34,2452$% 0.28
37,6376€% -0.37
2.921,73%0,22
4.978,00%0,00
19.847,00%-0,02
2.653,23%-0,08
9.109,34%2,37
Dünya Sağlık Örgütü’nün bulaşıcı olmadığı halde salgın olarak tanımladığı diyabet, yüksek tansiyonla olan güçlü bağıyla dikkat çekiyor.
KİŞİNİN ALIŞKANLIKLARIYLA DOĞRUDAN ETKİLİ
İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi, Nefroloji Bilim Dalı Başkanı ve Türk Böbrek Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Aydın Türkmen, yapılan bilimsel çalışmalarla şeker hastalığı ile yüksek tansiyon arasında güçlü bir bağ bulunduğuna dikkat çekiyor. Mevzuyla ilgili açıklama yapan Türkmen şunları söyledi:
Hatalı beslenme, hareketsizlik, obezite gibi nedenlerle sonradan edinilmiş şeker hastalığı, bir diğer sözle tip-2 diyabet hastalarının yaklaşık yüzde 70’i, aynı zamanda yüksek tansiyon hastası ve bu hastaların bir kısmı tansiyon seviyelerini düşürebilmek için reçeteli ilaçlar kullanıyor.
Gerek tip-2 diyabet, gerekse yüksek tansiyon ortak bir paydada buluşur; her ikisi de kronik hastalıklardır, neredeyse hayatı boyunca hastayla birliktedirler ve her iki hastalık da kişinin beslenme, egzersiz ve yaşam alışkanlıklarından doğrudan etkilenir.
Bu iki kronik hastalığın birlikteliği, iskemik kalp hastalığı sıklığını ve bunlara bağlı ölümleri de kat kat artırmaktadır.”
BÖBREK YETMEZLİĞİNDE KORKUTAN ARTIŞ
Konuyla ilgili bilgi veren Türk Böbrek Vakfı Başkanı Timur Erk ise son dönem kronik böbrek yetmezliği hastalığının gelişmesinde diyabet ve hipertansiyonun iki önemli neden olduğunu vurguladı.
Türkiye’de yaklaşık 65 bin diyaliz hastası bulunduğunu ve bu hastaların ortalama yüzde 40’ının şeker hastalığı nedeniyle son dönem kronik böbrek yetmezliği hastası olduğunu açıklayan Erk, şöyle konuştu:
Ayrıca pandemi sürecinde erken evrelerdeki hastaların doktor kontrollerini aksatması, günümüzde kronik böbrek yetmezliği hastalığının artmasına da neden oldu.
Bu duruma birbirini tetikleyen obezite açısından baktığımızda ise Türkiye, maalesef obezite açısından Avrupa’da birinci, dünyada ise üçüncü sırada.
Biz Türk Böbrek Vakfı olarak ülkemizde böbrek sıhhatinin korunması adına 14 yıldan bu yana sahada eğitimlerle kollayıcı hekimlik yapıyoruz. Unutulmamalı ki bu hastalıklar, sağlıklı beslenme ve doğru yaşam alışkanlıkları ile önlenebilir.
RİSKLERİ DÜŞÜRMEK HASTANIN ELİNDE
Diyabet ve hipertansiyon ile ilgili hasta ve hasta yakınlarına ayrıntılı bilgiler veren Prof. Dr. Aydın Türkmen şu bilgileri verdi:
Hasta yeterli ve istikrarlı beslenir, sigara ve alkol gibi zararlı alışkanlıkları bırakır, hayatına spor manasında hareket katar, kilosunu kontrol altına alır ve ilaç tedavisini aksatmaz ise bu durumda hem kan şekeri hem kan basıncı kontrol altına alınır. Böylelikle hasta, her iki kronik hastalığa rağmen sıhhatle yaşayabilir ve ömrü tehdit eden riskleri en düşük düzeye indirebilir. Şeker hastalığındaki ana sorun, hastalarda besinlerle bedene giren şekeri, bilimsel tabiriyle glikozu, enerji üretmek üzere hücrelere taşıması gereken insülin hormonu yetersizliği veya eksikliğidir. Bu hastalarda insülin üretimi yetersiz olabileceği gibi hiç üretilmiyor da olabilir.
Sonuç olarak kanda biriken glikoz, özellikle atar damarlara ve dolayısıyla böbreklere zarar verir. Böbrekler, yoğun damar yapısına sahip organlar oldukları için damarları etkileyen tüm sağlık sıkıntıları, böbrekleri de etkiler. Şeker hastalığının böbreklerde oluşturduğu hasar nedeniyle böbreklerden tuz ve su atılımı bozulur, bunun sonucu olarak da kan basıncı yükselir. Şeker hastalığı zaman içerisinde küçük kan damarlarına zarar verir.
Bu, kan damar duvarlarının sertleşmesine ve düzgün çalışmamasına neden olur. Bütün bunlar da yüksek tansiyonun ortaya çıkmasına zemin hazırlar. Kalp krizi ve felç gibi hastalıklar hem şeker hem de tansiyon hastası olan şahıslarda, diyabeti olmayan yüksek tansiyonlu bireylere göre yaklaşık iki kat daha fazla görülür. Beyindeki kan damarları, yüksek tansiyonun verdiği hasara karşı hassas olduğundan, kronik yüksek tansiyon, demans ve felç gibi sağlık meselelerinin da erken başlamasına yol açabilir.”
GÜNLÜK TUZ TÜKETİMİNE DİKKAT EDİLMELİ
İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi, Nefroloji Bilim Dalı Başkanı ve Türk Böbrek Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi, Prof. Dr. Aydın Türkmen şu tabirleri kullandı:
“Tansiyonun, bir diğer ifade ile kan basıncının 130/80 mmHg seviyesinde tutulması ülküdür. Ancak bu seviyeye ulaşabilmek için birçok şeker hastasının uzman doktor denetiminde hipertansiyon ilacı kullanması gerekebilir.
Kullanılacak ilaçlar, böbrek ve kalp hasarını yavaşlatmak, kan basıncını ve kilo alımını kontrol etmek gibi yan yararlar da sağlayabilirler. Şeker hastaları da yüksek tansiyonu önlemek için günlük tuz tüketimlerini kısıtlamalıdır.
Sağlıklı bireyler için tavsiye edilen günlük tuz tüketimi yaklaşık 6 gramdır. Bu oran dolu bir çay kaşığı kadar tuza denk gelir.
Ancak burada önemli olan, yediklerimizin birçoklarının içinde tuz olduğunu, 6 gram tuzun bir gün içinde eklememize izin verilen ölçü değil, tüm yediklerimizden aldığımız toplam ölçü olduğunu hatırlamaktır.
Ayrıca, dönemsel doktor kontrolleri asla ihmal edilmemelidir. Özellikle reçeteli ilaç kullanan hastalar, kendilerini takip eden uzman tabiplerin yönlendirmesi doğrultusunda yılda birkaç kere düzenli kontrol takvimlerine sadık kalmalıdır.”
Diğer Güncel Haberler İçin Tıklayın / Bursa Haber – Bursa Gündem – Bursa Gündem Haber – Bursa Haberleri – Bursa Son Dakika
Bizi İnstagram’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi X’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHbr
Bizi Facebook’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Youtube’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Linkedin’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Vazelin Kullanırken Dikkat Edilmesi Gerekenler