34,7323$% -0.02
36,5560€% 0
2.959,62%0,31
4.910,00%0,42
19.638,00%0,43
2.652,09%0,39
9.886,05%0,60
Melike Sarıkaya / Milliyet.com.tr – Öğretmenler geçmişin öğreticisi, geleceğin kurucusu olan, çocuk yaşta hayatlarımıza giren en büyük şanslarımızdır. 12 yaşındaki otizmli Güney Güngör’ün bahtı ise öğretmeni Kazım İlkay Poyraz oldu. Gözlemlediği farklılık doğrultusunda öğrencisini yaratıcı müelliflik atölyesine yönlendiren İlkay Öğretmen, öğrencisini hayaline kavuşturdu. 12 yaşındaki otizmli Güney Güngör kitap yazarak özel eğitim alan bireylerin neler yapabileceğini ortaya koydu. İlkay öğretmenin öğrencisine olan inancı ve sevgisi, birlikten kuvvet doğduğunun en güzel ispatı oldu. ‘Otizm ile başardık’ sloganıyla, öğrencisinin başarısını her fırsatta tüm Türkiye’ye duyurmaya çalışan İlkay Öğretmen otizmin ömür boyu kalıcı olduğuna dikkat çekerek öğrencisi Güney Güngör’le olan başarı ve heyecan dolu kıssasını SEN ANLAT okuyucularına anlattı.
‘KENDİ YETENEKLERİNİ FARK ETTİ’
Kazım İlkay Poyraz, 23 yaşında genç bir Özel Eğitim Öğretmeni. Babası sınıf öğretmeni olan İlkay Öğretmen, babasının mesleği sayesinde öğretmenliğe ilgi duydu. Köylerde ve çocuklarla iç içe büyüyen İlkay, lise son sınıfta özel eğitim öğretmeni olmaya karar verdi. Özel eğitimin, manevi ve duygusal açıdan çok anlamlı bir alan olduğunu belirten İlkay öğretmenin meslek hayatındaki en büyük “iyi ki”si ise otizmli öğrencisine bir kitap yazdırarak hayalini gerçekleştirmek oldu.
İlkay Öğretmen, öğrencisi Güney’in yeteneklerini fark ettiğinde bunun bir dönüm noktası olacağını hissetmişti. Güney’in, çöpten topladığı kâğıt ruloların içine prizma yerleştirerek gökkuşağı renklerini oluşturduğunu ve çizgi film karakterlerini karakalemle çok başarılı bir şekilde çizebildiğini gözlemledi. Bu farklılıkları fark eden Öğretmen İlkay, Güney’in kitap yazabileceğini düşündü ve onu yaratıcı müelliflik atölyesine yönlendirdi. Bu atölye, Güney için bir dönüm noktası oldu.
Otizmli Güney Güngör, İzmir’in Bergama ilçesinde doğmuştu. Üç çocuklu bir ailenin iki otizmli çocuğundan biriydi. Gelişim sürecinde bazı sorunlar yaşayan Güney, dört yaşına kadar konuşmamıştı. Konuşmaya geç başlaması, onun konuşmayı pek sevmeyen bir çocuk olmasına neden olmuştu. Ancak yaratıcı müelliflik atölyesinde aldığı eğitim, Güney’in konuşma maharetlerini ve Türkçe bilgisini geliştirerek kitap yazmaya karar vermesini sağladı. İlkay öğretmen, Güney’in kitap yazma sürecini şöyle anlattı:
“Güney yaklaşık iki yıldır öğrencim. İlk 2-3 ayımı onu tanımaya ve ihtiyaçlarını belirlemeye ayırdım. Onun nasıl bir birey olduğunu anlamaya çalıştım. Güney, farklı malzemelerden kendine göre çok güzel şeyler oluşturuyordu. Örneğin, çöpten aldığı kağıt rulolarının içine prizma yerleştirerek gökkuşağı renkleri oluşturuyordu. Çizgi film karakterlerini çok başarılı bir şekilde karakalemle çizebiliyordu. Bu yeteneklerini fark edince onu kitap yazmaya teşvik ettim. Önce kompozisyon yazmaya başladık ve Türkçe derslerine yoğunlaştık. Diğer öğretmenlerle iş birliği yaparak Güney’i kitap yazabilir hale getirdik. Yaklaşık bir yıl önce kitabın yazımına başladık. Süreç boyunca taslaklar üzerinde çalıştık. Güney, gerçekleri hayal gücüyle birleştirerek çok başarılı bir kitap yazdı. Ben sadece editoryal düzenlemeleri yaptım.”
‘İÇ DÜNYASININ YANSIMASIYDI’
Bu kitap, Güney için büyük bir motivasyon kaynağı oldu. İlkay Öğretmen, “Güney bu kitabı yazarak kendi yeteneklerini fark etti. Yeteneklerini keşfettikçe motive olmaya başladı. Evvelce derslere farklı bir şekilde yaklaşan Güney, artık Türkçe derslerinin de bir anlamı olduğunu anladı ve derslere daha çok katılım sağladı. Önceden topluluk önünde konuşmayı sevmezdi ama şimdi kitabı, onun için bir özgüven kaynağı oldu” diye konuştu.
Kitap yazım sürecinde karşılaşılan zorluklardan da bahseden İlkay öğretmen, Güney’in kendi cümleleriyle aktardığı sözlerin herkes tarafından anlaşılabileceğini düşündüğünü ve bu nedenle cümlelerde düzenleme yapılması gerektiğini belirtti. “Atasözleri ve tabirler gibi soyut sözlerde anlama zahmeti yaşamıştık. Bu süreç, Güney’in soyut fikirleri somutlaştırmasına da yardımcı oldu. Kitap onun iç dünyasının bir yansımasıydı. Biz sadece bu dünyayı yazıya dökmesine ve somut bir ürün ortaya koymasına rehberlik ettik” dedi. İlkay Öğretmen, bu kitabın Güney’in gelecekte istihdam edilmesinde önemli bir rol oynayacağını düşünüyor. “Hem biz öğrencimizi topluma kazandırdık hem de toplum kazandı” diyen İlkay Öğretmen, ‘Efsanelerden Gerçeklere: En Değerli Hazinenin Hikayesi’ isimli kitabın maksadını böylece özetlemiş oldu.
‘KURTULMAMIZ GEREKEN BİR HASTALIK DEĞİL’
Otizmli bireylerde erken teşhis büyük önem taşıyor. Bu konuda görüşlerini paylaşan Kazım İlkay Poyraz , “0-3 yaş arasında teşhis konulup eğitime başlanırsa, bireylerin topluma kazandırılma oranı çok yüksek olur. Ancak geç fark edilirse, uyum sağlamaları çok daha zor hale gelir” dedi. Bunun yanı sıra otizmin bir hastalık olarak algılanmaması gerektiğini vurgulayan İlkay öğretmen, “Otizm kurtulmamız gereken bir hastalık değil, onunla mücadele etmeyi öğrenmeliyiz” ifadelerini kullandı.
Özel ihtiyaçlı bireylerin eğitiminde yapılan yanlışlara dikkat çeken İlkay Öğretmen, “Maalesef öğrencileri birer obje gibi görerek onların hisleri ve niyetlerini anlamadan öğretmenlik yapıyoruz. Oysa onların yeteneklerini ve ilgilerini takip etmek çok önemli. Bu ilgiyi doğru yönlendirirsek, ortaya çok güzel ürünler çıkabiliyor” dedi.
Son olarak İlkay öğretmen, “Bazı insanlar bu kitabı sadece Güney otizmli olduğu için aldı. Ancak bu kitap sadece otizmli olduğu için değil, gerçekten kaliteli olduğu için okunmalı” diyerek sözlerini noktaladı.
Diğer Güncel Haberler İçin Tıklayın / Bursa Haber – Bursa Gündem – Bursa Gündem Haber – Bursa Haberleri – Bursa Son Dakika
Bizi İnstagram’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi X’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHbr
Bizi Facebook’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Youtube’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Linkedin’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Katedral Küllerinden Doğdu