32,9719$% 0.37
35,6950€% 0.36
2.516,65%0,81
4.091,00%0,61
16.386,00%0,60
2.372,87%0,40
10.714,06%-0,76
Gazeteci Nagehan Alçı’nın 2013 yılında bir televizyon kanalında sunduğu programın yayından kaldırılması üzerine bir X (Twitter) kullanıcısı, Gündüzleri kaynım bana kaydı, akşamları Fidan kalsın mı? Ne yapsa olmuyor işte! şeklinde bir paylaşımda bulunmuştu, müellifimiz Mine Kırıkkanat ise paylaşımı alıntılayarak Taze kaşarın programı yayından kaldırılmış ifadesini kullanmıştı.
Nagehan Alçı’nın şikayeti üzerine 2014 yılında İstanbul 36. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davada, Mine Kırıkkanat’a alenen hakaret suçundan 2 bin 610 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmişti. Cezanın ardından yazar Mine Kırıkkanat mevzuyu AYM’ye taşıdı. Kırıkkanat müracaatında, şikayete konu paylaşımın eleştirel mahiyette olduğunu savunarak kaşar sözünün çok tecrübe kazanmak veya güzele gitmeyen bir harekete ya da bir işe alışarak artık ondan üzüntü duymaz hale gelmek manasındaki ‘kaşarlanmak’ olarak kullanıldığını, kaşarlanmak tabiriyle Alçı’nın programını eleştirdiğini, lakin mahkemenin münasebet açıklamadığını ve ifade özgürlüğünün ihlal edildiğini ileri sürdü.
Başvuruyu değerlendiren Yüksek Mahkeme’nin gerekçeli kararı, Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayımlandı. Kararda, şöyle denildi:
Anayasa Mahkemesi demokratik toplum nizamının gereklerine uygun sözünden ne anlaşılması gerektiğini daha önce pek çok kez açıklamıştır. Temel hak ve özgürlüklere yönelik bir müdahalenin demokratik toplum tertibinin gereklerine uygun kabul edilebilmesi için zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılaması ve orantılı bir müdahale olması gerekir. İfade özgürlüğü üzerindeki sınırlamanın demokratik bir toplumda zorlayıcı bir toplumsal muhtaçlığın karşılanması gayesine yönelik ve istisnai nitelikte olması gerekir. Müdahaleyi oluşturan önlemin zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığının kabul edilebilmesi için maksada ulaşmaya elverişli olması, başvurulabilecek en son çare ve alınabilecek en hafif tedbir olarak kendisini göstermesi gerekmektedir. Gayeye ulaşmaya yardımcı olmayan veya ulaşılmak istenen emele göre bariz bir biçimde ağır olan bir müdahalenin zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığı söylenemeyecektir.
Orantılılık ise sınırlamayla ulaşılmak istenen amaç ile başvurulan sınırlama önlemi arasında aşırı bir dengesizlik bulunmamasına işaret etmektedir. Kamu gücünü kullanan organların niyetlerin açıklanmasına ve yayılmasına müdahale ederken ifade özgürlüğünün kullanılmasından kaynaklanan faydadan daha ağır basan, korunması gereken bir menfaatin ve kişiye yüklenen külfeti dengeleyici sistemlerin varlığını somut olgulara dayanarak göstermeleri gerekir.
Bununla birlikte ifade özgürlüğü, sıkı bir şekilde yorumlanması gereken istisnalara tabidir ve herhangi bir kısıtlama ihtiyacı ikna edici bir şekilde tesis edilmelidir. Anayasa’nın 26. hususunun ikinci fıkrasına göre ifade özgürlüğünün sonlandırılma nedenlerinden ve bu bağlamda ifade özgürlüğünü kullananların uyması gereken görev ve sorumluluklardan biri de diğerlerinin şöhret veya haklarının korunmasıdır. Bireyin erdem ve prestiji, kişisel kimliğinin ve manevi bütünlüğünün bir kesimini oluşturur ve Anayasa’nın 17. unsurunun birinci fıkrasının müdafaasından faydalanır. Devlet, bireyin onur ve prestijine keyfi olarak müdahale etmemek ve üçüncü kişilerin saldırılarını önlemekle yükümlüdür.
Anayasa Mahkemesi evvelki kararlarında bu iki hak arasında adil bir istikrarın gözetilip gözetilmediğini değerlendirmiştir. Bu, soyut bir değerlendirme değildir. Çatışan haklar arasında dengeleme yapılabilmesi için kullanılan tabirlerin tipinin, kamusal tartışmalara katkı sunma kapasitesinin, sözlere yönelik kısıtlamaların niteliğinin ve kapsarnının, tabirlerin kim tarafından dile getirildiğinin, kime yöneldiğinin, tarafların ünlülük derecelerinin, ilgili kişilerin evvelki davranışlarının ve kamu ile diğer kişilerin kullanılan ifadeler karşısında sahip oldukları hakların tartısının kıymetlendirilmesi gerekir.
Başsavcılık, sosyal paylaşım platformlarında müştekiyle ilgili olarak hakaret içeren çok sayıda paylaşım yaptığı iddiasıyla müracaatçı hakkında kamu davası açmıştır. Mahkeme ise yargılama sonucunda sadece ‘Taze kaşarın programı yayından kaldırılmış’ halindeki paylaşımın müracaatçı tarafından yapıldığını kabul ederek müracaatçının hakaret suçundan cezalandırılmasına karar vermiştir.
Başvurucu, şikayete konu paylaşımdaki ‘kaşar’ ibaresinin bir hareketle çok tecrübe kazanmak veya güzele gitmeyen bir harekete ya da bir işe alışarak artık ondan üzüntü duymaz hale gelmek manasındaki ‘kaşarlanmak’ tabiri temelinde kullandığını ve söz konusu ifade ile müştekinin yaptığı programı eleştirdiğini ileri sürmektedir. Lakin müracaatçının paylaşımındaki şikayete konu tabirin hangi manada kullanıldığı ve müştekiyi ne şekilde rencide ettiğinin Mahkeme tarafından değerlendirilmediği görülmüştür. Mahkeme sadece şikayete konu sözün müracaatçı tarafından paylaşıldığını ve şikayetin yasal süresi içinde yapıldığını tespit etmekle yetinmiş; müracaatçı ile müşteki arasında bir hasımlık bulunup bulunmadığını, müracaata konu sözün dile getirilme nedenini, kullanılan kelamın arka planı olup olmadığını, müştekinin evvelki davranışları nedeniyle kendisine yöneltilen kelamlara katlanması gerekip gerekmediğini tartışmaksızın başvurucuyu hakaret suçundan mahkum etmiştir. Mahkeme, taraflar arasındaki olayların ve yapılan paylaşımın bütününe bakarak müracaatçının ifade özgürlüğü ile müştekinin onur ve prestijin korunması hakkı arasında bir denge kurmaya çalışmamış; değerlendirme yapmaksızın söz konusu tabirin hakaret cürmünü oluşturduğunu kabul etmiştir.
Sonuç olarak üstteki açıklamalarla birlikte değerlendirildiğinde ilk derece mahkemesi karar verirken kullanılan sözleri bağlamından koparmaksızın olayın bütünselliği içinde değerlendirmemiş, müracaatçının mahkumiyetinin zorunlu bir ihtiyacı karşıladığını ortaya koyamamıştır. Mahkemenin ileri sürdüğü münasebet müracaatçının ifade özgürlüğü hakkına yapılan müdahale için ilgili ve yeterli olarak kabul edilemez.
Açıklanan münasebetlerle Anayasa’nı 26. hususunda teminat altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
AYM, Mine Kırıkkanat’ın ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine oy birliğiyle karar verdi. AYM, yeniden yargılama yapılması için belgeyi İstanbul 36. Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderdi ve Mine Kırıkkanat’a 10 bin lira tazminat ödenmesini hükmetti.
Şırnak İdil’de Şap Hastalığı Tespit Edildi: Hayvan Giriş ve Çıkışları Yasaklandı
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.