlerinin yerine getirilmesinde tarafsız olmakla ilgilidir. Cumhurbaşkanının programına (parlamenter sistemde ise hükümet programına) karşı tarafsız olmak gibi bir durum demokratik sistemin temeline terstir.
Eleştirilere bakıldığında hem sistemin üst kademe yöneticilere ilişkin üstte sayılan temelleri dikkate alınmıyor hem de eleştiriyi yapanların kendi tezleriyle çelişki içine düşecek şekilde bir dil kullandıkları görülüyor. Bir yandan sisteme tek adam yönetimi deyip öte yandan Cumhurbaşkanı’nın atadığı yöneticilere siz konuşmayın demek önemli bir tutarsızlıktır. Eğer beklenti her konuda, her süreçte, her süreçte Sayın Cumhurbaşkanı’nın çıkıp konuşması, Sayın Cumhurbaşkanı’nın fikri münakaşa yapması, Sayın Cumhurbaşkanı’nın kamuoyunu bilgilendirmesi ise o zaman aslında gerçeğe muhalif bir iddia olan tek adam idaresini bu eleştiriyi yapanlar istiyor demektir.
Kolektif yönetim olmasına rağmen, hayır tek adam yönetimi var demek sonra da Cumhurbaşkanı’nın atadığı üst kademe yöneticilere konuşmayın demek bu çevrelerin temel çelişkilerinden birisidir.
Bugün bu sistemde yani adı Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi olan başkanlık sisteminde cumhurbaşkanının atadığı bakanlara, liderlere, şura başkanvekillerine ve diğer mercilerde görev yapan üst kademe yöneticilere atanmışsınız konuşmayın demek demokratik değil kökten antidemokratik bir tavırdır. Bu tavır tamamen, cumhurbaşkanının ekip çalışmasını, kolektif çalışmasını baltalamaya dönük bir yaklaşımdır.
Bir yandan tek adam yönetimi diye şikayet edeceksiniz, öte yandan kolektif çalışmayı, ekip çalışmasını engellemeye dönük itirazlarda bulunacaksınız. İşte bu tutarsızlık demokrasiyle bağdaşacak bir durum değildir. Bu temelsiz ve iyi niyetten mahrum tenkidin asıl hedefi Cumhurbaşkanı grubunu baskılamak ve Cumhurbaşkanı’nı yalnız bırakmaya çalışmaktır. İster içeriden ister dışarıdan saldırsınlar ve ne yaparlarsa yapsınlar bunu başaramayacaklar.
‘CUMHURBAŞKANININ TEK BAŞINA ÇALIŞACAĞI ANLAMINA GELMEZ’
Bu sistemde cumhurbaşkanı halk tarafından seçildiğinde yürütme misyonunu ve yetkisini üstlenir. Yürütme misyonunu ve yetkisini üstlenmek hükümet olmak demektir. Cumhurbaşkanı adayı olan kişiler hükümet olmak için halka bir program sunarlar. Halka her konuda çeşitli vaatlerde bulunurlar ve siyasi, ekonomik, kültürel amaçlar sunarlar. Seçildiklerinde ise bu program, Cumhurbaşkanı Programı, yürütmenin programı eski deyişle hükümet programı olur.
Seçilmiş bir cumhurbaşkanı bu hükümet programına yani siyasi programına bağlı olan şahıslarla çalışma hakkına sahiptir. Elbette seçilmiş bir cumhurbaşkanı siyasi programına bağlı kişileri bakan, başkan, başkanvekili ve diğer üst kademe yöneticisi olarak atar. Seçilmiş iradelerin kendi seçtikleri grupla çalışma hakkı demokrasinin gereğidir, hiçbir demokratik sistemde bu hak tartışılmaz. Tartışmalar daha çok atanan kişinin isabetli olup olmadığıyla ilgili olur.
Seçilmiş iradeler bu haklarını kullanırken atadıkları şahıslardan taahhüt ettikleri programa uygun davranmalarını, o programı uygulamalarını, o programı takip etmelerini, programla ilgili demokratik kamuoyunu aydınlatmalarını, programla ilgili bir tenkit olduğunda o tenkitlere karşılık vermelerini beklerler.
Elbette yürütme görevi ve yetkisi seçilen cumhurbaşkanına aittir. Ancak bu durum cumhurbaşkanının tek başına çalışacağı anlamına gelmez. Cumhurbaşkanının çalışması bir ekip çalışmasıdır. Bu ekip bakanlardan, liderlerden, ofislerden, konseylerden ve ihtiyaç duyulan diğer ünitelerden oluşur. Dolayısıyla tüm bu çalışma ekibi cumhurbaşkanının siyasi programına uygun olarak süreçlerin takibinden, uygulanmasından, değerlendirilmesinden, tenkitlerin yanıtlanmasından, fikri münakaşalardan, fikir alışverişlerinden sorumlu olur. Böyle bir durumda bu kişiler konuşmasın demek demokratik bir yaklaşım olmadığı gibi cumhurbaşkanının kolektif çalışmasını sabote etmek anlamına gelir.
‘İKİLİ VE ÜÇLÜ KARARNAME KALDIRILDI’
Geçmişte üst kademe yöneticiler, üst bürokrasi dediğimiz bürokrasi gerçek anlamda seçilmiş iradeye karşı sorumlu değildi. Bunun iki sebebi vardı. Birincisi ikili ve üçlü kararnamelerle atanma yolu, ikincisi görev müddetlerinin seçilmiş iradenin görev süresinden bağımsız olmasıydı. Bu nedenle zaman idaresini de 65 yaşına kadar yani emekli olabilecekleri yaşa göre yaparlardı. Atanma yöntemi ve bağımsız zaman yönetimi üst bürokrasinin kendilerine özgü bir siyasi ajanda geliştirmelerine imkan sağlıyordu. Kendilerine özgü takip ettikleri siyasi çizgileri vardı ve asli vazifeleri de seçilmiş iradeleri, demokratik iradeleri sınırlamaktı. Yani idari bürokrasi olmaları gerekirken siyasi bürokrasi niteliğine sahiptiler. Bu da bürokratik vesayetin ve bürokratik oligarşinin desteğini oluşturuyordu.
Zaten eğer sistemsel olarak bürokrasinin yönetimi seçilmişlerin iradesine bağlanmazsa ortaya çıkan kaçınılmaz sonuç bürokratik vesayet/oligarşi olur.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde üst kademe yöneticilerin atanmasında ikili ve üçlü kararname kaldırıldı. Dolayısıyla yönetimleri tamamen cumhurbaşkanının iradesine bağlandı. Yine görev müddetleri cumhurbaşkanının görev müddetiyle sınırlandı ve bağımsız zaman yönetimi yapma imkanları da kalmadı.
Başka deyişle bugün üst kademe yöneticiler seçilmiş irade tarafından atandığı ve ihtiyaç duyulduğunda görevden alınabildiği için yine bunların zaman yönetimi seçilmiş iradenin vaktine bağlı olduğu için üst kademe yöneticilerin kaderi seçilmiş iradeye bağlıdır ve seçilmiş iradeye karşı sorumludur.
Dolayısıyla bugün Cumhurbaşkanının bakanlarına, liderlerine, vekillerine tenkit yöneltenler aslında şunu demeye çalışıyorlar: Siz Cumhurbaşkanı’nın siyasi programını takip etmeyin, kendi siyasi ajandanız üzerinden bir faaliyet yürütün, sizin misyonunuz seçilmiş iradenin programına uygun davranmak değil, sizin vazifeniz seçilmiş iradeyi sınırlamak olmalıdır. Aslında bunu diyerek bürokratik vesayeti özlediklerini ifade ediyorlar. O yüzden bu eleştirileri bir de bu istikametiyle antidemokratiktir ve demokrasiyle ilgisi yoktur.
Bugün cumhurbaşkanı tarafından, atanmış bakanlar, liderler, heyet başkanvekilleri ve diğer mercilerin üst kademe yöneticilerinin cumhurbaşkanına karşı sorumlu olduğunu vurguladık.
Cumhurbaşkanına sorumlu olmak ne demektir? Seçilmiş iradeye karşı sorumlu olmak demektir.
Cumhurbaşkanını halk seçtiğine göre üst kademe yöneticiler cumhurbaşkanı dolayımıyla halka karşı da sorumludur. Cumhurbaşkanı üst kademe yöneticileri atadığı için bu atamalarda dolaylı demokratik meşruiyet vardır. Bu da üst kademe yöneticileri dolaylı olarak halka karşı da sorumlu hale getirir.
Bu nedenle Cumhurbaşkanı üst kademe yöneticilerine verdiği talimatlarda sadece Cumhurbaşkanın Programının uygulamasında görev yapmalarını değil halkın talep ve gereksinimlerine doğrudan hassas olmalarını ve bunları karşılamak için gerekli çalışmaları yapmalarını da istiyor. Halkla iç içe bakanların, bakan yardımcılarının, valilerin, genel müdürlerin ezcümle tüm üst kademe yöneticilerin bu sistemde olağanlaşmasının ana sebebi budur.
‘ELEŞTİRİLERİN DEMOKRATİK SİSTEMLE İLGİSİ YOK’
Geçmişte halka karşı sorumlu bir üst kademe bürokratik yönetim söz konusu değildi. Tam tersine halkla aralıklı olmak makbul sayılırdı. Bürokratik vesayetin algı boyutunda bu davranış kültürünün büyük etkisi vardı.
Bugün bir de bu nedenle bazı çevrelerin atanmışlar üzerinden yönelttikleri eleştiriler hiçbir tarafıyla demokrasiyle, demokratik sistemin işleyişiyle, meşruiyetle, demokratik bağlamda halk yönetim alakasıyla bağdaşan bir durum değildir. Tam tersine bu eleştiriler tamamen antidemokratik bir yaklaşım içeriyor.
Bu eleştiriler; bürokratik vesayeti özleyen, sorumsuz bürokrasi isteyen, kendi özel ajandası olsun ve kendi özel ajandası üzerinden seçilmiş iradeyi sınırlasın anlayışıyla siyasi bürokrasi temenni eden yaklaşımlara dayanıyor. İleri sürülen itirazların ve tenkitlerin başkanlık sistemiyle de demokratik sistemle de en ufak bir ilgisi yoktur.
Sonuç olarak Cumhurbaşkanı’mız Recep Tayyip Erdoğan’ın programına bağlı olarak aktif bir şekilde faaliyet yürüten üst kademe yöneticilerin tamamı görevlerinin gereğini yerine getirmeye devam edeceklerdir. Hiçbir iç ve dış güç, çevre, odak hangi yol ve yöntemi kullanırsa kullansın buna engel olamayacaktır.
(SOSYAL MEDYA)
Diğer Güncel Haberler İçin Tıklayın / Bursa Haber – Bursa Gündem – Bursa Gündem Haber – Bursa Haberleri – Bursa Son Dakika
Bizi İnstagram’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi X’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHbr
Bizi Facebook’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Youtube’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Linkedin’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: Enflasyonun Eylülde Yüzde 50’nin Altına Gerileyeceğini Tahmin Ediyoruz