Tarık Tufan ve Beyhan Budak, Salon İksv’de Okurlarıyla Bir Araya Geldi

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın (İKSV) edebiyat söyleşileri kapsamında yazar Tarık Tufan ve psikolog, yazar Beyhan Budak okurlarla buluştu.

Doğan Kitap iş birliğiyle gerçekleşen etkinlikte, Tufan’ın yeni kitabı “Gece Açan Çiçekler” ile müelliflik, edebiyat ve psikoloji arasındaki ilişki ele alındı.

Tufan, yeni kitabının oluşumunu aklındaki birkaç konuya dayandığını belirterek, “Romanların İstanbul’unun son şahitleri konaklar. Bir zamanlar Osmanlı bürokratlarının yaşadığı konaklar yavaş yavaş yok olmaya yüz tuttu. Edebiyatımızda konak metaforu aslında bir dönüşümün, çözülmenin, jenerasyonlar arası farklılığın, aileler arası çözülme öyküsünün metaforik manasını barındırır. Türk edebiyatında konak metaforu üzerinden birçok şey konuşabiliriz.” dedi.

“Mekanlarla gerçek, derin ilişkiler kurmanın yollarını arıyorum”

Uzun yıllardır aklında konaklara ilişkin bir çalışma yapmak olduğunu söyleyen Tufan, şöyle devam etti:

“Edebiyatın geleneğine, büyük isimlerine, romanlara bir tür selam vermek, borcumu ödemek istiyordum. Bugün roman yazanlar olarak, Türk edebiyatında Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Refik Halit Karay, Halit Ziya Uşaklıgil, Ahmet Hamdi Tanpınar gibi isimlerin açtığı yolda yürüyor, onların dünyasına bir şekilde dahil oluyoruz. İstanbul kıssalarına meraklı da bir adamım. Daima yerlerle gerçek, derin ilişkiler kurmanın yollarını arıyorum.”

Tufan, 20 yıl önce Fausto Zonaro‘nun eserlerinin sergilendiği bir etkinlikte büyük bir dervişler tablosu gördüğünü dile getirerek, “Acaba bir İtalyan ressamın Üsküdar’da tekkede bu resmi yaparken Üsküdarlı bir dervişle aralarında bir münasebet gelişmiş midir diye, başımda kurguladım. Bu da 20 yıl sonra bir romana dönüştü.” ifadelerini kullandı.

“Her yerin büyük ya da küçük bir hikayesi var”

Romanların bir personellik ve emek sonucunda ortaya çıktığını dile getiren Tarık Tufan, şunları kaydetti:

“Pek çok genç arkadaşımız roman yazmayı, edebiyatla uğraşmayı bir ilhamla tanım ediyor. Aslında öyle bir şey yok. Romanlar bütünüyle bir personellik ve emek barındırıyor. Ben her gün mesaiye sarfiyat gibi oturup romanın başına çalışıyorum, yerlere gidiyorum. Yerlerin insanların muhayyilesini açan bir tarafı var. Bir yere baktığınızda, girdiğinizde onun bütün estetik, tarihi, sosyokültürel çağrışımları kıssalar barındırıyor.”

Tufan, yerle ilişki kurmanın ilk yolunun hikaye bütünü olduğuna işaret ederek, “Her yerin büyük ya da küçük bir hikayesi var. Romancı için yerle kurduğu ilişki bütün kıssayı, karakterleri, çatışmaları, romanın dünyasını taşıması manasında önemli. Yer doğru kurulmazsa üzerine koyduğunuz her şey bir süre sonra çöker. Dolayısıyla büyük romancılar, iyi romanlar, aynı zamanda çok güçlü bir yer hafızası, algısı, yorumu üretebilmiştir.” görüşünü paylaştı.

Yazım süreçlerinde birçok yer dolaştığını ifade eden Tufan, “Diğer taraftan Fausto Zonaro’nun farklı tablolarını da inceledim. Ben kendi hayatımda da psikoloji okumaları yapmayı, insanı anlamayı seviyorum. Psikolog da olsak roman da yazsak müzik, sinema da yapsak hepimizin en nihayetinde temel meselesi, insan dediğimiz varoluşu bir biçimde anlamak, yorumlamak.” diye konuştu.

“Romancılar psikologlardan daha cesaretli”

Beyhan Budak ise Tufan’ın yeni kitabının ayrıntılarıyla insanı içine alan, çok etkileyici bir kitap olduğu yorumunu yaparak, “İnsan okurken İstanbul’u yaşar gibi hissediyor. Bir yandan da kıssaların psikolojik arka planı çok yüksek olduğu için insan ister istemez kendi yansımasını görüyor.” dedi.

Bugüne kadar psikolojiye dair öğrendiği en güzel şeyleri romanlardan öğrendiğini belirten Budak, “Türk edebiyatındaki romanlarda söylenmeyen, satır ortalarındaki şeyler o kadar değerli ki, bence romancılar psikologlardan daha yürekli. Romancıların en azından bu noktada belli bir çerçeveye sığma korkuları da yok. Romancılıkta hayal gücü apayrı bir nokta ama dayanılmaz de bir personellik var.”

Budak, bugün travmatik tecrübelerin, parçalanmış ailelerin hem edebiyatta hem de popüler kültürde çok fazla yer almaya başladığının altını çizerek, “Aslında toplum olarak biraz biriktirdik ve 200-300 yıllık birikmişle dünyada psikolojiye bu kadar yoğun ilginin olduğu nadir ülkelerden biri olduk. Bu da bir yerde patladı. Bütün diziler travmalardan, herkes narsistlerden bahsediyor. Edebiyat da bundan nasibini alıyor.” değerlendirmesini yaptı.

Söyleşinin ardından Tarık Tufan, okurlarının kitaplarını imzaladı. (DHA)

Diğer Güncel Haberler İçin Tıklayın / Bursa Haber – Bursa Gündem – Bursa Gündem Haber – Bursa Haberleri – Bursa Son Dakika 

Bizi İnstagram’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber

Bizi X’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHbr

Bizi Facebook’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber

Bizi Youtube’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber

Bizi Linkedin’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber