DOLAR

32,6829$% -0.22

EURO

35,1557% 0.18

GRAM ALTIN

2.451,09%0,04

ÇEYREK ALTIN

3.963,00%-1,23

TAM ALTIN

15.877,00%-1,22

ONS

2.327,81%0,07

BİST100

10.394,18%-2,38

Akşam Vakti a 20:44
Bursa AÇIK 28°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a

Sezai Temelli: Nefret Telaffuzları Linç Saldırıları Olarak Karşımıza Çıkıyor

ad826x90

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Meclis Grup Başkanvekili Sezai Temelli, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi.

Mezopotamya Haber Ajansı’nda yer alan habere göre, dün akşam Kayseri’de Suriyelilere yönelik ırkçı saldırıya dikkat çeken Temelli, ev ve iş yerlerinin yakıldığına dikkat çekti. İnsanların hayatlarına kastedildiğini belirten Temelli, “Tabii ki bir olay karşısında tepki verilebilir ama buradaki tepki kabul edilemez bir ırkçı kalkışmadır. Biz bunu tarihte çok sefer yaşadık. Bir kez daha buna cüret edenleri kınıyorum. Bu olayın gerisinde yatan anlayışın da aslında ırkçı faşist bir anlayış olduğunu çok iyi biliyoruz. Özellikle hem iktidar hem de muhalefet partileri uzun müddettir mültecilere yönelik bir ırkçı söylemi daima dile getirmektedir. Bunun sonucunda da toplumda bu tıp infaaler ortaya çıkmaktadır” dedi.

‘MÜLTECİ SORUNU MÜLTECİLER ELİYLE YARATILMIŞ DEĞİL’

Temelli şöyle konuştu: “Bugün Suriye’de yaşanan olayların Irak ve Ortadoğu’da yaşanan birçok olayın ardında Türkiye’nin bölgeyi istikrarsızlaştırıcı dış siyaseti olduğunu çok iyi biliyoruz. Dolayısıyla mülteci sorunu mülteciler eliyle yaratılmış değil, Türkiye devletin uyguladığı siyasetler sonucunda ortaya çıkmıştır. Mülteci sorunu çözülecekse öncelikle Ortadoğu’ya barış gelmesiyle Kürt sıkıntısının tahlili ile çözülecektir. Bunun farkında olarak mültecilerle barış içinde yaşamanın kesinlikle yollarını geliştirmek zorundayız.”

MUĞLA’DA KÜRT EMEKÇİLERE SALDIRI

Muğla’da çalışanlara yönelik ırkçı saldırıya da değinen Temelli, Kürtlere yönelik bu şekilde pek çok saldırının olduğunu belirterek bu saldırıları tek tek saydı. Temelli, “Şu bir gerçek ki bu toplumda ekilmiş olan bu nefret söylemi, bu ayrımcılık tohumları işte insanlara yönelik bu linç saldırıları ile karşımıza çıkıyor. Tabi bunların gerisinde şu gerçeklikte var. Hani şu meşhur ‘mala çökme’ hikayesi var ya, dolayısıyla bugün Kürtlerin sahip olduğu tarlaya yere varlığa çökmek uğruna bu tıp olayların kışkırtıldığını çok iyi biliyoruz. En son Muğla hadisesinde 12 muhtarın nasıl bu işleri tezgahladığı açık bir şekilde ortadadır” ifadelerini kullandı.

‘ÖĞRETMENLERİN SORUNLARINI BÜYÜTÜR’

Meclis’e getirilmesi planlanan ve öğretmenleri ilgilendirecek olan yasa tasarısına da işaret eden Temelli, bu tasarının öğretmenleri sorunlarını çözmeyeceğini tam tersine daha da büyüteceğini belirtti. Temelli, şunları söyledi:

“Dönüp öğretmenlik mesleğine baktığımızda her geçen itibarsızlaştırılan, özlük haklarına ilişkin çözümsüzlüğün devam ettiği, atanmayan öğretmenler sorunun büyüdüğü, eşit işe eşit ücret probleminin bir tülü halledilemediği bir meslekle karşı karşıyayız.

Zaten 18 milyon öğrencinin olduğu ki 13-14 milyon aileden bahsediyoruz, 1 milyonu aşkın öğretmenin olduğu bir ülkede bu mesleğin temel sorunlarını çözmeden aslında eğitim sıkıntısını çözmek mümkün değil. Bunu çok iyi biliyoruz. Ancak bu mesleğin temel sorunlarını çözme yöntemi de bu olamaz. Tam tersine bu yaklaşım piyasacı bir anlayışla bu yaklaşım öğretmenler arasında bir rekabeti teşvik etmekte ve bu rekabetin sonucunda da öğretmenleri mağdur etmek gibi bir projeyi karşımıza getirmektedir.

Dört dönem sürecek akademi, kurs boyunca özlük haklarında yoksun kalacaklar. Genel Sağlık Sigortası kapsamında bu dört dönemi geçirecekler. Sonrasında üç yıl boyunca stajyer öğretmen olacaklar. O üç yılın sonunda öğretmen olup olamayacakları da meçhul.

Bu kurs dönemi boyunca da alacakları ücret 14 bin lira gibi komik bir sayı. Yani öğretmen olmuş bir insanını kursa tabi tutacaksınız, 14 bin lira maaş vereceksiniz sonra stajer yapacaksınız, üç yıllık stajyerlikten sonra akıbeti belirsiz bir yere doğru iteceksiniz.”

ASGARİ ÜCRET

Temelli, konuşmasının devamında şunları söyledi: “Türk-İş sayıları açıkladı. Türk-İş’e göre yoksulluk sınırı 62 bin liraya ulaşmış durumda. Açlık sınırı 20 bin lirayı geçmiş durumda. Lakin asgari ücret 17 bin liradır. Bakan asgari ücretin yüksek olduğunu söyledi. Bu artık asgari ücretlilerle ücretliler ve emeklilerle alay etmek dışında bir şey değil. Bugün 17 bin lirayı yüksek olarak gören bu zihniyetin ivedilikle istifa etmesi gerektiğini dile getiriyoruz. Zira çalışanların yüzde 60’ı asgari ücret alıyor.

Dolayısıyla çalışanların yüzde 60’ı asgari ücretle yaşarken, ‘ülkede asgari ücret yüksek’ diyorsanız siz bu ülkenin hazine ve maliye bakanı olamazsınız. Siz olsanız olsanız uzak doğuda, emek sömürüsünün yoğun yapıldığı ülkelerde hazine ve maliye bakanı olursunuz. Orada asgari ücretin ne seviyede olduğunu çok iyi biliyoruz.

‘KİRA ARTIŞ ORANI YÜZDE 65 OLACAK’

Geçmişte IMF bu ülkeye geldiğinde aslında tavsiyesi bu yönde olurdu. Çin’de asgari ücret ne kadarsa sizde de o olsun denirdi. Herhalde siz de Çin’e baktınız. Çin’de asgari ücrete göre Türkiye’deki asgari ücreti yüksek görmüş olmalısınız ki bu lafı edebiliyorsunuz. Burada da kalmıyor sıkıntı. Sadece asgari ücret meselesi de değil.

Kiralarda yüzde 25 sınırlaması kalkıyor. Kiralarda yüzde 25 sınırlamasının kalkmasıyla birlikte kira artış oranı yüzde 65 olacak. Şimdi düşünün 10 bin lira kira veriyorsunuz. Asgari ücretlisiniz ve ev sahibiniz geldi dedi ki yüzde 65 zam yap. Vereceğiniz kira 16 500 lira olacak. 17 bin lira maaş alacaksınız 16 500 lira kira vereceksiniz . Neden 10 bin lira kira dedim. Türkiye’de şu anda en düşük kira 10 bin lira. Dolayısıyla şayet bir de asgari fiyatlı iseniz elinizde 500 lira kaldı demektir. Ve bakan çıkıyor diyor ki asgari ücret yüksek. Kira artış oranındaki yüzde 25 sınır da kaldırılmış oluyor.

GİDİŞE NASIL SON VERİLİR?

Bakın Türkiye’deki gelir dağılımına dair çarpıcı bir sayı vereyim. Türkiye’nin en düşük yüzde 20’lik kısmının milli gelirden aldığı hissenin kişi başına böldüğünüz zaman kişi başına 262 dolar düşüyor. En yüksek yüzde 20’nin milli gelirden aldığı payı kişi başına böldüğünüz zaman 26 bin 200 dolar düşüyor. Ortadaki fark 100 kattır. Bu sadece yüzde 20’lik dilimlerle bahsettiğimiz bir uçurumdur. Bunu ilk yüzde 5 ile son yüzde 5 müsabakası haline getirdiğimizde bu fark 200 kata kadar çıkmaktadır.

Dolayısıyla Türkiye’de böyle bir uçurum söz hususudur. Sermaye girişine imkan sağlayıp o sermayeyi ne yapacağını bilmiyormuş o sermayeyi nemalandırmak gelir dağılımını daha bozacak bu uçurumu daha da derinleştirecektir. Bu gidişata son vermenin yolu sermaye iktidarından kurtulmaktır. Emekçilerin, emeklilerin, mağdurların, kadınların, fakirlerin haklarının karşılandığı eşit işe eşit ücrete insanca yaşanabilecek bir ücretin var olduğu bir sistemin kurulabilmesi ismine kamu kaynaklarının hakça adaletçe paylaşılacağı bir tertibin biran önce hayata geçmesi lakin bu sorunların tahliline katkı sağlayabilir.”

(HABER MERKEZİ)

0 0 0 0 0 0
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Alışılmış Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komitesi Çin’de Teknoloji Firmalarıyla Temaslarda Bulundu