32,8562$% 0.13
35,9359€% 0.92
2.516,07%0,61
4.088,00%0,34
16.375,00%0,35
2.405,08%1,44
10.950,88%1,93
Dr. Hülya Arslan*
Trenev Sokağı No:1 Peredelkino. Rusya’da bir adres. Rusya’da başkent Moskova’nın 30 kilometre uzağında bir kasabanın bir sokağındaki bahçe içinde iki katlı bir evin adresi. Çok özel bir yerin. Peredelkino, 1930’lu yıllarda Sovyet müelliflere bir ayrıcalık olarak kurulmuş müellifler kasabası. Fikri ortaya atan Maksim Gorki. Onaylayan Josef Stalin. 1917’de gerçekleşen ihtilalinin ardından SSCB’nin kurulmasıyla merkez yönetim halkın eğitimine, kültür seviyesinin yükseltilmesine çok ehemmiyet verir. Malum Rus halkı Puşkin’in dizeleriyle büyümüş, Dostoyevski, Tolstoy, Çehov gibi müelliflerin yapıtlarıyla serpilmiş. Tahminen biraz da bu gelenekten aldığı öngörüyle merkez yönetim edebiyatı, toplumun bilinçlenmesi, yeni nizamın yararları üstüne bir şuur oluşması için araç olarak kullanma eğilimi gösterir. 1932’de Sovyet Muharrirler Birliği’nin kurulmasına karar verilir. 1934’de Sovyetler Birliği’nin dört bir yanından gelen muharrirlerin katılımıyla ilk kongre yapılır. Bundan bir yıl sonra, 1935’te de Moskova yakınlarında bir “yazarlar kasabası” kurulmasına karar verilir. İşte Peredelkino bu kararla, Sovyet edebiyat tarihine girer. 90 kır evi yapılması hedeflense de ilk hesaplar yapıldığında maliyetin altından kalkılamayacağı anlaşılır ve 30 evin inşasına başlanır. Bu meskenlerden birine sahip olmak çabucak her muharririn hayali olsa da tabi ki kısmeti olmaz. Bunun için yapıtlarınızın yüksek tirajlı ve çok okunur olması gerekir. 1951’de üçüncü ve son kez Sovyetler Birliği’ne giden üniversal şairimiz Nâzım Hikmet’e de buradan bir kır evi tahsis edilir. Hem de Peredelkino’nun 6 sokağından biri olan Trenev Sokağındaki 1 numaralı ev. Boris Pasternak’ın 1935-1939 yılları arasında yaşadığı meskendir burası. Pasternak, dünya edebiyatını zenginleştirdiği şiirlerinin önemli bir kısmını bu evde yazar. Daha sonra, şimdi müze olan ve Doktor Jivago’yu yazdığı evine taşınır. Treneva sokağı 1 numaralı evin bir sonraki sahipleri Andrey Voznesenski, Yevgeni Petrov, Boris Garboyov’dur. Nâzım, evin tahsis edildiği beşinci muharrirdir. Peredelkino tarihinde bulamadım ama sanırım orada yaşamış tek Rus olmayan yazar. Karısı Vera Tulyakova-Hikmet “Bahtiyar Ol Nâzım”da buraya ilk gelişini şöyle anlatmış: Peredelkino’da güzel bir kır evin vardı. Nedendir bilinmez, yol boyunca bizi üst katta kış odasına dönüştürülmüş havadar ve aydınlık terasta beklediğini düşündüm. Yeri ve duvarları açık sarıydı oranın. Alışık olmadığımız bir üsluptu bu. Terasa ilk kez girdiğimdeki halimi hatırlıyordum. Kitaplar, tablolar ve dünyanın dört bir yanından gelmiş ya da getirilmiş, daha önce görmediğim tuhaf eşyaların ortasında kalmıştım. Çin, Hindistan ve Afrika’dan küçük küçük heykelleri, sanat tarihi kitaplarını, Skira’da yayımlanan ressamlarla ilgili yapıtları anımsıyorum. Biz böyle yapıtları şimdi bilmiyorduk. Her şey çok yeni ve can alıcı, ilgi uyandıracak cinstendi. Nâzım’ın köpeği Şeytan’la fotoğraflarının birçok bu evde çekilmiş. 1957’de yazıldığından beri her okuyanın yüreğini dağlayan “Memleket mi, yıldızlar mı, gençliğim mi daha uzak” dizeleri Peredelkino ormanında aklında düşmüş. Başta Pasternak, Voznesenski, Yevtuşenko, Simenov, Fadayev olmak üzere periyodun en önde gelen edebiyatçılarıyla burada ateşli tartışmalar yapmış, pek çok yapıtın dost meclislerindeki ilk okumalarına katılmış. Yukarıda da yazdığım gibi, Peredelkino Sovyet edebiyat tarihinde çok önemli bir yere sahip. Özellikle 1950’li yıllardan itibaren neler neler yaşanmış. Meskenlerin duvarlarında, çalışma odalarının masalarında, ağaçlarının altında Sovyet kültür tarihinin izdüşümünü bulmak mümkün. Ben de her fırsatını bulduğumda buraya gitmeye, zaman tünelinde iki adım geri gidip Peredelkino’nun havasını solumaya çalışırım.
Doktor Jivago çevirisine başladığımda edindim bu alışkanlığı. Her seferinde Pasternak’ın yazı masasına, masadan gördüğü süper ağaçlıklı görüntüye bakıp Nâzım’ı düşünürüm. Onca muharririn adı Peredelkino ile özdeş bir şekilde anılırken Nâzım’ın o beryozka ağaçları altında isminin anılmaması içimi acıtır. Duvarlarında Abidin Dino’lar, Picasso‘larla evi bırakıp ardına bakmadan çıktığında ona kızan yazar dostları gibi ben de içten içe sitem ederim Usta’ya. Gene de Türk dostlarıma Peredelkino’yu, müellifler kasabasının Sovyet edebiyatındaki yerini anlatmak, Pasternak Müzesi’ni ve elbette Nâzım’ın bir dönem yaşadığı yeri göstermek için ısrarcı olduğum doğrudur. Bu Haziran’da da o denli oldu. Rus edebiyatına meraklı 18 arkadaşım, gazeteci ve edebiyat araştırmacısı dostum Olga Klyuçerava’yla birlikte Peredelkino’nun yolunu tuttuk. Pasternak’a bir selam verip Peredelkino Yaratıcılık Evi’nin düzenli yaptığı kısa bir tura katılacaktık. Görevliye, çeşitte Nâzım Hikmet’in yaşadığı evin önünden geçip geçmeyeceğimizi sordum. Genç kızın karşılığı canımı sıktı. Tam Peredelkino’nun Nâzım’a kayıtsızlığı yeniden beni üzecek derken tıpta bize eşlik edecek İnna Voronova geldi. Aynı soruyu ona da yönelttim. “Evi buraya, ayağınıza getirdik” dedi.
Hiç düşünmediğimiz harika bir olaya şahit olduk. “Yaratıcılık Evi” ilk katta odalarda Peredelkino’da yaşamış, farklı hayat öyküleri olan dokuz yazarı seçmiş ve konutlarını sembolik olarak düzenlemişti. Bunların birisi Trenev Sokağı No:1’deki konuttu. Peredelkino’nun ilk yazar evi binası. Pasternak’ın ve Nâzım’ın yaşadığı ev, üstelik Nâzım Hikmet üzerinden tanıtılıyordu. Bu küçücük odanın içinde sembolleşen kocaman öyküyü, bir Rus’un ağzından dinledik. Nâzım, bütün ihtişamıyla Peredelkino’ya dönmüştü ve bir anda duvarların gerisindeki beryoza ağaçları “./.. Ben oradan geçerken biri, Amca dese gir içeri” dizelerini söylüyordu.
Sergide üç boyutlu sergilenen bir kır evi
* Dr. Hülya Arslan, Yeditepe Üniversitesi Rus Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanı
İksv’den Venedik Bienali İçin Açık Çağrı
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.