34,3421$% 0.3
37,2927€% -0.28
3.020,93%0,03
5.061,00%-0,23
20.180,00%-0,23
2.734,28%-0,34
8.885,00%0,24
ANTEP – Serra Yüzbaşı, 8 yıl önce Antep’te 42 günlükken Özel NCR International Hastanesi’nde alındığı kasık fıtığı ameliyatında iç kanama geçirdi, yaşam işlevlerini kaybedip solunum aygıtına bağlandı ve yaklaşık bir ay yoğun bakımda kaldı. 12 Kasım 2016’da yapılan operasyon sırasında iki kez kalbi duran Serra bebek, Tıp Fakültesi’nde 30’dan fazla operasyon geçirdikten sonra hayata tutundu.
Cerrah L.D. ve anestezi uzmanı K.Ö. tarafından yapılan ameliyata ilişkin ailenin suç duyurusuyla başlayan hukuki süreçte iki uzman raporu hazırlandı. Bu raporlardan biri doktorları yüzde 14 kusurlu bulurken, başkası kusursuz buldu.
Doktorların kusurlu bulunduğu uzman raporunda, anestezi takip ve onam formunun olmamasının anestezi uzmanının aleyhine olduğu, bu formlar olmadığından tıbbi açıdan kötü uygulama olup olmadığının değerlendirilemeyeceği belirtilerek, formların eksper konseyine gönderilmesi istendi.
Ameliyattan sonra hastanenin evrakları yok edip sahte evrak düzenlediğine dair belgeleri delil olarak sunarak dava açan avukat Besim Koray Sarıçoğlu, 6 yıldır sürdürdükleri dava sürecini istinafa taşıdıklarını belirterek, “Bu davanın peşini bırakmayacağız” dedi.
Olayla ilgili soruları cevapsız bırakan hastane yönetimi ise yaklaşık 6 yıldır devam eden dava sürecine ilişkin açıklama yapmadı.
DOKTORLAR BİRBİRLERİNİ SUÇLAYIP DAVALIK OLDU
Olaydan sonra özel daldaki işinden ayrılıp senelerce kızının başında nöbet tutan Nur Damla Yüzbaşı, 8 yıldır yaşadıklarını Gazete Duvar’a anlattı.
Bebeğinin yoğun sağlık problemleriyle uğraştıkları için, ancak iki yıl sonra dava açabildiklerini söyleyen anne Nur Damla Yüzbaşı, Serra’yı ölümün eşiğine getiren ameliyat anında neler olduğunu duruşma salonunda birbirini suçlayıp kendi aralarında davalık olan doktorların ve sağlık çalışanı olarak ameliyata giren şahitlerin sözlerinden öğrendiklerini söyledi.
‘SAPASAĞLAM OLAN BEBEĞİM DAVUL GİBİ ŞİŞMİŞTİ’
Serra’nın 2016’da girdiği 15 dakikalık kasık fıtığı ameliyatında komplikasyon geçirdiğini ve ameliyata giren doktorların ‘72 saat ölüm riski var’ dediğini belirten anne Yüzbaşı, “Ameliyat esnasında cerrah ve anestezi tabibi birbirlerinin yakasına yapışmış. Ameliyattan çıkınca bize panikle durumu anlattılar, sonra sakinleştirmeye çalıştılar. Yoğun bakıma girmek yasak olduğu halde ‘Gelin size bebeğinizi gösterelim’ dediler. Ameliyata sapasağlam getirdiğim bebeğim davul gibi şişmişti” dedi.
‘CİHAZ YOKMUŞ, TORPİL BULUP TIP’A GÖTÜRDÜK’
Yüzbaşı, o gün bebeğinin geçirdiği ameliyatın devamında yaşananları şöyle anlattı: “Acilen yoğun bakıma alındı. 11’inci gününde çocuğumun solunum aygıtından ayrılamadığını, kendi teneffüsünü takviyesiz sağlayamadığını söylediler. O gün hastanedeki doktorlar, ‘Kamerayla bebeğin boğazına inilip bakılması lazım. O aygıt hastanemizde yok. Siz bir torpil bulun. Çocuğu tıp fakültesine sevk ettirin. Orada baksınlar’ dediler bize. Biz kendi imkanlarımızla torpil bulduk. Fakültede dediler ki çocuğun gırtlağında ödem oluşmuş, boğazının delinmesi lazım. Bizi ameliyat esnasında çağırmışlar, ‘Şimdi onay veriyorsanız çocuğun gırtlağını deleceğiz. Yoksa daima solunum aygıtına bağlı yaşayacak’ dediler. Orada çocuğumun boğazı delinip trakiostomi açıldı. Ameliyattan sonra Özel NCR Hastanesi’ne geri gönderildi ve 17 gün daha yattı. 17’nci günde gerekli aygıtları alıp evde yoğun bakım ünitesi gibi bir ortam hazırlayın dediler ve bizi eve gönderdiler.”
HASTANE POLİSİ ‘BEBEĞİN KOLU NEDEN KIRIK?’ DEDİ
Bebeğinin kolunun kırık olduğunu hastane polisinden öğrendiklerini anlatan Yüzbaşı, şunları söyledi: “Ameliyat esnasında ya da yoğun bakım ünitesinde bebeğimin kolunu kırmışlar. Fakültede bebeğimiz tedavi görürken, polisler geldi yanımıza. ‘Siz dedi bu çocuğa ne yaptınız, düşürdünüz mü? Bu çocuğun kolu kırılmış’ dediler. Onlara doktor haber vermiş durumu. Biz, ‘Ne düşürmesi, zati yoğun bakım ünitesinde yatıyor, içinde yattığı sepetin sadece kenarlarında hava delikleri var” dedik. Çocuğumuzun ameliyat olduktan ve yoğun bakımda kaldıktan sonra bu hale geldiğini söyledik. Polis, anlattıklarımızı dinleyince sorguyu bıraktı. Doktor doktoru koruyor. Bunun da üstü örtüldü.”
SERRA, 4 YILDA 30’DAN FAZLA AMELİYAT GEÇİRDİ
Bebeği Serra’yı alıp hastaneden çıktıktan sonra yaşadıklarından da bahseden Yüzbaşı, o günleri şöyle tanım etti: “Bebeğimiz 4 yıl içinde 30 küsur ameliyat geçirdi. Trakiostomi açıldıktan sonraki süreçte hem o hem de biz çok yıprandık. Çok zor zamanlar geçirdik. Kızımızın teneffüsünü 5,10, en fazla 20 dakikada bir aspire ediyorduk. Çünkü boğazı delikti ve oradan nefes alabiliyordu. Orası tıkanırsa ölürdü. Biz bu kaygıyı her an her saniye yaşadık. Gece gündüz başında nöbet tuttuk. Ben kızım yaşasın diye işimden ayrıldım. Onun yaşaması için büyük borç yüklerine girdik. Neredeyse hiç uyumadık. Kızımızı bu duruma düşüren hastane ile hukuki uğraşımız 6 yıldır devam ediyor.”
TANIK: ‘YAPMA DUR! BEBEĞE BÖYLE MASAJ YAPILIR MI?’ DEDİ
Yaklaşık 6 yıl süren davanın duruşmalarında şahit ifadelerine yansıyan diyaloglar ve olaylardan da söz eden anne Yüzbaşı, şöyle konuştu:
“Şahitlerin sözlerinde yanlışlar silsilesi ortaya çıktı. Serra’nın ameliyatına sağlık çalışanı olarak giren ve dava sürecinde tanıklık yapan herkes, hastanedeki vazifelerinden ayrıldı. Hastane bu olayla alakalı kendilerinin aleyhinde ifade veren çalışanları işten çıkardı. Dava boyunca ameliyatı yapan cerrah ve anestezi uzmanı tabirlerinde birbirlerini suçladı, kendi aralarında da davalık oldular. O anestezi uzmanı da hastaneden ayrıldı.
Mahkemede söylediklerine göre kızımın kalbi ameliyatta ilk durduğunda çalıştırıyorlar. Ameliyatı gerçekleştirelim mi diye kendi aralarında bir toplantı yapıyorlar. 42 günlük bebeğe şu an anestezi verildi. Uzun bir süre anestezi verilemez tekrar deyip ameliyata devam ediyorlar. Anesteziden uyandırılacakken çocuğun bir daha kalbi duruyor. Tekrar kalp masajı yapılıyor. O anda hekimlerden biri, kalp masajı yapan diğer doktora ‘‘Yapma dur, ne yapıyorsun? O daha bebek, böyle masaj yapılır mı?” demiş. Ardından Serra’da iç kanama başlamış. Benim çocuğum ameliyat masasında can çekişirken, ‘Ben yapmadım, sen yaptın’ kavgasına tutuşmuşlar.”
‘DAVAMIZ GİRDAPTA BIRAKILDI, İSTİNAFA TAŞIDIK’
Yüzbaşı, dava sürecinde mahkemeye sunulan dokümanlardan edindikleri bilgileri ise şu sözlerle aktardı:
“Davada ortaya çıktı ki hastane sorumluluğunu gizlemek için kızımızın bütün kayıtlarını silmiş. Anestezi fişi, onam formu, anestezide kullanılan ilaçlara ait tıbbi dokümanlar, bunların hiçbiri ortada yok. Bununla da kalmamış, 72 saatlik ölüm riski olan çocuk ölürse diye kendilerini garanti altına almak için çocuğun anesteziye alerjisi olduğuna dair sahte dosya düzenlemişler. Mahkeme evrakları istediğinde, sonradan düzenledikleri sahte belgeleri gönderdiler. Apaçık bir biçimde evrakta sahtecilik yaptılar. Eksper heyeti ve mahkeme heyeti bir karar veremedi. Uzman raporları, ‘Belgeler olmadığı için ortaya çıkan yanlışın kimden kaynaklandığı belirlenemiyor’ diye yazıldı. Haklı davamız kocaman bir girdapta bırakıldı. Çelişkilerle dolu bir süreç yaşandı. Şimdi davayı istinafa taşıdık.”
‘KIZIMIN HAYATINA KARŞILIK, UYARI MI ADALET?’
Antep İl Sağlık Müdürlüğü’ne de hastane ile ilgili şikayet başvurusu yaptıklarını ifade eden Yüzbaşı, “Bir hastane kanunlara uymuyor, evrakları ortadan kaldırıyor, arşivlemiyor ve biz bu durumu dokümanlarıyla İl Sağlık Müdürlüğü’ne iletiyoruz. Müdürlük ise hastaneye sadece uyarı cezası vermekle yetiniyor, başka hiçbir şey yapmıyor. Benim kızımın hayatına karşılık, basit bir uyarı cezası mı adalet? Bu süreçte kurumlar adeta suça ortak oldu. Halbuki mahkemede ortaya çıkan bütün ayrıntılara İl Sağlık Müdürlüğü de ulaşabilirdi. Biz bebeklerimizi özel hastanelerde kar ve rant hırsıyla öldürsünler diye doğurmadık. Yenidoğan Çetesi’nin öldürdüğü bebeklere canı yanan herkes, davamıza destek olsun.”
‘YARASINI SORDUKLARINDA KARDEŞİNE ‘SEN ANLAT’ DİYOR’
Şu anda 8 yaşında olan kızının üzerinde hala bu ağır sürecin tesirlerinin olduğunu belirten Nur Damla Yüzbaşı, “Kızım şu an ilkokul ikinci sınıf öğrencisi. Yaşıtlarından 20 santimetre kısa ve 8 kilo eksik. Onlarca ameliyatın öncesi ve sonrası antibiyotik kullanmak zorunda kaldık. Kalp büyümesi var. Gelişim olarak arkadaşlarından çok çok geride kaldı. Gırtlağında fizikî olarak bir kalıntısı var. Boğazında boğum şeklinde duran bir iz kaldı. Estetik gerekiyor. Okulda arkadaşları, ‘Serra boğazına ne oldu’ dediğinde, kardeşine dönüp, ‘Sen söyle’ diyormuş. İçten içe çok etkileniyor bu yaşadıklarından. İçerleyip üzülüyor” diye konuştu.
Diğer Güncel Haberler İçin Tıklayın / Bursa Haber – Bursa Gündem – Bursa Gündem Haber – Bursa Haberleri – Bursa Son Dakika
Bizi İnstagram’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi X’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHbr
Bizi Facebook’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Youtube’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Linkedin’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Yaşlı Kadını Bir Yılda 33 Milyon Lira Dolandıran 19 Kişi Tutuklandı
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.