DOLAR

37,9090$% -0.12

Created with Highcharts 8.2.210:0010:3011:0011:3012:0012:3013:0013:3014:0014:30
EURO

41,1346% 0.19

Created with Highcharts 8.2.210:0010:3011:0011:3012:0012:3013:0013:3014:0014:30
GRAM ALTIN

3.811,45%0,32

Created with Highcharts 8.2.210:0010:3011:0011:3012:0012:3013:0013:3014:0014:30
ÇEYREK ALTIN

6.297,00%0,28

Created with Highcharts 8.2.221:0022:0023:0000:0001:0002:0003:0004:0005:0006:0007:0008:0009:0010:0011:0012:0013:0014:00
TAM ALTIN

25.112,00%0,29

Created with Highcharts 8.2.221:0022:0023:0000:0001:0002:0003:0004:0005:0006:0007:0008:0009:0010:0011:0012:0013:0014:00
ONS

3.127,31%0,43

Created with Highcharts 8.2.210:0010:3011:0011:3012:0012:3013:0013:3014:0014:30
BİST100

9.573,87%-0,89

Created with Highcharts 8.2.210:0010:3011:0011:3012:0012:3013:0013:3014:0014:30
İmsak Vakti a 02:00
Bursa HAFİF YAĞMUR 12°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
SON DAKİKA

DOLAR 37,9090

EURO 41,1346

ALTIN 3.811,45

BİST 100 9.573,87

İmsak 02:00

12°

Özel’den İktidara Yeni Çözüm Süreci Tepkisi: Yeni Bir Oyun Kurgulandığını Görüyoruz!

ad826x90

 

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, yeni çözüm sürecine ilişkin olarak yaptığı açıklamada iktidarın Kürt meselesi üzerinden yeni bir oyun, algı kurguladığını söyledi. Özel, “Bütün gelişmeleri dikkatle, titizlikle, ihtiyatla, bizden ümidi olanların ümidini kırmadan ama oyuna da gelmeden, gelmeyeceğimizi de bütün muhataplarımıza söyleyerek dikkatlice yürütüyoruz. Partimizde tarihi bir tutarlılık, kümemizde, üyelerimizde tam bir telaffuz birlikteliği, doğru bir duruş var. O duruşumuzu asla terk etmiyoruz. Kürt sıkıntısının varlığını kabul ediyoruz. Bunun ancak demokratikleşerek aşılacağını biliyoruz. Bunun için Türklerin de, Kürtlerin de, Lazın da, Çerkezin de büyük bir demokrasi paketiyle bu sorunu açmak için iş birliği, el birliği, gönül birliği yapması gerektiğini düşünüyoruz” ifadelerini kullandı. 

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantısında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.

Özel’in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle: 

Bu akşam iftarda şehit ailelerimizle ve gazilerimizle birlikte olacağız. Onlar Cumhuriyet Halk Partisi’nin, ülkenin gündemi ne olursa olsun daima gözettiği, temas halinde olduğu, görüşlerini sorduğu, onlara rağmen bir şeyin yapılmayacağının teminatı olduğu, çok bedel verdiğimiz büyüklerimiz, kardeşlerimiz ve evlatlarımız.

Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak tam sekiz ay önce üç büyük yapıyı, yani devlet protokolünde de şehitleri ve şehit ailelerini ve gazileri temsil eden, biri vakıf, ikisi dernek, üç büyük yapının taleplerini alarak Türkiye’de 200’ün üzerinde şehit ailesini, şehit aileleri derneklerini, gazi derneklerini ziyaret ederek, sekiz ay önce 18 kanunda değişiklik yapan bir teklifi Meclisimizin ilgili kurullarına emanet ettik.

Süreleri doldu. Maalesef bir çalışma yok. Geçtiğimiz günlerde Milli Savunma Bakanlığı’ndan bu konuda bir çalışma yapıldığı söylendi, umutlandık, dikkatle takip ediyoruz. Hem Çanakkale Zaferi’nin yıldönümüdür hem de Şehitleri Anma Günü’dür.

Buradan bir kez daha bütün parti kümelerine, siyasi parti kümelerine ve grubu bulunmayan siyasi partilere 18 kanun teklifiyle, Türkiye’de artık şehit ailelerin, gazilerin haksızlıktan, eşitsizlikten ya da kendilerine verilen kelamların tutulmamasından şikayet etmedikleri bir yasal düzenlemeler bütününü hayata geçirmek için daima birlikte olmamız gerekir. Bu noktadaki davetimizi bir kez daha ifade ederek sözlerime başlıyorum. İki büyük facia birbirine çok benzeyen hukuki süreçler yaşanıyor.

Bir tanesi en son yaşadığımız, tam 56 gün önce Bolu’da Kartalkaya’daki otel yangını. 78 kişi, 36’sı çocuk ve bebek katledildi orada. Gözaltılar yapıldı ve yedi kişilik bir uzman heyeti görevlendirildi. Gerçekten liyakatleriyle, daha önceden esasen adliyeye başvurmuş, odalarından isim istenmiş, o isimler bildirilmiş. O havuzdan Bolu’daki adaleti sağlayacak olanların, savcıların seçtiği yedi uzman görevlendirildi. Üç gün süre verdiler.

Üç gün içinde buradaki sorumlulukları bize rapor et, raporunu hazırla. O eksperler gece gündüz üç gün yanmış otelin içinde çalıştılar. Bir rapor hazırladılar. Götürdüler, verirken, “Alamayız.” dediler. Neden? Bu raporda, “Siz sorumlu.” diye, “Turizm Bakanlığı yazmışsınız.” “Ne yazacaktık?” dediler. “Sorumluluk tamamen onda.” Kapıdaki tabeladan tutun bütün kanunlara kadar bütün düzenlemelerde sorumluluk onda. “Bunu böyle yazamazsınız. Silin. Yerine ‘Bolu Belediyesi’ yazın.” Eksperler, teknik insanlar. Kanuna bakıyor, nizama bakıyor, yönetmeliğe bakıyor, yazışmaya, çizişmeye bakıyor.

Dediler ki, “Bolu Belediyesi’nin sonlarının da dışında burası. İçinde de olsa Turizm Bakanlığı’nda yetki. Dışında, yıllar önce AK Parti’deyken Bolu Belediyesi’ne bir uygunluk verilmiş. O günden beri de, ne yıllarca 15 yıl AK Parti gitmiş ne de şimdi Bolu Belediyesi’nin oraya gitmeye yetkisi yok. Yazamayız.” “Yazamazsanız istifanızı yazın.” Buradan gösterdim geçtiğimiz haftalarda. O kadar güzel azil talepleri var ki.

Üç gün gece gündüz çalışmış, üç gün sürenin sonunda rapor çıkmış, “İş yoğunluğum nedeniyle azlimi istiyorum. Bu üç gün burada emek veremeyeceğim. Vaktim yok. Başka işim var. Azlimi istiyorum.” Ben ilk görevlendirme yazısını da buldum.

Azil taleplerini de buldum. Raporu da buldum, sizlerle de paylaştım. Bütün aileleri de ziyaret ediyoruz. Hepsi o raporu da biliyor. O rapora “korsan” diyen Adalet Bakanı’nı da biliyor. Herkes o raporun ne kadar şeffaf, doğru yazıldığını da biliyor. İşine gelmeyenlerin bir adalet korsanlığıyla o raporu nasıl çaldıklarını biliyor.

Hatta şunu da hatırlatıyor aileler: “Bu bakan önce dedi ki, ‘Rapor genişleyecek. Heyet genişleyecek.’ Şimdi o heyet yok. Yeni heyet var diyor ama o günden bugüne 53 gündür yeni bir rapor da yok.” Biz bu sıkıntıyı takip etmeye, unutturmamaya devam edeceğiz. Aynı İliç’te olduğu gibi, nasıl bu faciada ilk günden beri Kartalkaya’daydık, ilk andan beri, milletvekillerimizle, belediye liderlerimizle, geçen yıl da, bundan 13 ay önce İliç’teydik. İliç’te dokuz işçi hayatını kaybetti. O devasa bir linyitin altında kaldılar. Facia göz göre göre geldi.

Biz Bolu Kartalkaya sıkıntısını unutturmamaya devam edeceğiz. Tıpkı İliç’te olduğu gibi. İliç’te de imza kimin çıktı. Murat Kurum’un çıktı. Önce sadece inkar ettiler. O periyotta İstanbul’a adaydılar. Dedik ki İliç’in felaketi oldun, İstanbul’un felaketi olmana izin vermeyeceğiz dedik. Sonra da yeniden bakan oldu. Dün yine İliç duruşması vardı. Bir tane kamu görevlisi yargılanmadı. İliç’e adaleti getirmek bir sonraki iktidara yani Cumhuriyet Halk Partisi’ne kaldı.

“Trump, Gazze’de otel açacağım diyor”

Mübarek Ramazan ayındayız. Ancak İslam coğrafyasında gözyaşı dinmiyor. İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarında bir buçuk yılda yirmi bini çocuk, elli bin kişi hayatını kaybetti. Elli bin şehit var. 19 Ocak’ta bir ateşkes başladı. Memnuniyetimizi ifade ettik, umutlandık. Sonra o ateşkesten sonra Trump’ın Filistin’e buyrukları başladı ve ondan yürek alan Netanyahu’nun “Şunu yapmazsanız ateşkesi bozarım. Bunu yapmazsanız bozarım.” Maalesef dün akşam ateşkesi bozdular. Ben bu konuşmaya hazırlanırken 300 kişiydi. Buraya gelirken 404’e ulaştı katliamda ölenlerin sayısı. Çok sayıda çocuk ve kadın hayatını kaybetti. Rakam 500’e doğru ilerliyor. Her yarım saatte 20-30 artıyor ve münasebet, niçin bozdun sen bunu? 1- Bütün rehineleri teslim etmediler. 2- ABD’nin tekliflerini reddediyorlar. Ne teklif ediyor ABD? Filistinlilerden Gazze’yi arındıracak, Filistinlileri civar ülkelere yollayacak. Gazze’ye Trump oteller, tesisler yapacak. “Çok güzel yermiş burası.” diyor. Orayı turizme açacak, İsrail’le birlikte ve böyle bir şey konuşulduğunda Alman Cumhurbaşkanı “Tehcir kabul edilemez.” dedi. “İnsanlık kabahatidir bu.” dedi. Yanında duran Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan Steinmeier’i dinledi, ağzını açmadı. Günlerce sustu. Dedim ki: “Cesaret muhalefete saldırmakla olmaz. Filistin davasına sahip çıkmakla olur. Geçmişte söylediğini, ettiğini söyleme. Bugün Trump’a ne söylüyorsun onu söyle.” dedim. Bana evvelce “One minute” demiş, onları falan anlatıyor. “Ben bugün diyorum. Trump’a karşı bir şey söyle.” diyorum. Dün bir telefon görüşmesi gerçekleşti, evvelsi gün.”

Erdoğan’a Gazze tepkisi 

Nihayet Trump’la telefonda görüştü. Hepimiz bekliyoruz ki İsrail’e karşı sert bir dil, Filistin’i sahiplenen bir duruş ve Trump’a bir meydan okuyuş. Bizimkilerin açıklaması bir kelime Filistin’in “F”si yok. İsrail’in “İ”si yok. Barış yok, ateşkes yok, 1967 sınırları yok, bağımsız Filistin yok. Ne var? Hiçbir şey yok. Karşı taraf, böyle görüşmelerden sonra açıklama yapılır, hiçbir açıklama yok. Diplomatik geleneklerde olmayacak bir şey. Niçin? Bu “Filistin” demedi ya da demeye kalktı, çok sert bir cevap aldı. Gelen bilgi: Bu taraf Amerikalılardan görüşmeyle ilgili açıklama yapmamasını talep etmiş. Soruyorum Erdoğan’a: Bugün akşam iftarda çıkacaksın yine o kürsüye. Trump’a Filistin’le ilgili ne dedin? Bir şey dedin mi? Dediysen niçin yazmaya korkuyorsun? Demediysen bunu nasıl söylemiyorsun? Deyip de bir cevap aldıysan o karşılığı söyle de bilelim ama şunu biliyoruz ki, Nisan sonunda randevu istiyorsan Trump’a laf etmeyeceksin, Filistin’e sahip çıkmayacaksın. Trump’tan randevu için. Yani buradaki iktidarını sürdürmek için dışarıdaki tek umudu, Trump’a tutunabilmek için Filistin davasını satıyorsa Erdoğan, yazıklar olsun. Yazıklar olsun.

Maalesef Filistin’de şeker yiyemeyecek artık çocuklar ve Türkiye’de de Ramazan Bayramı geliyor, Şeker Bayramı geliyor ve çocuklar gidecekler komşularının kapılarına, büyüklerinin kapılarına, el öpecekler, şeker toplayacaklar, çikolata isteyecekler.

Emekli ikramiyesi

Öyle bir süreçteyiz ki yaklaşan bayram emeklilerin gırtlağını düğümlüyor. 14 bin lira emekli maaşıyla kira ödemek, ısınmak, boğazdan geçirmek, kendini doyurmak, bir de gelecek bayramı karşılamak çok büyük bir zorlukla karşı karşıyalar. Burada tahminen bir ümit, alınacak bayram ikramiyesi. Tekrar hatırlatayım: 2015’te CHP’nin söylediği, 7 Haziran’da, 1 Kasım’da AKP’nin “Biz de vereceğiz.” dediği, 2018’e kadar kulağının üstüne yattığı, 2018’de seçimlere gelirken son bayramda bin lira verdiği bir bayram ikramiyesi var. O bin liraya o gün itiraz ettik biz. Niçin ettik? Biz asgari ücret diyorduk. Asgari ücret 1.400 küsur liraydı. Bunlar bin lira veriyordu, asgari ücretin yüzde 65’i falan. Bugün o bin lira şimdi Meclis’ten geçmedi ama maalesef Meclis öyle bir yer ki, öyle bir yere dönüştürüldü ki en düşük emekli maaşı Meclis’ten geçmeden 25 gün önce bakan tarafından kuruşu kuruşuna ifade ediliyor.

AK Partili arkadaşlar da güya kanunlar münhasıran milletvekilleri tarafından çıkarılır, hiç usanmadan, sıkılmadan hele başlarında bir grup liderleri var. Aman Allah’ım! 25 gün önce bakanın dediğini kuruşu kuruşuna getiriyor, hız astar, astar, utanmak yok. Aynı şeyi geçiriyorlar. Şimdi geçen hafta 3 bin lirayı 4 bin  lira yapacak. Erdoğan akşam her iyi haber verileceğinde ballandıra ballandıra anlatır.

Daha Meclis’e gelmeden o çok değerli kardeşime açıklattılar “4 bin lira olacak.” diye. Şimdi komiteden geçti, Meclis’ten geçecek. Geçen hafta da beceremediler Meclis’i işletmeyi. O 3 bini 4 bin  yapacaklar. Buradan açıkça söylüyoruz: O 3 bin lira 4 bin lira olmasın. O 3 bin lira en az bir asgari ücret, 22 bin lira olsun. Hiç olmazsa bu bayramda emeklilerin boynu bükük kalmasın. Grup Başkan Vekillerimize söylüyorum. 3 bin lirayı bir asgari ücret yapıyorlarsa gece gündüz çalışın, destek verin, geçirin. 3 bin lirayı 4 bin lira yapacaklarsa nasıl böyle biliyorlarsa öyle yapsınlar. Sakın ha sakın “Şuraya yetişecek, buraya yetişecek.” bayram sabahına kadar çalışsınlar, çıkarsınlar. 4 bin lirada biz yokuz kardeşim. 22 bin 400 lira yaparsan biz desteği veriyoruz.

Bayram şekeri hesabı 

Bakın şimdi, Erdoğan’a Ramazan jesti yaptık. Ne diyordu? “Türkiye’yi geziyor karış karış, doğru. Giriyor sarraflara, altın hesabı yapıyor.” diyor. “Altın hesabını bırak.” diyor. Niçin? Efendim, “Sen gelmeden önce emekli maaşı sekiz çeyrek altın alıyordu en düşük emekli maaşı. Şimdi iki buçuk alıyor.” diyorum diye bozuluyor. Ya da “Asgari ücret yedi çeyrekti, şimdi dört çeyreğe düştü.” diyorum, “Kızıyor. Bırak altın hesabını.” diyor. Ben de Ramazan’da onu kırmadım. Altın hesabını bıraktım. Şimdi günün hesabı: Çocuklar bayram şekeri bekliyor büyüklerden, değil mi? 2018 yılı, bizim zorumuzla verdiği bin lira 25 kilogram bayram şekeri alıyordu. Bugün verelim dedikleri 4 bin lira 6 kilo bayram şekeri alıyor. 700 lira olmuş bayram şekerinin kilosu, o gün 40 liraymış. TÜİK’i açın bakın, listelere açın bakın. Şekerciye, bayram şekeri satanlara gidin sorun.

“4 bin lira müjde değil, hakaret”

2018’deki bin TL 25 kg bayram şekeri alırken bugünkü 4 bin TL , 6 kg bayram şekeri alıyor. İşte emeklinin, Erdoğan’ın Türkiye’yi yönetmesine ödediği bedel. Sadece bayram şekerinde 19 kg bayram şekeri kayıp. Böyle bir bayram geliyor ve 4 bin lirayı müjde gibi sürüyorlar. 4 bin lira müjde değildir, emekliye hakarettir. Kabul etmiyoruz.

Anketlerde birinci parti hangisi?

Erdoğan’a söyledim: “Anketler var. Anketlerde parti kırılımları var. Ben bakıyorum, sen de bak.” dedim. “Öyle yalan yanlış görüntüleri kesip kesip oraya koydurup kümede izletme. Koy bir anket izleyelim.” dedim. Önce, anket demişken bir şey söyleyeyim. “Anketler nasıl?” diye soruyorsunuz ya bazen, aynı kurulduğu günkü gibi Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye’nin birinci partisi. Anket sorusu: Konuk ağırlama maliyeti arttığı için aile, eş, dost ile yapılan ev buluşmalarının azaldığını düşünüyor musunuz? Türkiye geneli: Çok azaldı diyen yüzde 60, azaldı diyen yüzde 24. Vatandaşın yüzde 84’ü “Ev gezmeleri azaldı ekonomik zorluklardan.” diyor. Bakın, azalmadı diyenler, çok azaldı ve azaldı diyenler burada. Azalmadı diyenlerin Türkiye’deki ortalaması %14. Parti kırılımı: AK Partililerin yüzde 19’u diyor azalmadı. yüzde 81’i azaldı diyor. CHP’lilerin yüzde 7’si, MHP’lilerin yüzde 24’ü, İYİ Partililerin yüzde 10’u, DEVA’lıların yüzde 6’sı, Yeniden Refah’lıların yüzde 15’i “Azalmadı. Eskisi gibi gidip gelebiliyoruz.” diyor. Geri kalanı “Bu ekonomik kaidelerden dolayı ne iftara konuk ağırlayabiliyoruz ne iftar sonrası misafirliğe gidebiliyoruz.” diyor. Erdoğan, kendi seçmeninin yüzde 80’inin verdiği cevap ortadayken bu memleketi daha fazla zulmetme, bu memleketin yakasından düş artık.

Son periyotta iktidarın ülkenin gündeminde olan Kürt meselesi üzerinden yeni bir oyun, yeni bir algı yönetimi kurguladığını hepimiz görüyoruz. Bütün gelişmeleri dikkatle, titizlikle, ihtiyatla, bizden ümidi olanların ümidini kırmadan ama oyuna da gelmeden, gelmeyeceğimizi de bütün muhataplarımıza söyleyerek dikkatlice yürütüyoruz. Partimizde tarihî bir tutarlılık, kümemizde, üyelerimizde tam bir telaffuz birlikteliği, doğru bir duruş var. O duruşumuzu asla terk etmiyoruz. Kürt sıkıntısının varlığını kabul ediyoruz. Bunun ancak demokratikleşerek aşılacağını biliyoruz. Bunun için Türklerin de, Kürtlerin de, Lazın da, Çerkezin de büyük bir demokrasi paketiyle bu sorunu açmak için iş birliği, el birliği, gönül birliği yapması gerektiğini düşünüyoruz.

“İktidarın Kürt meselesi üstünden yeni bir oyun kurguladığını görüyoruz”

Son devirde iktidarın ülkenin gündeminde olan Kürt meselesi üzerinden yeni bir oyun, yeni bir algı yönetimi kurguladığını hepimiz görüyoruz. Bütün gelişmeleri dikkatle, titizlikle, ihtiyatla, bizden ümidi olanların ümidini kırmadan ama oyuna da gelmeden, gelmeyeceğimizi de bütün muhataplarımıza söyleyerek dikkatlice yürütüyoruz. Partimizde tarihî bir tutarlılık, kümemizde, üyelerimizde tam bir telaffuz birlikteliği, doğru bir duruş var. O duruşumuzu asla terk etmiyoruz. Kürt meselesinin varlığını kabul ediyoruz. Bunun ancak demokratikleşerek aşılacağını biliyoruz. Bunun için Türklerin de, Kürtlerin de, Lazın da, Çerkezin de büyük bir demokrasi paketiyle bu sorunu açmak için iş birliği, el birliği, gönül birliği yapması gerektiğini düşünüyoruz.

MHP’ye “mafya terörü” yanıtı 

Hiçbir kısmı dışlamadan bu Meclis’i zemin kabul ediyoruz ve bunun üzerinden ilerliyoruz. Bize özellikle iktidarın küçük ortağı bir dönem kendi üzerine ateş toplayarak şimdi de bu süreçle ilgili olur olmaz yere ateş ederek bir algı yönetimi yapmaya, bir tuhaf sorular, bir tuhaf uğraşlar. Evvelce “DEM Partisi’ne şunu diyebilir misin? Bunu diyebilir misin?” ya da CHP’ye “DEM Partisi’yle nasıl bayramlaşırsın? Meclis’te nasıl el sıkışırsın? Nasıl ziyaret edersin?” Şimdi oraların çok ötesinde bir ilişki içindeler. Dün o görüntüleri gördük, o fotoğrafları gördük. Geçmişte dedikleri lafları çıkarıp yüzlerine vursan orada bir siyaset var ama bizim işimiz, bizim işimiz dün bizim doğru yaptığımıza hepsi birden gelince, 6,5 milyon oy almış bir partiyi siyasi muhatap kabul etme noktasına gelince tutarsızlıklarını yüzüne vurmak değil, CHP’nin tutarlılığını, haklılığının gururunu yaşamak ve onların geldiği bu noktanın doğru nokta olduğunu, geçmişteki zikzakların, 180 derece dönüşlerin falan da onların külliyatına, arşivine, geçmişine kaldığını bilmek bize kâfi ama o da ne? O da ne? Beyefendiler, CHP’ye şunu soruyor: “Önce şunu açıklayacakmış CHP: Terörsüz Türkiye gayesine karşı mısın?” Tövbe estağfurullah. Cumhuriyet Halk Partisi terörle arasına mesafe koymada, terör problemiyle, Kürt sorunu konusunda en dengeli çizgisini yıllardır muhafazada herkesin takdirini kazanmış. Hepiniz gelip CHP’nin durduğu noktaya gelmişsiniz. Göreceğiz, devamında o adımları atabilecek misiniz, atamayacak mısınız? Ama durduğumuz yer doğru olmuş, tarih bizi tescillemiş.

“Her türlü şiddetle birlikte mafyanın kökünü kazımaya var mısın sen?”

Adam bize “Terörsüz Türkiye der misin?” diyor. Net cevap veriyorum, net. Biz terörsüz bir Türkiye’den yanayız. Terörün durmasından yanayız. Terörsüz Türkiye’nin baş savunucusuyuz ama biz terörün her türlüsüne, şiddetin her türlüsüne karşıyız. Biz mafya terörüne de karşıyız. Bu soruyu soranlar, siz mafya terörüne de karşı mısınız? Terör sıkıntısını çözmek için alabildiğine demokrasi. Demokratikleşme paketimizi hazırlıyoruz. Masa kurulduğunda, Meclis çalıştığında oradayız. Peki var mısınız? Hemen onunla birlikte, Türkiye’deki devlet dışı her türlü yasa dışı oluşumun kökünü kazımak için, mafyaların kökünü kazımak için, Türkiye’de dört gezen, kol gezen tahsilat mafyalarının, uyuşturucu mafyalarının kökünü kazımak için, kimse uyuşturucu çetelerinden tetikçi tutup da gelip bir Ülkü Ocakları Genel Başkanı’nı Ankara’da, cumanın çıkışında, Ankara’nın göbeğinde vurup da buna kimse susmasın, susamasın diye, her türlü şiddetle birlikte mafyanın kökünü kazımaya var mısın sen? Bana onun yanıtını ver. O yüzden “Terörsüz Türkiye” demeye CHPcesaret ediyor mu? Aha da söylüyorum: Terörsüz Türkiye istiyorum. Demokratik Türkiye istiyorum. Barış içinde Türkiye istiyorum. Güven içinde Türkiye istiyorum. Terörün de kökü kazınsın, mafyanın da kökü kazınsın istiyorum.

“DHKP-C kukla bir örgüt”

İçinde bulunduğumuz süreç maalesef, bu bileği, bu bilek Özgür Özel’in bileği değil. Bu bilek ülkenin kurucu iradesinin, kurucu partisinin, bu bilek Sivas’ta ilk kongresini yapan partinin üyelerinin bileği. Bu bileğin gücü kuruluşundan geliyor. Bu bileğin gücü bütün üyelerinin vatan sevgisinden geliyor. Bu bileği bükemeyenler ellerindeki kamu gücünü kullanarak, adaleti bir sopa olarak kullanarak, yargı tacizleriyle saldırmaya devam ediyorlar. Onlara ilişkin söyleyeceğimi söylemeden, bu misyonları icatlarla, 14 yıl önceki vali talimatı, kaymakam ricasıyla cenaze teslim etmekten terör örgütüne yardım çıkararanların, 12 yıl önce kendileri güvenliği sağlayamayıp DHKP-C diye bir kukla örgütü, bir kukla örgütü belediyelerin başına bela edip belediye liderlerinin bunlara koruma talep ettiği, silah talep ettiği, bu örgüt tarafından tehdit edildiği bir süreci şimdi 12 yıl sonra geriye dönüp o terör örgütüne “yardım” diye, belediye başkanı o dönemin tutuklamak ya da bir belediye liderini mağdur sıfatına koyup özel kalemini tutuklamak, belediye başkan yardımcılarımızı tutuklamak.

Yani mevcut 40 yıllık terör örgütüyle bağı söyleyemeyecek artık, o form değiştiriyor. Yeni terör örgütleri ya da sandıktan terör örgütleri, müstakbel terör örgütü yaratıyor: Halkların Demokratik Kongresi (HDK). 2020’de beraat edenler var. 2022’de İzmir Ağır Ceza Mahkemesi “Halkların Demokratik Kongresi terör örgütü değildir.” demiş, onaylanmış karar, kesinleşmiş. Ona rağmen geleceğe dönük bizim belediyelere operasyon için her belediyeden bir HDK’lı. Ya da sandıktan terör örgütü çıkarıyor, DHKP-C. Ona vaktiyle tehdit ettiği belediye liderimizi “Oraya yardım etti.” diye, o gün kamu tertibini sağlayamayanlar bugün işlem yapmaya kalkıyorlar. Onları hatırlatıyorum. Bakın, öyle icat çıkarmayın.

“Örgüt ve suç yaratmaya çalışmayın”

Şimdi alışılmış büyükşehire, ilçeye, İBB’ye var ya, aynı ölçekte birer hatırlatma yapayım. O çok çalışkan, o umreye gidişini bile erteleyip bu işlere dört koldan sarılana hatırlatıyorum: Bayrampaşa Belediyesi, 2021, yangın koruma materyallerinin bakımı, tamiri. 1,6 milyon liralık ihale, pardon 1,6 milyonluk Kamu İhale Kanunu’nun istisna kararlarıyla yapılan alım. İhale mihale yok, 1,6 milyon ödeniyor. Belediye inceleniyor, bakıyoruz ve şu görünüyor: Şirketin adresi belediyenin Türk İslam Sanatları Merkezi’nin adresi. Allah Allah! Şirket niçin belediyede olsun? Araştırmaya çıkılıyor, bakılıyor. Böyle bir şirketin olmadığı, tamamen paravan olduğu, kestiği faturaların da naylon fatura olduğu, belediyenin almadığı hizmeti kendi bünyesinde kurulmuş gibi gösterilen şirketten kesilen ama ortada şirketin olmadığı naylon faturaya ödediği anlaşılıyor. 1,6 milyon o günün parasıyla para belediyeden olmayan şirkete ödenmiş, buhar olmuş.

“Balıkesir Cumhuriyet Başsavcısı beni duyuyor musun?”

Bu dosya Aralık 2024’te kaymakamlığa, İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’na, İstanbul İl Ticaret Müdürlüğü’ne teslim edildi. Aralık 2024’ten bugüne kadar İstanbulCumhuriyet Başsavcısı’nın ne işlerle meşgul olduğunu siz görüyorsunuz. Peki bu işle niçin meşgul olmuyorsun? Niçin bu evrakın kapağını açmıyorsun? O günün Bayrampaşa Belediye Başkanı’nı neden sorguya çağırmıyorsun? Sabahın dördünde evinde arama yapmıyorsun? Etrafındaki herkesi dört gün tutup neden tutuklama talebiyle sevk etmiyorsun? Misyonsa görev, belediyeyse belediye. Bir tarafta kanıt yok, uydurma kanıtlar, delil olmuyor sonra iddianameye girmiyor, sadece servis ediliyor. Hiçbir şey bulamayınca gizli şahit, saklıdır, ne dediğini bilemezsin, okuyamazsın, göremezsin. Burada bu kadar açık bir ihlal var, sayfasını kıpırdatmıyorsun. Haftaya yine soracağım Bayrampaşa’yı. Peki Balıkesir Büyükşehir, sırf seçimden üç ay önce anket ihalesi açıyor. Biz de açtık, 18 firma başvurdu. 12’si şartname aldı, sekiziyle çalıştık. Tek firma başvurmuş ve yaptırdıkları memnuniyet anketi için 104 milyon lira ödemişler güya. Aynı şirketin bir yıl önce ölçeklendirdiğinde verdiği teklif 3,5 milyon lira. 3 milyon liraya yapılacak anketi Balıkesir Büyükşehir 104 milyon liraya yaptırmış. Parasının bir taksitini 31 Mart’tan bir gün önce, bir taksitini seçimi kaybedince 1 Nisan günü ödeyip borcu kapatmış. 3 milyon liralık anketi 104 milyon liraya yaptırıp seçimi kaybedip parasını ödedikleri şirket. Ha bir de yaptığı ankete göre seçimi de Balıkesir Büyükşehir’i AK Parti kazanıyormuş. Seçimi sonucunu tutturamayan ankete Balıkesirlilerin cebinden lira 104 milyon ödenmiş. Balıkesir Cumhuriyet Başsavcısı beni duyuyor musun? Beni duyuyorsan harekete geç bakalım görelim. Bir önceki Balıkesir Belediye Başkanı’na hesap sormuyorsan Cumhuriyet Halk Partisi’ne bir kelime konuşamazsınız bundan sonra. Hodri meydan.

Hamidiye Su evrakını hatırlattı 

İBB’ye operasyon yapacağız. Yap bakalım. İstanbul Büyükşehir’in iştiraki Hamidiye Su, yıl 2016, Güven Su diye bir şirketi devralıyor, bünyesini alıyor. Bizimkiler geliyor 2019’da. Güven Su’nun o 25-75 milyonl lira devralınan şirkete değerleme yaptırılıyor, 25 milyon etmiyor. Bugünkü parayla 330 milyon lira eden şirkete 1 milyar lira ödeme yapmışlar. 700 milyon lira kayıp. 2021 yılında, İstanbul’u aldıktan iki yıl sonra, dört başı mamur bir şekilde bu dosya hazırlanıyor. Tam savcılığa verilecekken Süleyman Soylu’nun yolladığı mülkiye müfettişleri el koyuyor. O günden bugüne, dört yıldır tık yok. Buradan İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı’na sesleniyorum: Hamidiye Su dosyası, Süleyman Soylu’nun eliyle el konulmuş 37 evraktan bir adedidir. O evraklara mı bakacaksın, Ekrem Başkan’ın yolunu kapatmakla mı uğraşacaksın? Cevap ver buna sen önce.

Diğer Güncel Haberler İçin Tıklayın / Bursa Haber – Bursa Gündem – Bursa Gündem Haber – Bursa Haberleri – Bursa Son Dakika 

Bizi İnstagram’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber

Bizi X’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHbr

Bizi Facebook’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber

Bizi Youtube’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber

Bizi Linkedin’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber 

YORUMLAR

s


En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Özel: Liç’e Adaleti Getirmek Bir Sonraki İktidara Yani Cumhuriyet Halk Partisi’ne Kaldı

HIZLI YORUM YAP