DOLAR

35,3614$% 0.03

EURO

36,5555% 0.12

GRAM ALTIN

3.022,49%-0,12

ÇEYREK ALTIN

4.955,00%-0,08

TAM ALTIN

19.760,00%-0,08

ONS

2.658,85%-0,17

BİST100

9.890,76%-0,82

İmsak Vakti a 02:00
Bursa AZ BULUTLU 12°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
SON DAKİKA

DOLAR 35,3614

EURO 36,5555

ALTIN 3.022,49

BİST 100 9.890,76

İmsak 02:00

12°
  • Bursa Gündem Haber
  • Siyaset
  • Müsavat Dervişoğlu’ndan Bahçeli’ye “Süreç” Yanıtı: Seni Topaç Gibi Kimlerin Çevirdiğini Biliyoruz

Müsavat Dervişoğlu’ndan Bahçeli’ye “Süreç” Yanıtı: Seni Topaç Gibi Kimlerin Çevirdiğini Biliyoruz

ad826x90

 

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, MHP başkanı Bahçeli’nin çağrısıyla başlayan ve DEM Parti heyetinin İmralı’da PKK lideri Öcalan’ı ziyaretine uzanan süreci değerlendirdi. Sürecin içinde bulunmayacaklarını bir kez daha belirten Dervişoğlu, Bahçeli’ye seslenerek; “Benim hürmetim, sana değil oturduğun koltuğadır. Çünkü ben o koltuğun ilk ve gerçek sahibini tanıyorum. Şahsına bu zamana kadar gösterdiğim saygıyı, o koltuğun gerçek sahibine duyduğum vefanın sadakası saymanı da temenni ediyorum. Bu kadarı sana kâfi, fazlası da aslında bana yakışmaz. Biz seni topaç gibi kimlerin çevirdiğini biliyoruz” ifadelerini kullandı. 

NE OLMUŞTU | Bahçeli’nin DEM Parti ile tokalaşması ve Öcalan çağrısıyla başlayan süreçte neler yaşandı?

Partisinin grup toplantısında gündeme dair değerlendirmelerde bulunan Müsavat Dervişoğlu’nun odak noktası MHP lideri Bahçeli’nin çağrısıyla başlayan “süreç” oldu. “85 milyondan esirgenen umut hakkının 22 Ekim’de terörist başına verilmesiyle daima birlikte deneyim ettik” ifadelerini kullanan Dervişoğlu, şunları söyledi:

“Zor vakitlerden geçiyoruz. Bütün bir 2024 yılını acı deneyimlerle geçirdik. İktidar vatandaşa karşı hiçbir vaadini yerine getirmediği gibi ne yasal ne anayasal ne insani ne de vicdani hiçbir görevini de umursamadı. 85 milyondan esirgenen umut hakkının 22 Ekim’de terörist başına verilmesiyle daima birlikte deneyim ettik. Bugün yaşadıklarımız ne yenidir ne de bir paradigmadır, 22 yıl önce Uluslararası lobiler tarafından Erdoğan’a teslim edilen daimi misyonun vadesi gelmiş kademesidir. Asıl misyonun adı, ‘Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni Büyük Ortadoğu Projesine hazırlamaktır.’ Bunun için Türk Milletinin hem milli hem de ferdi kodlarını değiştirmektir. Bu yolda Cumhuriyet kurumlarını çökertmek, hukuki ve ekonomik yapıyı da buna uygun hale getirmektir. Ortaklar değişse de hedef daima birebirdir. Bu zehrin farklı tiplerini, geçmişte farklı vakitlerde zerk ettiler. Şimdi içine biraz yeni paradigma, biraz misak-ı milli, yettiği kadar Kürt sorunu, çözüm ve terörle mücadele laflarını koymaktadırlar. Bu projenin nihayete ermesi açısından, Erdoğan ve bağlı bulunduğu müstevliler tarafından her zaman, en önemli kaldıraçlardan biri olarak, adına ısrarla ‘Kürt sorunu’ dedikleri konu kullanıldı. Bir kural hiç değişmedi; hiç kimse Kürde, bir vatandaş ve fert olarak nasılsın, kederin nedir diye sormadı. Çünkü onlar için, herhangi bir vatandaşın sorunu ne kadar değerliyse, Kürdün problemleri da ancak o kadar kıymetliydi. Çünkü bu ülkede yaşayan herkes ancak bir aparat olarak kullanılabilirse, iktidarın takdirine mazhar olabilirdi. Kimse onlara, ‘Karnın tok mu? Sırtın pek mi, işin gücün var mı?’ diye sormadı. ‘Çocuğun okula gidebiliyor mu? Sağlık hizmeti alabiliyor musun?’ diye bakan olmadı. ‘Gelecekten ne istiyorsun; ne bekliyorsun?’ diye dinleyen de olmadı. Elbette sormazlardı dinlemezlerdi hatta görmezlerdi. Çünkü zati kimseye sormuyorlar, kimseyi dinlemiyorlar, kimseyi görmüyorlar. Kimsenin hayat kederini çözmüyorlardı. Hayat kederini çözmedikleri, çözemedikleri ve asla da çözmeyecekleri için kimlik sorunlarını ve kimlik tahlillerini her kümeye havuç diye gösteriyorlardı. Her kümenin havucu ayrı, sopası başkaydı. Sopayı tutan ellerse daima birebirdi. Şimdilerde birbirine uzanan, birbirini sahneye davet eden eller de işte o ellerdir. Gerçek problemlerle ilgilenmezlerdi, çünkü sıkıntılarında ortaklaşabilen bir milletin, sorunlarını çözmek için de bir arada hareket edebileceği ihtimalini göze alamazlardı. Çünkü bilirlerdi ki, müşterek sorunlara karşı oluşturulan ortak tahliller, müşterek bir kültür oluştururdu bundan daima korktular, daima kaçtılar.

“Bu iktidarın Cumhuriyet’imizin millet fikri ve idealiyle kavgası hiç bitmedi”

“İlk teşebbüsleri değil”

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan ile Bahçeli’nin “Büyük Ortadoğu Projesi” kapsamında hareket ettiğini belirten Dervişoğlu, şunları da ekledi: 

“Güya, demokratikleşecektik, AB üyesi olacaktık”

O rezaleti yaşayacak kademeye bir anda varılmadı. Ergenekon ve benzeri kumpas davalarıyla Türk Silahlı Kuvvetleri zaafa uğratıldığı ve tasfiye edilmek istendiği için varıldı. Yıkım projesinin mimarı iktidar ve onun taşeronu FETÖ’nün eforlarıyla varıldı. Bizlere demokratikleşmeden dem vuruyorlardı. Güya, demokratikleşecektik, AB üyesi olacaktık. Bu yüzden de Cumhuriyet parantezi kapatılmalıydı. Onlara göre, Sevr bir paranoyaydı, milliyetçilikler ayaklar altına alınmalıydı, devlete ve topluma silah sıkanlar da artık barış havarisiydi. Ulus devlet gereksiz, üniter yapı çağdışıydı. Küresel dünyada bu tür şeylere gerek yok diyorlardı. Bunun için de ‘açılım’ yapılması gerekiyordu. Sözde demokrasi açılımı. 2010 yılında, ‘yetmez ama evetçiler’ devreye sokuldu. ‘Yoksa siz 12 Eylülcüleri mi’ savunuyorsunuz dediler? Oysa gördüğümüz azapların izleri hala vücutlarımızdaydı. Bugünkü ile aynı ağızlar ve zihinler söyledi bunları. Büyük zoka ise, 12 Eylül darbecilerinin yargılanması idi. Anayasa Mahkemesi ve HSYK’nın yapısını da işte o zokayla değiştirebildiler. Bütün yargı mekanizması FETÖ’ye teslim edildi. Yargıdan sonra Türk Silahlı Kuvvetleri de AK Parti ve FETÖ iştirakinin eline geçmiş oldu. O arada, Allah’ın bir hikmeti olarak Suriye iç savaşı başlamış, yine aynı iktidar o iç savaşın açık tarafı olduğunu ilan ederek Türkiye’yi bu uğursuz sürecin bir parçası haline getirmiş sınır kapılarını ise fütursuzca sonuna kadar açmıştı. Nüfus yapısını değiştirerek onu ebediyen yıkma planını devreye soktu.

“Erdoğan elini yıkayıp sıyrılmanın yolunu aradı, 2015’te çözüm sürecini yeniden rafa kaldırdı”

Bugün yeni paradigma dedikleri de yeni değildir. 1923 paradigmasını gayeye koyan bu güçler 2013’de de aşklarının depreştiğini ve gayretlerin ortaklaştığını ilan etmişlerdi. İşte meşhur çözüm süreci o zaman en yüksek perdeden ilan edildi. İmralı’ya heyetler aynı bugün olduğu gibi gidip geldi, hatırlayın. Sonra yine bölücübaşı mektupları okundu meydanlarda. Af dendi, topluma geri dönüş dendi, barış dendi yine. Sonrası, 6-8 Ekim olaylarıdır. Gel gelelim, seçim takvimi yakınlaşırken Erdoğan gelen verilere baktı ve ‘zehrin’ kıvamını yine tutturamadıklarını anladı. Erdoğan elini yıkayıp sıyrılmanın yolunu aradı, 2015’te çözüm sürecini yeniden rafa kaldırdı.

“Türk Milletinin iradesini bir faninin söz ve hırslarına prangaladılar”

2016 yılına gelindi, yani bugünkü ucube sistemin miladı, ortaklar arası devleti parselleme savaşının farklı bir evresi olan 15 Temmuz kalkışması yaşandı. Milletin devletini sokaklardan topladığı o gecenin bedelini de millete yüklediler. Bu sefer de darbeci misin FETÖ’cü mü diyerek Olağanüstü Hal Yasasını günlük bir rutin haline getirdiler. Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni bypass ettiler. Türk Milletinin iradesini bir faninin söz ve hırslarına prangaladılar. Bugün olağanüstü hal kurallarının, bize normal diye yutturulduğu bu mafya nizamı o günlerin somutlaşmış ve resmileşmiş halidir. Güpegündüz cinayetler işlenip, katiller izini kaybettirebildi. Mafyalar, suç örgütleri, devletteki hiyerarşinin bir parçası haline gelirken mal, can, ırz ve namus güvenliği kalmadı. Devlet acz içine düşürülürken korku imparatorluğu yaratıldı. Anayasa mahkemesini kapatmakla tehdit edebilir bir şuursuzluğa ulaştılar. Canlarının istediği şirketlere, dükkanlara nasıl çöküyorlarsa, belediyelere de aynı şekilde çökmeyi bir alışkanlık haline getirdiler. Türkiye’nin başına kendilerini kayyım olarak tayin ettiler, ses çıkaranı hapse attılar, onaylamayanı yok ettiler. İşte son 10 yılın kısa özeti budur.”

“Kalkışmadır”

Bahçeli’nin PKK lideri Öcalan’ı Meclis’e “davet” etmesine tepki gösteren Dervişoğlu, sözlerine şöyle devam etti: 

Bugün gözünün içine baka baka 50 bin kardeşinin katilini senin meclisine davet edebilmelerinin sebebi bu ahvaldir. Şimdi sana bu son nihai zehri verecekler. Bu uyku halini, bir ölüm haline çevirecekler. ‘Filistin’de günahsızlar ölüyor’ diye yaygara kopartanlarla 45 bin Gazzeli pakı katleden İsrail’in katliam makinesine odun atanlar nasıl aynıysa, sen Halep kalesine ve Şam-ı şerife bakarken büyük laflar ve büyük komplolarla oyalanırken senden Türklüğünü alacak olanlar işte aynı ellerdir. Açıkça anlaşıldığı üzere geçtiğimiz yıllar hazırlanan ve aylar öncesinde tekrar zerk edilmeye başlanan bu zehir bizim açımızdan her manasıyla bir kalkışmadır. Ele geçirdikleri devleti sevk ve yönetim eden iktidar ve ortakları Türk milletine karşı bir kalkışma içerisindedirler.

“Bu kifayetsiz muhterislerin beceriksizliğine bel bağlayıp susacak mıyız?”

Kafasında huniyle gezen muktedire “Aman hünkarım, başınızdaki olsa olsa taçtır, tuğdur” demekle görevli dalkavuklar eliyle devlet aklı diye yutturulan bir delirmişlik halidir. Ancak gülüp geçemeyeceğimiz, aman deyip bırakamayacağımız bir meczupluktur bu. Bugün, iktidar, avanesi ve ortakları, bebek katiliyle aynı noktaya gelmiş durumdadır. Görüldüğü ve işitildiği üzere, Beştepe, Balgat ve İmralı aynı hedef ve gayeyle birleşmiş, bir araya gelmiştir. Soru artık onların niyetleri ve maksatlarına dair değildir. Soru, aklında, kalbinde ve ruhunda Atatürk’e şükran, sevgi ve minnet besleyenlerin, Cumhuriyetin vatandaşı ve Türk Milletinin bir mensubu olmaktan onur ve gurur duyanların ne yapacakları, neye karar verecekleri ve hangi adımı atacakları sıkıntısıdır. Bu kifayetsiz muhterislerin beceriksizliğine bel bağlayıp susacak mıyız? Hayır, susmayacağız. 22 yıldır deniyorlar ve denemekten asla vazgeçmiyorlar. Hiçbir denemelerinde Cumhuriyeti yıkmaya tam olarak muktedir olamadılar. Ama her denemelerinde Türk devletinde büyük hasar bıraktılar. Bugünkü cüretleri dünden daha yüksektir. Çünkü dün, terör örgütünün elinde Suriye’deki teröristan yoktu, bugün vardır. Dün, terör örgütü elebaşını AKP’ye rağmen hala bebek katili olarak isimlendiren bir Cumhuriyet devleti vardı, bugünse ‘İmralı bilgesi’ diye paketleyen bir Cumhur ittifakı devleti vardır. Dün, hala işleyen bir parlamenter sistem ve Türkiye Büyük Millet Meclisi vardı. Bugünse tüm devlet organlarını iğfal ve işgal eden bir saray rejimi vardır. Dün ‘demokrasi istemiyor musunuz, barışa karşı mısınız’ diyorlardı. Bugün de aynı aşağılık sözde ikna sistemlerini daha da iğrençleştirerek ‘Siz terörün bitmesine karşı mısınız, Misak-ı Milli’ye taraf değil misiniz’ diyorlar.

“Millet Meclisinin hangi yetkisiyle hangi süreç yönetilecektir?”

Diyorlar ki, süreç Meclisten yürütülecekmiş. Millet Meclisinin hangi yetkisiyle hangi süreç yönetilecektir? Türkiye’yi iki tane adam büyük belalara sürüklüyor. Bugün Meclis’in yetkisi mi kalmış. Diyorlar ki barış olsun, bugün barışın b’si yoktur. İktidar, vatandaşlarına savaş açmıştır. Milletimiz, yoksullukla, işsizlikle, hayat koşullarıyla savaştadır. Adaletsizlikle, ahlaksızlıkla savaştadır.”

“İmralı canisini sal, ömür boyu başkanlığı al”

İktidara “Kimle barışacaksınız?” diye soran Dervişoğlu, “Suriye-PKK ve anayasa” sözlerinin yan yana gelmesinin bir anlamı olduğunu belirtti ve şu şekilde devam etti: 

Peki soruyorum, kimle barışacaksınız? Neyin savaşını kimler vermiştir de, şimdi barış yapılacaktır? Öldürülen asker, polis, öğretmen, mühendis, Kürt, Türk, Alevi, Sünni savaşta mı ölmüşlerdir? Teröre savaş ismini koymaya çalışanlar mı, Türkiye’ye barış getirecektir? Kandırmaya çalıştığınız millet değil ahmak olan sizsiniz. Bugün demokrasinin d’si yoktur. Demokrasinin hiçbir kurumunun kalmadığı kimsenin ağzını açamadığı sivil toplumun köküne kibrit suyu ekilmiş Türkiye’de kimler, neyin müzakeresini, ne amaçla yapacaklardır. Bugün hukukun h’si yoktur. Bu halde ismini bile koyamadıkları bir süreci, hangi hukuka dayanarak, neyle neticelendireceklerdir İşte bu sağlamayı yaptığımızda sonuçlar kendisini ele vermektedir. Çünkü birbirine bağlanan üç şey aynı anda gevelenmektedir ‘Suriye-PKK-Anayasa.’ Üçünün de bağlandığı noktayı tahmin etmen zor değildir. İmralı canisini sal, ömür boyu başkanlığı al. O yüzden baki olan ve tekrarlanması gerek soru muhakkaktır. Aklında, kalbinde ve ruhunda Atatürk’e şükran, sevgi ve minnet besleyenler, Cumhuriyetin vatandaşı, Türk Milletinin mensubu olmaktan onur ve gurur duyanları ne yapacaklar, ne karar verecekler ve hangi adım atacaklardır?

“Devlet aklı dedikleri şey, Mondros’u mütareke edenlerle, Sevr-i imza edenlerle aynı akıl”

Bu ihanet iştirakine dahi ulusallık atfetmekten çekinmeyen cüret edenler emin olun ki o mızrağı saplarken de cüretinden taviz vermeyecektir. Bu alçaklığı yasallaştırmak için kendilerini bu hayasızlığa paspas edenler veyahut sessiz kalarak, başını öte yana çevirenler, veyahut kameralara sırıtarak el sıkışma pozları verenler bilsinler ki keser döner sap döner, gün gelir hesap döner. Devlet, devleti yönetenlerce yıkılmaktadır. Bunların devlet aklı dedikleri şey, Mondros’u mütareke edenlerle, Sevr-i imza edenlerle aynı akıldır. Onlar da vatanı işgalcilere teslim ederken ‘devlet aklıyla’ hareket etmekteydiler.

“Müzakere yapmayacağız”

Buradan bir kez daha ilan ediyorum, elde ettikleri sayısal çoğunlukla Milli Mücadele’nin karargahı, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin iradesini yok sayan, bundan aldığı güçle, Türkiye Cumhuriyeti devletini saraya peşkeş çeken, son olarak da üniter bütünlüğümüzü, milli şuurumuzu ve millet kimliğimizi, etnik ve bölgesel modüllere ayırmak yolunda olan bu iktidar ve ortaklarıyla, onların istekli, gönülsüz, şuurlu ya da şaşkın işbirlikçileriyle bir arada olmayacağız. Adına ne derlerse desinler, açılım, demokrasi veya anayasa bizim için hiç fark etmez. İhanet şebekeleriyle, millet ve cumhuriyet düşmanlarıyla, kapalı kapılar arkasında hiç bir görüşme ya da müzakere yapmayacağız. Bizim bu büyük milletten saklayacak bir planımız yok. Her şey bu milletin bilgisi dahilinde ve kamuoyuna açık bir biçimde yaşanacaktır. Bu nesebi gayrı sahih planı, Mondros gibi, Sevr gibi yırtıp atmak için sokaklarda, meydanlarda, Mecliste, nerede ve nasıl gerekiyorsa her yerde mücadele dönemi başlamıştır. Parolamız belirlidir, ‘Türkiye’yi Türksüzleştirmeyeceğiz.’ Türk milletini böldürmeyeceğiz, cumhuriyetin niteliklerini değiştirtmeyeceğiz.”

“Biz seni topaç gibi kimlerin çevirdiğini biliyoruz”

Bahçeli’nin kendisine gösterilen nezaketi suistimal ettiğini ifade eden İYİ Parti başkanı şu ifadeleri kullandı: 

“Yeri değil tahminen ama bilinmesini isterim ki; bundan sonra hak etmeyen bazı insanlara nezaket ve hürmet göstermekten geri duracağım. Çünkü kendisine gösterilen nezaketi suistimal edenler var. Aldığımız aile terbiyesi ve geçmişimize olan saygımızdan dolayı sergilediğimiz hassasiyeti istismar ederek bunu fırsatçılığa çevirmekten utanmayanlar var. Buradan kendilerine sesleniyorum; benim hürmetim, sana değil oturduğun koltuğadır. Çünkü ben o koltuğun ilk ve gerçek sahibini tanıyorum. Şahsına bu zamana kadar gösterdiğim saygıyı, o koltuğun gerçek sahibine duyduğum vefanın sadakası saymanı da temenni ediyorum. Bu kadarı sana kâfi, fazlası da esasen bana yakışmaz. Biz seni topaç gibi kimlerin çevirdiğini biliyoruz.

“Bu parti siyasetçiyim diye poz kesmeye çalışanların fotoğraf stüdyosu değil”

Vatandaşlarımıza olduğu kadar, seçmenimize karşı da bir sorumluluğumuz olduğu unutulmamalıdır. Bunun hilafına bir hareket planı olan, başka türlü hesapları olan veya İYİ Parti seçmeni dışında hesap verdiği başka bir makamı olan varsa bilsin ki ortamızda yeri yoktur. Çünkü, milli mücadele vakti ihanete merhamet olmaz. Seçildiği oyların ne manaya geldiğini hala bilmeyen varsa, o seçmenlerin verdiği meclis görevinin neyi gerektiğini anlamayan veyahut bu çabayı vermek yerine, bundan kaçmayı tercih edenler varsa size açık olan kapıların nereler olduğu malumdur. O kapılarda, yakasında taşıdığı milletvekili rozetinin yükünü, kuyumcu tartısındaki sayıdan ibaret görenlere, aynı tartıyla gramajı yüksek rozetler takmak isteyenler de vardır. Bize, cüreti ve gururu 3 gram olanlar lazım değildir, bu parti siyasetçiyim diye poz kesmeye çalışanların fotoğraf stüdyosu değildir. Biz, milletinden ve seçmeninden başka hiç kimseye bir borcu olmayanların, başına bu memleketten başka hiçbir şeyi takmayanların partisiyiz. Kimse kendisini, bu büyük vefanın ve alın terinin üzerinde görme cüretine kapılmasın. Kimse Türk Milletine, onun devleti, gafillerce ele geçirilmişken onun varlığına karşı topyekün bir kalkışma yapılıyorken, kahve dedikodularıyla sosyal medya şovmenliği yaparak kahramanlığa kalkışmasın. Niyeti iyi olanlar da, amellerini aynı düzgünlükte ölçsün ve biçsinler. Tersine ihtiyacımız yoktur. Bilinsin ki, kimler İYİ Parti içinde beyhude sorunlar yaratmak istiyorsa onlar Türk Milletine sorun diye bakıp sorun yaratanlarla bir ve birebirdir. Ve bu çabanın otağı olan İYİ Parti’nin onlara ihtiyacı yoktur. Benim de artık bunları müsamahayla karşılamaya tahammülüm yoktur. Hürriyeti 3 kişi getirdi, Kurtuluş Savaşına 19 kişi başladı. Bugün burada kimlerle berabersem, yarınlarda da onlarla birlikte olacağım. Bugünden tezi yok gidenlerle değil, gelenlerle ilgileneceksiniz.”

Ayşe Kulin: Güzellik başarıyla eş paha olsaydı, en iyi romanları Ajda Pekkan yazardı

_____________________________________________________________________________________________________

Günün öne çıkan haberleri

TIKLAYIN | Uzmanlar İstanbul karı için tarih verdi!

TIKLAYIN | Türkiye’de 2024’te en çok satılan otomobil markaları belli oldu

TIKLAYIN | Wanda Nara barışmak istedi, Icardi reddetti

TIKLAYIN | Tarım Kredi’de 5,5 milyonluk vurgun!

TIKLAYIN | 10 soruda özel okul fiyatları: Ne kadar zam gelecek, yemek ve servis fiyatları ne olacak?

TIKLAYIN | Ertuğrul Özkök: Orta Doğu’da dengeleri sarsacak bir fotoğraf

 

 

 

Diğer Güncel Haberler İçin Tıklayın / Bursa Haber – Bursa Gündem – Bursa Gündem Haber – Bursa Haberleri – Bursa Son Dakika 

Bizi İnstagram’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber

Bizi X’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHbr

Bizi Facebook’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber

Bizi Youtube’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber

Bizi Linkedin’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber 

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Saadet-Gelecek Ortak Grup Toplantısında “Dem Parti İmralı Heyeti” Çıkışı: ‘Kapalı Kapı’ Siyasetini Desteklemiyoruz!

HIZLI YORUM YAP