32,8826$% -0.25
35,1821€% -0.54
2.449,68%-0,30
4.001,00%-0,17
16.005,00%-0,18
2.326,34%-0,04
10.647,91%-0,31
KYK bursunun/kredisinin iktisat siyasetlerinden farklı düşünülemeyeceğini kaydeden Demirçelen, “Bu dönem 2 bin TL olarak belirlenen ölçü, bir üniversite öğrencisinin aylık olarak ihtiyaçlarını karşılayacak ölçünün çok altında kalmakta. Çok az sayıda öğrenciye geri ödemesiz şekilde burs veriliyor, burs alamayan öğrenciler ise şahsen devlet eliyle bankaya borçlu şekilde tahsiline başlıyor. Her geçen gün artan ekonomik kriz karşısında öğrenci olmanın ekonomik bedeli de artmakta. Bu durumla karşı karşıya kalan işçi çocukları ise her geçen gün borçlanıyor, sigortasız ve teminatsız olarak okurken çalışıyor ve hayatla, ülkesiyle olan bağları zayıflatılıyor” dedi.
‘DEVLET POLİTİKASI’
Gençlerin büyük bir çoğunluğunun geçinemediği için okurken çalışmak zorunda kaldığına değinen Demirçelen, “Ülkemizde geçinemediği için eğitim hayatını bırakan binlerce genç var. Hatta öğrencilerin eğitim adı altında ucuz işgücü haline getirilmesi de bir devlet siyaseti. İktidar, bütün organları ile çocuk işçiliğe kılıf olan MESEM uygulamasıyla son bilgilere göre 1.5 milyon lise öğrencisini işverenlere ucuz ve teminatsız işgücü olarak sunuyor. MESEM uygulaması ile dört gününü fabrikada bir gününü okulda geçiren öğrencilerin elbette eğitim hayatı olumsuz yönde etkileniyor. İşverenlerin kasası ise doluyor. Artan hayat pahalılığı üniversite öğrencileri en temel gereksinimleri karşılamak için çalışmaya itiyor. Genel olarak hizmet dalında iş bulan öğrenciler, düşük fiyatlar karşılığında sigortası dahi yapılmadan teminatsız koşullar altında çalışıyor. Tahlil arayanları ise sorunların asıl sebeplerinden saptırmak için ferdi kurtuluş yolları ya da yurtdışında yaşama hayalleri satılıyor” diye konuştu.
‘AKP’NİN HEGEMONYASI’
Demirçelen, iktidar siyasetlerinin kurmaya çalıştığı hegemonyaya işaret ederek “AKP, iktidara geldiğinden bu yana Cumhuriyetin sosyal ve kültürel alandaki tüm birikimlerine karşı açık şekilde savaş açtı ve eski rejimi tasfiye etmeyi başardı, lakin yenisini kuramıyor. AKP, sosyal ve kültürel alanı yobaz bir dinselleştirme perspektifiyle baskı altına almak için müdahalede bulundu ve buna tüm araçlarıyla hala devam ediyor. Bu müdahalenin süreç içerisinde en önemli araçları ise eğitim oldu. Lise müfredatından evrimin çıkarılması, geçtiğimiz günlerde ‘maarif modeli’ olarak sunulan yeni müfredat, ÇEDES uygulaması ile liselere din vazifelilerinin gönderilmesi… Bunun yanında üniversite sayılarının yıllar içinde artmasına rağmen niteliksiz hale dönüşmesi, topluluklara ya da üniversite şenliklerine gelen yasaklamalar… Bütün bunlar AKP’nin gençler üzerinde hegemonya kurmaya yönelik akınlarının bir parçası” dedi.
‘BAĞIMLILIĞA KARŞI SAVAŞ BAŞLATTIK’
Barınma, beslenme, eğitim gibi temel gereksinimlerden dahi çıkar elde eden bir sınıfın yönetici olduğu toplumda, öğrencilerin karşılaştığı problemlerin direkt hayati bir boyut taşıdığını vurgulayan TKG’li Demirçelen, “Bu kadar fazla problemle boğuşurken ümitsizliğe ve çıkışsızlığa itilen gençler hem yalnızlaştırılıyor hem de bağımlı hale getiriliyor. Yani temel gereksinimlere erişimin yanında uyuşturucu sorunu bugün en çok karşılaştığımız sorunlar arasında yer alıyor. Tam da bu sebepten ötürü TKG olarak geçtiğimiz periyodun başında ilan ettiğimiz ‘Yaşamın Dozunu Yükselt’ çalışması ile bağımlılığa ve madde kullanımına karşı savaş başlattık. Yoksulluk, gelecek telaşı, yalnızlaşma ve ümitsizlik gençliğin gerçek sorunu hiç şüphesiz” diye konuştu.
‘TARİKATLARA MECBUR BIRAKIYORLAR’
Öğrencilerin yaşadığı barınma sorununa dikkat çeken Demirçelen, “KYK’ye bağlı yurtların mevcut kontenjanının yetersiz olması binlerce öğrenciyi çaresiz bırakıyor. Bu çaresizlik karşısında öğrencileri fahiş fiyatlı özel yurtlara ya da tüm karanlığı ile cemaat ve tarikat yurtlarına mecbur bırakan bir iktidar var. Son yıllarında ağırlaşan bu kriz birçok öğrenciyi üniversiteye kaydolduktan sonra barınabilecek imkânı bulunamadığı için geri dönmeye mecbur etti. Ülkemizde işçiler ve işçi çocukları için bir sorun haline dönüşen barınma, mevcut durumda konutların azlığından ya da iktidarın yurt yapamamasından değil, işverenler ve müteahhitler için kâr kapısı haline dönüştüğünden oluştuğunu düşünüyoruz. Kiralara yapılan artıştaki sınırlama ise uygulamada aslında çeşitli yollarla aşıldı. Lakin sınırlamanın resmen kalkmasıyla krizin daha da ağırlaşacağı açık. Yeniden de sorun basit bir kira sorunu değil, problemimiz de konut sayısının azlığından doğan bir pahalılık değil. Büyükşehirlerde bugün bile konut fazlası olduğuna dair birçok veri mevcut” dedi.
‘TOPLUMSAL DEĞİŞİM’
Çözümün mevcut yaklaşımla hareket eden rastgele bir iktidarın yapacağı bir hareketle mümkün olmadığının altını çizen Demirçelen, “Barınma hakkının alınıp satılabilir olmaktan çıkarılması, bu temel hakkın müteahhitler için kâr kapısı olmasına son verilmesi gerekiyor. Bunu da AKP’nin ya da diğer düzen partileri yapamaz zira bu çeşit bir müdahale, onların temsil ettiği sınıfın çıkarlarıyla uyuşmuyor. Bu nedenle mevcut düzen içinde alınacak hareketleri değil baştan aşağı bir toplumsal düzen değişikliğini savunuyoruz” ifadelerini kullandı.
Yarın: ADD Gençlik Kurulu Lideri Nihat Arda Mercan ve SOL Genç’ten üniversite öğrencisi Alp Yankı Ünsal
‘Afet Yönetimi Cemaate Bırakılamaz’
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.