MHP: CHP’nin Üzerine Şaibe Ateşi Düşmüştür

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı İstanbul Milletvekili Semih Yalçın’ın, yeni bir yazılı açıklama yaptı.

“CHP’nin Hukuk ve Demokrasiyle İmtihanı” hakkında yazılı açıklamada bulunan Yalçın, CHP idaresine tepki gösterdi.

Semih Yalçın yaptığı yazılı açıklamada şu sözlere yer verdi:

“CHP YÖNETİMİNİN SAHNEYE KOYDUĞU TİYATRO”

İstanbul Büyükşehir Belediyesi başta olmak üzere, CHP’nin en büyük metropolümüzdeki belediyelerinde ayyuka çıkan hukuksuzluk ve yolsuzlukların araştırılması için bağımsız yargı erkinin devreye girmesi sonrasında, CHP yönetiminin sahneye koyduğu antidemokratik tiyatroyu millet olarak büyük bir ibret ve şaşkınlıkla seyretmekteyiz.

Son gelişmeler karşısında üzerinde şüphe ve şaibe bulutlarının ağırlaştığı CHP’de yönetim; vakur duruş gösterememiş, güya uğradığı haksızlığın üzerini gürültü ve kaosla örtmek istiyormuşçasına bir tavır takınmıştır.

CHP, usulet ve suhuletin hâkim olduğu bir politika ile karşılık vermek yerine, huşunet ve şiddeti tercih etmiştir. Sağduyu ve soğukkanlılık yerine, CHP’yi bir telaş ve vehim dalgası kaplamıştır.

CHP yönetimi; partiye dönük suçlama ve iddiaların varabileceği yeri hesaplamadan, peşinen şiddetli bir tepkisellik sergilemiştir.

Partiyi bu derin açmaza, suçlamaların ve şaibelerin odağındaki CHP’li belediyeler tarafından atılan devasa yanlış adımlar sürüklemiştir.

“CHP’NİN ÜZERİNE ŞAİBE ATEŞİ DÜŞTÜ”

CHP yönetimi de, Türkiye seçimlerini yeni yapmış ve millet icra misyonunu şimdi vermişken, durduk yerde bir seçim ve cumhurbaşkanı adaylığı meselesi çıkararak parti içindeki dalgalanmaları körüklemiştir. Yangından mal kaçırmak istercesine cumhurbaşkanı adayı tespitinde acele etmek, sadece parti üzerindeki vesayetin gölgesini yoğunlaştırmakla kalmamış, aynı zamanda derin kuşkuları CHP’nin üzerine çekmiştir.

CHP’nin üzerine vesayet gölgesi, belediyeler dâhil, bütün örgütlerine de şaibe ateşi düşmüştür.

Buna rağmen CHP, kendini paka çıkarmak ve seçmenlerinin hür iradesini vukufla temsil etmek söyle dursun, tamamıyla vesayetin prangasına bağlanmaya çalışmıştır. CHP yönetiminin acemiliklerinden, iş bilmezliklerinden siyasi toyluklarından bu partinin seçmeni de, üyesi de rahatsızdır.

“ÖZGÜR ÖZEL CHP’Yİ ACEMİCE YÖNETİYOR”

CHP sözcüleri; parti büyük ve çetrefil sorunların anaforuna yuvarlanınca, kelamın hüküm ve pahasını bitirmiş, çözüm yollarını daha başından tüketmiştir. CHP’nin klasik politika anlayışı öteden beri böyle değil midir? CHP sözcülerinin İstanbul’daki belediyelerle ilgili yargının hukuki tasarrufları dolayısıyla iktidarı suçlaması da boşunadır. Aslında CHP, kendi iç kavgalarının ceremesini çekmektedir. CHP’li belediyelerdeki yolsuzlukların araştırılmasını isteyenler, CHP’den şikâyetçi olanlar, aynı topluluğun mensuplarıdır.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, bu acı gerçeği hasıraltı etmek istercesine topu taca atmakta, konuyla hiç ilgisi olmayanları iftira ve itham bombardımanına tutmaktadır. Özel; hukuk önünde hesap vermeyi değil, çatışarak kazanç sağlamayı tercih etmektedir.

CHP’yi acemice, beceriksizce yöneten Özgür Özel; partiye darbe yapıldığı bahanesiyle toplumsal barışa, halkın huzuruna darbe vurmaktadır. Özel; belirsizlik ve karamsarlık atmosferi yaratarak hassas ekonomik dengeleri bozmak, belediyelerinin işlediği hataların acısını halktan çıkarmak niyetindedir. CHP’nin başı; demokrasinin nimetlerinden yararlanmak dururken, gayrimeşru eylemi, sokağı, gerginliği, arbedeyi yeğlemektedir. Mahkemeleri adalete davet etmek, hukukun üstünlüğü prensibinin takipçisi olmak dururken, kalabalıkları sokağa davet etmiştir.

“CHP BİLDİĞİNİZ CHP DEĞİLDİR”

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in partilileri sokağa çağırması haklılığından değil, endişesinden ve kuşkusundandır. Çünkü CHP’yi yönetenlerin abdestlerinden de namazlarından da şüphesi vardır.

Hain havfli olur. Özgür Özel; haberlere konu olan yolsuzluk, rüşvet, iltimas, teröre dolaylı hizmet gibi partili belediyelere dönük iddiaların boşa çıkacağından emin değildir. CHP’li belediyelerin aklanacağından şüphesi vardır. Bu yüzden mızıkçılık etmekte, bunun için ayak diretmektedir.

Velhasıl CHP, bildiğiniz CHP’dir.

Kamuoyunda şu konu merak edilmektedir:

CHP sözcülerinin lisanlarından düşürmediği demokrasinin nimetleri nereye gitmiştir?

CHP, çareyi Mecliste aramak yerine, niye sokakları mesken edinmeye odaklanmıştır?

CHP, neden hukukun üstünlüğü prensibini rafa kaldırmıştır?

CHP, neden tahlili demokratik teamüllerde aramamaktadır?

“EYLEMLERDE ÇOK SAYIDA POLİS YARALANDI”

Bir yandan “Benim sevgili polisim!” diye sosyal medyada algı operasyonuna yeltenen CHP başının sokağa döktüğü küçük yığınların yurt çapında düzenledikleri kanunsuz eylemlerde, çok sayıda polis yaralanmıştır.

Milletimizin huzuru bilerek kaçırılmış, barış iklimi şuurlu olarak baltalanmıştır. Özellikle güzide kentimiz İstanbul; CHP’nin şiddet yanlısı, antidemokrat, sorumsuz, fikirsiz ve hazımsız siyasetleri yüzünden günlerdir diken üstündedir. İstanbul halkının huzuruna kan ve şiddet doğranmıştır. Milletimizin emniyeti ve huzuru için çırpınan fedakâr ve cefakâr Türk polisi, CHP yönetiminin kışkırtmalarıyla meydana gelen müessif olaylar sırasında marjinal gruplar tarafından hedef alınmıştır.

Uzunca bir süredir “Türkiye iyi olacak!” diyerek kitleleri kandırmaya yelten CHP’nin demokrat maskesi düşmüş; vesayetçi, müdahaleci, doğuşçu ve kutuplaşmacı yüzü ortaya çıkmıştır.

CHP, fırsatçı marjinal kümelere teslim olmuştur. İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve takımının tutuklanmasından sonra ise yeni bir durum ortaya çıkmıştır.

Bugünden itibaren, CHP’yi yaman bir demokrasi ve hukuk imtihanı beklemektedir. Bundan sonra CHP idaresinden beklenen; itidalli, serinkanlı, vakur ve demokrat bir tavır sergilemektir.

“MHP OLARAK GELİŞMELERİN TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ”

Genel Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’nin de vurguladığı üzere; CHP, yargı kararlarına saygılı olmak zorundadır. CHP, her zaman yaptığı gibi; vesayeti, şiddeti, halkın huzurunu dinamitlemeyi, sokakları ateşe vermeyi mi sürdürecektir, yoksa sağduyuyu ve itidali mi tercih edecektir? Daima birlikte göreceğiz. MHP olarak, gelişmelerin takipçisi olacağız.

Demokrasimize hayat veren hassas dengelerin korunması, Cumhuriyet’imizin büyük birikiminin heba edilmemesi ve hukukun üstünlüğünün koruması konusundaki eforlarımızı sabırla sürdüreceğiz. Unutulmamalıdır: Başka Türkiye, başka Türkiye Cumhuriyeti yoktur. Bütün siyasi partilere düşen görev; demokrasimiz ve Cumhuriyet’imizin ebediyen yaşatılması konusunda unsurlu, kararlı ve hepsinden de değerlisi sorumlu davranmaktır.