32,6501$% -0.1
35,4693€% 0
2.507,01%-0,16
4.062,00%1,15
16.274,00%1,16
2.388,16%-0,12
10.851,78%-0,19
Prof. Dr. İsmail Tufan- Yaşlılar çoğalıyor, sosyal siyasetler değişiyor… Zamanla insanlar çalışmayı bırakıyor ve yeni insanlar işe başlıyor. Lakin işe başlayan ve işten çıkanların sayısı aynı değil. Doğurganlık oranı, doğal felaketler ve hastalıklar (örneğin Kovid-19), nüfusta değişikliklere neden oluyor. Bunlar, çalışan sayısını da etkiliyor.
Yaş kümelerinin farklı büyüklükleri, sadece istihdamı değil, toplumun diğer alanlarını da etkiliyor. Yaş kümelerinin oranlarına göre muhakkak eserlere olan talep değişiyor. Ayrıyeten anaokulu, okul ve üniversitelerin doluluk oranları etkileniyor. Yaşlı insanların çalışma yaşındaki insanlara oranındaki değişim, emeklilik maaşlarının sağlanması açısından önemli. Nüfus dalgalanmaları, çeşitli meselelere yol açar ve bunların tahlili efor gerektirir.
Ülkemizin demografik (nüfus) yapısındaki değişim, çocuk nüfusun azalması, çalışma yaşındaki nüfusun ve yaşlı nüfusun artmasıyla alakalı. Çocuk nüfus hızla azalırken, yaşlı nüfus hızla artmaktadır. 20 yıl önce nüfusumuzun genç olmasından övünülüyordu. O zamanlar her 3 bireyden biri çocuktu (yüzde 26), bugün ise her 5 şahıstan biri çocuk (yüzde 21). Aynı periyotta, yaşlı nüfus yüzde 7’den yüzde 10’a çıktı (TÜİK 2024).
ÖNLEM ALINMAZSA SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİ ZORLANIR
*Geleceğimizin formlandığı bu periyotta, yaşlı nüfusun artması ve sosyal siyasetlerin değişmesi ne manaya geliyor? Kısaca bir göz atalım…
Yaşlanan insanlar iş gücünden ayrılıyor ve yeni nesiller iş gücüne katılıyor. Lakin bu geçiş ülkemizde istikrarlı değil. Kısa süre öncesine kadar 40 yaşındakileri emekli yapıyorduk. Ayrıyeten sık yaşadığımız doğal afetler ve beklenmedik anda ortaya çıkan salgın hastalıklar da çalışma hayatına katılan kişi sayısında dalgalanmalara yol açıyor. Çalışma yaşlı sayısı ve oranındaki değişim, sosyal güvenlik ve emeklilik sistemlerinde önemli değişikliklere hazırlıklı olmamızı gerektiriyor.
*Peki emeklilik ve sosyal güvenlik sistemi yaşlılar için ne kadar güvenli?
Gençlerin emekli maaşlarının garantide olduğunu söylemek çok zor. Yakında sosyal sigorta primlerinde artış bekliyorum. Doğurganlık azaldıkça, emekli maaşlarını ödeyecek kâfi sayıda çalışan olmayacak. Sağlık harcamaları artıyor, akut ve kronik hastalar, engelliler, bakıma muhtaçlar çoğalıyor. Bu yüzden sosyal güvenlik sistemi, tedbir almazsak, çökebilir.
*Yaşlılara destek ve yardım konusunda neler gündeme alınabilir?
Yaşlıların bir kısmı, özellikle 80 yaşını aşanlar, bedensel, duygusal ve sosyal zorluklarla daha sık karşılaşıyor. Bu yaşlılara daha fazla sahip çıkmalıyız. Sosyal devleti daha güçlü şekilde harekete geçirmeliyiz. Gerontolojik destek hizmetleri, yaşlı bakım merkezleri ve sosyal etkinlikler dikkate alınmalıdır. Basit ama etkili gerontolojik müdahalelerle daha sağlıklı, mutlu ve bağımsız yaşlıları çoğaltabiliriz.
Prof. Dr. İsmail Tufan, kurucusu olduğu 60+ Tazelenme Üniversitesi mezuniyetinde…
EMEKLİ VE ÇALIŞAN NEREDEYSE EŞİT
Ülkemizde emekli ve çalışan sayısı neredeyse eşit. Bu durumda, gençlerin emeklilik maaşlarının teminatta olduğunu söylemek zor. Sosyal masrafların karşılanmasında zorluklar yaşanabilir ve bu, sosyal sigorta primlerinin artmasına yol açabilir. Nüfus artış suratının azalması ve doğurganlığın azalması, emekli maaşlarını ödeyecek kâfi çalışan olmamasına neden olabilir.
Sağlık masrafları da artıyor. Bu durum, ekseriyetle yaşlılara bağlanmaktadır. Halbuki sağlık harcamaları, birçok faktöre bağlıdır. Arz ve talep yönlü maliyet faktörleri, sağlık harcamalarını etkiler. Arz tarafında, temel girdiler ve işgücü maliyetleri, tıbbi – teknik imkanlar, hizmet sağlayıcıların sayısı ve fiyatlandırma sistemleri yer alır. Talep tarafında ise ihtiyaçlar, gelir seviyesi ve sağlık eserlerinin fiyatı etkili olur.
3 önemli sorun daha var: Kronik hastalıklar, engelliler ve Alzheimer hastaları. Kronik hastalıklara erken yaşlarda yakalanıyoruz ve yaşlılıkta bunlara eklenen yenileriyle yaşıyoruz. Nüfusumuzun yüzde 12’si engellidir ama hepsi yaşlı değildir. Demans hastalarının sayısı hızla artmaktadır. Bunların yüzde 50-60’ını Alzheimer hastaları oluşturur. Bakım kurumları ekseriyetle bu hastaları kabul etmez ve aileleri tarafından bakılırlar (Tufan, 2016).
NASIL ‘YAŞLI DOSTU’ BİR ÜLKE OLABİLİRİZ?
İnsanlar yaşlandıkça fizikî, duygusal ve sosyal zorluklarla karşılaşır. Yaşlıların sağlık problemleri ekseriyetle kronik hastalıklar, hareket kısıtlılıkları ve genel sağlık kaybı halindedir. Fizik tedavi ve rehabilitasyonun yanı sıra düzenli tabip denetimleri gereklidir. Evden çıkamayanlar için seyyar sağlık ve bakım hizmetleri sunulmalıdır.
Yaşlılar, izolasyon ve yalnızlık gibi meselelerle da karşılaşır. Sosyal destek hizmetleri, istekli hizmetler, gündüz yaşlı bakım merkezleri ve sosyal etkinlikler, yaşlıların topluma daha aktif katılmalarına yardımcı olur. Günlük yaşam aktivitelerini sürdürebilmeleri için çeşitli yardımlar sunulabilir. Ev temizliği, yemek pişirme, alışveriş ve bakım hizmetleri gibi dayanaklarla yaşlıların bağımsızlıkları korunabilir.
Yaşlılar, gelir kaybı ve artan sağlık sarfiyatları nedeniyle fakirleşme riskiyle karşı karşıyadır. Emekli maaşları ve sosyal yardım programları büyük kıymet taşır. Yaşlıların ekonomik kaynaklara erişimini kolaylaştırmak için danışmanlık hizmetleri ve finansal planlama yardımları da sunulmalıdır. Bu hizmetlerle yaşlılara daha sağlıklı, mutlu ve bağımsız bir yaşam sağlanabilir ve toplum olarak lafta değil icraatta “yaşlı dostu” bir ülke olabiliriz.
TÜRKİYE’DE EMEKLİLİK SİYASETİ VAR
Nüfusumuz hızla yaşlanıyor, fakat muhakkak bir yaşlılık siyasetimiz yok. Şu anda, yaşlılık siyaseti yerine emeklilik siyaseti ön planda.
Batı ülkelerinde yaşlanma ve bununla bağlı sosyal çatışmalar, sosyopolitik bir sorun olarak 1980’lerin ortalarına kadar, devlet müdahaleleri ile çözülmeye çalışılıyordu. Daha sonra yaşlıların “müşterileştirilmesi” tartışması başladı. Sağlık, finansal durum, sosyal ilişkiler ve barınma gibi eksikliklerle ele alınıyor.
Son yıllarda, yaşlıların eksiklikleri daha az tanınabilir hale geldi. Bu nedenle, yaşlılık siyaseti hem yaşlıların spesifik sorunlarını dikkate almalı hem de gelecekte yaşlılık problemlerine dahil olma ihtimali olanların (çocuklar, gençler) riskini azaltmalıdır.
BU YAZI DİZİSİNDE NELER VAR?
TÜİK’in son araştırması, Türkiye’de doğurganlığın, nüfusun yenilenme seviyesinin altına düştüğünü ortaya koydu. Yani Türkiye’de yaşlı nüfus artıyor. Bu konuda, Akdeniz Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Gerontoloji Kısmı Kurucu Başkanı Prof. Dr. İsmail Tufan’ın görüşlerine başvurduk. Türkiye’de Gerontoloji Bilimi ve yaşam uzunluğu eğitimi destekleyen ilk üçüncü yaş üniversite modeli olan 60+ Tazelenme Üniversitesi’nin de kurucusu olan Tufan, Milliyet okurları için 3 günlük bir yazı dizisi hazırladı.
YARIN: Yaşlılıkta hastalıktan önce sıhhate odaklanılmalı…
Bu Faizlerle Ev Almak İmkansız
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.