34,5527$% 0.19
35,9438€% -0.81
3.000,33%1,31
5.102,00%0,76
20.347,00%0,93
2.704,12%1,22
9.549,89%1,94
Türkiye’nin İran Büyükelçisi Hicabi Kırlangıç, Suriye rejimiyle bağları olağanlaştırma eforlarını ilerletmek için İran’ın iş birliğine ihtiyaç duyduklarını belirterek, “Suriye ile münasebetlerin olağanlaşması konusunda İran’ın yapan rolüne ihtiyacımız var. Suriye ile ilişkiler kurmak istiyoruz ve Suriye ile görüşmelerin sürdürülmesinde İran’ın rolünün önemli olduğunu düşünüyoruz. İran, Suriye’yi barışa teşvik edebilir” dedi.
İran’da devletin kontrolünde bulunan Tesnim Haber Ajansı’na açıklama yapan Türkiye’nin İran Büyükelçisi Kırlangıç, Suriye rejimi üzerindeki tesirine dikkat çekerek, Türkiye’nin Suriye rejimi ile görüşme talebine karşılık verilmesi için İran’ı harekete geçmeye davet etti. Tesnim’in Suriye’de yaşananlar ve sorunun tahliline yönelik soruları ve Kırlangıç’ın cevapları şöyle:
“Hem Suriye hem Türkiye’nin dikkatli hareket etmesi gerekiyor”
– Tesnim: Bölgesel mevzularda İran ve Türkiye’nin en önemli sıkıntılarından biri Suriye bölgesi. Geçtiğimiz ay boyunca Sayın Erdoğan ilişkileri normalleşme isteğini defalarca dile getirdi ancak Suriye’nin de bir şartı vardı: Türk askerinin geri çekilmesi. Türkiye’nin bu konuda Suriye tarafının kuzey sınırlarını koruyamayacağı şeklinde bir yanıtı var. Görünen o ki taraflar müzakerelerin başlatılması için ön koşullar koymuşlar, bu durum nasıl ilerleyecek? Şam’ın durumunu makul görüyor musunuz?
Kırlangıç: Suriye bizim en yakın komşularımızdan biri ve kültürel olarak da bize yakın ülkelerden biri. Geçmişte Suriye ile özellikle terör alanında çeşitli sebeplerden sorunlar yaşadık ama sonraki dönemlerde Suriye’de hepimizin bildiği olaylar yaşandı. Tahminen İran ve Türkiye’nin bu konuda farklı görüşleri vardı ama her halükarda Suriye’de bir insan hakları sorunu var. Suriye hükümeti ile halkı arasında açık bir ayrılık var ve Türkiye ile Ürdün’e göç eden Suriyelilerin sayısının çokluğu bunu açıkça gösteriyor. Bu konuda Türkiye elinden geleni yaptı. Bundan önce sürecin buraya geldiği günümüze kadar Suriye ile istişarede bulunma çabası içindeydi. Ama burada büyük güçlerin, özellikle de bölgede çıkan güçlerin oyunu etkili ve bunun önlenmesi için hem Türkiye’nin hem de Suriye’nin dikkatli hareket etmesi gerekiyor. Suriye’de halkıyla barışık olmayan bir yönetim olabilir ama diğer güçlerin de farkında olup dikkatli kontrol etmemiz gerekiyor. Bu konuda yapan adımlar atmaya çalışıyoruz. Bunu yetkililerimiz de söylüyor. Tahminen Suriye kendi açısından haklı görünüyor olabilir ama Türkiye, Amerika’nın Kuzey Irak’a hakim olduğu periyottan bu yana yaşadığı tecrübelere göre terör problemini çok iyi biliyor ve buna göre önlem alıyor.
“Ordumuzun orada olmaması ABD kaosunun önünü açmak anlamına geliyor”
Aslında Türkiye’nin başka ülkelerin topraklarında gözü yoktur ve sadece kendi güvenliğini sağlamaya çalışmakta ve bu yönde önlemler almaktadır. Türkiye, Suriye’nin toprak bütünlüğüne en çok önem veren ülkelerden biri. Suriye’nin parçalanması, bölgedeki krizin daha da artması anlamına gelmekte olup, Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması bizim için her zaman önceliklidir ve bu husustaki tutumumuz epey açık ve nettir. Suriye ile ilgilerin olağanlaşması konusunda İran’ın yapan rolüne ihtiyacımız var. Suriye’nin bize sunduğu kurallara dair elimizde evraklar de var. Terör tehdidinin olmaması ve bu konuda önlemlerin alınması, yabancı güçlerin Suriye’den çekilmesi; ordumuzun orada olmaması Amerika’nın kaosunun önünü açmak anlamına geliyor. Rusya orada ve başka bazı ülkeler ve bazı terör kümeleri orada örgütleniyor ve ABD burada açıkça yardım ediyor, biz de bunun farkındayız ve yaklaşımımız net. Suriye ile ilişkiler kurmak istiyoruz ve Suriye ile görüşmelerin sürdürülmesinde İran’ın rolünün önemli olduğunu düşünüyoruz.
“İran, Suriye’yi barışa teşvik edebilir”
Bu konuda İran’la da çaba ve temaslarda bulunuyoruz, bölgenin bu sorunlara tahammül edecek durumda olmaması nedeniyle yakın gelecekte ileri adımlar atmak için razıyız ve umutluyuz. Gerçekten kendi kararlarımızı verip bölgede barışı tesis etmeliyiz. Gerçekten kendi kararlarımızı verip bölgede barışı tesis edip istikrara kavuşturmamız lazım. İran ve Türkiye bu konuda büyük rol oynuyor, özellikle İran’ın Suriye ile olan münasebeti, Suriye’yi Türkiye ile barışa teşvik edebilir.
“İran, Suriye’de yapan rol oynayacak güce sahip”
– Tesnim: Geçtiğimiz ay boyunca Suriye’nin kuzeyinde olaylar yaşandı ve Suriye Demokratik Güçleri tarafından seçimler planlandı. Bunun Türkiye’nin on yıl sonra Şam’la münasebetleri olağanlaştırmaya yönelmesiyle mi, yoksa Suriyeli mültecilerin Türk toplumuna uyguladığı baskıyla mı ilgisi var?
Kırlangıç: Her biri kendi çapında etkili ama hepsi bu kadar değil. Suriye’nin kuzeyinin Suriye’den ayrı olması ve seçim planlaması ne Suriye’nin ne de Türkiye’nin çıkarına. Biz bu konuda gerekli önlemleri alıyoruz, aksi yönde hareket etmek tehlikelidir ve Suriye’nin toprak bütünlüğünün bozulmasına neden olur, bunun gerisinde kimin olduğu muhakkaktır, biz de buna karşıyız. Biz aslında meseleleri çözmek, çözüm bulmak, dostluk eli uzatmak için varız ama Suriye artık kendi kendini yönetebilecek duruma geldi. Ama askeri alanda zayıf ve bu zayıflık da işi zorlaştırıyor. Yeniden ilişki kurmanın sebeplerinden biri de bu krizin tahliline yardımcı olmak olabilir. Burada İran’ın yapan bir rol oynaması bekleniyor çünkü İran bu güce sahip ve özellikle emperyalizmin bölgedeki planlarını bozmaya çalışıyor.
– Tesnim: Türk yetkililer defalarca Suriye’nin toprak bütünlüğüne gözlerini dikmediklerini söylediler. Ancak öte yandan Türk askeri güçlerinin son birkaç yılda Suriye’nin kuzeyinde ve Irak’ta birçok operasyon gerçekleştirmesi, hatta bu bölgelerde kalıcı ve geçici askeri üsler kurması, Türk yetkililerin açıklamalarıyla çelişiyor. Bu mevzuyu nasıl değerlendiriyorsunuz?
“Diğer ülkeler orada ne arıyor?”
Kırlangıç : Bu çelişkiyi nasıl gördüğünüzü anlamıyorum. Suriye’de terör faaliyeti var ve Suriye bunu durduramıyor, Türkiye de kendi topraklarını terörden müdafaaya çalışıyor. İçeriden terörle pek çok çabamız oldu ama terörün ağırlaşması Kuzey Irak ve Kuzey Suriye’de devam ediyor ve bunu önlemek için bu tedbirleri almak zorundayız ve bu yüzden askeri olarak orada konuşlandık ve her zaman oradaydık. Bunu duyurduk. Bu ihtiyaçlar ortadan kalktığında Türkiye’nin askeri sistemleri artık orada çalışmayacaktır, biz de bunu her zaman söyledik ve toprak bütünlüğüne hürmet duyuyoruz. Ama şunu da sormak lazım, oradaki diğer ülkeler ne arıyor? Ayrıca Irak ve Suriye’nin komşusu değiller ama güçlü üsler kuruyorlar. Temel olarak onlara sormalısınız.
“Kuzey Suriye ve Kuzey Irak’taki tehditlerin sona ermesiyle üslerimiz çalışmalarına son verecek”
Tesnim: İşgalci olarak varlar ama Türkiye işgalci olmayan bir güç olarak kalıcı bir üs kurmuş durumda.
Kırlangıç: Kalıcı üs olarak önerdiğimiz şey, tehditler sona erdiğinde sona erecek ve bu, yetkililerimiz tarafından da ifade edildi ve tüm komşu ülkeler bizim bir sorun veya tehdit olarak görülmediğimizi biliyor.
“Türkiye, İran’ın Gazze konusundaki gayretlerini takdir ediyor”
Tesnim: Bir sonraki hususumuz Gazze savaşı. Bu trajedinin üzerinden yaklaşık bir yıl geçti ve Türkiye, ateşkesin arabuluculuğu ve garantörü rolü de dahil olmak üzere birçok teşebbüste bulundu ve ardından İsrail rejimiyle bağlarını kesti. Artık sıkıntı İslam ülkelerinin bu rejime baskı yapmak için işbirliği yapması ve bu rejimin Lahey Mahkemesi’ndeki davasıdır. İran, Suudi Arabistan ve Türkiye arasında İsrail rejimine baskı yapmak için bir iş birliği planı var mı?
Kırlangıç: Natürel çok acı verici bir durumdan bahsediyoruz. Yaklaşık bir yıldır her gün korkunç katliamlar yaşanıyor, uluslararası örgütler ve hükümetler ise sadece seyirci kalıyor. İslam ülkeleri de bu konuda iyi bir şekilde sınavdan geçemedi. İran’ın diplomatik uğraşlarını kendi ülkem adına takdir ediyorum. İran eski dışişleri bakanı Sayın Emir Abdullahiyan‘ın da gayretlerini unutmak gerçekten mümkün değil, bunlar yakından şahit olduğumuz şeyler ama hala sonuç alamadık.
Güney Afrika’nın mahkemede açtığı ve harekete geçtiği dava çok önemli bir adım ama bundan önce İslam ülkelerinin bunu yapması gerekirdi ve biz bundan yoksun kaldık. Böylesine önemli bir konu karşısında bu İslam ülkelerinin ortak misyonlarından biriydi ama olmadı. Biz de bu davaya katıldık ve İran’la istişarede bulunuyoruz. Önlemlerin uygulanması için daima olarak İran’la istişarede bulunuyoruz. Ancak ne yazık ki şu ana kadar bir sonuç alınamadı.
İslam ülkelerindeki yönetim formu nedeniyle İsrail’e karşı koyabilecek yeterli güç yok ki bu da hiç uyguna işaret değil. İran ve Türkiye çok çabalıyor ama İran bu konuda çok önde. Ancak İran’ın da kendi sınırları, imkanları ve toprak bütünlüğü üzerinde düşünmesi ve dikkat etmesi gerekiyor.
Bütün sorumluluklar sadece İran’ın omuzlarında olacak şekilde olmamalı ya da Türkiye cevap versin geri kalan İslam ülkeleri hiçbir şey söylemesin gibi bir tablo olmamalı. Bu olaya Moğol istilası dönemi gibi bakmamız lazım. İran’ın Moğol istilası sırasında Kemaleddin İsfahani isimli şair şöyle demiştir: Evvelden bir kişi öldürülürken yüzlerce kişi yas tutardı, şimdi yüz kişi öldürülüyor ve onları gömecek kimse yok. Gazze’yi tanımlıyor gibi görünüyor. Şimdi bunu Gazze’de yaşıyoruz ve hiçbir ilerleme yok. Mahkemenin sonucu yıllar sonra alınabilir ama nasıl etkili olabilir?
Tarih elbette suçluları yazacak ama bizi nereye ve nasıl yazacaklar? Bizi nasıl konuşacaklar? Bu mevzuyu derinlemesine düşünmeniz gerekiyor. Yani bunları kişisel olarak söylüyorum çünkü bu diplomasi ile çözülebilecek bir konu değil bana göre. Yani bu durum İslam ülkeleri halklarının elinde olsaydı Gazze bu zulmün baskısı altında olmazdı ama iktidarların elinden çıkan bu kadar!
“İran’ın şehit Haniye suikastına karşılığı makul”
Tesnim: Şehit İsmail Haniye İran’a geldi ve Tahran’da suikast saldırısının hedefi oldu. Şehit Haniye, Hamas hareketinin siyasi lideri olmasının yanı sıra İsrail rejimiyle ateşkes müzakeresinin de önderiydi. İran bu saldırının intikamını iki nedenden dolayı alacağını açıklamıştır; birincisi Hamas hareketinin lideri olması, ikincisi ise İran topraklarında saldırıya uğramasıdır. Bazı ülkeler gerilimi artırmamak için İran’a karşılık vermemesini söylüyor. İran’ın karşılığı konusunda Türkiye’nin tavrı nedir ve Ankara İran’a cevap hakkını tanıyor mu?
Kırlangıç: Ankara’nın tavrı ne olur sorusuna net bir cevap veremem ama Şehit İsmail Haniye, İran’da cumhurbaşkanlığı açılış törenine katılmak için geldiğinde böylesine yabanî bir saldırıya maruz kaldı ve şehit oldu ki bu önemli bir olay. İran’ın başşehrinde böyle bir olayın yaşanmış olması ise durumu daha da berbatlaştırıyor. İran’ın bu mevzudaki cevap hakkının makul olduğunu düşünüyorum. Her ülke aynı yansıyı gösterir, ülkelerin gücünün yetmediği bazı durumlarda cevap vermeyebilirler ama İran büyük ve güçlü bir ülke, büyük bir devlet ve büyük bir takviyeye sahip.
“İsrail saldırıyor, sonra ‘ateşkesi müzakere edin’ diyor”
Öte yandan, hem bir siyasi başkanın, hem de ateşkes müzakerelerini destekleyen bir başkanın öldürülmesi , çok daha önemli bir olaydır ve uluslararası hukuk açısından da ağır bir ihlaldir ve çok büyük tepkiler gösterilmesi gerekir ama gördüğünüz gibi (kurumlar ve ülkeler) sadece tasalarını dile getiriyorlar. Burada kurban edilen ve öldürülen ateşkes süreciydi.
Elbette ateşkes derken her iki tarafın da çatıştığı bir durumdan bahsediyoruz. Ama burada bir taraf saldırdı ve beyhude bir durumla karşı karşıya olduğumuz çok açık ama mecburuz. Yani İsrail saldırıyor, sonra ateşkesi müzakere edin diyor. Şu anda böyle bir durumla karşı karşıyayız.
“‘Askeri cevap vermeyin’ diyemeyiz”
Bu bağlamda İran’a sabırlı olun, sert cevap vermeyin, askeri cevap vermeyin diyemeyiz. Ülkeler bu konuda teklifte bulunabilir mi? İran bu konuda kararlı görünüyor ama nasıl tepki vereceğini tahmin edemiyoruz, zaman gösterecek. Beklemedikleri bir cevap olabilir. Askeri bir cevap mı bilmiyoruz ama en büyük cevap, saldıran ülkelerin geri çekilmesini ve dizlerinin üzerine çökmesini sağlayacak şekilde karşılık vermektir ki bu elbette sadece İran’ın değil, tüm bölge ülkelerinin sorumluluğundadır. Bundan sorumludurlar. Yani sadece İran’ın bir şeyler yapmasını beklemek mantıklı değil. Elbette İran’a sabır diliyorum, İran sabırla, itidalle karar veren ve tahminen de en doğru kararı verecek bir ülkedir, sadece hürmet duyuyoruz.
“Diplomasi artık Gazze’de işe yaramıyor”
Tesnim: Son olarak dile getirmek istediğiniz bir konu var mı?
Kırlangıç : Teşekkür ederim. Tahminen farklı bahislerle ilgili birçok kelime vardır. Bu mevzuları çok diplomatik bir şekilde konuşmadım çünkü diplomasinin artık işe yaradığını düşünmüyorum. Hepimiz biriz, bir anlamda hepimiz aynı gemideyiz, aynı coğrafyadayız ve bu işgalcilerin; mal, toprak çalanların hedefi şu anda gördüğümüzün çok ötesinde. Buna dikkat etmezsek işimiz çok zor ve bunu görüp İslam coğrafyası olarak birlik ve beraberlik anlayışına ulaşmamız gerekiyor.
Diğer Güncel Haberler İçin Tıklayın / Bursa Haber – Bursa Gündem – Bursa Gündem Haber – Bursa Haberleri – Bursa Son Dakika
Bizi İnstagram’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi X’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHbr
Bizi Facebook’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Youtube’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Linkedin’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Rusya’da Bilim İnsanına Vatana İhanet Şüphesiyle Gözaltı