34,2417$% 0.13
37,0919€% 0.9
2.952,11%0,93
4.968,00%0,48
19.812,00%0,49
2.683,85%0,88
8.807,90%-0,61
NATO 75’inci yıldönümünde düzenlediği Washington Zirvesi ile Rusya’yı doğrudan tehdit olarak tanımlayarak Çin’e yönelik tenkitlerinin dozunu artırırken, Ankara açısından en büyük kazanımlardan biri 2026 zirvesi için Türkiye’nin ev sahipliğinin karara bağlanması oldu.
NATO üyesi 32 ülkenin başkanları 9-11 Temmuz tarihleri arasında Washington’da bir araya geldi. Zirve sonrası yayınlanan 38 unsurluk ortak bildiride önemli kararlara imza atıldı.
Bu arada zirve marjında olması beklenen ABD Başkanı Joe Biden’ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la Beyaz Saray’da görüşmesi ise gerçekleşmedi. Böylelikle Erdoğan ilk kez bir ABD Başkanı tarafından resmi ziyaretle ağırlanmamış oldu.
2025’ten sonraki zirve Türkiye’de olacak
Washington Tepesi’nin Türkiye açısından en önemli kazanımlarından biri 2025’teki Hollanda Lahey buluşmasından sonraki tepenin Türkiye’de yapılmasının karara bağlanması oldu.
Türkiye’deki son NATO zirvesi 2004 yılında İstanbul’da düzenlenmişti.
Türk diplomatik kaynaklar Türkiye’nin muhtemelen de İstanbul’un ev sahipliği yapacağı bu zirve için yüksek olasılıkla 2026 yılını işaret ediyor.
Türkiye’nin eski NATO Daimi Temsilcisi Emekli Büyükelçi Mehmet Fatih Ceylan zirve sonuç bildirisinde tarih olarak 2026’nın zikredilmediğini zira normalde NATO tepelerinin genelde iki yıllık dönemler içinde yapıldığını ancak Rusya’nın Ukrayna işgali ile bu durumun değiştiğini söylüyor.
Bu yine bir yıl şeklinde mi devam edecek yoksa tekrar iki yıla mı çıkarılacak, şu anda kestirmek güç diyen Ceylan da 2026 yılını yüksek ihtimal dahilinde görüyor ve bu kararın alınmasını önemli ve anlamlı buluyor.
Peki 2026 zirvesi için Türkiye’nin seçilmesinin sembolik değeri ne?
Zirve sonuçlarını DW Türkçe’ye değerlendiren EDAM Yöneticisi Sinan Ülgen 2026 doruğunun Türkiye’de yapılacağının teyit edilmesini Türkiye açısından bir diplomatik kazanım olarak kıymetlendirerek, şöyle konuşuyor:
2004 yılından bu yana Türkiye’de bir NATO zirvesi yapılmıyordu. Dolayısıyla ortadan yaklaşık 22 yıl geçtikten sonra bu zirve yapılacak. 2026’daki mümkün güvenlik konjonktürü göz önüne alındığında yine kritik bir periyoda tekabül edecek bu zirve. Bu da Türkiye bakımından diplomatik kazanım olarak görülmeli.
Ceylan da son dönemlerde İttifak ile ilgili Türkiye içinde yapılan tartışmaları hatırlatıyor. Biz içinde miyiz, dışında mıyız, bunu bir türlü kestiremiyoruz. Sen bu kulübün 72 yıldır içindesin. Ama dışındaymışsın gibi konuşuyorsun. İçeriden natürel ki eleştirirsin veya kusurlu bir istikamete gittiğine inanıyorsan oturur bunu müzakere edersin diyen Ceylan, bu tepenin Türkiye’de yapılacak olmasının Türkiye’nin İttifak’ın içinde olduğunu göstermesi açısından önemli ve anlamlı olduğunu ifade ediyor.
Terörizmle mücadele Ankara’nın beklentilerini karşılıyor mu?
Zirvede NATO’nun terörizmle çabadaki katkıları ve izleyeceği strateji hakkındaki doküman de güncellendi. Türkiye’nin bu bahisteki hassasiyeti biliniyor ve Ankara zaman zaman başta ABD olmak üzere müttefiklerini yeterli destek vermedikleri gerekçesiyle eleştiriyor.
DW Türkçe’nin diplomatik kaynaklardan edindiği bilgiye göre zirve sonuç bildirisinde terörizmle mücadele NATO’nun karşı karşıya olduğu ikinci büyük tehdit olarak kayda geçirildi ve daha önce atanan Terörizmle Mücadele Koordinatörü için daha rahat çalışabileceği bir ortam yaratıldı.
Ceylan, terörle mücadele konusunun aslında NATO için yeni olmadığını, yıllar içinde farklı müttefiklerde gerisi gerisine düzenlenen terör saldırıları ile müktesebatın giderek genişlediğini söyleyerek, son bildirinin birçok yerinin bu konuda evvelden üzerinde mutabık kalınmış formüllere dayandığını belirtiyor.
İttifak’ın terörle uğraşa 360 derece panoramik açıyla baktığını belirten Ceylan, rehberin güncellemesinin önemli olduğunu söylüyor. Ceylan, NATO terörle mücadele konusunda Türkiye’nin de teşebbüsleriyle geçmişe kıyasla zaman içinde daha ileri bir noktaya getirildi diyor.
Ceylan Vilnius zirvesinde Kuzey, Orta ve Güney Avrupa için olmak üzere üç tane bölgesel savunma planının geliştirildiğini hatırlatarak, Güney Avrupa için geliştirilen bölgesel savunma planının tehdit değerlendirmesi kısmında Türkiye’nin ne elde ettiğine bakmak lazım diyor.
Ceylan’ın da dikkat çektiği şekilde bu savunma planları zımnî dokümanlar.
Ülgen de terörle çabaya asimetrik tehdit bağlamında siyasi öncelik olarak atıfta bulunulmasını önemli bularak, şunları söylüyor:
NATO’nun terörle mücadele stratejisine yönelik iki tane revize ettiği eylem planı var. Biri, teröre karşı yani counter terörizm eylem planı. İkincisi de uluslararası toplumun terörle mücadele konusundaki tavrına yönelik bir eylem planı. Bu ikisi de Türkiye’nin gündeminde önemli yer tutan ögeler.
Öte yandan Türk diplomatik kaynaklar balistik füze savunması bağlamında, tehdidin büyüdüğünün açık bir şekilde kayda geçirildiğine ve tüm NATO müttefiklerinin tamamen koruma kapsamına alınması taahhüdünün yeniden kabul edildiğine de dikkat çekiyor.
Savunma yaptırımları için istenen alındı mı?
Zirveye giderken Ankara’nın en önemli önceliklerinden biri de savunma alanında Türkiye’ye yönelik bazı müttefik ülkelerin sınırlama ve kısıtlamalarının hafifletilmesi idi.
Türk diplomatik kaynaklar zirvede müttefiklerin birbirlerine yaptırım uygulamamaları gerektiği yönünde Vilnius Doruğu’nda alınan kararın yeniden teyit edildiğini belirtirken, diğer taraftan bu teyidin çok güçlü sözlerle yapılmaması ise dikkat çekti.
Türkiye savunma yaptırımları ile ilgili özellikle ABD ve Almanya ile sorunlar yaşıyor.
Sonuç bildirisinin 11’inci unsurunda bu bahse yer verilerek, Müttefikler arasında savunma ticareti ve yatırımın önündeki engelleri, uygun olan bir şekilde, azaltmaya ve ortadan kaldırmaya devam edeceğiz ifadesi kullanılıyor.
Ceylan müttefikler arası savunma ticareti ve yatırımların önündeki manilerin kaldırılması, teknoloji paylaşımının daha geniş ölçekte yapılması konusunun 2021’den bu yana NATO’nun gündeminde olduğunu anımsatarak, son bildiride geçmişte kullanılan formüllerin teyit edilmesini çok yeterli görmese de önemli buluyor. Ceylan, Şayet akılcı yollardan kullanılırsa bu Türk savunma sanayi için yeni imkanlar ortaya çıkarabilir diyor.
Bu arada NATO’nun savunma harcamaları bakımından belirlediği seviyenin Türkiye tarafından karşılanmış olduğu da zirvede kayda geçirildi. Türkiye’nin savunma harcamaları Türkiye Gayrisafi Milli Hasılası’nın yüzde 2’si seviyesinde seyrediyor.
Türkiye’nin Vilnius Tepesi’nde kabul ettiği NATO’nun savunma sanayii kapasitesinin geliştirilmesine yönelik destek planını yinelediği ve yeni bir destek taahhüdünde bulunduğu da öğrenildi.
İsrail’in NATO’yla iştirak ilişkisi
Bu arada zirvede Gazze’de devam eden savaş Türkiye’nin istediği ölçüde ele alınmazken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın basın toplantısında İsrail’in NATO ile ortaklığı ile ilgili açıklamaları gündeme taşındı.
Erdoğan İttifakımızın temel pahalarını ayaklar altına alan İsrail yönetiminin, NATO ile paydaşlık bağlantısını sürdürmesi mümkün değildir. Filistin topraklarında kapsamlı ve sürdürülebilir barış tesis edilene kadar İsrail ile NATO nezdinde iş birliği yapılması istikametindeki teşebbüsler, Türkiye tarafından onaylanmayacaktır ifadelerini kullandı.
Uzun yıllar hem Brüksel hem de Ankara’da NATO mesaisi yapan Emekli Büyükelçi Ceylan, NATO ile Akdeniz diyaloğu çerçevesinde ortaklığı bulunan İsrail için neler yapılabileceğini şöyle aktardı:
Akdeniz Diyaloğu çerçevesinde yapılan müzakereleri veya NATO’nun İsrail’le ikili çerçevedeki temaslarını kesmeye dönüp tavır izlenebilir. Bunu Mavi Marmara döneminde de yapmıştık. Mesela NATO yetkililerinin İsrail yetkilileriyle olan temaslarına izin vermemiştik.
Öte yandan Ceylan, Akdeniz Diyaloğu kapsamında sadece İsrail’in değil diğer Akdeniz ülkelerinin de bulunduğuna ve Türkiye’nin engellemelerine onların da takılabileceğine dikkat çekerken, İspanya gibi bazı müttefiklerin ise Türkiye’ye bu siyasetinde destek olabileceğini ekliyor.
Ukrayna’ya katkılar için önemli karar
Zirvenin Türkiye için bir diğer önemli sonucu Ukrayna’ya yönelik nakdî olmayan katkıların da NATO tarafından tanınması oldu.
Müttefikler önümüzdeki yıl boyunca Ukrayna’ya 43 milyar dolarlık askeri yardım sözü verdi.
Bu çerçevede edinilen bilgiye göre Türkiye’nin Montrö Mukavelesi’ni uygulaması ve süreç boyunca sarf ettiği diplomatik teşebbüslerin katkılar arasında sayılması söz konusu olabilir.
Ülgen bu kararın Türkiye açısından ayrıntılarını şöyle açıklıyor:
Bunun pratikte nasıl hayata geçirileceği konusunda şimdi gereğince bir somut çerçeve oluşmuş değil. Zira Türkiye’nin özellikle mesela Boğazlar rejimini tetiklemesi ve Montrö Mukavelesi’nin 19’uncu hususunu devreye sokması Rusya için Karadeniz donanması itibariyle sıkıntı yarattı. Ama bunun rakamsal karşılığa dökmek nasıl olacak bunu şimdi bilmiyoruz.
Rusya, savaşan devletin savaş gemilerinin Boğazlardan geçmesini yasaklayan Montrö’nün 19’uncu hususu nedeniyle Akdeniz’den Karadeniz donanmasına gemi transfer edemedi ve bunun da savaşta Ukrayna lehine bir etkisi oldu.
Ülgen, sonuç bildirisi ile böyle bir unsurun kabul edilmesinin Türkiye’nin avantajına olduğunu söyleyerek, zira Türkiye’nin birebir değil ama hibe yardımlar bakımından birçok NATO ülkesinin epeyce gerisinde olduğuna işaret ediyor.
NATO’nun güney ülkeleriyle irtibatı
Ülgen, bu doruğun Türkiye bakımından bir evvelki İsveç ve Finlandiya’nın üyeliklerinin tartışma konusu olduğu NATO zirvesi kadar zor ve problemli bir toplantı olmadığına da dikkat çekerken vurgulanması gereken önemli bir sonucu NATO’nun güneyindeki ülkelere yönelik bir strateji ortaya koyması olarak gösteriyor.
Bu amaçla içinde Türkiye’den de bir temsilcinin bulunduğu bir uzmanlar raporunun kabul edildiğini belirten Ülgen, Şimdi bu rapor doğrultusunda NATO güney ülkeleriyle irtibatını güçlendirmek için bir özel temsilci atayacak. Bu da Türkiye’nin genel olarak NATO içinde savunduğu bir tavır. Zira sadece doğudan gelen Rusya tehlikesine karşı değil aynı zamanda güneyden gelen tehditlere karşı da hassas olunması konusunda Türkiye ısrarcı tespitinde bulunuyor.
Öte yandan zirvede NATO-AB alakaları açısından iki örgüt arasında iş birliğinin daha eski bir periyoda dayanan bir müktesebat temelinde yürütülmesi karara bağlandı. Türk diplomatik kaynaklar bu yazım biçiminin Türkiye’nin tercih ettiği bir politikayı yansıtması açısından değer taşıdığını belirtiyor.
Diğer Güncel Haberler İçin Tıklayın / Bursa Haber – Bursa Gündem – Bursa Gündem Haber – Bursa Haberleri – Bursa Son Dakika
Bizi İnstagram’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi X’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHbr
Bizi Facebook’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Youtube’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Linkedin’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Hava Sıcaklığı 35, Nem Yüzde 78 Olarak Ölçüldü!