32,8533$% 0.55
35,5907€% 0.44
2.494,87%0,68
4.053,00%0,61
16.235,00%0,59
2.362,51%0,15
10.796,57%-0,62
Vehbi Koç Vakfı; kuruluşunun 55. yıldönümünde “Vehbi Koç Vakfı Sohbetleri” isimli yeni bir Podcast serisine başladı. Serinin ilk konuğu olarak Vehbi Koç Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı ve Koç Holding Yönetim Kurulu Üyesi Semahat Arsel oldu. Koç Holding’in Bizden Haberler mecmuasında yer verilen söyleşide Semahat Arsel; Cumhuriyet’in ilk yıllarında Ankara’da geçen çocukluğunu, ailesiyle ilgilerini ve o devrin geleneklerini dinleyicilerle paylaştı.
“Bizim çocukluğumuzda aileler bugüne göre çok daha disiplinliydi”
Semahat Arsel, sohbette Ankara’da çocuk olmayı şöyle anlattı:
“Ankara bir kez genel olarak Türkiye’nin merkezi, Cumhuriyet’in başşehri olarak diğer kentlere, özellikle İstanbul’a göre daha çok denetimlidir. Benim çocukluğumda Ankara yeni yeni gelişiyordu. Ve o kadar intizamlı, hoştu ki ben küçük bir İsviçre kentine benzetirdim.
Bizim çocukluğumuzda aileler bugüne göre çok daha disiplinliydi. Bizim Koç Ailesi de öyleydi. Namütenahi alışveriş yoktu. Giysilerimiz, kuşamlarımız, her şey ölçülüydü. Daha fazla toptan alışveriş yapılırdı. Zira Ankara’da mağaza sayısı bugünlere göre çok azdı. Ulaşım da zor olduğu için daha çok komşularla görüşülürdü. Kente pek hanımlar, çocuklar gitmezdi. Okullar bulunduğu evin yakınlarında olurdu. Hanımlar da komşu ziyareti yaparlardı. Lakin beyefendiler kentin merkezine, iş yerlerine gidip gelirlerdi.”
“Kuvvetli bir şey vardı aramızda”
Semahat Arsel, Rahmi Koç ile anılarını da şöyle anlattı:
“Annem bizimle çok yakından ilgilenirdi. Rahmi erkek çocuk, ben kız çocuk olduğum için mi, yoksa o denli yetiştirildiğimiz için mi, hiç ama hiç kavga ettiğimizi hatırlamıyorum. Çocuklar birbiriyle kapışır ya, oyuncaklar falan, kavga ederler. Rahmi ile kavga ettiğimi hiç hatırlamıyorum. Onun oyuncakları başkaydı, benim oyuncaklarım başkaydı. Çok iyi anlaşırdık, sonuna kadar da o denli oldu. Ömrüm anneme ve babama karşı Rahmi’yi korumakla geçti.
“Küçük kız kardeşler, o ikisi birbiriyle çok kavga ederlerdi. Birbirlerinin oyuncaklarını kaparlardı. Oradan bilirdim ki bizim oyuncaklarımız ayrı olduğu için herhalde hiç birbirimize girişmedik. Kuvvetli bir şey vardı ortamızda: Anneme, babama karşı birbirimizi korumak. Tarabya Tokatlıyan’da bir alan vardı çok güzel. O bölümün cümbüşleri orada olurdu. Rahmi de gece oraya gitmek isterdi. Şimdiki gibi herkesin arabası falan yok. Bir tane araba var. Babama çaktırmadan, Rahmi o otomobile binecek, Tarabya’ya gidecek, gelecek. Gece yine çaktırmadan arabayı garaja koyacağız. Vallahi ben beklerdim üstte. İkimiz de en üstte yatardık, evin üstünde. Annemle babamın odaları da geride. Rahmi gidiyor. Gece 00.00 oluyor, 01.00 oluyor, ona rağmen yok. Balkonda bekliyorum hâlâ. O gelecek ve bizimkilere çaktırmadan ben aşağı ineceğim, kapıyı açacağım. Otomobile koyacağız garaja.”
Yeni Akit Yazarı Maranki: Türkiye Başkanlık Sistemine Geçse De, Son Hadiseler Bize Halkın Alım Gücünün Taban Yaptığı Sıkıntılı Yılları Hatırlatıyor
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.