DOLAR

34,4676$% 0.32

EURO

37,2859% 0.45

GRAM ALTIN

2.997,87%1,49

ÇEYREK ALTIN

5.061,00%1,37

TAM ALTIN

20.181,00%1,36

ONS

2.721,28%1,08

BİST100

8.793,61%-2,32

Öğle Vakti a 12:54
Bursa AÇIK 10°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
SON DAKİKA

DOLAR 34,4676

EURO 37,2859

ALTIN 2.997,87

BİST 100 8.793,61

Öğle 12:54

10°

Önder Şengül: Doğa da Kadın Gibi Eril Tahakküme Maruz Kalıyor

ad826x90

2001’den bu yana sinema ve dizi dünyasında aktif olarak çalışan, ödüllü film ve dizilerde görüntü direktörlüğü yapan Önder Şengül’ün ilk uzun metraj sineması “Balinanın Bilgisi”, dünya prömiyerini 61. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Şenliği’nde yaptı.

Şengül’ün doğa ve kadın temaları odağında hem senaryosunu kaleme aldığı hem de yönetmen koltuğunda oturduğu film, Muğla’nın bir dağ köyünde yaşayan dokuz aylık hamile Yörük kızı Gülsüm ile köyün muhtarı Adem ve ailesi arasındaki gerilimi işliyor.

Filmin başrolünü, bir sinema filminde ilk kez kamera karşısına geçen Özge Cevher Yüksel ile “Barda”, “Su Yüzü” gibi filmler ve “Melekler Korusun”, “Keşanlı Ali” gibi dizilerle tanınan Şamil Kafkas paylaşıyor.

Önder Şengül ile ilk uzun metraj sineması “Balinanın Bilgisi”ni konuştuk.

Önder Şengül

“Balinanın Bilgisi” sineması nasıl ortaya çıktı? Sinemada doğa ve kadın temalarının odağında bir hikaye var. Bu temaları ele almanızın sebebi nedir?

Ben 2001 yılından beri dizi ve sinema dalındayım. Uzun yıllar görüntü direktörlüğü yaptım ve 2017 yılında dizi bölümünü ve İstanbul’u ardımda bırakarak Fethiye’nin kırsalına yerleştim. Tabiata her zaman ilgim vardı. Her yakaladığım fırsatta çadırımı alıp kamp yapmaya kaçardım. Eşimle köye yerleştikten sonra doğa ve hayvanlar ile daha güçlü bir ilişki içine girdim. Herhalde biraz da kendi içsel seyahatimin başlarındaydım o zamanlar. Ben böyle bir ruh hali içindeyken köyde duyduğum bir hikaye beni epey etkiledi. Bu, bir kadının tüm çocuklarını ormanda tek başına doğurmasının öyküsüydü. Tabiattaki herhangi bir bitkinin insanın neresine iyi geleceğini bilen bir yörük kadınıymış bu karakter. “Kadın tüm insanlığı doğuruyor” diye bir cümle geçti içimden, tam o an. İnsan içindeki o güçlü potansiyeli arıyorsa kadına bakması yeterli diye düşündüm. Böyle bir kıssayı şehir ve iş hayatım arasında duysaydım bu kadar etkilenmeyecektim tahminen de. Ben bu güçlü kadın karakterini alıp kurmaca bir öyküye yerleştirdim.

Senaryo süreci nasıldı? Hem senarist hem de yönetmen olarak bu kıssayı geliştirirken neler yaşadınız? Karakterlerin, özellikle Gülsüm’ün şekillenmesi nasıl oldu?

Senaryonun ilk draftı kısa sürdü. Ama sonrasında yıllar süren bir revizyon sürecine girdim. Yazdıkça öğreniyor, araştırdıkça yazıyordum. Doğa ile kadın arasındaki benzerlikleri bu sırada fark ettim. Eko-feminizm, anima mundi, eril-dişil mevzuları ve bunlarla ilgili alegorik yapı zamanla oturdu. Gülsüm zaman içerisinde muhtara kafa tutan rasyonel bir karakterden dişili temsil eden soyut bir metafora dönüşmeye başladı. İş bu noktada beni epeyce zorlamaya başlamıştı. Katmanlı bir hikaye oluşturmak ve katmanlar arasında köprüler kurmak hayli mesai isteyen işlermiş.

‘DOĞA DA KADIN DA AYNI ERKEK HÜKÜMRAN KÜLTÜR TARAFINDAN GERİ PLANA İTİLİYOR’

Doğa ve kadının bir arada işlenmesi sinemaya nasıl bir derinlik kattı? Gülsüm’ün hamileliği öyküde nasıl bir anlam taşıyor? Bu iki güçlü temayı neden birleştirmek istediniz, birleştirmenizdeki sebebin gerisinde toplumsal ya da çevresel mesajları var mı?

Var olağan ki. Tabiatın da kadın gibi aynı eril tahakküme maruz kaldığını görüyoruz. İkisi de doğuran, besleyen, temizleyen, bir araya getiren güçlü ortak özelliklere sahip. Ama ikisi de aynı erkek hâkim kültür tarafından geri plana itiliyor. Bu sadece içinde bulunduğumuz fiziki ve sosyolojik ortamda değil aynı zamanda birey olarak içimizde de bu şekilde işliyor. İçimizdeki yırtıcı erilin pasifize ettiği dişil taraf üzerinde önemli bir manipülasyonu var. Aynı şekilde dişil insanın üreten, besleyen, bir araya getiren ve şefkatli tarafı; eril ise yöneten, kollayan, koruyan ve hayatta kalmak, içinde bulunduğu ortamdaki yerini garantiye almak için her yol mübah diyen taraf. Eril sanırım zihnimizi temsil ediyor. Bir denge olmalı.

Filmde işlenen toplumsal gerilim ve iktidar bağlantıları hakkında ne söyleyebilirsiniz? Özellikle muhtar Adem ile Gülsüm arasındaki güç dengesizlikleri üzerine…

Köyde bariz bir sistem var. Erkekler başka madenlerde çalışmaya gönderilmiş ve bunu organize eden kişi muhtar Adem. Kadınların birçoklarının keyfi yerinde görünüyor ama bir tanesi bu duruma karşı çıkıyor. Gülsüm görünürde kocasının yanında olmasını istiyor ama tek kaygısı bu değil; toprağın üstünün altından daha değerli olduğunu da düşünüyor. ‘Doğa neyinize yetmiyor?’ diyor. Yani muhtar ile, yani devlet teşkilatının en ufak ünitesinin başındaki kişi ile sisteme baş kaldıran bir insanın çatışmasını izliyoruz.

‘GÜLSÜM KARAKTERİNİ DİŞİLİN TEMSİLİ OLARAK TASARLADIK’

Kadın karakterlerin temsili üzerine ne söylemek istersiniz? Gülsüm’ün güçlü ve dirençli bir figür olmasıyla sinemada kadınların temsilini nasıl ele aldığınızı anlatabilir misiniz?

Aslında kadının temsilinden fazla dişilin temsili olarak tasarladık Gülsüm’ü. Mesela Gülsüm’ün diğer bayanlardan farkı bu noktada ortaya çıkıyor. Bütün kadınlar eril bir yapıdayken Gülsüm hikaye boyunca bir değişim yaşıyor ve dişil yanını keşfediyor. Bunu da tabiatın mesajları ile, doğa ile arasındaki sezgisel iletişim ile gerçekleştiriyor.

Film, Muğla’nın bir dağ köyünde çekildi. Yerin kıssayla bağlantısı ve katkıları hakkında neler söylemek istersiniz?

Muğla’da yaşamış bir yörük bayanından esinlendik ana karakter için. Bu kadının yaşadığı yeri gördüm. Kendisi yıllar önce vefat etmişti lakin eşiyle komşuları ile tanıştım. Bize kucak açtılar. Yaşadığı evi sinemanın ana yeri olarak kullandık. Sineması o etrafta onu tanıyan beşerlerle çektik. Bunun, sinemanın zorlu üretim sürecinde önemli bir motivasyon katkısı olduğunu düşünüyorum. O kadar istekli insan bir aile gibi çalıştı set boyunca.

Filmde yer alan oyuncular nasıl seçildi? Özellikle Özge Cevher Yüksel’in ilk sinema tecrübesi nasıl geçti?

Şamil Kafkas haricinde profesyonel oyuncumuz yoktu. Özge’nin ilk uzun metraj tecrübesiydi. Diğer oyuncular arasında kamera önü deneyim olan bile yoktu. Çoğunluğu amatör tiyatro oyuncularından oluşuyordu. Ancak herkes inanılmaz, çalışkan ve motiveydi. Çok düşük yapım koşullarına rağmen hiçbir sorun çıkmadan çekimleri bitirdik. Bu sırada Özgenin bir yoga hocası olması, daha önce yıllarca ebelik yapmış olması ve aynı köyde yaşıyor olmamız Gülsüm karakterinin hazırlamamız açısından dayanılmaz bir imkan sundu bize.

“Balinanın Bilgisi”, 61. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Şenliği’nde En İyi Görüntü Yönetmeni ve En İyi Müzik mükafatlarına paha görüldü. Bir görüntü yönetmeni olarak bu projede hem kamera gerisinde hem de yönetmen koltuğunda olmanın avantajları veya zorlukları nelerdi?

Film, En İyi Görüntü ve En İyi Müzik mükafatlarını aldı. Arkadaşım Murat Has görüntü direktörlüğünü üstlendi. Sinemada ışık kullanmadık ve kamera daima eldeydi. Ben yönetmen olarak monitör de kullanmadım. Bunları ön hazırlık sürecinde ve çekim programıyla netleştirdik. Hızlı olmalıydık ve ben oyuncularla gereğince vakit geçirebilmeliydim. Ortalarda yaptığım izlemeler haricinde bütün inisiyatifi Murat’a bırakmıştım yani. Sette direktörlük haricinde birçok kalemle ilgilenmek zorundaydım ve bunun beni ziyadesiyle yorduğunu söyleyebilirim. Direktörün sahne üzerinde çalışabileceği daha geniş bir alana, zamana ve imkana ihtiyacı olduğunu iliklerime kadar hissettim.

Filmde müzik ve ses kullanımı önemli bir rol oynuyor. Özellikle doğa ve karakterler arasındaki duygusal bağları kurmada ses dizaynının ve müziğin kıymetinden bahsetmek ister misiniz?

Doğa, Gülsüm ve Adem ile birlikte sinemanın üçüncü karakteri. Bu yüzden doğa için görünmeyen bir arketip oluşturduk. Doğayı her yerden Gülsüm’ü izleyen bir karakter gibi tasarladık. Bu noktada sesin büyük katkısı oldu. Sevgili Tuğrul Gültepe’nin ses olarak ve set amirimiz Adem Kara’nın görsel efekt olarak bu dizaynda büyük katkıları var.

Müzik olarak ise üç enstrüman üzerinde Serkan Polat ile hem fikir olduk. Obua, vurmalı ve cura müziğin karakterini belirleyen enstrümanlar oldular. Özgür Alper ve Pınar Bayrak ile stüdyo kayıtlarımız aldıktan sonra Serkan ile aylar süren bir çalışmaya girdik. Serkan farklı enstrüman ve yaklaşımlar ile sinemanın müziğine son rengini verdi ve editini yaptı. Set basamağından post etabına kadar çok güzel insanlar dokunuşu var bu işte.

Gelecek projeleriniz hakkında neler söylemek istersiniz?

Toplum-birey çatışmasına dair psikolojik gerilim bir proje üzerinde çalışıyoruz şu anda. Umarım bu proje de aynı güzellikle akar ve yolunu bulur.

Diğer Güncel Haberler İçin Tıklayın / Bursa Haber – Bursa Gündem – Bursa Gündem Haber – Bursa Haberleri – Bursa Son Dakika 

Bizi İnstagram’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber

Bizi X’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHbr

Bizi Facebook’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber

Bizi Youtube’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber

Bizi Linkedin’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber 

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Oyuncu Bülent Emin Fayda: Sıradan Yaşamak İstiyorum, Vapura Binmek En Büyük Eğlencem

HIZLI YORUM YAP