Sedat Peker: Türkiye’de Afgan ve Suriyeli Suç Kartelleri Oluşacak!

0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Hakkında Interpoll’ün kırmızı bültenle arama kararı çıkardığı Sedat Peker, Türkiye’de Afgan ve Suriyeli suç kartellerin oluşabileceğini söyledi. Peker, “Şu an Türkiye benim görüşüme göre üç- beş seneye kadar böyle bir yapıya evrilecek. Bu genç kümeleri altında toplayan bu karteller oluşursa o zaman PKK’nın şehit ettiği görevli sayısından fazlasını düşünün çünkü Meksika’ya Kolombiya ya bakın bizim PKK’nın 40 senede şehit ettiği insan orada bir sene de kartel savaşlarında ölüyor” dedi. 

Türkiye’de uyuşturucu üretiminde ve dağıtımında da yabancı asıllı kişilerin gün geçtikçe güç kazandığını ileri süren Peker, “Önceden Suriyeliler Türkiye’ye geldiğinde bunlar torbacıların yanında, torbacının alt takımı olarak, bir- iki gramlık paketleri dağıtıyorlardı. Yani torbacılar da kendini riske atmayıp, bunları tutuyorlardı. Sonra o yabancılar torbacı oldular. Torbacılıktan sonra işi daha iyi öğrenip üste getirdiler, bölgelere dağıtan bir pozisyonuna yükseldiler. Şimdi birçok MET laboratuvarının talipleri bu şahıslar. Bunun yanında altın kaçakçılığı da önemli” diye konuştu. 

Sözcü’den Hürmet Öztürk’e konuşan Sedat Peker, şunları kaydetti:

“Kötü insan tabiatı her yerde birebirdir, değişmez, Türkiye’de de yaşanacak”

“Yakın etrafım de bilir. Bugün yaşanacak olayları ben yıllar öncesinden anlatmıştım. Bu bize ait olan bir şey değil, bu insana ait bir şey. Her periyodun kendine ait bir dokusu var, bir rengi var. Bir çocuk diyelim ailesinin maddi imkanları yok. Babası ölmüş ya da cezaevine girmiş veya bir sebeple babası ayrılmış. Annesi bir yerde paklığa gidiyor. Bu çocuk en kötü gecekonduda yaşıyor ve o gecekondunun hemen yanında dev gibi gökdelenler. Gecekondu burada, gökdelen burada ve o çocuğun annesi o gökdelenlerde yaşayan insanlara hizmete gidiyor. Tahminen annesine kötü davranılıyor, tahminen gittiği yerlerde cinsel tacize uğruyor. O çocuk gururlu bir çocuk ve ‘Ben nasıl bir adamım’ diyor. ‘O beni doğurdu, Annemi nasıl kurtaramam?’ diyor. İlk eline geçen kolay parayla altına bir araba çekiyor. Yaşıtlarına bakıyor, onlarda daha düzgünleri var. Hemen onların içine girmek istiyor. Önce biraz para kazanıyor. İşte tahminen bir süre cezaevinde yatıyor, yaşı küçük olduğu için az yatıyor. Sonra bakıyor altındaki araba, kıyafeti güzelleşiyor. 17-18 yaşında her imkana ulaşıyor. Annesini güzel yaşatmaya çalışıyor. ‘Gerekirse ben genç öleyim ama böyle mutlu öleyim’ diyor. Bu psikoloji, sadece Türkiye’ye ait değil. Ben dünyanın en bilgilisi olarak sosyolojik tespit yapıyor da değilim. Bunun birebiri Brezilya’da yaşandı. Orada büyük kriminal suç ailelerinden güç, başka yapılara geçti.  Meksika’da, Kolombiya’da da yaşandı. Karteller gidip kendileri adam öldürmüyor. Türkiye de esasen çok tehlikeli, yaşanacak bir şey daha var. Devletin burada tedbir alması lazım. Brezilya, Meksika, Kolombiya’da yaşanan şeyin birebiri, ‘kötü insan doğası’ her yerde birebirdir, değişmez. Türkiye’de de yaşanacak.

“Genç kümeleri altında toplayan karteller oluşursa…”

Ne mi olacak? Devletten ayrılma, ordudan atılma veya mecburi hizmetini tamamlayıp ordudan ayrılan, genç, çılgın, şiddet eğilimi olan tipte bazı subay arkadaşlar var. Devlette görevli olanların devreleri nasıl Kolombiya’da devlet içinde görev yapmış,  hani bizim 28 Şubat süreci filan onun gibi değil onu söylemiyorum. Birkaç özel harekatçı yapıdan bahsetmiyorum. Tamamen kriminal ama polisin, askerin çalışma sistemini bildiği için de yakalanmaları pek mümkün olmayan ve yapısal olarak asker kökenli veya özel harekat, polis kökenli oldukları için daha sert, radikal kümeleri oluşturdukları an sıkıntı büyür. Aile yapımız bozulmadığı için Türkiye geriden gidiyor. Ama süreç daima aynı. Önceden aile stili olanlar. Ondan sonra sokakta oluşan genç gruplar. Sonra da devletten ayrılmış büyük kartelleri kuran yapılar. Yani şu an Türkiye benim görüşüme göre üç- beş seneye kadar böyle bir yapıya evrilecek. Bu genç kümeleri altında toplayan bu karteller oluşursa o zaman PKK’nın şehit ettiği görevli sayısından fazlasını düşünün çünkü Meksika’ya Kolombiya ya bakın bizim PKK’nın 40 senede şehit ettiği insan orada bir sene de kartel savaşlarında ölüyor.

“Türkiye’ye böyle bir tehlikenin geldiğini öngörüyorum”

Türkiye’ye böyle bir tehlikenin geldiğini öngörüyorum. Sorunun klasik kısmına yani bizim devrimiz nasıldı kısmına gelirsek. Milliyetçi hisleri olan, dini hassasiyetleri olan ben ve bazı arkadaşların ismi şiddetle anılıyor. Yani bizim kurallarımız vardı. Ama her çağın kendine ait bir sistemi var. Yani bugünkü bu arkadaşları, genç arkadaşları da bu sosyolojik çöküntüyü ortadan kaldırmadan suçlayamayız. Neden suçlayamayız? Dediğim gibi gecekonduda büyüyor. Yanında gökdelenler. Zengin çocukları otomobillerle gezerken o gencecik, üstünde yok başında yok. Asgari ücret bile vermiyorlar. Bir yerde çalışsa sigorta yapmıyorlar. Şimdi bu çocuk buraya yöneldiğinde yani bunu bir de bu açıdan düşünmek gerekir.  Bu ortadan kaldırılamazsa, gelir adaletsizliği ve gecekondularla o gökdelenlerin aynı anda yaşayan sistemi, bu çocukların bu genç arkadaşların bu şekil daha da güçlenmeleri devam edecektir.”

“Birçok MET laboratuvarının talipleri Suriyeliler”

Türkiye’de gençlerin içine düştüğü uyuşturucu batağı hakkında da konuşan Sedat Peker, MET denilen metamfetamin şekli hapların artık Türkiye’de üretildiğini belirtti. Sedat Peker, Türkiye’de uyuşturucu kullanımının yaygınlaşmasını şöyle değerlendirdi:

“Kapalı Çarşı’da altın kaçakçılığının denetimi Suriyeli ve Afganlı kümelerin altında”

Suriyelileri kötülemek için söylemiyorum, sadece bir tespit yapmak için söylüyorum: Suriyeli ve Afganlı kümelerin altın kaçakçılığında Kapalı Çarşı’da yüzde elli kaçak altın girişi-çıkışında denetimi ele geçirdikleri görülüyor. Türkiye’ye gelenler akrabalarına, yurt dışına para gönderme sistemini de ele geçirdiler. Uyuşturucu paralarını, kara parayı aktarabilecek boyuta geldiler. Türk kümelerini, polis çok rahat yakalayabiliyor. Ama Suriyeli gruplar kendi içine kapalı olduğundan polise bilgi verme veya polisin işlerine muhbir sokabilmesi de pek mümkün olmuyor. Yani kriminal kümelerde 6-7 sene sonra Afganlı ve Suriyeliler Türk kümelerinin önemli bir bölümü piyasadan sileceklerdir. Yani bu da bilimsel, istatistiksel ve kendi deneyimimle yaşadığım bir şey. Çok büyük bir tehlike buna dikkat çekmekte yarar var.”

Köfteci Yusuf açıklaması

Ürünlerinde domuz eti çıktığı tespit edilen Köfteci Yusuf hakkında da konuşan Peker, daha önce hazırlanan iddianamenin de hatırlatılması üzerine şunları söyledi:

“Ben o belgenin sanığı değilim. Dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile ortamızda bu olay yaşandı. Köfteci Yusuf’u şahsen tanımam. Gürsu’da miting yapmaya gidiyordum. Bir telefon verdiler. Benim Yusuf Akkaş’la tanışmam telefonla oldu. Diğer arkadaşların, ne satacağı et kesim yerinden, ne muhabbetlerinden haberim yok. Ne de bununla ilgili bir şey konuştuk. O şahıslar içinde tanıdığımız insanlar var. Ama ben onlar gibi yüzbinlerce insan tanıyorum. Yani beni o arkadaşla konuşturan öyle aile çerçevesi içerisinde olan, birinci derece yakınlarım değil. Belgede Yusuf olayında benimle ilgili bölüm yok. Ne benim aramam, mesajım ne de herhangi bir kaydım bulunmuyor.

“Soylu ‘Git davacı ol’ demiş”

Tabii onurlu, namus sahibi bir adamım. Bir adamı uyuşturucuyla ve satıcılığıyla suçlarsanız uyuşturucu ile yakalayıp önüne koymanız gerekir. Bir insanı da eğer ki domuz etiyle yiyecek satıyor diye suçluyorsanız ‘Depolarda şu kadar ton domuz eti yakalandı’ diye bunu insanların başında şüphe oluşmayacak şekilde yayınlamanız gerekir. Türk markası olarak tanınmış, yanında 12 bin kişiyi çalıştıran bir firma ile ilgili bu şekilde zan altında bırakıcı yayınlar yapılması, tahkikat yapılması da doğru değildir. Ben, bana kötülük yapan o şahsa bile haksızlık yapılmasını istemem. Süleyman Soylu buna haber yollamış. ‘Hemen git davacı ol’ diye. Korkaklığından gitmiş. Biraz yüreği olan birisi olsa dik dururdu. ‘Ben olmayan bir şeyi niçin söyleyeyim’ demeliydi. Süreç bundan ibaretti. Bir de akıl ve mantık da yatmıyor yani ortada domuz eti yok, hiçbir şey yok. Lakin ne zaman bir köfte muhabbeti olsa adım Köfteci Yusuf’la anılıyor. İnanın ben köftesini bile yemedim.”

TIKLAYIN -Domuz eti çıkan Köfteci Yusuf ile ilgili Sedat Peker’in avukatından açıklama

 İşte belgesi: Köfteci Yusuf’la ilgili domuz eti tespiti, şubat ve mart aylarındaki iki raporla yapılmış

“Hukuken çok rahatım, Türkiye’ye geldiğimde hakkımda 1 saatten fazla sürecek suçlama yok”

Sedat Peker, şu an hakkında çıkarılan ‘Kırmızı Bülten’le İnterpol tarafından aranır pozisyonda. Peker, “Hukuken çok rahatım. Türkiye’ye geldiğim zaman hakkımda bir saatten fazla sürecek bir suçlama yok.  Ha şu an gelmeyi düşünmüyorum” diyor ve nasıl sanık olduğunu da şöyle anlatıyor:

“AK Partinin avukatlarından olan bir beyefendiyi zan altında bırakmak için söylemiyorum. Süleyman Soylu ile sorun yaşayınca hakkımda 1,5 yıl sonra dava açıldı. Dava açan, AK Parti’de görev yapmış, parti üyesi avukat daha sonra savcı oluyor ve kısa süre sonra örgütlü suçlara bakmaya başlıyor. Benim belgemi birden eski Savcısından alıp bu beyefendiye verdiler. Bu beyefendi de kısa sürede dava açıp 1,5 yıl sonra beni de davanın içinde sanık yaptı. Yani sadece bir şahısla oluşan düşmanlık üzerinden hakkımda yakalama kararı çıkarıldı. Yani bir köftesini yemeden köfteci Yusuf’un olayından yargılandık.”

Diğer Güncel Haberler İçin Tıklayın / Bursa Haber – Bursa Gündem – Bursa Gündem Haber – Bursa Haberleri – Bursa Son Dakika 

Bizi İnstagram’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber

Bizi X’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHbr

Bizi Facebook’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber

Bizi Youtube’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber

Bizi Linkedin’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber