34,6335$% -0.02
36,6146€% 0.03
2.945,34%0,30
4.940,00%-0,10
19.760,00%-0,10
2.645,22%0,33
9.639,79%0,00
İlahiyatçı ve Yazar Ali Rıza DEMİRCAN’ın Şiddet Zayıflara Yöneliktir (Erkek, Kadın, Çocuk) yazsısı şöyle:
Haklar ve özgürlükler insana özgü olduğu gibi uygulanan adalet ve yapılan zulüm/şiddet de insana yöneliktir. Bu sebeple biz sadece kadına değil erkek, kadın ve çocuk olarak insana ve hatta bütün canlılara yönelik şiddet olduğu inancındayız. Yaratılış büyüklüğünü kavrayamamış olup Peygamberler tarafından bildirim edilen İlahî maddelerden sapmış olan erkek ve kadın güçlü insanlar –tarihi dönemler boyunca- zayıf buldukları insanlara karşı şiddet uygulamışlardır. Erkeklere göre zayıf oldukları için kadınlar şiddetin daha çok mağduru olmuşlardır, olmaktadırlar ve sebepler giderilmedikçe olmaya da devam edeceklerdir.
Şiddetin Tipleri ve Sistemden ve Şahıslardan Kaynaklanması
Fiziksel, cinsel, ruhsal ve ekonomik olmak üzere çeşitlere ayrılan ve her toplumda ve kültürel seviyede kadınlara yönelik olarak uygulanan şiddetin pek natüreldir ki sistemden ve şahıslardan kaynaklanan sosyal ve kişisel sebepleri vardır. Biz bu sebeplere ana sınırlarıyla ve on madde halinde değinmeye çalışacağız.
I. Allah’a ve Onun Huzurunda Sorgulanacağımıza İman Zaafı
Bu zaaf şiddetin ana kaynağıdır.
Şiddetin ana sebebi Yaratıcımız olan Allah’a îman yetersizliğimiz ve O’nun huzurunda bütün iradeli davranışlarımızdan dolayı sorgulanacağımıza ve özellikle uyguladığımız zulüm nitelikli şiddetimizden dolayı Cehennem azabına uğratılabileceğimize inanç yokluğu veya zaafımızdır. (Necm 53/38-41)
Çare: İman Zaafını Giderici Yaygın Eğitimdir
II. Cezaların Yetersizliği
Ceza Hatanın Birebir Birebiri Olmalı /Affı ve Tazminatı da İçermelidir
Cezaların caydırıcı nitelikte olması gerekir. Bunun için cezanın hatanın cinsinden olup teğe bir birebiri olması; af ve tazminat gibi alternatifleri de içermesi gerekir.(Bakara 2/178, İsra 17/33)
Şiddet uygulayan kişi, mağdurlarınca veya öldürdüğü şahsın varislerince affedilmemesi veya tazminata rıza gösterilmemesi durumunda işlediği zulmün aynısıyla cezalandırılmalıdır.
Ceza Caydırıcı ve Kişisel Olmalıdır
Şiddete maruz kalanların veya varislerinin müdahil olmadığı ve sırf hapis cezalarının uygulandığı sistem adil ve caydırıcı olmaktan uzaktır. Üstelik bu sistem mağdurların veya öldürülenin varislerinin adalet beklentilerini karşılamamakta, acılarını dindirmemekte ve intikam ateşlerini söndürmemektedir.
Ayrıca uzun yıllar hapis cezası verilen katilin örneğin karısını kocasızlığa, çocuklarını ilgisizliğe ve anasını babasını da mutsuzluğa itmek gibi ruhsal şiddet cinslerini içermektedir.
Çare: Bir an önce jakoben laiklik koşullanmaları aşılarak açıklanan adil ceza sistemine geçilmelidir. Aklın, bilimin ve insanlık deneyimlerinin gereği budur. Bunun içindir ki Yüce Rabbibimiz “Ey akıl ve gönül birlikteliği oluşturmuş gerçek akıl sahipleri! Teğe bir ceza sisteminde sizin için hayat vardır.” buyurmaktadır. (Bakara 2/179)
III. Boşanma Sisteminin Doğal ve İnsana Saygılı Olmayışı
İslam Hukuku’uda olduğu gibi boşanma sistemi tarafların mağduriyetine sebebiyet vermeksizin kocaya ve kadına tek taraflı olarak boşama-boşanma hakkını vermelidir. (Bakara 228, Talak 1-2) Halbuki yürürlükteki sistemimizde taraflardan birinin boşanmak istememesi durumunda davalar yıllarca sürüncemede kalmakta, bu da haklı olan güçlü tarafı şiddete yönlendirmektedir.
Çare: Boşanma sistemini düzeltmek ve kolaylaştırmaktır.
IV. Alkollü İçkiler Kullanımının Doğal Görülmesi
İstatistikler açıkça göstermektedir ki ülkemizde işlenen cinayetlerin ve yapılan trafik kazalarının esas sebeplerinden biri alkollü içkiler olduğu gibi kadınlara ve çocuklara yönelik aile içi şiddetin ana nedenlerinden biri de alkollü içkilerdir.
Çare: Alkollü içkilere karşı dîn ve akıl-bilim öncülüğünde kültürel bir mücadele başlatmaktır. (Maide 5/90-91)V.
V. Söz Taşıyıcılığından Kaynaklanan Çevresel Baskı
Uygulan şiddetlerin ve şiddetin ileri boyutu olan cinayetlerin etrafa yayılan yıkıcı dedikodulardan kaynaklanabildiği de bir gerçektir. Özellikle namusların ancak cinayetle temizlenebileceği cahiliyet yargısının hakim olduğu bölgelerde genelde bir kısmı gerçek de olmayan cinsel ilişki dedikoduları mânevi baskı oluşturarak şiddete yöneltmektedir.
Çare: Yüce dinimizin de yasakladığı dedikoduculuğa karşı ahlâkî bir seferberlik başlatılmalı, şiddete sebebiyet veren dedikoduların / söz taşıyıcılığın yapılan şiddetin günahına bizi de ortak ettiği şuuru insanımıza aşılanmalıdır. (Hucurat 49/5)
VI. Ailenin Onayı Alınmadan Yapılan Evlilikler ve Oluşturulan Haram Birliktelikler
Aile baskısıyla oluşan veya ailenin deneyimlerinden yararlanmaksızın yapılan evlilikler ya da aileden gizli olarak oluşturulan haram nitelikli birliktelikler bir süre sonra ihtilaflara sebep olabilmekte ve ailesinin muhafazasından da mahrum olan kadın şiddete uğrayabilmektedir. Özellikle birliktelikler kadın tarafından sona erdirilmek istendiğinde ayrılmak istemeyen erkeğin şiddet göstermesine sebep olmaktadır.
Çare: Haram birlikteliklere karşı kültürel mücadele başlatmak ve kız çocuklarına üniversite eğitimini aileden koparmadan ana babanın bulunduğu şehirde yaptırmaktır.
VII. Medyamızın Yıkıcı Etkileri
Yazılı ve özellikle görsel medyada (sinama/televizyon dizileri) cinsel özgürlüklere davet çıkarılmakta, geleneklerimiz ve İslâmi inançlarımızla çelişen ilişkiler biçimi doğalmış gibi ısrarla ve özendirici bir şekilde aktarılmaktadır.
Karma Eğitim Ve Çalışma Sisteminin Katkı Verici Tesirleri
Karma eğitim ve çalışma sistemi de bu aksiliğe zemin oluşturmaktadır. Bu durum erkekler yanı sıra kızları-kadınları etrafın ve ailenin onaylamayacağı bir şekilde sözlü ve fiili münasebetlere itmekte, bu da üstte açıklanan sosyal baskının oluşmasına ve şiddete yol açmaktadır.
Çare: Medyamızın sorumlu kültür siyasetleri izlemesini sağlamaktır.
VIII. Kıskançlık Anlayışımız
Kıskançlık insan tabiatında var olan ve şuurla kullanılması halinde bir fazilettir; Peygamberimizin lisanıyla “Kıskançlık imandandır.” Ancak varsayımlara ve hak ihlaline dayanan ve sonuçta eşe haksız baskı kurulmasına neden kılınan kıskançlık muhatabını bunaltıcı ve yıkıcıdır. Mesela eşlerden birinin başkasına;
1.) Kanıtsız olarak bağı olduğu suçlamasında bulunması,
2.) Eşlerden birinin boşanmak istemesi halinde başkasının karşı çıkması,
Boşanan kadının yeni bir evlilik yapmasına engel olunması,
Genç yaşta dul kalan kadınların evliliğinin yerilmesi,
Bütün bunlar dinimizin de kabul etmediği; “Allah’ın razı olmadığı” kıskançlık çeşitleridir. (İbn Mace Hn.1446)
Olumsuz kıskançlığın ruhsal şiddet yanı sıra fiili şiddete dönüşebildiği de bir gerçektir.
Çare: Kıskançlık anlayışımızı İslâm’la düzeltmektir.
IX. Yanlış veya Bilinçsiz Klasik Dîn Anlayışımız
İslâm Dîni’in temel amacı insanları insanların zulmünden korumaktır. İnsan olarak sahip olduğumuz Hakların çiğnenmesini engellemektir. Bu sebeple doğru din anlayışına göre mesela:
Kız çocuğu onaylamadığı evliğe zorlanamaz.
Zulmeden/şiddet uygulayan kocaya karşı sabredilmesi dinin gereği değildir.
Boşanma bir haktır, gerektiğinde kullanılması vazifedir.
Namusu cinayetle temizleme istemi karanlık bir cehalettir ve Cehennem’e götürücü günahtır. İslâm Toplumu’nda bile dört şahitle tespit edilebilecek zinanın Kur’ânî cezası yargı kararıyla sadece 100 sopadır.( Işık 2 )
Adet halinde olmayan ve hastalığı bulunmayan kadının kocasının dileklerini erteleme hakkı yoktur.
Çare: Doğru din anlayışını yerleştirerek dinden kaynaklanabilecek şiddeti engellemektir.
X. Aile Hayatının Bir ibadet Hayatı Olduğunun Bilinmeyişi
Aile hayatının kuruluşunun ve eşlerin karşılıklı görevlerinin ibadet olduğu şuurundan yoksunluğun getirdiği sorumsuzluk ve basit sorunlara karşı dahi gösterilen sabırsızlık giderek şiddete dönüşebilmektedir.
İbadet Allah’ın Kur’ânî buyruklarına itaat ibadet olduğu için Ailenin kurulması ve kocanın nafakayı temin etmesi, dış tesirlerden muhafazası, gereğinde öğüt vermesi, kocalık vazifesini yapması, eşiyle iyi geçinmesi ve kadının kadınlık vazifelerini yapması, cinsel haramlardan korunması ve legal isteklerinde kocaya saygılı olması Rabbimizin buyrukları olarak İbadettir. İbadet olduğu ve dolayısıyla ebedi hayatın memnunluğunu sağlacak oluşu eşleri daha beğenilen görülü ve sabırlı yapabilmektedir.
Çare: Aile hayatını güçlendirici kültür siyasetleri izlemektir.
Yukarıda 10 madde halinde özetlediğimiz kadına şiddet sebeplerinin her biri dinimizde haram kılınan tipten süreçlerdir. Şiddetten korunmak istiyorsak kulaktan dolma dine değil Kur’ân’a ve Peygamberi buyruklara dayanan İslâm’a yönelmemiz gerekmektedir. İslâm’ın insanı yaratan Rabbimizin koyduğu düzen olduğu unutulmamalıdır.
Diğer Güncel Haberler İçin Tıklayın / Bursa Haber – Bursa Gündem – Bursa Gündem Haber – Bursa Haberleri – Bursa Son Dakika
Bizi İnstagram’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi X’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHbr
Bizi Facebook’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Youtube’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Linkedin’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
En Kinci 5 Burç: Sevdiklerine Dahi Acımasız Olabilirler