34,5467$% 0.18
36,0147€% -0.62
3.005,41%1,48
5.110,00%0,95
20.381,00%1,12
2.705,79%1,29
9.549,89%1,94
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) “yakında” kendisi ve Savunma Bakanı Yoav Gallant için yakalama kararı çıkaracağını iddia etti.
Yedioth Ahronoth gazetesinin haberine göre, Netanyahu, dün akşam UCM Başsavcısı Kerim Han’ın 20 Mayıs’ta kendisi ve Gallant hakkında “yakalama kararı” müracaatında bulunmasının ele alındığı toplantıda konuştu.
Toplantıya Adalet Bakanı Yariv Levin, Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer ve Başsavcı Gali Baharav-Miara gibi isimler katıldı.
Mahkemenin, Han’ın talebi üzerine harekete geçerek kendisi ve Gallant hakkında tutuklama buyruğunu “yakında” çıkaracağını savunan Netanyahu, kararın 24 Temmuz’da ABD Kongresi’nde yapacağı konuşmadan önce çıkarılmasının güçlü mümkünlük olduğunu iddia etti.
Mahkemeden söz konusu kararın çıkmasına dair şimdi net bir gösterge bulunmasa da İsrailli yöneticiler bu kararla yüzleşeceklerinden endişe duyuyor. Teamüller, bu konuda kararın en geç ocak ayına kadar çıkacağına işaret ediyor.
Yargılamaya mümkün müdahaleyi önlemek için kararı gizlice verme ihtimali de bulunan Mahkemenin, Han’ın talebi kamuya açık olarak sunduğu göz önüne alındığında, yakalama kararını kamuoyuna açıklaması güçlü ihtimal.
YAKALAMA KARARI BAŞVURUSU
UCM Başsavcısı Kerim Han, 20 Mayıs’ta, Netanyahu ve Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında “yakalama kararı” müracaatında bulunduğunu bildirmişti.
Han, Netanyahu ve Gallant’ın 8 Ekim 2023’ten itibaren Gazze Şeridi’nde “savaş hataları ve insanlığa karşı suçlardan cezai sorumluluk taşıdığına inanmak için makul münasebetler bulunduğunu” bildirmişti.
Roma Statüsü’nün ilgili hususlarının ihlal edildiğine dikkati çeken Han, İsrailli yetkililere yöneltilen hatalar arasında “savaş kabahati olarak sivillerin aç bırakılması”, “kasten büyük acılara veya bedende ya da sıhhatte önemli yaralanmalara neden olmak” ve “savaş cürmü olarak zalimce muamelenin” yer aldığını kaydetmişti.
Han, Netanyahu ve Gallant’a yöneltilen diğer cürümler arasında ise “kasten öldürme”, “savaş cürmü olarak cinayet”, “savaş cürmü olarak sivil nüfusa karşı kasıtlı saldırılar düzenlemek”, “açlıktan kaynaklanan vefatlar dahil olmak üzere, insanlığa karşı suç olarak imha ve/veya cinayet”, “insanlığa karşı suç olarak zulüm” ve “insanlığa karşı suç olarak diğer insanlık dışı eylemler” olduğunu belirtmişti.
Başsavcı, işaret edilen insanlığa karşı cürümlerin, “devlet siyaseti uyarınca Filistinli sivil nüfusa yönelik yaygın ve sistematik saldırının parçası olarak işlendiğini” ve bu kabahatlerin devam ettiğini vurgulamıştı.
Gazze’de açlığın “savaş silahı” olarak kullanıldığına işaret eden Han, 8 Ekim 2023’ten itibaren üç sınır kapısının “uzun süre tamamen kapatılması ve yeniden açıldıktan sonra temel gereçlerin geçişinin keyfi olarak kısıtlanması suretiyle uygulanan tam kuşatmanın” Gazze’de halkın temel insani gereksinimlerden yoksun bırakılmasına yol açtığını bildirmişti.
Gıda kuyruğunda bekleyen siviller ve insani yardım kuruluşu çalışanlarına yönelik taarruzlara da dikkati çeken Han, taarruzların ölümlere ve kuruluşların Gazze’deki faaliyetlerini durdurma veya sonlandırmalarına neden olduğunu aktarmıştı.
Han, Gazze’de kıtlığa neden olan bu aksiyonların İsrail’e, tehdit olarak algıladıkları Gazze’nin sivil halkını toplu cezalandırmak amacıyla “Gazzeli sivil halka karşı açlığı savaş yöntemi olarak kullanmak ve diğer şiddet aksiyonlarını gerçekleştirmek için ortak planın parçası olarak işlendiğini” ifade etmişti.
İsrail’e “uluslararası insancıl hukuka uyma yükümlülüğünü” hatırlatan Han, “Sahip olabilecekleri askeri gayeler ne olursa olsun, İsrail’in Gazze’de bu amaçlara ulaşmak için seçtiği araçlar, yani kasıtlı olarak sivil halkın vefatına, aç kalmasına, büyük acılar çekmesine, vücutlarında önemli yaralanmalara neden olmak, suç teşkil etmektedir.” değerlendirmesinde bulunmuştu.
Salgın Tehdidi Büyüyor… O Ülkede “Ulusal Acil Durum” İlan Edildi