34,5554$% 0.21
36,0096€% -0.64
2.988,67%0,91
5.085,00%0,29
20.281,00%0,44
2.692,89%0,80
9.529,82%1,73
SİNOP Üniversitesi Nükleer Enerji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Meryem Seferinoğlu, “NGS’ler Türkiye’yi uluslararası alanda söz sahibi yapacak” dedi.
Sinop Üniversitesi Nükleer Enerji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Meryem Seferinoğlu Türkiye’nin Akkuyu NGS ile başlayan nükleer seyahatinin Sinop NGS projesiyle devam edeceğini kaydetti. Seferinoğlu, “Akkuyu ve Sinop nükleer güç santralleri devreye girdiklerinde Türkiye’nin enerji alanındaki dışa bağımlılığının azaltılmasına büyük ölçüde katkı sunacaktır. Enerji karmamızda önemli bir rol üstlenecek bu iki proje; nükleer kapasitemizin artırılmasını, yerli tedarik ve insan kaynaklarının gelişmesini, ülkemizin nükleer alanda uluslararası arenada söz sahibi olmasını ve iklim değişikliği ile güçlü mücadele etmesini sağlayacak” diye konuştu.
Seferinoğlu Akkuyu NGS’nin Türkiye’nin enerji sürdürülebilirliğinin sağlanmasında nükleer enerjiyi kullanma yolunda attığı en önemli adım olduğunun altını çizerek, “Akkuyu, Türkiye’nin gelişen iktisadının gereksinimlerinin karşılanmasının yanı sıra iklim gayelerine ulaşmayı sağlanmasında rol alacak temel güç sistemlerinden biri olacaktır. İlk nükleer güç santralinin inşa edilmesiyle birlikte ülkemizin nükleer endüstrisi de gelişmeye başlamış, iş dünyasının nükleer sektöre girişi sağlanmış, nükleer ve radyasyon güvenliği alanında ulusal düzenleme altyapısında da önemli gelişmeler sağlanmıştır” ifadelerini kullandı.
‘NGS’ler Türk sanayicisinin nükleer alandaki varlığını güçlendirecek’
Sinop NGS’nin inşası konusunda Akkuyu NGS’yi inşa eden Rusya Devlet Nükleer Enerji Kuruluşu Rosatom ile görüşmeler sürerken, her iki projenin de hayata geçirilmesi ile Türk sanayicisinin nükleer alandaki varlığını güçlendireceğini de belirten Seferinoğlu, şunları söyledi:
“Akkuyu ve Sinop nükleer güç santrallerinin devreye girmesiyle bu projelerden edinilen deneyim ve bilgi birikimi ile Türk firmaların başka ülkelerde yürütülecek santral projelerine katılabileceği öngörülmektedir. Nükleer santrallerin sadece elektrik üretimini değil aynı zamanda bölge halkının refah düzeyini artıracağı açıktır. Akkuyu ve Sinop projeleri ile birlikte ülkemizin nükleer teknoloji alanında AR-GE ve insan kaynaklarının yetiştirilmesi yönünde çalışmaların artığı görülmektedir. Akkuyu projesinin başlamasıyla birlikte insan kaynaklarının geliştirilmesi kapsamında yüzlerce öğrencimizin Rusya’da nükleer mühendislik eğitimi alma imkanı sağlanmıştır. Türkiye Cumhuriyeti ayrıca her yıl nükleer alanda yüksek lisans ve doktora için yurt dışına öğrenci göndermektedir. 22 Mayıs 2013 tarihinde Sinop Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi bünyesinde nükleer enerji mühendisliği bölümü kurulmuştur. Sinop Üniversitesi nükleer enerji mühendisliği bölümü ülkemizin lisans seviyesinde eğitim veren iki üniversiteden biridir. Nükleer Enerji Mühendisliği Bölümü lisans, yüksek lisans ve doktora programları ile ülkemizin ihtiyacı olan nükleer mühendislerinin yetiştirilmesine katkı sağlamaktadır. Sinop Nükleer Güç Santrali kurulum projesi kapsamında insan kaynaklarının geliştirilmesinin yanı sıra teknoloji transferinin de yer alması da epey değerlidir. Diğer önemli bir konu da nükleer güvenlik ve radyasyondan korunma şartlarının sağlanabilmesi santral kurulum öncesi, kurulum evresi, işletim ve sökme kademelerinde santral alanı ve etrafının daima izlenmesi ve AR-GE çalışmalarının yürütülmesine bağlıdır.”
‘NÜKLEER İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ İLE MÜCADELEDE ÖNEMLİ BİR SEÇENEK’
Artan enerji muhtaçlığının karşılanmasının yanı sıra Paris Anlaşması ve Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Mukavelesi kapsamında sera gazı emisyon azaltma taahhüdünün yerine getirilmesi için tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de düşük karbonlu enerji teknolojilerinin yaygınlaşmasının mecburilik haline geldiğine dikkat çeken Seferinoğlu, nükleer güç santrallerin sağladıkları kesintisiz ve temiz güçle bu taahhütlerin yerine getirilmesinde büyük bir rol oynayacağını kaydetti.
Nükleer gücün düşük karbonlu, temiz ve sürdürülebilir bir teknoloji olduğunu belirten Seferinoğlu, “Küresel ısınmanın giderek daha bariz hale gelmesi iklim dostu bir enerji seçeneği olarak nükleer gücün küresel tartışmalarda tekrar gündeme gelmesine neden olmuştur. Nükleer güç santralleri, 7 gün 24 saat kullanılabilirlik özelliklerinin yanı sıra sanayi ve ulaşım gibi karbon emisyonunun azaltılması zor dallarda de karbondan arındırma kapasitesine sahiptir. Fosil yakıtların ön planda olduğu enerji sektörünün küresel ısınmaya katkısının yüksek olması, ülkelerin sera gazı tesirini azaltmak amacıyla uluslararası mutabakatlar yapmasına ve enerji sektöründe gerekli tedbirlerin alınabilmesi için yeni yolların aramasına neden olmuştur. 2020 yılı sonrası iklim değişikliği rejimini düzenleyen ‘Paris Anlaşması’ 4 Kasım 2016 itibariyle yürürlüğe girmiştir. Anlaşma kapsamında insan kaynaklı sera gazı emisyonunun neden olduğu ortalama küresel sıcaklık artışının sanayi önceki sıcaklık düzeyinin en fazla 1.5 °C olacak şekilde sınırlanması hedeflenmektedir. Bu maksada ulaşmak için ülkelerin 2050 yılına kadar CO2 emisyonlarını net sıfıra indirmeleri gerekmektedir. Hedef doğrultusunda ülkeler iklim krizine çözüm bulmak için yeni yollar ararken mevsim değişimlerine bağlı olarak değişkenlik gösteren güneş, rüzgar ve hidroelektrik gibi düşük karbonlu yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmiştir. Günümüzde nükleer enerji, hidroelektrikten sonra dünyanın en büyük ikinci düşük karbonlu elektrik kaynağı olarak görülmektedir. Nükleer gücün en önemli avantajlarından biri de kömür, doğal gaz, petrol gibi enerji kaynakları ile kıyaslandığında çok yüksek güç yoğunluğuna sahip olmasıdır. Dünya Nükleer Birliği’nin verilerine göre nükleer santraller 2023 yılında eşdeğer kömür üretiminden kaynaklanan 2,1 milyar ton karbondioksit emisyonunun önlenmesine yardımcı olmuştur” ifadelerini kullandı.
GELECEKTE DE NÜKLEER BAŞROLDE
‘AVRUPA ELEKTRİĞİNİN YAKLAŞIK YÜZDE 40’INI NÜKLEERDEN ELDE EDİYOR’
“Nucleareurope verilerine göre şu anda Avrupa’da düşük karbonlu elektriğin yaklaşık yüzde 40’ı nükleerden sağlanıyor” diyen Prof. Dr. Seferinoğlu, şöyle devam etti:
“International Energy Agency (IEA) 2023 verilerine göre elektrik üretiminde nükleer güç santrallerinin katkısına bakıldığında; Fransa’nın yüzde 69 ile ilk sırada yer aldığı, Ukrayna, Belçika ve Slovakya’nın yüzde 50’nin üzerinde olduğu ve diğer ülkelerde bu oranın yaklaşık yüzde 3 ile yüzde 50 arasında değiştiği görülmektedir. Almanya elektriğinin yüzde 17’sini nükleer güçten sağlarken, kömür ile çalışan termik santraller hala en büyük elektrik üretim kaynağı olmuştur. Rusya işletmede olan 37 nükleer güç reaktörü ile mevcut elektrik üretiminin yaklaşık yüzde 20’sini karşılamaktadır ve nükleer enerji kapasitesini artırma yönünde çalışmalar yaptığı görülmektedir. Rusya Federasyonu Akkuyu nükleer güç santrali dahil olmak üzere nükleer enerji teknolojilerinin ihracatını yapan ve yeni reaktör teknolojilerin geliştirilmesi dahil nükleer gücün rolünü artırma yönünde çalışmalar yapmaktadır. Rusya’nın Sochi kentinde 25-26 Mart tarihlerinde düzenlenen ve dünyanın nükleer enerji sanayisi alanında faaliyet gösteren şirketlerin katılım sağladığı “International Forum ATOMEXPO 2024 etkinliğinde, Rusya’nın küçük modüler reaktörü (Small Modular Reactor, SMR) ve IV. Nesil reaktör teknolojileri alanlarında kaydettiği önemli gelişmeler sergilenmiştir. Yeni teknolojiler nükleerin temiz enerji geleceğinde daha güçlü rol oynayacağını gösteriyor.”
Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’nin de artan enerji talebinin karşılanmasında güvenilir, sürdürülebilir, yenilenebilir ve düşük karbonlu enerji teknolojilerine geçmesi gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Seferinoğlu, “Türkiye’nin kurulu enerji üretim gücünün yüzde 30 hidroelektrik, yüzde 11 rüzgar ve yüzde 10 güneş gücü gibi yenilenebilir enerji kaynakları ve yaklaşık yüzde 45 fosil kaynaklardan sağlanmaktadır. Akkuyu-NGS projesi Rusya tarafından geliştirilen III. Nesil basınçlı su reaktörlerinden VVER-1200 dizaynıdır. Toplamda 4800 MW(e) kapasiteli 4 nükleer reaktörden oluşan Akkuyu nükleer güç santrali ile ülkemizin elektrik muhtaçlığının yüzde 10’nun karşılanması planlanmaktadır. Böylece nükleerin de bu portföye katılmasıyla birlikte Türkiye enerji ihtiyacını temiz kaynaklardan karşılama yönünde önemli bir adım atmış olacaktır” dedi.
Diğer Güncel Haberler İçin Tıklayın / Bursa Haber – Bursa Gündem – Bursa Gündem Haber – Bursa Haberleri – Bursa Son Dakika
Bizi İnstagram’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi X’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHbr
Bizi Facebook’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Youtube’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Linkedin’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Tiktok’un ‘İlham Veren Kadınlar’ Programına Sanatçı Ecem Dilan Köse ve Dağcı Müge Naoko Gönül Konuk Oldu