32,6754$% -0.04
35,3565€% -0.28
2.507,53%-0,14
4.059,00%1,05
16.259,00%1,07
2.389,50%-0,06
10.851,78%-0,19
Tüm Öğretmenler Birliği Sendikası’nın (TÖBSEN) bugün yayınladığı ‘2023/2024 Eğitim-Öğretim Genel Değerlendirmesi Raporu’nda, “Devletin en hassas ve etik kurallarına en çok uyması gereken bakanlığın MEB olması gerekirken emek sömürüsünün en çok yapıldığı bakanlık olarak karşımıza çıkıyor” denildi.
‘EMEK SÖMÜRÜSÜ VE KÖLELİK’
TÖBSEN raporunda, MEB bünyesinde emek sömürüsü ve kölelik anlayışı olduğuna vurgu yaptı. Raporda şunlara yer verildi:
“Kölelik sistemine dönüşmüş olan ‘ücretli öğretmenlik’ iktidar ve bakanlık tarafından şuurlu yapılan bir sömürü alanı haline gelmiştir. Yıllardır ağır çalışma şartları altında ve özveriyle görev yapan eğitim çalışanlarının yaşam şartları daha da gerilerken ihtiyaç olmasına rağmen, yıllardır eğitim kurumlarına genel idari hizmetler, teknik işçi ve yardımcı hizmetler sınıfında memur alımı yapılmamaktadır. İktidar; maliyetini azaltmak ismine dışarıdan hizmet satın alma’ yöntemi ile taşeron çalıştırma uygulamasında ısrarcı olmuş ve bu sayı gitgide artmıştır. Devlet okullarının yüzde 90’nında takımlı yardımcı hizmetli bulunmamakta, okullarda yardımcı hizmetlerin büyük kısmı İŞKUR’un 9 aylık mühletlerle istihdam edilen Toplum Faydasına Çalışma Programı (TYP) çalışanı ya da geçici işçi istihdamı üzerinden yapılmaktadır. Fiyatlı öğretmenlik dahil bu uygulamaların hepsinde emek sömürüsü ve kölelik anlayışı vardır.”
‘ÇOCUKLAR SERMAYEYE PEŞKEŞ ÇEKİLİYOR’
Çocuk işçiliğinde büyük bir artışın olduğunu dikkat çekilen raporda, “Çocuk işçiliğindeki sayı 2022 yılında 621 bin olan çocuk işçi sayısı 2023 yılında 759 bine çıkmış bu sayı resmi sayılardır, bununla birlikte kayıt dışı ve mevsimlik işçi olarak çalışmak zorunda kalan çocukların sayısını da dikkate aldığımızda iki buçuk milyona yakın çocuk işçi olduğu tahmin edilmektedir. Sorunu çözmek yerine iktidar bu süreci MESEM adı altında şahsen kendi yürütmüş ve bu sayının yani çocuk işçiliğinin sayısının yükselmesine imkan tanımıştır. Öğrenci sayısı olarak çabucak hemen 1,5 milyon sayısına ulaşan MESEM öğrencisi devlet eliyle yürütülen çocuk işçiliğinin yasal kılıfıdır bu aynı vakitte çocuklarımızın sermayeye peşkeş çekilmesi olarak da değerlendirilmelidir. 2023 2024 eğitim öğretim yılının ilk 6 ayında MESEM’lerde 8 çocuğun hayatını kaybettiği ve kayıtlı yüzlerce çocuğun iş kazasında yaralandığı da bir gerçektir” tabirlerine yer verildi.
AÇIK ÖĞRETİM SORUNU
“Açık öğretim sorunu başka bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır” denilen TÖBSEN raporunda, şu ifadeler kullanıldı:
“Bakanlık son yıllarda bunun önüne geçmeye çalışsa da sadece açık lisede toplam öğrenci sayısı son 22 yılda 5 kata yakın bir artışla 2 milyon 9480’e ulaşmıştır rakamsal olarak ortaya çıkan sonuç hala ortaöğretimdeki öğrenci sayısının 1/3’ini açık lisede olduğu karşımıza çıkmaktadır. Ülkede yaşanan fırsat eşitsizliği sorunu çocukların küçük yaşta çalışmak zorunda kalması, yaşanan ekonomik kriz açık liseye geçişi hızlandırmaktadır.”
‘EĞİTİMDE SORUNLAR KALICI HALE GETİRİLDİ’
Eğitimde yaşanan gerilemenin temel sebebi iktidarın eğitime bakış açısı ve eğitimi ideolojik bir aygıta dönüştürme çabası içinde olduğuna vurgu yapılan raporda öne çıkan başlıklar şöyle:
EĞİTİM LÜKS HALE GELMİŞTİR: Eğitimde yaşanan sorunların olduğu ve bu manada eğitimin yama yapılarak düzeltilemeyeceği de ortadadır. Öte yandan görmezden gelinen ve aslında en temel sıkıntılardan biri olan ekonomik krizin sonuçları görmezden gelmeye devam ettikçe sağlıklı bir çözümlemenin olmayacağı da bir gerçektir. Eğitimin sınıfsallaştığı bir periyotta çocuklar okula aç gitmekte kâfi beslenememekte hatta fizikî ve zihinsel gelişimleri sağlıklı olmamaktadır. Eğitime ulaşımın eşit şartlarda olmadığı bir periyottan geçiyoruz. Yoksul işçi ailelerin çocukları başta olmak üzere özellikle kırsalda yaşayan çocuklar konusunda eğitim temel kamusal bir hak olmaktan çıkmış lüks haline gelmiştir.
ÇOCUĞUN ÜSTÜN FAYDASI PRENSİBİ YOK SAYILDI: Dünyada tartışmaya açılmayan tek konu çocuğun üstün hakları unsuru mevzusudur. Ama ülkemize baktığımız zaman çocuklarımızın insanca yaşam hakkı başta olmak üzere eğitim, sağlık, barınma gibi haklarının çok geride olduğu ve bu hak ihlallerinin arttığını da söylemek gerekir. 21 yüzyılda çocuklar sağlıklı besine, pak suya, eğitime, sıhhate kâfi biçimde erişememektedir. Türkiye’de eğitim alanında yaşanan laiklik ve bilim karşıtı siyasetler ve uygulamalar çocukların küçük yaşta suça sürüklenmeleri ve çocuk cinayetlerinin artması gibi sonuçları doğmaktadır. Cemaat ve tarikatların ve din adamlarının sohbetlerinde belli yaştaki çocukların evlendirilebileceği telaffuzları facia sayılacak bir sonucu doğurmaktadır. Türkiye’de son 22 yılda 17 yaşın altında doğum yapan çocuk sayısı 577 bin, 15 yaşın altında doğum yapan çocuk sayısı ise resmi sayılara göre 21 bindir.
ERKEN YAŞTA İŞ GÜVÜ: Her ekonomik kriz beraberinde maddi durumu kötü olan ailelerin çocuklarını daha ağır bir şekilde etkiler. Temel ihtiyaçlarını karşılamayan çocuklar şimdi küçük yaşta umutları, gelecekleri, hayalleri yok olmaktadır, bu durum kötü niyetli ve sivil toplum örgütü görünümlü oluşumların çocukları kullanmalarına ortam hazırlamaktadır. O denli ki yoksul aile çocukları eğitim sarfiyatları karşılanacak kaidesiyle ailelerinden küçük yaşta alınarak yurtlara yerleştirilmekte bu durumda istismara uğramaları gibi bir sonuç ortaya çıkmaktadır. Öte yandan Milli Eğitim bakanlığı sadece örgün eğitim içerisindeki çocuklara değil özellikle otizmli ve diğer özel eğitim gerektiren çocuklara yönelik ayrımcı ve dışlayıcı uygulamalar yapmaktadır. Çocukların eğitiminde özensiz davranan siyasi iktidar baştan savma ve plansız bir eğitim sürecini olağan bir şekilde uygulamaya devam etmiştir.Türkiye’deki çocukların en büyük sorunu haline gelen çocukların erken yaşta iş gücü olarak hayata katılma sürecidir.
BESLENME SORUNU: Türkiye’de çok sayıda öğrenci öğün atlayarak günü tamamladığı yatağa girdiğinde kâfi bir beslenme ile girmediği somut bir gerçekliktir. Yetersiz beslenmekten ötürü fizikî ve zihinsel gelişim sağlıklı olmamaktadır. Ülkenin yüzde 80’nin yoksulluk hududunun altında geçindiği gerçeği bize derinleşen ekonomik krizin beslenme problemini daha da yıkıcı hale getireceğini göstermektedir. Çocuklar için gerekli olan temel besinlerden süt, yumurta, peynir, gibi temel besinler enflasyon ile birlikte lüks hale gelmektedir. Siyasi iktidar ekonomik krizi mazeret ederek tasarruf önlemleri adı altında halka vergi dayatırken dünyada gıda fiyatlarının inişte olduğu görülmektedir. Meyvenin bile çocuklar için lüks hale geldiği bir ortamda çocukların büyüme ve gelişiminde olduğu kadar okul muvaffakiyetinde da etkili olacak şartların yaratılamadığı bir gerçektir.
YENİ MÜFREDAT KABUL EDİLEMEZ: Hepimizin bildiği gibi AKP iktidarı eğitimi hem içerik tarafından hem de biçimsel tarafından dini kural ve referanslara göre biçimlendirmeye çalışmaktadır. Geçtiğimiz yıllarda özellikle müfredatta bilim dışı uygulamaların hayata geçirilmesi ideoloji bilim ders saatlerinin azaltılması eğitimi müzik güzel sanatlar gibi çocuğun birçok istikametini geliştirecek derslerin azaltılması ve yerine dini derslerin getirilmesi iktidarın yapmak istediklerini net olarak göstermektedir. İktidar maalesef laiklik dışı uygulamalarda ısrarcı olmaktadır. Otizmli ve zihinsel engelli çocuklara yönelik din dersini getirilmesi okul öncesi öğrencilerine manevi kıymetler adı altında seminerlerin verilmesi yine bu öğrencilerin çeşitli projelerle okul öncesi ,ilkokul ,ortaokul öğrencilerinin okuldan alınıp mescide götürülmesi saf olmayan uygulamaların olduğunu göstermektedir buradaki amaç dini referanslı bir yaşam stilinin eğitimden başlamasını sağlamaktır.”
Raporda Öğretmenlik Meslek Kanunu’na karşı çıkmanın münasebeti şöyle sıralandı:
-Büyük çoğunluğu öğretmen akademisi ve öğretmenlere verilecek disiplin cezalarıdan oluşmaktadır.
-Tek olumlu madde eğitimciye yönelik şiddetin Cezasının %50 artırımlı olacak olması ve seçenek yaptırımlara çevrilmeyecek olmasıdır.
-ÜCRETLİ öğretmenlere yönelik bir çalışma yok.
-Haklı bir talep olan özel kesimde çalışan öğretmenlerin taban maaş talebine yönelik bir çalışma yok.
-Özlük, sosyal, demokratik hakların güzelleştirilmesine yönelik bir çalışma yok haklar geriye gidiyor.
-Meslek hastalıkları ve yıpranma payı ile alakalı çalışma yok.
-Güvencesiz istihdam yasallaşıyor.
-Ek ders fiyatlarına güzelleştirme yok.
-Yoksulluk sınırı altında olan maaşlara yönelik bir çalışma yok.
-Eğitim işçilerine yönelik kira, giysi, beslenme ve ulaşım desteği ile alakalı bir çalışma yok.
(HABER MERKEZİ)
7 Yaşındaki Çocuğu Önce Darp Etti, Sonra “Seni Bıçaklarım” Dedi
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.