34,5785$% 0.44
36,3899€% 0.23
2.839,31%0,21
4.836,00%0,33
19.345,00%0,33
2.564,50%-0,09
9.420,42%1,29
Kırklareli Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sinan Alçın, ekonomi yönetiminin enflasyonla mücadele konusunda vergi gelirini artırmak dışında bir şey yapmadığına dikkat çekerek “Kovadaki su delikten oluk oluk akarken deliği kapatmak yerine, çay kaşığıyla kovaya su taşınıyor” dedi. Prof. Dr. Sinan Alçın ile iktisattaki son gelişmeleri konuştuk.
Enflasyonun geldiği seviyeyi düşününce gelir erimesi daha da derinleşecek. Yurttaşı yılın geri kalanında nasıl günler bekliyor?
Yüksek ve sürünen enflasyonun etkisiyle, son üç yıldan farklı olarak bu yılsonuna doğru ekonomide mevcut yüksek enflasyona durgunluk ve daralma da eşlik edecek. Turizm, tekstil ve perakende ticaret başta olmak üzere birçok bölümde yeniden başlayan konkordato başvuruları, sanayi üretiminde yavaşlama, sanayi PMI verilerinin eşik paha olan 50’nin altında seyretmesi ve tüketici kredilerindeki ani yavaşlamanın etkisiyle yılın son çeyreğinde güçlü bir durgunluk yaşanma mümkünlüğü güçleniyor. Bunun geniş halk bölümleri için anlamı, yüksek enflasyonun yarattığı fakirleşmeye ek olarak yaygın işsizliğin de artışı olacak.
MAKAS AÇILIYOR
Yılsonunda enflasyonun geleceği düzey ne olur?
TÜİK’in tartışmalı ve örtülü enflasyon hesabı, “masadaki enflasyon ile alandaki enflasyon” arasındaki makasın gitgide açılmasına neden oluyor. Bu durum ücretlilerin gerçek enflasyonun çok altında ücret ve gelir artışıyla gün geçtikçe fakirleştiği ve alım gücünün düştüğü bir tablo yaratırken gelir dağılımı eşitsizliği hızla artıyor. Türkiye’de nüfusun yüzde 1’i gelirin yüzde 14’ünden fazlasına sahip durumda. Bu oran Türkiye’yi Avrupa’nın gelir dağılımı eşitsizliğinde zirveye taşıyor.
Merkez Bankası’nın yılsonuna ilişkin yüzde 38’lik beklentisinin “TÜİK’in enflasyon hesabı” ile bile gerçekleşme ihtimali hayli zayıf. Yılsonunun en az yüzde 45 enflasyonla tamamlanma mümkünlüğü olmakla birlikte yeni yıl ile negatif baz etkisiyle tekrar yükselen bir enflasyon trendine gireceğiz.
Enflasyonda kalıcı düşüş için hangi adımlar atılabilir?
Kalıcı düşebilmesi için iki durumun aynı anda gerçekleşmesi gerekiyor: Hazine daha fazla borçlanma gereksiniminde olmayacak ve Merkez Bankası emisyon artışı yavaşlayacak. Bu iki durumun da hayli uzağındayız. Bir taraftan kamu özel işbirliği projeleri ve Hazine garantili projelerin finansmanının bütçe üzerinde yarattığı devasa açıklar sürüyor. kur muhafazalı mevduat yükü başta olmak üzere Merkez Bankası’nın Hazine nakit ihtiyacı için daima artan bir eğilimle emisyonu artırma gereği devam ediyor. Enflasyonda kalıcı düşüş için Hazine garantili projelerin iptal edilmesi, Kamu İhale Kanunu’nda kamu faydası unsurunun öne çıkarılarak harcamalarda şeffaflığın artırılması gerekiyor.Ekonomi yönetimi enflasyonla mücadelede vergi gelirini artırmak dışında bir yönelişe sahip değil. Kovadaki su delikten oluk oluk akarken deliği kapatmak yerine, çay kaşığıyla kovaya su taşınıyor.
Ciddi vergi artışları ve yüklü artırımlar da devreye girdi. Bunun sonu nereye varır?
Elektrik, doğalgaz ve akaryakıtta son iki yıldaki hızlı yükselişin arkasında, ekonomi yönetiminin bu alanlardaki sübvansiyonlarını azaltmasından kaynaklanıyor. Hazine borçlanma gereği arttıkça bu tip sübvansiyon ve transfer ödemeleri azalmaya devam edecektir. Vergi artışları ve artırımlar -ekonomideki soğuma eğilimi de dikkate alınınca- bir realizasyon krizini (eksik tüketim) tetikleyebilir.
YABANCIYA BAĞIMLIYIZ
Bakan Mehmet Şimşek’in uyguladığı ekonomi programı sıkıntıları çözmeye yetecek mi?
Şimşek’in misyonu uluslararası sermaye etraflarına yatırım garantisi sağlamak, tefeci parasının (sıcak para) ülkeye çekilmesidir. Ortadan geçen sürede ülkenin gri listeden çıkması, CDS priminin gerilemesi ve bazı kredi derecelendirme kurumlarının not artışlarının tamamı, tekelci mali sermaye açısından ülkeyi “borç verilebilir” statüye yakınlaştırmakta. Oysa gelen sıcak para ülkeyi tamamen yabancı paraya bağımlı hale getirecek temel sorundur. Gelir dağılımı bozukluğu düzelmeden, Hazine’nin savrukluğu giderilmeden, yurttaşlar tasarruf edebilir hale gelmeden Türkiye’nin bu yabancı para bağımlılığı sıkıntısının tahlili de mümkün değil.
KUR 37 LİRAYI BULUR
Yıl sonunda büyüme, kur, faiz konusunda hangi düzeyler yakalanabilir?
Yılsonu büyümesi muhtemelen yüzde 3.5 seviyesinde olacak. Kur açısından mevcutta Merkez Bankası rezervleri “güçlü TL’nin bir süre daha öncelenebileceğini gösteriyor. Kur açısından mevcutta Merkez Bankası rezervleri güçlü TL’nin bir süre daha öncelenebileceğini gösteriyor. Her şartta kurda yıl sonunda Dolar/TL açısından 37 TL gibi bir seviye beklenebilir. Politika Faizi açısından yıl sonunda yüzde 40 düzeyini bekliyorum.
TÜRKİYE EN KIRILGAN ÜLKE
Ortada uygulanan bir ekonomi programı var mı sizce?
Ortada sadece orta vadeli program (OVP) var. OVP’ler 2006’dan itibaren IMF ile stand-by sonrası bir tıp otomatik izleme ve hükümetin uluslararası mali sermayeye güven vermek için maksatlarını beyan ettiği evraklar. OVP’ler şimdiye kadar -hedef sapması nedeniyle- her yıl yeniden revize edildi. Benzer bir revizyonu bu yıl da görebiliriz. Kaldı ki bu “IMF için otomatik niyet mektubu” enflasyonla mücadele açısından akla yatkın herhangi bir araç içermiyor. OVP gayelerinden çıkan tek sonuç çalışanların gerçek gelirlerinin baskılanması kelamıdır. Enflasyonla mücadele edecek bir programda öncelikle enflasyonun kök sebebi olan Hazine’nin borçlanma iştahının kesilmesine yönelik güçlü uygulamaların içerilmesi gerekir. Oysa göstermelik birkaç tasarruf beyanının ötesine taşan bir kamu tasarrufu yok.
SARMALDAN KURTULAMAYIZ
Şu anda iktisattaki temel sorunlar neler, çözüm için hangi adımlar atılmalı?
Önce kırılgan 5’li ve daha sonra Kırılgan 8’li ülkeler diye ifade edilen iki kümede da Türkiye kendine yer buldu. Türkiye dünyada cari açık konusunda en kırılgan ülke. Bunun gerisinde denetimsiz ve doğayla savaşan üretim şeklinin yarattığı ağır enerji bağımlılığı, yok edilen tarım nedeniyle ortaya çıkan hammadde bağımlılığı ve düşük teknoloji tartısı nedeniyle ortaya çıkan ara malı bağımlılığı yatmakta. Türkiye bu halkını fakirleştiren, tabiatını yok eden ve yabancı sermaye bağımlısı bir ülke pozisyonuna düşmesine neden olan üretim modelinden çıkmadıkça mevcuttaki sarmaldan da kurtulmaz.Sayısı 13 milyonu bulan genç nüfusun bilgi, marifet ve yeteneklerini içerecek biçimde ve ucuz esere dayalı rekabet yerine niteliksel ürün rekabetine yönelecek bir sanayi yapısı oluşturulmadıkça ülke büyüdükçe yoksulluk yaratmaya, yabancı sermaye bağımlısı olarak kalmaya devam edecek.
Diğer Güncel Haberler İçin Tıklayın / Bursa Haber – Bursa Gündem – Bursa Gündem Haber – Bursa Haberleri – Bursa Son Dakika
Bizi İnstagram’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi X’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHbr
Bizi Facebook’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Youtube’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Linkedin’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Myk Tüzük Kurultayı İçin Toplanacak