34,5115$% 0.07
36,5793€% -0.03
2.918,47%-0,04
5.034,00%-0,04
20.075,00%-0,04
2.632,08%-0,05
9.232,90%-1,73
Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, “yenidoğan çetesi”ne ilişkin, “Sağlık müdürlüğümüz, kolluk ünitelerimiz ve yargı mercilerince tam bir eş güdüm içerisinde çalışarak bu çeteyi çökerttik. Herhalde bundan rahatsız olanlar oldu ki üzerimize insafsızca bir saldırı başlattılar.” dedi.
Memişoğlu, TBMM Plan ve Bütçe Komitesinde, Bakanlığının 2025 yılı bütçesine ilişkin yapılan görüşmelerde milletvekillerinin soru ve tenkitlerini yanıtladı.
“Yenidoğan çetesi” ile ilgili tenkit ve iddiaları çeşitli görsellere de yer vererek yanıtlayan Memişoğlu, “Kamuoyuna ‘yenidoğan çetesi’ olarak aksettirilen, bizim ‘insanlıktan nasibini almamışlar çetesi’ dediğimiz süreçle ilgili öne çıkan tüm yalan ve iftiralara karşılık vereceğim ve tüm samimiyetimle doğruları sizlerin huzurunda aziz milletimle paylaşacağım. İddia edilen konuları, kronolojisine uygun şekilde tek tek açıklayacağım.” diye konuştu.
“2016’da yenidoğan konusunda yürütülen soruşturmanın kapatıldığı” iddiaları
Bakan Memişoğlu, “2016’da Sağlık Bakanlığı tarafından yenidoğan konusunda yürütülen bir soruşturmanın, İstanbul İl Sağlık Müdürü olarak şahsı tarafından kapatıldığı” iddialarına ilişkin, bahse konu soruşturmanın Ocak 2016’da bir mail ihbarı ile başlatıldığını ve Bakanlıkça başdenetçi görevlendirildiğini belirtti.
Başdenetçinin, uzman eksperin raporu doğrultusunda tamamladığı soruşturma evrakını 17 Kasım 2016 tarihinde Sağlık Bakanlığı Denetim Hizmetleri Başkanına sunduğunu anlatan Memişoğlu, “Dosya içeriğinde bulunan eksper raporunda ‘mevcut kayıtlara göre yenidoğan döneminde yapılan tedavilerin bebeklere zarar verdiğine dair bir bulguya rastlanılmadığı’ ifade ediliyor. Müfettiş raporunda ise ‘bebeklerin tedavilerden zarar görmedikleri anlaşıldığından herhangi bir sürece gerek olmadığı’ şeklinde bir kanaat belirtiliyor. 28 Kasım 2016 tarihinde de Sağlık Bakanlığı Müsteşarlığından onay alınarak soruşturma tamamlanıyor.” diye konuştu.
Bu esnada soruşturma evrakında da yer alan uzman görüşünü ve müfettiş kanaatini gösteren Memişoğlu, aynı konuda, o dönem başdenetçi tarafından; yüksek tedavi faturaları çıkarıldığı tezlerinin SGK tarafından, bazı doktorların özel hastanelerde mevzuata muhalif nöbet tuttuğu savlarının da Türk Tabipler Birliği tarafından incelenmesi gerektiğine dair suç duyurusu yapıldığını ifade etti.
Memişoğlu, şöyle devam etti:
“Bu soruşturmanın, Ekim 2016’da il sağlık müdürlüğüne atanmam dolayısıyla kapatıldığını iddia etmek, en hafif tabirle vicdansızlıktır. Bakanlık merkez teşkilatı tarafından yürütülen bir soruşturmanın, il müdürlüğü tarafından kapatılabileceğini düşünmek de olsa olsa cahilliktir. Tam tersine; burada gösterdiğim yazı ile 6 Ekim’de göreve başlayan bir İl Sağlık Müdürü olarak, bebeklerimiz için dertlenen ve 15 Kasım 2016 tarihinde Sağlık Bakanlığından kontrolle ilgili bilgi, doküman isteyen de şahsen benim.
Bu yazımıza, Bakanlık tarafından 29 Kasım 2016 tarihinde, herhangi bir suç ögesine rastlanmadığı ve Bakanlıkça teftişin tamamlandığı şeklinde bir karşılık verilmiştir. Başdenetçi raporunda bebeklere zarar verildiğine dair herhangi bir bulgu tespit edilmemişken, aynı rapora dayanarak asılsız savlarda bulunmak açık bir iftiradır.”
Bakan Memişoğlu,15 Kasım 2016’da yapılan kontroller konusunda bilgi verilmesine ilişkin yazdığı yazının görselini de paylaştı.
Özel sağlık tesislerine yönelik 54 bin 885 denetim gerçekleştirildi
“Yenidoğan yoğun bakım üniteleri başta olmak üzere özel sağlık tesislerine yönelik denetim yapılmadığı” iddialarına ilişkin de Memişoğlu, bebeklerin yenidoğan evresini en sağlıklı şekilde geçirebilmelerinin, Bakanlığın üzerinde en hassasiyetle durduğu ve sağlıkta dönüşüm programının en başarılı olduğu alanlardan biri olduğunu vurguladı.
Bakan Memişoğlu, sağlık otoritelerinin bebek ölüm suratını, ülkelerin gelişmişliğini gösteren en önemli parametrelerden biri kabul ettiğine işaret ederek, 2002’de 1000 canlı doğumda 31,5 olan bebek ölüm hızının, 2023’te 9,8’e düşürüldüğüne dikkati çekti.
2009’dan bu yana 1 yaşına kadar gerçekleşen tüm bebek vefatlarını ve nedenlerini tespit etmek, gerekli önlemleri almak ve her bir bebek ölümünü ayrı ayrı incelemek üzere İl İnceleme Konseyleri oluşturulduğunu anımsatan Memişoğlu, özel sağlık kuruluşlarının kontrollerinin de uzman takımlarca olağan, olağanüstü ve süre sonu şeklinde 3 farklı çeşitte gerçekleştirildiğini, her yıl en az bir kez tüm özel sağlık kuruluşlarının denetlendiğini anlattı.
Memişoğlu, “Denetim takımlarımız, sadece 2024’te özel sağlık tesislerine yönelik yaklaşık 46 bini olağan, 6 bini olağan dışı ve 3 bini süre sonu olmak üzere toplam 54 bin 885 denetim gerçekleştirdi. Bu kontroller sonucunda karşıtlık tespitlerine göre faaliyet durdurma, idari para cezası ve suç duyurusunda bulunuldu.” dedi.
“Tam bir eş güdüm içerisinde çalışarak bu çeteyi çökerttik”
Bu denetim sisteminin titizlikle uygulandığını ancak tüm denetim ve kontrol sistemlerinin hayatın olağan akışı içerisinde öngörülebilecek usulsüzlükler veya terslikler dikkate alınarak kurgulandığını vurgulayan Memişoğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:
“İnsanlıktan nasibini almamışlar çetesi’nde, hayatın olağan akışında akla hayale gelmesi güç, canice bir hadise söz konusu. Bu aşağılık örgütün aksiyonlarında olduğu gibi, delillendirmekte zahmet çekilen durumlarda, olağan denetim yordamlarının yanı sıra özel metotlara de başvurmak gerekiyor. Biz de burada tam olarak bunu yaptık. Sağlık müdürlüğümüz, kolluk ünitelerimiz ve yargı mercilerince tam bir eş güdüm içerisinde çalışarak bu çeteyi çökerttik. Herhalde bundan rahatsız olanlar oldu ki üzerimize insafsızca bir saldırı başlattılar.
Burada üzülerek şahit olduğumuz gibi bazı mahfiller, arsızı, hırsızı, katili bıraktılar; canını dişine takıp bu işi ortaya çıkartmak için çaba sarf edenlere iftira atmaktan utanmadılar. Onlar ne derlerse desinler, biz doğru bildiğimizden vazgeçmeyeceğiz, doğru işler yapmaya devam edeceğiz.”
“1,5 milyon sağlık çalışanımızın zan altında bırakılması büyük bir haksızlık”
“Sağlık Bakanlığının yenidoğan bebek ölümlerine seyirci kaldığı” iddialarını da yanıtlayan Memişoğlu, meslek ahlakı ve vicdanından zerre taviz vermeyen bir doktorun ölümlere de seyirci kalamayacağını, bu nedenle “yenidoğan çetesi” operasyonuna “çürük elma ayıklama operasyonu” dediklerini vurguladı.
Bakan Memişoğlu, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Nasıl ki diğer mesleklerde de meslek kurallarını, ahlaki ve vicdani değerleri ihlal eden, hatta suça bulaşan kişiler çıkabiliyorsa, maalesef çok düşük bir oranda da olsa sağlık çalışanlarımız arasında da bu tür kötü örnekler çıkabiliyor. Buradan hareketle 220 bin meslektaşımızın hatta 1,5 milyon sağlık çalışanımızın zan altında bırakılması büyük bir haksızlıktır. Bizlere düşen yanlış yapanları, yasa dışı yollara sapanları, suç işleyenleri bulmak ve onlara gerekli cezaları verip sistem dışına çıkartmaktır.”
“Adli soruşturmanın başlatılması bizim tarafımızdan sağlandı”
Bakan Memişoğlu, “İddialar karşısında, klasik denetim yollarının yeterli olamayacağı kanaatiyle İstanbul Emniyet Müdürlüğüyle irtibata geçerek 5 Mayıs 2023 tarihli yazımızla adli soruşturmanın başlatılması bizim tarafımızdan sağlandı. İstanbul Büyükçekmece Başsavcılığınca zımnilik kararı çerçevesinde yürütülen soruşturma kapsamında, kolluk ünitelerince teknik ve fiziki takip de dahil olmak üzere etkin bir soruşturma yürütüldü.” diye konuştu.
Emniyet makamlarının bu süreçte İstanbul İl Sağlık Müdürlüğüyle irtibata geçerek, teknik takibin etkinliğini arttırmak amacıyla eş zamanlı ve olağanüstü kontroller yapılmasını istediğine işaret eden Memişoğlu, şunları kaydetti:
“Bu çerçevede ilk eş zamanlı olağan dışı denetim, 25 Eylül 2023 tarihinde özel hastanelerin yenidoğan yoğun bakım servislerine yönelik gerçekleştirildi ve ortaya çıkan bulguları pahalandırmak üzere Yenidoğan Yoğun Bakım Denetim Değerlendirme Kurulu kuruldu.
Örgüt üyelerinin telefon konuşmalarına ilişkin görselleri paylaştı
Bakan Memişoğlu, 25 Eylül’de yapılan denetimlere yönelik, örgüt üyelerinin, iddianameye de yansıyan telefon görüşmelerinden bölümleri gösterdi.
Söz konusu tape kayıtlarında organize suç örgütü üyelerinin denetimlere ilişkin, “Her türlü işi, yolsuzluğu, her türlü usulsüzlüğü açığa çıkarttılar. Çomak soktular kovanımıza.”, “Kafayı yemiş bunlar normal değil ya, ben hayatımda böyle denetim görmedim.”, “İl sağlık müdürü kafayı takmış.” şeklindeki yorumlarda bulunduğu görüldü.
Memişoğlu, bu görselleri göstermesinin ardından, “Bizim talebimizle başlatılan adli soruşturma, ilgili savcılık makamınca zımnilik içerisinde yürütüldü. Bakanlığımız, bugün burada dile getirilen tape kayıtları ve dijital malzeme verilerine, çete operasyonu yapıldıktan çok daha sonra vakıf oldu.” ifadelerini kullandı.
Savcılığın tape kayıtlarını Bakanlık müfettişleriyle 9 Mayıs 2024 tarihinde diğer dokümanlarla birlikte paylaştığını, şüphelilere ait telefon ve bilgisayar imajlarından alınan, whatsapp yazışmaları gibi en can alıcı bulguların yer aldığı dijital malzemelere ise 3 Eylül 2024 tarihinde müfettişlere teslim ettiğini anlatan Memişoğlu, şunları kaydetti:
“Tekrar hatırlayalım, bu organize suç örgütüne yönelik operasyon ne zaman yapılmıştı, 26 Nisan 2024. Ve bu operasyon sonucunda 26 Nisan 2024 tarihinde şüpheliler gözaltına alındı ve büyük bir bölümü tutuklandı. Dolayısıyla organize suç örgütü, fiilen 26 Nisan 2024 tarihinde çökertildi. Zati iddianameye de yansıyan, ihmalli davranışla kasten adam öldürme hatalarının tamamı da 26 Nisan 2024 tarihi öncesinde gerçekleşmişti.
Bunları neden anlatıyorum? Bakın birileri, operasyonun üzerinden 6 ay geçtikten sonra, iddianame kamuoyuna yansıdıktan sonra, bütün dijital gereçler ortaya çıktıktan sonra, televizyon ekranlarına çıkarak güya biz bu bilgileri başından beri biliyorduk da hiçbir şey yapmamışız gibi, alçakça iftiralarda bulunuyorlar. Arkadaşlar, gizli soruşturmanın safahatı ve işin tabiatı gereği, bunu da kimseyi suçlamak için söylemiyorum, biz bu tape kayıtlarına ve dijital malzeme incelemelerine neredeyse kamuoyuyla eş zamanlı olarak vakıf olduk.”
Tape kayıtları ve dijital malzeme bulgularına kadar soruşturmanın “nitelikli dolandırıcılık” soruşturması olduğuna, “ölüme sebebiyet verme” kabahatinin bu kayıtlarla bir arada gündeme geldiğine dikkati çeken Memişoğlu, kayıtlara ulaşma tarihleri dikkate alındığında, haberdar olmadıkları bir mevzuyu engellemelerinin de mümkün olamayacağını vurguladı.
Bebek vefatlarıyla ilgili illiyet bağı ilk kez 16 Eylül’de kuruldu
“Bebek ölümlerine rağmen ilgili özel hastanelere işlem yapılmadığı” argümanlarının da bulunduğunu aktaran Memişoğlu, “Daha önce defaatle ifade ettiğimiz gibi, soruşturmanın başladığı 5 Mayıs 2023 ile operasyonun gerçekleştirildiği 26 Nisan 2024 tarihleri arasında saklılık kararı çerçevesinde yargı mercilerince Bakanlığımıza soruşturma içeriğiyle ilgili herhangi bir evrak paylaşımı yapılmadı.” ifadelerini kullandı.
Memişoğlu, şu ifadeleri kullandı:
“Bebek vefatlarıyla örgütün eylemleri arasında illiyet bağı olup olmadığının araştırılması, bizden ilk kez 28 Haziran 2024 tarihinde talep ediliyor. Bu bildirim sonrası ölümlerle çetenin eylemleri arasında illiyet bağı araştırılmaya başlandı. Müfettişlerimiz olağanüstü bir uğraş ile binlerce sayfadan oluşan doküman ve gereçleri inceledi. Alanında uzman üç hocamızdan oluşturulan eksper heyetince gerekli tıbbi inceleme yapıldı. Eksper tarafından hazırlanan 16 Eylül 2024 tarihli raporda; bebek vefatlarında şüphelilerin sorumlu olduğu kanaati belirtildi.
Böylece yolsuzluk, usulsüzlük, nitelikli dolandırıcılık başlıkları ile devam eden soruşturmada, organize suç örgütünün eylemleri ile bebek ölümleri arasındaki illiyet bağı ilk sefer resmen kurulmuş oldu. Tarihi bir kez daha dikkatlerinize sunuyorum; 16 Eylül 2024. Bebek vefatlarıyla ilgili delillendirmenin yapıldığı tarih, bu tarihtir. Söz konusu tıbbi mütalaa, Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildi.”
“Aynı gün bu hastaneler kapatıldı”
28 Eylül 2024 tarihinde müfettiş incelemesinin tamamlanarak Teftiş Kurulu Başkanlığına teslim edildiğini belirten Memişoğlu, “Teftiş Kurulu raportörlerince 5 bin sayfalık soruşturma raporu ve ekleri incelendi; raporun uygulanmasına dair onay 18 Ekim 2024 tarihinde alındı. İlgili raporda usulsüzlük tespit edilen özel hastanelerin kapatılması önerildi ve aynı gün de bu hastaneler kapatıldı.” bilgisini paylaştı.
Bakan Memişoğlu, “Şunu herkes bilsin ki ömrüm boyunca her türlü haksızlığın, hukuksuzluğun ve yasadışılığın karşında durmuş bir doktor olarak, milletimizin vicdanını yaralayan bu tür hataların işlenmesinin önlenmesi için gereken tüm önlemleri aldım, almaya da devam edeceğiz.” açıklamasında bulundu.
Ne olmuştu? İstanbul’da gerek olmadığı halde özel hastanedeki yoğun bakım ünitesine yatırılan 12 bebeğin ihmalden öldüğü iddiasına ilişkin olarak Büyükçekmece Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlatılmış, soruşturmayı yürüten savcı Y.E. ise makamında tehdit edilmişti. Olayın ortaya çıkması kamuoyunda infial yaratırken, 22’si tutuklu, 47 şüpheli hakkında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından iddianame hazırlandı. İddianamede neler var? İddianamede şüpheliler için “kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi”, “nitelikli dolandırıcılık”, “suç işlemek amacıyla örgüt kurma” ve “resmi evrakta sahtecilik” kabahatlerinden toplamda 177 yıl 6 aydan 589 yıl 9 aya kadar hapis cezası istendi. İddianamede, ölen 10 bebeğin “maktul”, 5 kişinin “müşteki”, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) İstanbul İl Müdürlüğünün “suçtan zarar gören”, 19 hastane ve sağlık şirketi “malen sorumlu”, 47 kişi de “şüpheli” olarak yer aldı. Doktor Fırat Sarı’nın lideri olduğu iddia edilen suç örgütünün sevk ve yönetimini Doktor İlker Gönen ile 112 Acil Çağrı Merkezi ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir’in yaptığı belirtilen iddianamede, suç örgütünün esas maksadının işletmesini devir aldıkları yenidoğan yoğun bakım ünitelerinin 112 sevk sistemini bertaraf ederek doluluğunu sağlamak, hastaların basamaklarıyla oynama yaparak SGK’den üst huduttan ödeme almak olduğu aktarıldı. Sağlık Bakanlığı Müfettişliğince hazırlanan uzman görüşü raporunda, yenidoğan ünitelerindeki 10 bebeğin hayatını kaybetmesine neden olan tıbbı eksikliklere yer verildi. Buna göre, fezlekede maktul olarak yer alan bebek A.K’nin ölümüne ilişkin değerlendirmede, solunum sıkıntısı artan bebeğe devre olmadığı için entübasyonun gecikerek yapıldığı belirtildi. Tekrarlayan resusitasyonlar (solunumu veya kan sirkülasyonu durmuş bir kişiye dışarıdan yapılan destekleyici müdahale) ile hastanın sonraki güne kadar yaşatıldığı belirtilen raporda, o sırada hastanede bulunması gereken Dr. D.E’nin görevinin başında olmadığı ifade edildi. 6 aylık bebek, hekimi olmayan yenidoğan yoğun bakıma sevk edildi Raporda, ayrıca hasta yönetiminin hemşireye bırakıldığı da kaydedilerek, bebeğin vefatından Dr. D.E, ile Dr. İ.G. ve hastane yönetiminin sorumlu olduğu belirtildi. Bebek M.N.O’nun ölümüne ilişkin değerlendirmede de 6 aylık bebeğin çocuk yoğun bakımı yerine, hekimi olmayan yenidoğan yoğun bakımına sevk edildiği, burada da hekimin haberi olmadan hemşirenin müdahalede bulunduğu anlatıldı. Bebek H.K. ile ilgili tespitte ise, hastaya kalp masajı yapıldığı esnada Dr. D.E’nin orada olmaması nedeniyle Dr. İ.G. tarafından olayın örtbas edilmesi için ölüm saati değiştirilerek, epikriz yazdırıldığı aktarıldı. Sevk edilmeyen bebek hayatını kaybetti Raporda, bebek Ö.H’ye kalp masajını hemşirelerin yaptığı belirtilerek, bu esnada kullanılan en önemli ilacın adrenalin olduğu, ancak Dr. İ.G’nin hemşirelere “adrenalini kapat” talimatını vererek, yanlış yönlendirme yaptığı vurgulandı. Raporda ayrıca, bebek M.S’nin, yenidoğan temel bakımının gereklerinin yerine getirilmemesi, ameliyat edilebileceği bir merkeze sevk edilmemesi ve hastayı hayatta tutan “prostavazin” isimli ilaç tedavisinin kesilmesiyle ihmallere bağlı olarak hayatını kaybettiği kaydedildi. Fezlekede maktul olarak yer alan diğer bebeklere ilişkin değerlendirmede de ihmallere yer verildi. Dehşete düşüren telefon kayıtları İddianamede, şüpheliler arasında geçen telefon konuşmalarına da yer verildi. Şüpheli doktor Fırat Sarı ve özel hastanede çalışan acil tıp teknisyeni şüpheli Hakan Doğukan Taşçı arasında hasta sevkleri ve denetim hakkında yapılan görüşmede, Taşçı’nın Sarı’ya “Erişkin yoğun bakıma kontrole gelinmesi halinde, ruhsatın ve kuvözlerin değişmesi gerektiğini, panelin fazla olduğunu, monitörün bulunmadığını, yoğun bakım içerisinde bir çok eksiklik ve usulsüz sürecin olduğunu” söylediği iddianamede yer aldı. Yenidoğan çetesinde yer alan doktor ve hemşirelerin ismi ortaya çıktı Reyap Hastanesindeki bebek hastaların takibini yürüten şüpheli hemşire Mehtap Sayar’ın şüpheli Hasan Basri Gök’le yaptığı telefon konuşmasında bebek hastanın tedavisinin uygun olmayan şartlarda gerçekleştirildiği anlatılan iddianamede, konuşma içeriğinde şüpheli Gök’ün “Mehtap çocuğu öldür elli satürasyonlu çocuk mu olur” dediği, Sayar’ın ise “Öldüreceğim de öldürsem de bir dert biliyorsun yani” dediği aktarıldı. İddianamede, tedavi prosedürlerinin tarzına uygun değil örgüt faaliyetine hizmet edecek şekilde yapıldığı değerlendirildi. Şüpheli doktor Şeyhmus Çelik’in hastanede olması gerekirken gitmediği, denetim olması ihtimaline karşı özellikle sabah hastanede bulunması gerektiğinin söylendiği anlatılan iddianamede, şüpheli Gıyasettin Mert Özdemir’in şehir hastanesinden kabulünü yaptığı bebeği, maddi menfaat karşılığında anlaşmış olduğu Fırat Sarı’nın hastanelerine yönlendirdiği kaydedildi. Sağlık Bakanı Memişoğlu’ndan “yenidoğan çetesi” açıklaması: Cezasızlık algısı oluşturulmaya çalışıyor, böyle bir şey yok Aileler anlattı Hazırlanan iddianamede bebeklerini kaybeden ailelerin ifadeleri de yer aldı. H.H., eşinin hamilelik sürecinde başka bir hastaneye gittiğini ancak doğum birdenbire başladığında tabiplerinin bel fıtığı sorunu yaşadığı için başka bir hastaneye gittiklerini söyledi. Gittikleri hastanede yenidoğan yoğun bakımı servisinde yer olmadığı karşılığını alan Hakan H., “112’ye bildireceklerini ve müsait hastane bakacaklarını söylediler. Yaklaşık yarım saat sonra Bağcılar’daki özel bir hastaneden bizi kabul ettiklerini söylediler” dedi. Soruşturmaya konu olan hastanenin özel ambulansının gelerek kendilerini aldığını söyleyen H.H., “Hastaneye vardığımızda bizimle ilgilenen bir doktor yoktu. Sadece ebe vardı. Sabaha B.Y. İsimli doktor eşimi muayene etti ve sezaryen doğum gerektiğini söyledi. Hamileliğin şimdi 25. haftası olduğu için bebeğin daha gelişimini tamamlamadığı bu yüzden anne karnından bir iğne yapacaklarını söylediler” ifadelerini kullandı. “Bebeğimizi kaybettik” Doktorun iğneyi yaptıktan sonra da 1 gün beklemek gerektiğini söyleyen H.H., “Ertesi gün eşimi doğuma aldılar. Ameliyat sonrası eşimin de çocuğumun da şu anlık durumlarının iyi olduğunu, bebeği yenidoğan yoğun bakım ünitesine alacaklarını söylediler. İki gün sonra eşimi eve bıraktığım sırada hastaneden aradılar. Doktor beyin benimle görüşmek istediğini söylediler. Yoldayken hastaneden bir daha aradılar. Doktor olduğunu söyleyen biri bebeğimin ölüm haberini verdi. Hastaneye vardığımızda da bebeğimin morgda olduğunu söylediler” dedi. “Yenidoğan çetesi” nasıl deşifre edildi? İstanbul İl Sağlık Müdürlüğünün özel hastanelerin kontrolünden sorumlu bir hekimin (T.E.) Ocak 2023’te Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ne (CİMER) yaptığı başvuru ile olay fark edildi. Doktor T.E., bazı özel hastanelerde doldurulması gereken yenidoğan yoğun bakım üniteleri defterlerinin boş bırakılması üzerine olayın üzerine gitti. İddianamede yer aldığı formuyla doktor, “Ayrıca bebeklerin dosya üzerinde gösterilen sağlık durumları ile fiili sağlık durumlarının uyuşmadığını örneğin entübe olarak kayıtlı gösterilen bebeğin gayet sağlıklı ve nefes alabilir durumda olduğunu gördük. Durumu hastane yetkililerine sorduğumuzda az önce düzeldi gibi yanıtlar aldık” dedi. Ne kadar ceza isteniyor? İddianamede, şüpheliler Fırat Sarı ve İlker Gönen’in 10 kez “kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi”, “nitelikli dolandırıcılık”, “suç işlemek amacıyla örgüt kurma” ve 11 kez uygulanmak üzere “resmi dokümanda sahtecilik” kabahatlerinden toplamda 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9’ar aya kadar mahpusla cezalandırılmaları talep edildi. Şüpheli Gıyasettin Mert Özdemir hakkında ise “kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi”, “kişisel bilgilerin hukuka karşıt ele geçirilmesi”, “kamu kurum ve kuruluşlarının ziyanına dolandırıcılık”, “suç işlemek amacıyla örgüt kurma” ve “resmi dokümanda sahtecilik” hatalarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis istendi. Diğer şüpheliler hakkında da benzer suçlardan hapis cezaları öngörülen iddianamede, ayrıca, malen sorumlu olarak belirtilen hastaneler ve hastanelerin bağlı olduğu şirketler lehine “dolandırıcılık” suçu işlenerek maddi menfaat temin edildiğinden, tüzel şahıslara özgü güvenlik önlemi uygulanması, hastanelerin ve şirketlerin kapatılıp mal varlıklarına el konulmasına karar verilmesi talep edildi. İddianame, gönderildiği Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesince bedellendiriliyor. Savcı tehdit edilmişti Büyükçekmece Cumhuriyet Savcısı Y.E’nin, bu soruşturmayı yürüttüğü sırada, bazı şüphelilerin tahliyelerini gerçekleştirmezse suikast yapılacağı ve ailesine zarar verileceği yönünde tehdit edilmesine ilişkin yürütülen ayrı soruşturmada da 12 kişi jandarma ekiplerince gözaltına alınmıştı. 4 kişi serbest bırakılırken, adliyeye sevk edilen 8 şüpheliden 5’i tutuklanmış, 3’ü hakkında da adli kontrol kararı verilmişti.
|
‘Görünmeyen Cemaat: Mürideler’in yazarı ve ‘Kızıl Goncalar’ dizisinin danışmanı Filiz Gazi, tarikatlarda kadınlara biçilen hayatları anlattı |
Diğer Güncel Haberler İçin Tıklayın / Bursa Haber – Bursa Gündem – Bursa Gündem Haber – Bursa Haberleri – Bursa Son Dakika
Bizi İnstagram’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi X’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHbr
Bizi Facebook’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Youtube’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Linkedin’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Resmî Gazete’de Bugün (20 Kasım 2024 Resmî Gazete Kararları)
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.