Alper Ayaz, 2007’de baygınlık geçirmesi ve kalbinin durması üzerine kaldırıldığı hastanede, doğuştan gelen, bin bireyden 1 ila 2’sinde rastlanan, hayatı tehdit edici ritim bozukluğuna sebep olan Brugada sendromuna sahip olduğunu öğrendi.
Genetik geçişli ve ölümle sonuçlanabilen bu hastalığa çare olarak Alper Ayaz’a, kalp ritmi düzensizleştiğinde şok vererek ritmin olağana dönmesini sağlayan, “şoklu kalp pili” olarak da isimlendirilen “İmplante Edilebilen Kardiyoverter Defibrilatör (ICD)” takıldı.
Şok aygıtı görevi gören bu pille yaşamaya başlayan Alper Ayaz, işteyken, arkadaşlarıyla vakit geçirirken, hatta trafikte araç kullanırken birçok kez kalbinde meydana gelen önemli ritim bozukluğu nedeniyle devreye giren ICD’nin verdiği elektroşokun tesirini yaşadı.
Ayaz, son aylarda kalp pilinin çok sık şoklama yaptığı ve kendini güçsüz hissettiği için İstanbul’daki Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne başvurdu. Burada Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Serdar Demir tarafından denetimleri yapılan Ayaz’a kalbindeki düzensiz ve olağandışı ritmi engelleyecek ablasyon tedavisi uygulandı.
Anormal kalp ritimlerine yol açan küçük bir kalp dokusuna radyofrekans gücü ya da dondurma tekniğiyle uygulanan bu minimal invaziv prosedürü sonrasında Ayaz, artık kalbinin durmadığı ve şoklanmadığı günlere “merhaba” dedi.
CİDDİ ACI HİSSİNE NEDEN OLABİLİYOR
Ayaz’ın hastalığı ve tedavi süreciyle ilgili AA muhabirine konuşan Doç. Dr. Serdar Demir, sendrom nedeniyle hastaların kalbinde elektriksel üretimde bir bozukluk meydana geldiğini belirtti.
Doç. Dr. Demir, 3 farklı tipi bulunan ve erkeklerde daha sık görülen bu sendromda, çoklukla 27 ila 40’lı yaşlarda ani kalp durmalarına bağlı, hastaların yaşamını yitirdiğini söyledi.
Hastaların kalp durması öncesinde hiçbir belirtiyle karşılaşmayabildikleri için teşhis konamadığını, bu nedenle de Brugada’dan ölümlerin sık yaşandığını aktaran Demir, ailesinde ani ölüm ve bayılma hikayesi olan hastalarda, öncelikli olarak bu sendromun akla gelmesi gerektiğini vurguladı.
Sendrom teşhisinin ayrıntılı anamnez ve fiziki muayene sonrasında çekilen EKG ile yapılan genetik tahlilin sonucuna göre konulduğunu anlatan Demir, ortada kaldıkları hadiselerde ise farklı bir testle tanıyı mutlaklaştırdıklarını dile getirdi.
Doç. Dr. Serdar Demir, “ventriküler fibrilasyon” denilen, ani ve hayatı tehdit eden ritim bozukluğuna sahip bu hastaların kalbi daima durduğu için şok tedavisi uygulayarak ritmin tekrar olağana çevrilmesini sağlayan bir kalp pili takıldığını anlattı.
Alper Ayaz’da da bulunan şok pilinin hastaların yaşama tutunmasını sağladığını söyleyen Demir, “Ancak bu tedavi, hastaların hayatını kabusa dönüştürebiliyor. Zira daima kalbin durmasına bağlı kalp pili devreye girerek şokladığı için hastalar çok önemli acı hissedebiliyor.” dedi.
Demir, halk arasında “şoklama” olarak bilinen bu sistemde, defibrilatör aygıtının kalp pili şeklinde kalbin içerisindeki iki boşluğa yerleştirilerek, elektrik akımı verdiğini aktardı.
ABLASYON TEDAVİSİ İLE ARTIK KALBİ DURMUYOR
Hastası Ayaz’a uyguladıkları tedaviye ilişkin Demir, “Biz bu hastada, son vakitlerde yeni olan ablasyon tedavisini uygun gördük. Yaptığımız başarılı operasyon sonrasında hastada uzun müddetten beri herhangi bir şoklama, önemli bir ritim bozukluğu olmuyor. Hasta herhangi bir aktivitesi sırasında ritim bozukluğu olmadan hayatını idame ettirebiliyor. Kalbi durmuyor, pili gereksiz yere şoklamıyor.” bilgisini verdi.
Doç. Dr. Serdar Demir, ablasyon metodunun son birkaç yıldır epey gündeme gelmeye başladığını, Türkiye’de de birkaç merkezde başarılı şekilde uygulandığını aktardı.
Yöntemi uygulamadan önce kalbin hem içinden hem dışından 3 boyutlu haritasının çıkarıldığını ve elektriksel aktivite bozukluğuna neden olan bölgelerin tespit edildiğini anlatan Demir, “Alper Bey’de biz buraları tespit ettik. Verdiğimiz radyofrekans ablasyon yöntemi sonrası bu elektriksel olağandışı aktiviteleri yakarak tamamen ortadan kaldırdık. Damardan verdiğimiz ilaçlarla olağandışı aktivitelerin bir daha tekrarlamadığını görünce sürecimizin başarılı olduğunu kabul ederek, sonlandırdık.” diye konuştu.
Demir, Ayaz’ın kalp pilinin de hala durduğunu zira yeni tedavi kılavuzuna göre kalp pilinin çıkarılmasının söz konusu olmadığını, ileriki dönemlerde ablasyonun birincil basamak tedavi olması halinde pil gereksiniminin kalmayabileceğini kaydetti.
YAŞADIĞI ŞOKLAMALAR HAYATINI RİSKE ATIYORDU
Alper Ayaz da, 17 yıl önce Trabzon’dayken ansızın bayıldığı için kaldırıldığı hastanede rahatsızlığının teşhis edilemediğini, ardından İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesine sevk edildiğini ve burada Brugada sendromu tanısı aldığını söyledi.
Doktorların kendisine kalp pili takılmasına karar verdiğini aktaran Ayaz, pil takıldıktan sonra şoklama anında yaşadıklarına değinerek, “Bir anda gelebiliyor, (şoklamanın) geldiğini ortalama 3-4 saniye önceden anlıyorum. Mesela araç kullanırken, yolculuk yaparken veya başka bir araçta yan koltukta otururken böyle bir tehlikeye maruz kalabiliyorum. Arkadaşlarımla yemek yerken, sohbet esnasında bir anda kasılma oluyor ama bu 3-4 saniye sürüyor. Kalp duruyor, pil devreye giriyor.” diye konuştu.
“BİR GÜNDE 12 KERE ŞOKLANDIĞIMI HATIRLIYORUM”
Ayaz, ritim bozukluğu nedeniyle geçmişte kalbinde birkaç kez ağır şoklamalar da yaşadığını belirterek, o anları şöyle anlattı:
“Bazen ritim sisteme girmediğinde kalp çıldırırcasına atıyor, pil çabucak devreye giriyor. Bir günde 12 şok aldığımı hatırlıyorum. Sonrasında acile gittim, nabzım çok yüksekti, çabucak hastaneye yatırdılar. Yine ağır olarak 6-7 şok aldım. Bir de bu ablasyon sürecini yaptırmadan önce evdeyken 7-8 şok birden aldım. Bu durumun esasen normal olmadığını kendim anlayabiliyordum zira 1 ya da 2 şokla bedenin tertibe girmesi lazım. 1-2 şok yapıldığı zaman ortalama 4 ila 7 ay arasında vücut şok almaz. Çok yüksek şok aldığım için en son yaşadığım şok 9 ay sonra oldu. 9 ayın üzerine Koşuyolu’na geldim. Çok ağır şoklar alınca artık bedenim halsizleşti, bedenimi taşıyamıyordum zira elektrik veriyor bana doğal olarak.”
Ablasyon sürecini buraya başvurduğunda tesadüfen öğrendiğini belirten Ayaz, “Hocamız, ‘Yakacağız.’ dedi. Ben de ‘Yakacaksınız ama finalinde ne oluyor?’ dedim. ‘Şoklama olmayacak.’ dedi. ‘Ne kadar büyük buluş, sanki gerçek mi?’ dedim zira insan yaşadıklarından ötürü ilk başta inanamıyor. Ablasyon bu konuda harika bir buluş gibi görünüyor. Herhangi bir aksilikle şu ana kadar karşılaşmadım.” diye konuştu.
“DAHA GÜZEL GÜNLERE ERİŞECEĞİM”
Alper Ayaz, “2007’den beri ortalama 150 kez şok almışımdır. Dediğim gibi ablasyonla inşallah o günleri geride bırakacağım, daha güzel günlere erişeceğim.” dedi.
Ailesinde de kalp rahatsızlıklarının olduğunu, iki amcasının kalp krizi nedeniyle vefat ettiğini, babasına stent takıldığını, annesinin aort damarının yırtıldığını anlatan Ayaz, kalp ile ilgili rahatsızlıkların ailesinde genetik olduğunu söyledi.
Uygulanan süreçten çok memnun olduğunu vurgulayan Ayaz, bu durumu yaşayan birinin ablasyon yaptırmaktan çekinmemesini önerdi.
17:11
