DOLAR

34,5467$% 0.18

EURO

36,0147% -0.62

GRAM ALTIN

3.005,41%1,48

ÇEYREK ALTIN

5.110,00%0,95

TAM ALTIN

20.381,00%1,12

ONS

2.705,79%1,29

BİST100

9.549,89%1,94

İmsak Vakti a 06:22
Bursa HAFİF YAĞMUR 13°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
SON DAKİKA

DOLAR 34,5467

EURO 36,0147

ALTIN 3.005,41

BİST 100 9.549,89

İmsak 06:22

13°

Nesli Tükenen Canlılar Yeniden Hayat Buluyor

ad826x90

Bilimin gelişimiyle birlikte nesli tükenmiş canlıların ortamıza dönmesi an meselesi sayılıyor. Bu kapsamda ise yeniden diriltilebilecek 6 canlı tipini sizler için derledik.

Bilim insanları soyu tükenmiş cinsleri yeniden diriltmenin eşiğine geldi. “Yok olmaktan kurtarma” şirketleri ve bilim beşerlerine göre, yünlü mamut, dodo ve thylacine (Tazmanya kaplanı olarak da bilinir) gibi sembolik tipler yakında yeniden yeryüzüne çıkabilir.

DAHA ÖNCE BAŞARILI OLMUŞTU

Yok oluşu engelleme, kayıp cinslerden alınan DNA örnekleriyle başlar. Bu bazen genomun(kalıtım birimi) tamamıdır; bazen de soyu tükenmiş çeşitten alınan genler yaşayan bir hayvanın genomuna eklenebilir. Daha sonra, nükleer transfer olarak bilinen bir süreçte, araştırmacılar bu diziyi yakın akraba, yaşayan bir tipten alınan ve orjinal DNA’nın çıkarıldığı bir yumurta hücresine yerleştirir. Ortaya çıkan hayvan genetik olarak soyu tükenmiş olana benzer.

Bilim insanları halihazırda en az bir soyu dirillttiler. 2003 yılında İspanya’daki araştırmacılar, 2000 yılında soyu tükenen bucardo (Capra pyrenaica pyrenaica) isimli bir Pirene dağ keçisi alt tipi için nükleer transfer gerçekleştirdi. Bir yavru bucardo doğdu, ancak sadece birkaç dakika sonra bir akciğer kusuru nedeniyle öldü.

Nesli tükenme bilimi, o vakitten bu yana ilerleme kaydetti ve nesli tükenmiş bazı tipleri tekrar görmemiz on yıldan az sürebilir.

1. YÜNLÜ MAMUT

Yünlü mamutlar (Mammuthus primigenius) 300 bin ila 10 bin yıl önce, son buzul çağında (2,6 milyon ila 11 bin 700 yıl önce) yaşamışlardır. Ancak küçük, izole bir popülasyon Wrangel Adası’nda yaklaşık 4 bin yıl öncesine kadar hayatta kalmıştır.

Ana popülasyon günümüz Asya, Avrupa ve Kuzey Amerika’sı boyunca uzanan tundralarda dolaşıyordu. Buzul çağının sonunda iklimde meydana gelen bir değişim, insan avcılığı ve popülasyondaki genetik çeşitliliğin azalmasıyla birlikte yünlü mamutları yok olmaya sürüklemiş olabilir.

4 YIL İÇİNDE GERİ DÖNEBİLİR

Kuzey Kutbu’ndaki permafrost, yünlü mamutların leşlerini ve hatta genomlarının 3 boyutlu yapısını korumuştur. Bu, bilim insanlarının iyi korunmuş DNA’ları çıkarabileceği ve potansiyel olarak yepyeni hayvanlarınkine benzeyen bir genetik dizilim oluşturabileceği anlamına geliyor.

Bu da araştırmacıların çağdaş bir fil yumurta hücresi ile nükleer transfer gerçekleştirerek yünlü mamuta benzer bir tıbbın ortaya çıkartmalarını sağlayabilir.

Son gelişmeler, yünlü mamut kuşağının yok oluştan kurtarılmasının giderek yaklaştığını gösteriyor; ABD merkezli nesli tükenme şirketi Colossal Biosciences, 2028 yılına kadar ilk “mamut” buzağılarını üreteceğini iddia ediyor.

2. DODO

Dodo (Raphus cucullatus), Madagaskar açıklarında bir ada olan Mauritius’a özgü büyük, uçamayan bir kuş tipiydi. Dodoların soyu 17. yüzyılda Avrupa kolonizasyonunun doğrudan bir sonucu olarak tükendi ve bu nedenle insan kaynaklı yok oluşun bir simgesi haline geldi.

Mauritius hükümetine göre, 1598 yılında Mauritius’a gelen sömürgeciler yanlarında fareler, kediler ve hatta maymunlar da dahil olmak üzere bir dizi yerli olmayan tür getirdiler. Bu hayvanlar dodo yuvalarındaki yumurta ve yavruları yağmalayarak adadaki kuş sayısını sadece birkaç yıl içinde kritik düzeylere indirdi. Ormansızlaşma ve insanların dodoları avlamasıyla birlikte, tür 1681 yılında tamamen yok oldu. 

DİĞER CİNSLERE GÖRE DAHA KOLAY

Bugün, dodo DNA’sı doğal tarih müzesi örneklerinde varlığını sürdürüyor. 2022 yılında bilim insanları, Danimarka’daki bir koleksiyonda bulunan olağanüstü korunmuş bir örneği kullanarak ilk dodo genomunu bir araya getirdi. Ancak tıbbın yeniden hayata döndürülebilmesi için önünde birkaç engel bulunuyor.

Colossal Biosciences CEO’su ve kurucu ortağı Ben Lamm, Live Science’a yaptığı açıklamada, bu pürüzler arasında dodonun DNA dizilimine genetik çeşitlilik kazandırma muhtaçlığının da bulunduğunu, böylece bir klon popülasyonu oluşmayacağını söyledi. Lamm’a göre işin iyi tarafı, kuşun DNA’sının bir yumurta içinde bağımsız olarak bulunması nedeniyle, bir dodoyu hamile bırakmanın yünlü mamut ya da thylacine’den çok daha hızlı ve kolay olması bekleniyor. 

3. TAZMANYA KAPLANI (THYLACINE)

Tazmanya kaplanı ya da thylacine (Thylacinus cynocephalus), sırtının alt kısmında çizgileri olan kurt benzeri, etobur bir keselidir. Bir zamanlar, şimdiki Avustralya’nın her yerinde yaşıyordu. Tür, 2 bin ila 3 bin yıl önce anakaradan kayboldu, ancak Tazmanya adasında bir popülasyon varlığını sürdürdü.

19. yüzyılın sonlarında, Tazmanya’daki ilk Avrupalı yerleşimciler, insanların çiftlik hayvanlarının doymak bilmez yırtıcıları olarak algıladıkları thylacine’ler için bir ödül koydular. Ardından gelen katliamlar thylacine’lerin soyunun tükenmesine neden olmuş ve son birey 1936 yılında bir hayvanat bahçesinde ölmüştür.

DNA ÖRNEKLERİ ÇOK İYİ KORUNMUŞ DURUMDA

Avustralya’daki Melbourne Üniversitesi’nde genetik ve gelişim biyolojisi profesörü olan Andrew Pask BBC Future’a yaptığı açıklamada, Thylacinelerin yeniden hayata döndürmek için iyi bir aday olduğunu çünkü DNA elde etmek için çok sayıda sağlam örnek bulunduğunu söyledi.

Colossal Biosciences ile yok oluşun ortadan kaldırılması konusunda çalışan Pask, “Her büyük müze koleksiyonunda bir tane olmasını istedi, bu yüzden dünya çapında yüzlerce örnek var ve bazıları olağanüstü korunmuş durumda” dedi.

Ancak DNA çok parçalı, yani fonksiyonel bir dizilim elde etmek için çok fazla düzenleme gerekiyor. Pask ve meslektaşları 2017 yılında tam bir thylacine genomunu diziledi ve 2023 yılında araştırmacılar bir Tazmanya kaplanından RNA çıkardı. Ancak Pask, yavru bir thylacine doğmadan önce aşılması gereken daha pek çok zorluk olduğunu söyledi.

4. YOLCU GÜVERCİN

Smithsonian Enstitüsü’ne göre, yolcu güvercin (Ectopistes migratorius) bir zamanlar Kuzey Amerika’daki en bol kuş tipiydi ve 17. yüzyıldan önce bugünkü ABD’deki toplam kuş nüfusunun yüzde 25 ila yüzde 40’ını oluşturuyordu. Avrupalı yerleşimciler güvercinleri et için avladılar ve kuşların yaşam alanlarını giderek yok ederek soylarının tükenmesine neden oldular.

Audubon Society’ye göre, yolcu güvercinleri büyük sürüler halinde seyahat ediyor ve ortaklaşa ürüyorlardı, bu da onları avlanmaya karşı son derece savunmasız hale getiriyordu. Martha Washington’ın onuruna Martha adı verilen bir dişi ve bilinen son posta güvercini, 1914 yılında öldü.

HEDEF 1 YIL

Müzelerde, bilim insanlarının DNA’larını çıkardığı ve sıraladığı düzinelerce doldurulmuş posta güvercini örneği bulunuyor. Ancak DNA o kadar parçalanmış durumda ki, araştırmacıların yolcu güvercini orjinal haliyle geri getirmesi pek olası görünmüyor.

Bunun yerine biyoteknoloji şirketi Revive & Restore, günümüz kuyruksuz güvercinlerinin (Patagioenas fasciata) genomuna yolcu güvercin DNA’sı parçacıkları ekleyerek nesli tükenmiş türe benzeyen kuşlar üretmeyi planlıyor. Şirket, web sitesine göre, 2025 yılında ilk güvercin kuşağını yumurtadan çıkarmayı ve kısa süre sonra yırtıcı tabiata deneme amaçlı salmaya başlamayı hedefliyor.

Başarılı olması halinde şirket, projenin “genomik müdahalenin potansiyelini göstereceğini ve Kuzey Amerika’nın doğu ormanlarının ekolojisini restore etmeye yardımcı olacağını” söylüyor.

5. YABAN ÖKÜZÜ

Yaban öküzleri (Bos primigenius), evcil inekler (Bos taurus) de dahil olmak üzere tüm çağdaş sığırların yırtıcı atalarıdır. Bilinen en eski fosilleri yaklaşık 700 bin yıl öncesine ait olan bu hayvanlar, binlerce yıl boyunca Kuzey Afrika, Asya ve neredeyse tüm Avrupa’ya yayılmış dev, boynuzlu hayvanlardır.

Yaban öküzleri, son buzul çağı sona erdikten sonra Avrupa’da kalan en büyük karasal memelilerdi, ancak insanlar aşırı avlanma ve habitat tahribatı yoluyla onların soyunu tüketti. Bilinen son yaban öküzü 1627 yılında Polonya’nın Jaktorów Ormanı’nda öldü.

BİLİM İNSANLARI ÇOK YAKLAŞTI

Yaban öküzlerinin “tür diriltimi” için devam eden uğraşlar, genetik mühendisliği gerektirmediği için diğer soyu tükenmiş tipler için yapılanlardan farklıdır. Yaban öküzlerinin DNA’larının birden fazla çağdaş sığır ırklarında yaşamaya devam ediyor ve bu da araştırmacıları geri-üreme adı verilen alternatif bir usul denemeye sevk ediyor. Geri üreme, yaban öküzlerininkine benzeyen fizikî özelliklere ve davranışlara sahip ineklerin seçilmesini ve yetiştirilmesini içerir.

Bir ekolog olan ve yaban öküzü projesini yöneten Taurus Vakfı’nın yöneticisi Ronald Goderie, Live Science’a yaptığı açıklamada, bunların öncelikle nispeten yabanî şartlarda tutulan Güney Avrupa ırkları olduğunu söyledi. Goderie, merkezi Hollanda’da bulunan projenin altı jenerasyondan fazla inek ürettiğini ve yaban öküzü benzeri bir inek üretmeye “çok yaklaştığını” söyledi.

6. QUAGGA

Quagga (Equus quagga quagga), en yaygın dağılım gösteren zebra tipi olan ova zebrasının (Equus quagga) soyu tükenmiş bir alt cinsidir. Quaggalar Güney Afrika’ya endemikti ve arka taraflarında diğer zebralara göre daha az çizgileri vardı. Sıra dışı postları nedeniyle avcılar ve diğer hayvanlarla rekabet etmeden çiftlik hayvanlarını otlatmak isteyen çiftçiler tarafından hedef alındılar.

19’uncu yüzyıldaki amansız zulüm, quaggaların yabanî doğada soyunun tükenmesine neden oldu ve tutsak edilen son quagga 1883 yılında öldü. University College London’a (UCL) göre, sadece yedi quagga iskeleti kalmıştır ve bu da onları dünyadaki en nadir iskeletler haline getirmektedir.

KEMİK İLİĞİNDEN DNA ÖRNEĞİ

Yaban öküzünün yeniden yetiştirilmesinde olduğu gibi, quaggayı hayata döndürme uğraşları genetik mühendisliği içermiyor. Güney Afrika’daki Quagga Projesi, 1987’den bu yana, projenin web sitesine göre “en azından quagga’nın karakteristik çizgili deseninden sorumlu genleri elde etmek için” tür için olağandan daha az çizgili ova zebralarını seçici olarak yetiştirdi.

Ancak UCL’ye göre proje tartışmalı, eleştirmenler ortaya çıkan hayvanın hala bir ova zebrası olacağını ve paranın diğer koruma projelerine harcanmasının daha iyi olacağını savunuyor. UCL’ye göre bunun yerine, bir iskeletin kemik iliğinden ya da bir tahnit örneğinden DNA çıkararak ve daha sonra bunu bir zebra yumurta hücresine enjekte ederek quaggaları klonlamak mümkün olabilir.

Diğer Güncel Haberler İçin Tıklayın / Bursa Haber – Bursa Gündem – Bursa Gündem Haber – Bursa Haberleri – Bursa Son Dakika

Bizi İnstagram’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber

Bizi X’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHbr

Bizi Facebook’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber

Bizi Youtube’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber

Bizi Linkedin’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber 

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Uzayda Mahsur Kalan Astronottan Açıklama: Araçtan Tuhaf Sesler Geliyor

HIZLI YORUM YAP