34,6196$% 0.14
36,3549€% 0.09
2.919,22%0,08
4.958,00%0,08
19.771,00%0,08
2.624,66%-0,03
9.659,96%1,15
Felsefe ve insan hakları konusunda dünya çapındaki çalışmalarıyla bilinen ‘Hocaların Hocası’ Prof. Dr. İonna Kuçuradi, teknolojik gelişmelerin insanlığın faydasına değil de insanları öldürmek için kullanılmasının ‘medeniyetin ilkelliği’ olduğunu söyledi. Kuçuradi, “Ufak şeylerden umudunuzu yitirmeyin, ben inatla umutluyum” dedi.
Aydın Doğan Vakfı, ideoloji ve insan hakları konusundaki çalışmaları nedeniyle 28. Aydın Doğan Ödülü’nün Prof. Dr. İonna Kuçuradi’ye verilmesini kararlaştırdı. Aydın Doğan Vakfı, 2 Aralık Pazartesi günü yapılacak ödül takdiminden önce, onuruna düzenlediği yemekte İoanna Kuçuradi ile bir grup gazeteciyi buluşturdu. Aydın Doğan Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ ile Aydın Doğan Vakfı Yürütme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Candan Fetvacı’nın ev sahipliğinde dün akşam (25 Kasım Pazartesi) Hilton İstanbul Bosphorus’ta düzenlenen yemekte, Kuçuradi, gazetecilerle sohbet etti.
Arzuhan Doğan Yalçındağ, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla kadınların yürüyüş ve protesto haklarının engellendiği bir günde ‘insan hakları’nı konuşmak üzere İonna Kuçuradi ile buluştuklarının altını çizdi. Yalçındağ, ‘felsefe ve insan hakları’ çalışmalarına yaptığı katkılara işaret ederek sözü Kuçuradi’ye bıraktı.
Kadehini gazeteciler için, “Sağlığınıza, doğru dürüst, değerli haberler yapmanıza, yalnız bugün değil, hep” diyerek kaldıran Prof. Dr. İoanna Kuçuradi’nin sorular üzerine paylaştığı bazı görüşler özetle şöyle:
Hak ve çıkar: Benim derdim, farkına varılmadan yapılan işler. Orada ümit var. “Hak ve çıkarlarımızı koruyoruz” deniyor. Bir şey çıkar ise hak değildir, hak ise çıkar değildir. Aslında benim konuşmamdan çok, ben sizi dinlemek istiyorum.
Demokrasi ve sürünün egemenliği: Demokrasi olgun insanlar istiyor, yoksa otokrasi oluyor, Aristotales’in dediği gibi, sürünün egemenliği oluyor. Olgun insan, yurttaşlığın ne olduğunun farkında olan, ona ne düştüğünün farkında olan insandır.
Algı ve anlamak: Takıldığım sözlerden biri ‘algı’dır, doğru-yanlış çok kullanılıyor. “Anladım, algıladım” manasında kullanılıyor, reklamlarda en sıkıntılı anları yakalayabilirsiniz. ‘Algı’ duyularımıza gelen bir şeydir, oysa anlamak başka bir şeydir, biz anlamakla algıyı karıştırıyoruz.
Kadına şiddet: Ansızın durduramayız ama azaltabiliriz, en değerlisi eğitim. Bu konuda önemli televizyon programları istiyorum. Özgürlükçülük çok önemli, ama ‘canımın istediğini yaparım’ şeklinde yanlış da anlaşılıyor. Sadece formal eğitim değil; anamızdan babamızdan gördüğümüz ve tesadüf sonucu iyi bir hocanın eline düştüysek o çok fark ettiriyor. Kişiyi düşündüreceksiniz, düşündürmek çok önemli. Ben çok sık, dinledikten sonra “Hiç böyle düşünmemiştim” denildiğini çok duyuyorum. Yasal kısıtlamaların etkisi vardır ama azdır. İnsan haklarını daima pasif bir şey olarak düşünüyoruz, halbuki hak meselesi ‘etme’dir. İnsan haklarını ‘hukuk’ olarak değil ‘etik’ olarak okutuyorum. Hukuk oradan türemeli. Kadınların yasaklanan hareketlerine ‘hak almak’ için gidiliyor, ‘hak verilmesi’ için gidilmiyor. Biz ne yapıyoruz ve ne yaptığımızın farkında mıyız, düşünmek önemli.
Kendine hakim olmak: Kişi önemli, mümkündür anlatmak.12 yaşında bir oğlan Öğretmenler Günü’mü kutlamaya geldi. 12 yaşından 70 yaşına kadar konuşabilirsiniz. Şunu öğretemiyoruz çocuklarımıza; kendini tutmayı, kendine hakim olmayı. Çok küçük yaşlardan başlayarak, düşündüreceksiniz. Çocuklar dinliyor, tahminen anne babaların dinlemesi daha zor.
İnatla umut etmek: Ufak şeylerden umudunuzu yitirmeyin, umudu ufak adımlardan bekleyin, umudunuzu yitirmeyin. İnatla umutluyum. Şu anda iki yıl felsefe dersi var okullarda, ama ne okutuluyor, nasıl okutuluyor? Yalnız ders koymak yetmiyor. Bir konuda elimden geleni yapmaya çalışıyorum, vazgeçmiyorum, olmuyorsa da olmuyor diyorum. Vazgeçmeyeceksiniz. Umuttan vazgeçmemeli, arada umut veren şeyler oluyor.
İnsan hakları sicili: Daima siyasetçilere yükleniyoruz ama onlar da bizden birisi. Hırsı olmayan siyasetçi olamaz, ama donanım önemli. Eski Devlet Bakanı Rüştü Kazım Yücelen döneminde İnsan Hakları Eğitimi Başkanlığı yapmıştım; memurların siciline ‘insan haklarını’ da koymuştum, yani insan haklarına dikkatini, hassaslığını. Hala uygulanıyor mu, nasıl uygulanıyor bilmiyorum.
Dini kıymetler yoktur, bedel vardır: İslami pahalar, Hristiyan değerleri yoktur, pahalar vardır. İnanç ve ahlak bu kadar karşı karşı getirilmesinden dolayı bir tartışma var. İnançlar ruhsaldır, bilgisel değil. Asıl yapmamız gereken bilgiye dayanmak. Her şey sorgulanabir, ama hastalık hâline getirmemek kuralıyla. Yapıp ettiklerimizde bedel farkı vardır, doğru değerlendirmeyi yapmak lazım. Yapmayı düşündüğünüzü yapamamanın nedeni nedir? Baktığını göremiyor insanlar; baktığını görmeyi öğretebilmeliyiz. Bir şeyi görmeye yardım etmek var. Oysa birisi bir reçete verecek, ona göre yapacağız, bu bekleniyor.
Medeni ilkellik: Umursamamak hak değil, ama umursamayabilirsiniz. ‘Medeni ilkellik’ tabiri var, bu tabir kendi içinde çelişki taşır. Bu, durumumuzu açıklıyor. Mesela teknoloji insanlığın faydasına kullanılmalıdır, ama insanları öldürmek için kullanılan teknoloji medeniyetin ilkelliğidir. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra silahsızlanma benimsenmişti. Ama şimdi silahlanma yarışına girdik yine.
Şiddet kültürü: İnsanlar şiddete, üzerinde etki yapacağını düşündüğü için başvuruyor. Mesela anneler de oğlunu ‘Aslanım’ diye yetiştiriyor. Kültürel bir şey. Cezaevlerinde kadın koğuşlarında sadece kocalarını öldürmüş kadınlar vardı. Başka yol bulamıyor. Sema Pişkinsüt’ün bakanlığı döneminde 10 cezaevi dolaştım, çok şey öğrendim. Kendini tutamamak. Öldürüyor, sonra birçoğu da gerisinden intihar ediyor.
Doğru değerlendirme: Doğru değerlendirme nasıl yapılabilir, bu ideolojinin en başta vereceği şeylerdendir. Ezbere değerlendirme ile yanlış değerlendirmeye (bu ikisi de birbirinden farklı) karşı doğru değerlendirmeyi nasıl yapabileceğimizi öğretmeli, öğrenmeliyiz. Bilginin çeşitleri vardır. Türkçede enformasyona da bilgi deniyor. Bilginin bir objesi vardır, normların objeleri yoktur.
‘Bir şey’in değeri ile etik kıymet: Bir şeyin değeri manasındaki bedelle ‘değerler’ aynı şey değil, bunlar da karıştırılıyor. Bir şeyin değeri derken, benzerleri arasındaki özelliğidir. Bu doğru olabilir, yanlış da olabilir. Mesela bir aksiyonun değeri, neyi koruyor, neyi güme gönderiyor; değerli olabilir, kıymetsiz olabilir. Doğru eylem en az paha harcayandır. Etik pahalar ise dürüstlük, inançtır. Bunlar kişi özellikleridir. Saygı nedir? Güven nedir; o insan yapılmaması gereken şeyi yapmaz.
Değerler ve bedel yargıları: ‘Vicdan’ diye bir şey var; ama neyle beslerseniz ona göre davranıyor. Onu ‘değer bilgisi’yle beslerseniz doğru yere götürür, ama kıymet yargılarıyla beslerseniz yanlış yere götürebilir. Paha yargılarımın olmamasına çalışıyorum. Bedellerim var ama bedel yargılarım yok. ‘Büyüklerin karşısında bacak bacak üstüne atıldığında ayıptır’ diye derste söylediğimde öğrenciler bacaklarını indiriyor. Oysa onu söylemiyorum. Bedel yargısı olumsuz bir şeydir benim başımda. Toplumsal / kamusal faydayla oluşan bir paha yargısı faydalı olabilir. Ama paha yargısı tesadüfen iyi olabilir… “İyidir kötüdür” dediğinizde bu bedel yargısıdır. Hırsızlık yapmak berbattır, ama bazen de değildir; Jean Valjean‘ı düşünün Sefiller romanında. ‘Değer’ ise dürüstlük, güvenilirlik. Dürüstlük, insanın yaptığıyla istediğinin aynı şey olması. Hürmet, sevgi, güven; yaşantı tortularıdır. Hırsızlık yapmak berbattır, ama bazen de değildir. Jan Valjan’ı düşğnğn Sefiller’de.
Mutluluk: Mutlu muyum, benim öyle bir sorum yok. Mutlu muyum değil miyim bilmiyorum, ihtiyaç duymuyorum. Tarifini yapmak ihtiyacını duymadım, yapmadım da şu ana kadar. Bir şikâyetim yok.
2024 Aydın Doğan Mükafatı buluşmasından: Ertuğrul Özkök, Arzuhan Doğan Yalçındağ, Prof. Dr. İonna Kuçuradi, Elif Şahin Hamidi
İonna Kuçuradi kimdir? Dünya çapındaki çalışmalarıyla bilinen ve Türkiye’de ideoloji çalışmalarının öncü isimlerinden olan İoanna Kuçuradi Çorlulu bir annenin ve Sakız Adası göçmeni bir aileden gelen İstanbul doğumlu bir babanın kızı olarak 4 Ekim 1936’da İstanbul’da dünyaya geldi. 1954 yılında Zapyon Kız Lisesi’ni, 1959’da İstanbul Üniversitesi İdeoloji Bölümü’nü bitirdi. Prof. Dr. Takiyeddin Mengüşoğlu’nun asistanı olarak aynı kısımda göreve başladı. 1965’te hazırladığı ‘Schopenhauer ve Nietzsche’de İnsan Problemi’ başlıklı teziyle doktora derecesini aldı. Mesleğine 1965-1968 yılları arasında Erzurum Atatürk Üniversitesi’nde devam etti, 1970’de ‘doçent’, 1978’de ‘profesör’ unvanını aldı. 1969 yılında Hacettepe Üniversitesi İdeoloji Bölümü’nü kurdu, 2003’te emekli oluncaya kadar bu kısmın başkanlığını yürüttü. 1977 yılında Hacettepe Üniversitesi’nde kurulan ‘İnsan Hakları ve İdeolojisi Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin Mart 2005’e kadar müdürlüğünü yaptı. Türkiye’de ideoloji eğitiminin ve araştırmalarının gelişmesinden ‘insan hakları’ kavramının anlaşılması ve savunulmasında önemli bir misyon üstlenmesine kadar birçok alanda sayısız katkılar sağladı. 1983 yılında Uluslararası İdeoloji Kuruluşları Federasyonu (FISP) Yönetim Kurulu’na seçildi. 1988 – 1998 yılları arasında FISP Genel Sekreterliği’ni, 1998-2003 yılları arasında da FISP Başkanlığı’nı yürüten Kuçuradi, hala FISP Onursal Başkanlığı’nı sürdürüyor. Felsefe ve insan hakları alanında 1998 yılından beri ‘UNESCO Kürsüsü’ sahibi olan Kuçuradi, hala Maltepe Üniversitesi İnsan Hakları Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürlüğü ve İnsan Hakları Ana Bilim Başkanlığı vazifelerini yürütüyor. Aydın Doğan Vakfı, 2024 yılı için belirlenen 28. Aydın Doğan Ödülü’nün Prof. Dr. İoanna Kuçuradi’ye verilmesine kararlaştırıldığını duyururken şu gerekçeyi açıkladı: “Aydın Doğan Vakfı Yönetim Kurulu, Türkiye’de ideoloji eğitiminin ve araştırmalarının gelişmesine, bu alanda birçok akademisyenin yetişmesine ve ülkemizde felsefi niyetin yaygınlaşmasına yaptığı önemli katkılar, sayısız bilimsel makale, bildiri, rapor ve kitap çalışmalarıyla uzun yıllar boyunca ulusal ve uluslararası seviyede Türkiye’yi başarıyla temsil etmesi, ayrıca insan hakları kavramının anlaşılması ve savunulmasında da önemli misyon üstlenmesi, İdeoloji ve insan hakları konusunda UNESCO kürsüsü sahibi olmak gibi çok önemli bir değere ulaşmış olması, başarılarıyla uluslararası kültür ve ideoloji ortamında Türkiye isminin gündemde tutulmasına katkı sunması nedeniyle 2024 yılı Aydın Doğan Ödülü’nün, Prof. Dr. İoanna Kuçuradi’ye takdim edilmesini kararlaştırmıştır.” Aldığı ödüller – Goethe Madalyası (1996) |
Diğer Güncel Haberler İçin Tıklayın / Bursa Haber – Bursa Gündem – Bursa Gündem Haber – Bursa Haberleri – Bursa Son Dakika
Bizi İnstagram’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi X’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHbr
Bizi Facebook’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Youtube’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Linkedin’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Yürekleri Isıttı: Donmayı Göze Aldı, Horoz ve Kuzuları Bırakmadı
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.