32,8826$% -0.25
35,1821€% -0.54
2.449,68%-0,30
4.001,00%-0,17
16.005,00%-0,18
2.326,34%-0,04
10.647,91%-0,31
CHP’nin İstanbul Planlama Ajansı’nda düzenlediği ve üç gün sürecek “Yurt Dışı Birlikleri İkinci Yüzyıl Vizyon Çalıştay“ı başladı.
Çalıştayın ilk günkü programına CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Genel Başkan Yardımcıları İlhan Uzgel ve Ensar Aytekin, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, milletvekilleri ve belediye liderleri katıldı.
Özel, çalıştayda yaptığı konuşmada şunları söyledi:
”Burada bizim açımızdan yurtdışında biraz önce Ensar Başkan’ın ifade ettiği gibi iktidar partisinin yarısı kadar oy aldığımız bir son seçim pratiğimiz var ve şöyle bir gerçeklikle karşı karşıyayız; cam tavanı yurtiçinde olduğu gibi yurtdışında da kırmak gibi bir sorumluluğumuz var. Yurtdışı seçmenlerde oy kullanma oranının yüzde 50’lerde kalıyor olması hem de en üst seviye motivasyonun yaşandığı yüzüncü yıldaki seçimde dahi yüzde 50 oranında kalması ve yapılan bütün tahlillerde sandığa gitmeyen seçmenin aslında Türkiye’deki iktidara yakın bakmayan, uygulamalarından memnun olmayan, sandık başına gittiği takdirde iktidardan yana oy kullanmayacak seçmen olduğuyla ilgili ortaklaşılan tespitler aslında önümüzde ne büyük bir görev, fırsat olduğunu da ortaya koyuyor.
Hep birlikte biz ulaşamadıklarımıza ulaşmak, ikna edemediklerimizi ikna etmek ve onları sandığa çağırma noktasında ne kadar başarılı olursak işte ortadaki fark o kadar hızla kapanacak. Ve bu sefer biz tahminen bir sonraki seçimden sonra daima yurtiçinde hem yurtdışında birinci parti olabilmiş olmanın memnunluğunu birlikte paylaşacağız. Aslında sayılara baktığımızda hangi ülkelerde oy kullanıldı, biz bu ülkelerin kaçında birinci partiyiz diye bakarsanız 74 seçim etrafında yurtdışında oy kullanıldı biz bunlardan 40’ında birinci partiyiz. Ve iştirak oranının düşük olduğu her yerde ikinci üçüncü partiyiz. O yüzden temel yapmamız gerekenin ne olduğu ortada. Ama diğer taraftan da biraz önce değerli Ekrem Liderimizin altını çizdiği bir konu var. Sizlere sadece yurtdışından oyları, seçmenleri bulacak, sandığa taşıyacak, oyları sayacak kişiler olarak bakarsak bu da büyük haksızlık ve indirgemeci bir tavır olur.
Esas olarak sizler Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partisinin şu anda Cumhuriyetin ikinci yüzyılında dünyanın dört bir yanında temsil eden kişilerisiniz, oradaki yüzlerisiniz. Oradaki soydaşlarımızın, vatandaşlarımızın ya da Türk vatandaşı olmasa da Türkiye’den oraya gitmiş ve şu anda o ülkelerin sadece vatandaşı olan bizim soydaşlarımızın siz oralarda hem temsilcileri hem onların sorunlarını bize taşıyacak kişiler hem de dünyanın bugün için 21 farklı ülkesinde ama yarın dünyadaki 74 farklı seçim etrafında hem partisini temsil eden hem oradaki siyaset pratiklerine tanıklık eden ve onları partisine aktararak, oradaki iyi uygulamaları, olumlu gelişmeleri yada kötü deneyimleri buraya aktaracak, siyasi tahliller yapacak, o ülkelerin nabzını tutacak ve buraya aktaracak temsilcilerimizsiniz. Biz sizleri hem emeğinizle hem entelektüel birikiminizle hem kendiniz ve örgütünüzü geliştirmeye yönelik kapasitenizle son derece önemsiyoruz ve bu noktada bizlerin birinci ve sizlerin birinci görevi bulunduğunuz bölgelerde elbette kanaat liderisiniz, elbette seçilmiş liderlersiniz ama insan kaynağı olarak oradaki örgütümüzü nitelik ve nicelik açısından geliştirmek gibi bir sorumluluğunuz var ve biz bunu son derece önemsiyoruz.
ÖZEL, YURTDIŞINDA YAŞAYAN YURTTAŞLARA SESLENDİ
5-6 milyonu Avrupa’da olmak üzere 7 milyondan fazla vatandaşımız yurtdışında yaşıyor. CHP sadece yurt içinde 86 milyon vatandaşımızın değil evvelden gurbet dediğimiz şimdiki ikinci vatanlarındaki milyonlarca insanımızın da baba ocağıdır, baba konutudur. Türkiye ittifakı sadece yurtiçinde kullandığımız bir telaffuz değil yurtdışındaki seçmenlere de sıkça hatırlatmamız gereken ve onlarla kurmamız gereken çok önemli bir gönül bağıdır zira bu baba ocağının bir tane sahibi vardır o da Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür.
Yurt dışındaki sizlerin eğitimden sağlığa, sosyal haklardan ekonomik problemlere kadar pek çok zahmetleri çözülmesi gereken pek çok sıkıntıları olduğun şuurundayız. İhtiyaç olan problemleri tespit edip doğru tahlillerin peşinden giden bir siyasi anlayışı hakim kılmak, biz öz tenkit yapmamız gerekiyorsa biz bu öz eleştiriyi bu üç günlük çalıştayda açık yüreklilikle birbirimizin hukukuna hürmet duyarak, nezaket çerçevesini terk etmeden kararlılıkla dile getirmeliyiz. Tenkitten ve öz tenkitten güçleneceğimizi yanılgılarımızı konuşmaktan çekinmememiz gerektiğini ve doğruları daima birlikte bulmamızın ehemmiyetini bir kez daha altını çiziyorum.
Biz sizlerin sorunlarına eğilmedikçe sizlerin iyi gününde kötü gününde yanında olmadıkça başka yapıların, oluşumların, örgütlerin bu boşluğu doldurduğunu bilmemiz lazım. Yurt dışında yaşayan Türklerin, yurt dışında yaşayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının ya da Türkiye’yle bağı olan herkesin sıkıntısıyla dertlenmek iyi kötü gününde onunla birlikte olmak ve sıkıntısına temas etmek çok önemli. Aksi takdirde birtakım cemaat, tarikat, Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceğiyle ilgili sizinle bizimle ortak hayaller kurmayanların, Türkiye’yi Avrupa’nın bir parçası olarak değil de Türkiye’yi çok başka coğrafyaların bir parçası haline getirmek isteyenlerin, demokratik bir örgütlenme yerine apayrı yapıların örgütlenmelerini güçlendirmeye çalışanların alan bulduğunu görmemiz gerekiyor.
Önümüzdeki devirde tüm problemleri ülkeler üzerinde ve tüm ülkelerin ortak meselelerinin genelinde ayrı ayrı ele almak, irdelemek, tartışmak durumundayız. Yurtdışında yaşayan sizlerin sorunlarını beklentilerini sadece örgütsel bazda değil gerekirse Meclis’teki komitelerde, TBMM’nin genel kurulunda ve kamuoyuna açık tüm alanlarda gündemleştirmek CHP’nin sorumluluğudur ve bu çalışmaların kararlılıkla ve artarak yürütülmesi gerekmektedir.
“SİZİ DİNLERLER LAKİN SADECE ACI ACI TEBESSÜM EDERLER”
Aşırı sağı besleyen faktörlerin başında elbet gelir adaletsizliği, zenginlerle fakirler arasındaki uçurum ve bunun ülkedeki göçmenlere mal edilmesi ve onların sorumlu tutularak, onların üzerinden yürütülen kurulan bir nefret lisanının aşırı sağı beslediğiyle ilgili tespiti burada bir kez daha ifade etmek gerekiyor ve bu yüzden de aşırı sağın gayesinde yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın geçmişte olduğu gibi, olacağının bunun söylemsel boyutta olduğu gibi hakların aşındırılması noktasında ve hatta geçişte çok büyük acılar bize yaşatan saldırılar birtakım katliamlar noktasında da bizleri endişelendirdiğini ve bu tehlikeyi görmezden gelemeyeceğimizi ifade emek gerekiyor.
Avrupa Birliği’ne tam üyelik partimizin başlattığı ülkemizin 60 yıllık bir hedefi. Otoriter popülist bir iktidarın hedefinin Avrupa Birliği olamayacağı açıktı, Türkiye bunu bir kez daha yaşadığı pratikle ortaya koydu. Her ne kadar CHP’nin önümüzdeki dönem Avrupa Birliği’ne tam üyelik noktasında ifade ettiği kararlılık, dış ilişkiler noktasında ortaya koyduğumuz yeni heyecan, enerji, vizyon. Bu noktada dünya önderlerinin ülkemizle birlikte partimize, partimizle birlikte ülkemize yeni bir bakış açısı kazanmış olmaları, onlarla kuruduğumuz yakın ilişkiler, diyaloglar bugün iktidar partisini yeniden Avrupa Birliği gayesini hatırlama noktasına getirdi.
Erdoğan’ın uzun müddettir ağzına almadığı hatta her aldığında bir polemik alanı olarak iç politika malzemesi yaptığı Avrupa Birliği ilgilerini yeniden hatırlamış olmasını önemsiyoruz lakin çokta ciddiye almıyoruz. Zira güpegündüz havai fişekler atarak kutlanan bir başlangıç bir kilometre taşı günden sonra bugün savurulduğumuz nokta iktidarın bu konuda samimi olmadığını gösteriyor.
“AYM KARARLARINA UYMUYORSANIZ AB DİYE BİR HAYALİNİZ OLAMAZ”
Siz 75 yıl önce kurduğunuz Avrupa Kurulu’nda şimdi Strazburg’daki bir başka binadaki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarına ısrarla direnirseniz, Anayasa’nızda yazıyor olmasına rağmen Uluslararası anlaşmaları uygulamazsanız, İstanbul’un ismiyle anılan ve hepimiz açısından övünç kaynağı olan İstanbul Sözleşmesi’ne tüm partilerin katıldığı bir oylamada oy birliğiyle karar vermişken bir gece yarısı birkaç sapkın oyun peşine düşerek bir imzayla İstanbul Sözleşmesi’nden çekilirseniz, ülkenizin Anayasa Mahkemesi’nin kararlarına uymuyorsanız, mahkeme kararlarını hiçe sayıyorsanız, kuvvetler ayrılığı ki demokrasinin ve kalkınmanın olmazsa olmaz ön kaidesidir onun üzerinde tepiniyor sadece yürütmedeki yetkilerinizle yetinmiyor yasamaya talimatlar veriyor hatta onun yetkilerini yetki aşımlarıyla kararnamelerle kullanıyor, buna karşı AYM kararlarını yeniden boşa düşürüyor ve tüm yargı organları üzerinde bir vesayet kuruyorsanız sizin Avrupa Birliği diye bir hayaliniz olamaz.
“UTANÇ VERİCİ BİR KİLOMETRE TAŞI”
“ÖVÜNÜLECEK DEĞİL, ÇOK UTANILACAK BIR DURUM…”
Bugün ‘gri liste’den çıkmakla övünüyoruz. Buradan hatırlatalım; biz ‘gri liste’ye 2021 yılında girdik. Biz ‘gri liste’ye bugün son günlerde hızla yapılan bazı yasal düzenlemeler yapılmadığı için girdik… ‘Gri liste’den çıkarılmamızdan bir gece önce ‘siyasi değerlendirmelerle bizi orada tutacaklar mı’ gibi tuhaf değerlendirmelerle yani özgüveni eksik bir şekilde yarım yamalak Burkina Faso’nun olduğu yerden kurtulduk. Ama üç yıldır bizi orada tutan ve Türkiye’yi bu utançla yüzleştiren iktidardan diğeri değildi.
“TÜRKİYE’Yİ BU UTANÇLA YÜZLEŞTİREN İKTİDARDIR”
Gri liste’den çıkarılmamızdan bir gece önce ‘siyasi değerlendirmelerle bizi orada tutacaklar mı’ gibi tuhaf değerlendirmelerle yani özgüveni eksik bir şekilde yarım yamalak Burkina Faso’nun olduğu yerden kurtulduk. Ama üç yıldır bizi orada tutan ve Türkiye’yi bu utançla yüzleştiren iktidardan oburu değildi.
“SCHENGEN VİZESİNİN EN ÇOK REDDEDİLDİĞİ ÜLKE…”
Maalesef bugün Türkiye Avrupa Futbol Şampiyonası iştirakçisi ülkeler içinde Almanya’ya vizeyle giden tek ülkedir. Bunu bütün vatandaşlarımıza hatırlatmak bu tuhaf durumun altını kalın kalın çizmek lazım. Bu ülkeyi 23 yıldır yöneten iktidar Türkiye’yi bir takım saplantılı bakış açılarıyla Eurovision müzik müsabakasına sokmadığı gibi pek çok uluslararası alandaki temsiliyetimizi kaybettirdiği gibi dünya üçüncüsü olmuş bir milli ekipten Avrupa dünya şampiyonlarına katılamayan bir milli takım noktasına getirip bu dönem nihayet, çok şükür Almanya’da temsil edildiğimiz noktada oraya giderken vize alan tek ülke biziz. Bunu görmek lazım. Öğrencilerimiz, bilim insanlarımız, iş insanlarımız hastalarımız vize sorunu yüzünden büyük mağduriyetler yaşıyor. Bilim insanlarımız, hocalarımız ameliyatlarına, verecekleri derslere gitmekte problemleri yaşıyor. Schengen vizesi en çok reddedilen ülke maalesef Türkiye’dir. Türkiye Schengen vizesine başvuran ülkeler arasında ret oranı en yüksek ülke noktasına ulaşmıştır. 2019 yılında üzde 9’luk ret oranını eleştirdiğimiz bir noktadan bugün beş yıl sonra yüzde 22’lik ret oranına yükselmiştir. Her beş Türk vatandaşından bir tanesi Avrupa’ya gitmek için başvurduğunda ‘hayır seni sokmayız’ gibi sadece kendisi için değil, hepimiz için onur kırıcı bir yanıta muhatap olmaktadır. Bu yüzden Türkiye’nin rotasını yine doğru bir yere çevirmek lazım.
Bakmayın siz Erdoğan’ın biz Avrupa Birliği tam üyelik hedefini bütün Avrupa Birliği üyeleri onların Türkiye’deki değerli temsilcisi büyükelçiler ve dış temaslarımızla konuştukça Avrupa Birliği bizim ayrılmayacağımız gayemizdir demesine. Hedefledikleri yerde orada bizi bekleyen akıbet de ortadadır. O yüzden bütün vatandaşlarımızı Erdoğan’ın bizi ne tarafa götürmeye çalıştığına yani son kaptanın ama geminin ilk ve ebedi kaptanının gösterdiği istikametin ne olduğuna dikkat kesilmeye bir kez daha davet ediyorum.
“YURTDIŞINDAKİ YURTTAŞLARIMIZIN TEMSİL EDİLMESİNİN SAĞLANMASI GEREKİYOR”
Yurtdışındaki yurttaşlarımız Türkiye’ye geldiklerinde sağlık hizmeti olarak sadece acil sağlık hizmetlerinden yararlanıyorlar. Bu çok önemli sağlık sorunlarına karşı geliyor. Bunun kesinlikle çözülmesi gerekiyor. Yine emeklilikte sıkıntı yaşanıyor. Türkiye’den emekli olanlarda ödenen prim çok arttırılmış durumda. Aldıkları maaşlar çok inmiş durumda. Yurtdışından prim ödeyerek Türkiye’den emekli olanların emekli maaşlarını düzeltmek durumundayız.
Yurtdışında yaşayan yurttaşlarımızın ülkemizde askerlik yapmak istese de bedelli askerlik fiyatları çok yüksek bulunuyor. Bu da gençlerimizin ülkemiz ile bağlarını zedeliyor. Yurtdışındaki yurttaşlarımızın askerlik bedelini sembolik bir sayıya indirilmesi gerektiğini bizler de savunuyoruz. Yurtdışından Türkiye’ye getirilen telefon ve araçlardaki süre kısıtlaması büyük bir sorun oluşturuyor. Araçların Türkiye’deki kalış süresi bir gün dahi aşılsa ağır para cezaları ödeniyor. Bu süreyi askeri beş aya çıkarmak getirilen televizyonların cezasızlık müddetlerini uzatmak gerekiyor.
Mavi kartlı yurttaşlarımıza yönelik söz verilen eşit hak ve imkanlar konusunda gerekli adımlar atılmamış. Hala nemli eşitsizlikler söz konusu bu konu gereksinimlere göre yeniden ele alınmalı. Uçak bileti fiyatlarındaki artış kara yoluyla seyahate yurttaşlarımız yönlendirdi. Bu da sınır kapılarında uzun ve çileli bir bekleyişe dönülüyor. Bu bahisteki sorunların hızla çözülmesi gerekiyor. Başta Almanya olmak üzere Türkçe dersinin nasıl verileceği ve öğretilmesi konusundaki belirsizlikler nedeniyle çocuklarımızın eğitimleri aksıyor. Alman hükümetiyle vatandaşlarımızın çıkarlarını koruyacak bir çözüm üzerine müzakerelerin yapılması gerekiyor. Vatandaşlarımızın cenazelerinin Türkiye’ye getirilmesi konusunda ailelere devlet desteği ve ikili mutabakatlar yapılarak kolaylaştırıcı tahliller bulunması gerekiyor. Yurt dışı seçim bölgesinin oluşturulması yurt dışındaki yurttaşlarımızın kendilerini milletvekillerini parlamentoya göndererek temsil edilmesinin sağlanması gerekiyor. Bu konuda iki devirdir CHP olarak parlamentoya kanun teklifimizi sunduk. Bunu bir parti siyaseti olarak da savunuyoruz.”
Bedri Gencer İstedi, Yüzlerce Habere Erişim Pürüzü: Cumhuriyet Yazarı Zülal Kalkandelen’in Yazısı da Aralarında!
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.