Türkiye’nin doğurganlık suratındaki düşüş ve nüfusun yaşlanması, gelecekte karşı karşıya kalınacak sosyal ve ekonomik zorlukların habercisi. Bu sürecin etkilerini en aza indirmek için, proaktif ve bütüncül yaklaşımlarla toplumsal siyasetlerin şekillendirilmesi gerekiyor. Bu sayede, yaşlanan nüfusun getireceği zorlukların üstesinden gelebilir ve sürdürülebilir bir demografik yapı oluşturabiliriz.
TÜİK son periyotta iki önemli rapor yayımladı. İlk rapor 65 ve daha yukarı yaştaki nüfusun toplam nüfus içerisindeki hissesine dair çok önemli veriler ortaya koyuyor. 2018 yılında 65 yaş ve üstü nüfus 7.186.204 kişi iken 2023 yılında bu sayı 8.722.806 kişi oldu. Yani beş yıllık süreçte artış yüzde 21.4 oldu. 65 yaş ve üzeri nüfus yaşlı olarak kabul ediliyor. Yaşlı nüfusun toplam nüfus içerisindeki payı 2018 yılında yüzde 8.8 iken 2023 yılında bu oran yüzde 10.2’ye yükseldi.
Tarihi zirveye çıktı
Yaşlı nüfusun toplam nüfus içerisindeki oranı tarihin en yüksek düzeyine ulaştı. 1935’te sadece yüzde 3.8’di. 2000’li yıllar boyunca bu oran yüzde 5’lerde seyrederken 2018 ile birlikte yükselişe geçti. 2023 prestijiyle yüzde 10.2 olan bu oranın 2040 yılında 16.3’e, 2080 yılında 25.6’ya yükseleceği tahmin ediliyor. Bu veriler Türkiye nüfusundaki yaşlanmaya dayalı olarak yeni politika bileşen ve uygulamalarına ihtiyaç olduğunu gösteriyor. Ayrıyeten bu durumun ortaya çıkaracağı bazı riskler de söz konusu.
Akademisyenler olarak derslerimizde nüfus piramitleri ile ülkelerin gelişmişlik seviyeleri arasında ilişki kurarız. Bu bağlantıda endüstrileşmiş gelişmiş ülkelerin piramitleri arı kovanına yakın bir biçimdedir.
Doğum ve ölüm oranının az olduğu bu yapıya sahip ülkelerde ortalama ömür uzun, doğum oranı düşüktür. İngiltere, Fransa gibi Avrupa ülkelerinde bu nüfus yapısına göre siyasetlerin geliştirilmesi söz konusu. Diğer yandan ülkemizde 1930’lı yıllarda bu piramit içe dönük bir piramitti. Yani doğum oranı yüksek, ölüm oranı düşük bir yapı söz konusuydu. Fakat nüfus yapısında değişime neden olan pek çok gelişme sonrası Türkiye’nin piramidi de zamanla arı kovanı biçimine doğru evrildi.
Bu değişim yeni sosyal siyasetlere ihtiyaç doğuruyor. 2023 yılı ile birlikte her dört haneden birinde 65 yaş üzeri bir kişinin bulunması söz konusu. Bu durum bakım sorumluluklarını beraberinde getirdiği gibi tek başına yaşayan yaşlılar gibi yeni bazı durumlarla da karşı karşıyayız. Bu nedenle bu yapıya göre sosyal siyasetler geliştirmek ve sosyal hizmetler yürütmek durumundayız. Bu hususa devam edeceğiz…
13:14
