DOLAR

32,7003$% 0.1

EURO

35,4726% 0.06

GRAM ALTIN

2.494,12%-0,68

ÇEYREK ALTIN

4.049,00%0,69

TAM ALTIN

16.226,00%0,72

ONS

2.371,76%-0,80

BİST100

10.928,94%0,71

İkindi Vakti a 17:11
Bursa AÇIK 24°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a

Orban’ın AB Dönem Başkanlığı, Brüksel ile Tartışmalı Başladı

ad826x90

Eski ABD Başkanı Donald Trump’ın meşhur kampanya sloganıyla benzerliği dikkati çeken “Avrupa’yı Yeniden Büyük Kıl” (Make Europe Great Again) sloganıyla dönem başkanlığına başlayan Macaristan, önceliklerini “çiftçi odaklı bir AB tarım siyaseti, dengeli ve liyakate dayalı bir genişleme siyaseti, demografik zorlukların ele alınması, yasa dışı göçün önlenmesi, Avrupa savunma siyasetinin güçlendirilmesi, üye ülkeler arasında uyum siyasetinin geleceğinin şekillendirilmesi ve Yeni Avrupa Rekabet Edebilirlik Mutabakatının kabulü” olarak duyurdu.

Macaristan’ın 6 aylık dönem başkanlığı sırasında Ukrayna’ya sağlanan yardımları ve bu ülkeyle üyelik müzakerelerinin ilerlemesini yavaşlatması, göç ve iklim gibi AB’nin öncelikli alanlarında engellemelerde bulunmasından endişe ediliyor.

Macar yetkililer, görev mühletleri boyunca tüm AB üyeleri ve kurumlarıyla işbirliği içinde ve yapan şekilde hareket etmeyi hedeflediklerini vurgulasa da Orban’ın aşırı sağı Avrupa Parlamentosu’nda (AP) bir araya getirerek elini güçlendirme girişimi ve başkanlığın ilk haftasında gerçekleştirdiği Rusya ziyareti AB içinde sert reaksiyonlara yol açtı.

AB KARŞITI PARTİLERİ BİRLEŞTİRMEYİ PLANLIYOR

Macaristan’ın şimdiden endişe ve tartışmalara neden olan dönem başkanlığı, son yapılan AP seçimlerinin sonucunda aşırı sağın güçlendiği ve yeni AB yönetiminin şimdi belirlenmediği bir periyoda denk geldi.

Parlamentoda yerini sağlamlaştıran aşırı sağ partiler arasında ittifakların şekillenmeye başlaması, güç dengesini merkez partilerin aleyhine değiştirirken, bu gelişmenin Orban’ın manevra alanını güçlendireceği yorumları yapılıyor.

Orban’ın başını çektiği “Avrupa’nın Vatanseverleri” ittifakı, 30 Haziran’da bir araya gelen aşırı sağcı ve AB karşıtı Avusturya Özgürlük Partisi (FPÖ), Macar Yurttaş Birliği (Fidesz) ve Çekya’daki Gayrimemnun Vatandaşlar Hareketi (ANO) partilerinin temsilcileri tarafından kuruldu.

Aynı siyasi çizgideki sağ ve aşırı partileri bir araya getirmeyi amaçlayan Orban’a kısa sürede AP’de diğer aşırı sağ gruplar Kimlik ve Demokrasi (ID) ve Avrupalı Muhafazakarlar ve Reformistler (ECR) çatısı altındaki partilerden destek geldi.

Aşırı sağcı İspanyol Vox, Portekizli Chega, Hollandalı Özgürlük Partisi (PVV) ve Belçikalı Flaman Menfaati (VB) partilerinin katılmasıyla Avrupa’nın Vatanseverleri ittifakı, AP’de siyasi grup kurmak için en az 7 ülkeden üye bulundurma koşulunu sağladı.

Orban’ın Avrupa’daki aşırı sağ partilerden yeni iştiraklerle “Avrupa’nın Vatanseverleri” ittifakını AP’nin en büyük 3. grubu yapmak istediği biliniyor.

Orban’ın AB dönem başkanlığıyla aynı periyoda gelen bu girişimi, Macar önderin sadece AB Kurulu’nda değil yasama organı AP’de de etkili olmayı hedeflediğini gösteriyor.

TARTIŞMALI RUSYA ZİYARETİ

Kırım’ın 2014’de Rusya tarafından yasa dışı ilhakından bu yana gerginleşen AB-Rusya bağlantıları, 2022’de Ukrayna-Rusya savaşının başlamasıyla maslahatgüzarlık düzeyine indirilse de Orban, ülkesinin Rusya ile ilgisini geçen süre boyunca sürdürdü.

Macar başkanın dönem başkanlığı devraldıktan sonra Ukrayna’da savaşın başlamasından bu yana ilk kez Kiev’e yaptığı ziyaretin çabucak ardından Rusya’ya gitmesi AB içinde hem şaşkınlık hem de tepki yarattı.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşen Orban’ın ziyareti, NATO müttefikleri ile AB ülkeleri ve idaresinden kapalı organize etmesinin pek çok kişiyi kızdırdığı iddiası kulislerde yer alırken, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ise İttifak’ın üst seviye başkanlarının ziyaretten haberdar olduğunu söyledi.

İngiliz Guardian gazetesine konuşan ismi açıklanmayan Macar yetkili, Orban’ın Moskova ziyaretini Ukrayna’dan önce planladığını, bunun son dakikada ya da Ukrayna ziyaretinden sonra organize edilen bir ziyaret olmadığını ifade etti.

Avrupa güvenlik mimarisinin de ele alındığı görüşmede Orban, Putin’e ateşkes sağlanması ve Ukrayna’da savaşın sona erdirilmesi için barış müzakerelerine başlanması teklifini gündeme getirdiğini belirtti.

Orban, Moskova temaslarının ardından yaptığı bir açıklamada, dönem başkanlığı sürecini bir barış misyonu olarak gördüklerini aktararak, bu nedenle hem Ukrayna hem de Rusya’ya ziyaretler gerçekleştirdiğini ve bunların süreceği mesajını verdi.

SERT TEPKİLER

Her ne kadar Macar lider Moskova ziyaretinin gayesinin “Birliği temsil ederek müzakere başlatmak değil, sadece barış yolunda ilk adımların atılmasına hizmet etmek” olduğunu savunsa da Putin-Orban görüşmesi Brüksel-Budapeşte arasındaki bağları daha da gerginleştirdi.

Orban, AB Konseyi Başkanı Charles Michel, AB Komitesi Başkanı Ursula von der Leyen ve AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Siyaseti Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’in yanı sıra Avrupalı önderler tarafından da sert şekilde eleştirildi.

Michel, barış misyonu yürüttüğünü ifade eden Orban’a “AB dönem başkanlığının, AB adına Rusya ile temas kurma yetkisi yoktur” ikazını yaparken, Borrell de Orban’ın hiçbir şekilde AB’yi temsil etmediğini vurguladı. Von der Leyen ise ziyaretin Putin’i “yatıştırmayı” hedeflediğini lakin bunun barışı getirmeyeceği değerlendirmesinde bulundu.

Orban ise Borrell’in yaklaşımını “bürokratik saçmalık” olarak tanımlayarak, “Bu tam olarak Rusya-Ukrayna Savaşı’nda barışa giden yolu bulma konusunda hiçbir sonuç vermeyen Brüksel bürokratik saçmalığıdır. Savaşı bitirmek istiyorsak bürokratik yaklaşım yerine siyasi yaklaşıma gereksinimimiz var.” ifadesini kullandı.

Öte yandan, AB Komitesi Başsözcüsü Eric Mamer, Orban’ın Moskova ziyaretiyle ilgili AB’yi bilgilendirmediğini doğruladı.

Orban’a tepki gösteren Avrupalı önderler arasında yer alan Polonya Başbakanı Donald Tusk hususa ilişkin X’ten yaptığı paylaşımda, Macar başkanın “Barışa doğru ilk adımın atılmasına önemli bir aracı olarak hizmet edeceğiz.” sözüne, “Asıl soru bu aracın kimin elinde olduğu.” kelamlarıyla tepki gösterdi.

Tusk, Orban-Putin görüşmesinin ardından ise “Viktor Orban’ın Vladimir Putin ile ‘savaş sonrası Avrupa güvenlik mimarisi’ üzerine yaptığı görüşmeden sonra kendini daha güvende hisseden var mı? Tarih tekerrür etmez ama birçok zaman bir kafiye yaratır.” tabirleri yer aldı.

İsveç Başbakanı Ulf Kristersson da sosyal medya paylaşımında, ziyarete yönelik yansısını “Macaristan Başbakanı Viktor Orban’ın, Macaristan’ın AB Dönem Başkanlığını Moskova’yı ve Başkan Putin’i ziyaret etmek için kullanması sorumsuzluk ve sadakatsizliktir. Dış dünyaya yanlış bir sinyal göndermekte ve Ukrayna halkının özgürlükleri için verdiği çabaya hakaret etmektedir.” kelamlarıyla ifade etti.

Çekya Başbakanı Petr Fiala, Orban’ın Moskova’da AB ve AB önderlerinin çıkarlarını temsil etmediğini vurgulayarak, “Bizim ismimize müzakere etme yetkisine de sahip değildir. Çeklerin konumu nettir: Putin saldırgandır, biz Ukrayna’nın yanındayız.” ifadelerini kullandı.

Finlandiya Başbakanı Petteri Orpo ise “Orban’ın AB adına müzakere etme ya da görüşme yetkisi olmadığı açıktır. Ziyareti, AB Dönem Başkanlığının vazifelerini hiçe saydığını gösteriyor ve AB’nin çıkarlarını zayıflatıyor.” cümleleriyle Macar öndere yansısını gösterdi.

Avrupa’dan Orban’ın Rusya ziyaretine destek ise 15 Mayıs’ta suikasta uğrayan Slovakya Başbakanı Robert Fico’dan geldi. Rusya-Ukrayna savaşının sona erdirilmesi için barış görüşmeleri yapılması davetlerini yineleyen Fico, sağlığı elverseydi Putin’le görüşmek üzere Orban’a eşlik edeceğini belirtti.

SON DAKİKADA İPTAL KARARI

Orban’ın Putin ile görüşmesinden bir gün sonra Macaristan Dışişleri Bakanı Peter Szijjarto’nun 8 Temmuz’da Alman mevkidaşı Annalena Baerbock ile Budapeşte’de yapacağı görüşmenin Macaristan tarafından iptal edilmesi şaşkınlığa neden oldu.

Almanya Dışişleri Bakanlığınca yapılan açıklamada Alman tarafının görüşmenin iptal edilmesinden üzüntü duyduğu aktarılarak, “İki dışişleri bakanı arasında bizzat yapılacak önemli ve dürüst bir görüşme, Başbakan Orban’ın sürpriz ve uyumsuz Moskova ziyareti bakımından çok önemli olurdu.” ifadesi yer aldı.

Görüşmenin son dakikada iptal edilmesine ilişkin spekülasyonlar yayılmaya başlamışken, Macaristan Dışişleri Bakanlığı görüşmenin “politik nedenlerden değil teknik nedenlerden iptal edildiğini” bildirdi.

Buna göre, Szijjarto’nun programındaki “öngörülemeyen bir değişiklik” nedeniyle ziyaret ileri bir tarihe ertelendi.

Orban’ın Moskova temaslarının yankısı sürerken, Macar önderin 5-6 Temmuz’da Azerbaycan’ın Şuşa kentinde düzenlenen Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Devlet Liderleri Gayriresmi Tepesi’ne katılması da AB’nin reaksiyonunu çekti.

AB yaptığı açıklamayla Orban’ın bu zirveye birliği temsilen değil Macaristan ve TDT ikili ilgileri çerçevesinde katıldığını belirtti.

Macaristan’ın 31 Aralık 2024 tarihine kadar yürüteceği dönem başkanlığı vazifesinin, “hükümet ve devlet liderleri seviyesinde, AB Kurul Liderinin sorumluluğunda olan birliğin dış temsilini zorunlu kılmadığı” vurgulandı.

Bu bağlamda Orban’ın TDT Doruğu’na iştirakinin AB Konseyi talimatları çerçevesinde yapılmadığının altı çizilerek, ziyaretten duyulan rahatsızlık dile getirildi.

SÜRPRİZ DURAK ÇİN

Orban, Rusya ile olduğu kadar Çin’le kurduğu yakın alakalarla de sıklıkla AB içinde rahatsızlığa ve tansiyona yol açtı. Pekin’e yönelik daha temkinli bir politikaya sahip AB’nin aykırısı bir yaklaşıma sahip olması Macar-Çin bağlantılarını her geçen gün geliştirdi.

AB, özellikle “insan hakları ihlalleri” nedeniyle eleştirdiği Çin’le Orban’ın kurduğu ilgiyi AB’nin ortak strateji ve kıymetlerine zarar verdiğini savunarak eleştirdi. Orban ise diğer konularda olduğu gibi “egemenlik” vurgusu yaptı.

Tartışmalara neden olan Rusya ve Şuşa ziyaretlerinin üzerinden sadece günler geçmişken Macar başkanın sürpriz Çin ziyareti bugün başladı.

Orban’ın Çin ziyaretinin de AB içinde yansılara neden olması bekleniyor.

İCE BUZ ÜSTÜNDE YÜRÜTÜLEN İLİŞKİLER

Macaristan ile AB arasındaki gergin ilişki, Birliğin siyasetleri ve vizyonundan epey farklı görüşlere sahip Orban’ın 2010 yılında göreve gelmesiyle başladı ve o günden bu yana geçen 14 yılda derinleşerek devam etti.

Muhafazakar görüşleri, ulusal egemenliği ve Macar kültürünü önceleyen siyasetleriyle tanınan Orban, demokratik bedeller, hukukun üstünlüğü ve insan haklarına hürmet konularında sıklıkla AB ile karşı karşıya geldi.

Orban’ın ulusal egemenliği sağlamlaştırma amacıyla yaptığı yargı ıslahatları AB tarafından “medya özgürlüğünün kısıtlanması”, “insan hakları ihlali” ve “yargıya müdahale” olarak görüldü ve birçok kez kınandı. Buna karşılık Macaristan da AB’yi “haddini aşmakla ve kendine has siyasi kültürüne Batı Avrupa normlarını empoze etmeye çalışmakla” suçladı.

AB, 2018’de, Birliğin yolsuzluk, basın özgürlüğü ve çoğulculuğu, cinsiyet eşitliği, mülteci haklarıyla ilgili bedellerinin “ciddi şekilde ihlal edildiği” gerekçesiyle Macaristan’a karşı AB Kurulundaki oy hakkının elinden alınmasını öngören ve “nükleer seçenek” olarak isimlendirilen 7. hususun uygulanmasıyla ilgili süreç başlattı.

Macaristan, AB fonlarından yararlanmasının hukukun üstünlüğü prensibine bağlanması anlamına gelen “koşulluluk mekanizması”nın devreye sokulması ihtimaline karşı, önemli bahislerde sıklıkla veto yetkisine başvururken, AB Kurulu da Macaristan’a basın özgürlüğünün ihlali, cinsiyet ayrımcılığı, AB’nin iltica hukukunun ihlali gerekçesiyle AB Adalet Divanı’nda davalar açtı.

AP, 2022’de Macaristan’ın yönetim formunu “seçimli otokrasi” olarak tanımlayarak, ülkenin, AB’nin pahalarını sistematik olarak tehdit ettiğine ve “artık demokratik olarak yönetilmediğine” karar verdi. Aynı yıl AB fonlarının berbata kullanılmasına ilişkin süregelen tasalar nedeniyle Budapeşte idaresine karşı bütçeden pay verilmesi “koşulluluk mekanizması”yla kurala bağlandı. 7. Madde adı verilen söz konusu prosedür, hala devam ediyor.

Bu karar doğrultusunda 2022’nin sonunda AB, Macaristan’a verilecek fonların 22 milyar avrosunu dondurdu. Macaristan ise bu kararı, ülkeyi “bağımsız duruşu nedeniyle cezalandırmayı amaçlayan siyasi amaçlı saldırılar” olarak nitelendirdi ve AB’yi “şantaj yapmakla” suçladı. Daha sonra yargı alanında bazı ilerlemeler kaydedildiği gerekçesiyle bunun 10 milyar avrosu serbest bırakıldı.

Son devirde Brüksel-Budapeşte arasındaki uyuşmazlıklar arasında Ukrayna-Rusya arasında süren savaş, Ukrayna’ya askeri ve mali destek ile Ukrayna’nın AB üyeliği gibi konular öne çıkıyor.

Ukrayna’daki savaşa yönelik AB’den farklı politika sergileyen Orban sıklıkla “Rus yanlısı” olmakla suçlanırken, Macar lider bu iddiaları reddediyor.

0 0 0 0 0 0
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Orban’ın ‘Barış Misyonu’ Çin’de Devam Ediyor: Şi’yle Ukrayna’yı Görüştü

HIZLI YORUM YAP

0 0 0 0 0 0

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.