34,3876$% 0.4
37,0537€% -0.05
2.968,53%-0,24
4.953,00%-0,67
19.808,00%-0,70
2.688,58%-0,58
9.106,66%1,79
Müjde Işıl – Pixar gişe rekorları kıran “Inside Out 2” ile eski parlak günlerine kavuşmuş görünüyor ki muhtemelen bu başarısını, animasyon Oscarı ile de taçlandıracak gelecek sene. Ama çok kuvvetli bir rakibi var bu sefer karşısında; DreamWorks’ün Chris Sanders imzalı “The Wild Robot/Vahşi Robot”u. Peter Brown’ın çocuklar için kaleme aldığı üçlemenin, 2016’da yayımlanmış ilk kitabına dayanıyor “Vahşi Robot”. Bu arada “The Wild Robot 2” için de kolların sıvandığını belirtelim.
“Sevgi emek ister”
DreamWorks “Vahşi Robot”ta, Pixar’ın o çok sevdiğimiz duygusal dokunuşlarını, mizahla çok iyi harmanlıyor. Programlanmasında annelik fonksiyonu olmayan bir robotun, bir kaz yavrusuna annelik yapmayı öğrenmesinin, ebeveyn sorumluluğunu üstlenmek zorunda kalan insanlardan pek de bir farkı olmadığını gösteriyor. Hayat, hazır olmasa da insanı zorlukla uğraşa itiyor bir şekilde. Roz, mecburen hayvanların lisanlarını öğreniyor ve böylece onlardan hem annelik hem de hayatta kalma taktikleri alıyor. İnsanların kaotik dünyasının benzeri yırtıcı doğada da var. Güçlü, güçsüzü yiyor; hayatta kalmak için her şey mubah görülüyor. Roz ise tuhaf görünümü ve aşırı nazik halleri nedeniyle dışlansa da yırtıcı yaşamdakilere zor günlerde birbirine destek olmayı öğretiyor. Yani nezaketi, hayatta kalma maharetine dönüşüyor. Nezaketin robotla özdeşleşmesi, günümüz beşerinin büyük kentlerdeki yabanî yaşantısına dair olağanüstü bir gönderme. Robot ve yavru kaz arasındaki sıra dışı anne-evlat ilgisi ise bizim yıllar önce lisanımıza pelesenk olan “Sevgi emek ister” mottosunun bir örneği oluyor.
Bir konuda DreamWorks, Pixar’ı ve Disney’i solluyor. Animasyonlarda genelde yaşamın yabanî tarafı doğrudan gösterilmez. “Vahşi Robot”ta ise Roz’un yanlışlıkla bir kaz yuvasını ezdiğini, anneyi öldürdüğünü, adadaki hayvanların da birbirlerini yediklerini görüyoruz. Ama Tilki ve Ayı dahil hiçbiri kötücül değil. Hem masalsı hem gerçekçi bir cihan kuruyor animasyon. Bütün bunlar da “Vahşi Robot”u DreamWorks’ün “Shrek”ten beri en iyi animasyonu yapıyor. Lupita NYong’o’nun Roz seslendirmesi de çok başarılı.
Hugh Grant korkutuyor
“A Quiet Place/Sessiz Bir Yer”in yaratıcı beyni ve senaristi Scott Beck ve Bryan Woods, bu sefer yönetmen koltuğunda. “Heretic/Sapkın” yine korku ve psikolojik gerilim tipinde. Ama bu sinemanın asıl dikkat çekici tarafı, ‘90’ların romantik güzeli Hugh Grant’ın kendisiyle özdeşleşmiş gülümsemesini gerilim ögesine dönüştürmesi.
Film, fizikî ve mental bir kedi-fare oyunu üzerine kurulu. İlk yarısı mental kısmı. Mr. Reed’in misyoner kızlarla dinleri tartışması, inançlarını test etmesi, tekrarlama ve hatta intihal üzerine telaffuzları tahminen bilinmedik şeyler değil ama akıcı şekilde anlatılıyor. Korku ve gerilim kısmı ise ikinci kısımda başlıyor. Tıpkı “Sessiz Bir Yer”de olduğu gibi klostrofobik bir atmosfer yaratmada başarılı ama gizemin tahlili ve final kısmı sinemanın yumuşak karnı. İyi bir fikirden yola çıkıp güçlü diyaloglarla ve hem inanç sorgusu hem de kapalı kalma endişesiyle ilerleyen senaryo, finalde dağılıyor. Çok önemli bir çıkarım yapacakmış gibi davranıp bunun üstesinden gelemiyor.
Diğer Güncel Haberler İçin Tıklayın / Bursa Haber – Bursa Gündem – Bursa Gündem Haber – Bursa Haberleri – Bursa Son Dakika
Bizi İnstagram’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi X’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHbr
Bizi Facebook’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Youtube’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Linkedin’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Tokyo’dan Mükafatla Döndü