35,4265$% 0.27
36,5289€% 0.09
3.048,35%0,54
4.975,00%0,16
19.837,00%0,15
2.678,73%0,36
10.021,23%0,21
ABD’de tekrar başkan seçilen Donald Trump, Beyaz Saray’da görevi devralmadan Panama Kanalı’nı ve Grönland’ı ele geçirmek istediğine yönelik açıklamalarıyla korku uyandırdı.
Bu bölgelere askeri operasyon ihtimalini yadsımayan Trump, Panama Kanalı’nın da Grönland’ın da ABD’nin ekonomik güvenliği için gerekli olduğunu söyledi.
Aynı zamanda Kanada’ya da ABD’nin bir parçası haline gelmesi için ekonomik baskı uygulayacağını aktardı.
Bu açıklamalara Panama’dan, Grönland’dan, Grönland’ın otonom bir bölge olarak bağlı olduğu Danimarka’dan ve Kanada’dan sert tepkiler geldi.
Peki, Trump’ın bu açıklamalarının ardında ne var?
ABD, 20. yüzyılın başında Panama Kanalı’nı elinde bulunduruyordu.
Yıllarca süren müzakerelerin ardından buranın denetimini 1999’da Panama’ya devretti.
Trump ise kanalın Çin denetiminde olduğunu öne sürerek, “Panama Kanalı bizim ülkemiz için hayati. Çin tarafından kontrol ediliyor ancak biz burayı Panama’ya verdik, Çin’e vermedik. Bu armağanımız istismar edildi” dedi.
Resmi veriler bu tespitin aksini gösteriyor.
Kanal trafiğinin yüzde 72’sini Amerikan kargo gemileri oluşturuyor. Böylece ABD kanal trafiğinde birinci sırada yer alıyor.
Çin kargo gemileri ise trafiğin yüzde 22’sini işgal ederek ikinci sırada yer alıyor.
Çin’in Panama’da büyük ekonomik yatırımları var.
Uzmanlara göre sadece ticaret için değil, ABD’nin Çin ile olası bir askeri çatışması için de Panama Kanalı kritik önemde.
Panama Dışişleri Bakanı Javier Martinez- Acha ise Panama Kanalı’nın egemenliğinin tartışılır bir yanı olmadığını vurguladı.
Danimarka’nın çatısı altında otonom bir bölge olan Grönland, dünyanın nüfus oranı en az yerlerinden biri.
Trump, Grönland’ı satın alma fikrini ilk kez 2019 yılında başkanlığının birinci döneminde dile getirmişti.
Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen, göreve gelecek olan Trump yönetimi ile işbirliği yapmak istediklerini ancak Grönland’ın beşerlerine ait olduğunu söyledi.
Frederiksen, “Grönland’ın insanları lisanları ve kültürleriyle gurur duyuyor. Daha önce de söylediğimiz gibi Grönland satılık değil” dedi.
Bölge değerli mineraller ve enerji kaynaklarıyla doğal kaynaklar açısından çok zengin.
Dünyanın en büyük adası olan Grönland’da altın ve platinum gibi değerli metallerin yanı sıra lityum, titanyum ve başka nadir elementler de bulunuyor. Kömür, uranyum, elmas ve yakut da önemli doğal kaynakları arasında.
Adada ayrıca geniş petrol ve gaz rezervleri olabileceği düşünülüyor; büyük buz kitlelerinin iklim değişikliği sebebiyle erimesi sebebiyle bu kaynaklar da ortaya çıkabilir.
Ayrıca batarya üretiminde kullanılan nadir metallerin varlığı da adanın kaynaklarını değerli kılıyor.
Dünya Bankası’na göre dünyanın bu alandaki ihtiyacını karşılamak için 2050’da bu minerallerin işlenmesinin beş katına çıkması gerekebilir.
Rusya da coğrafik açıdan ABD ile arasında olması dolayısıyla Grönland’ı stratejik olarak önemli buluyor.
Adada ABD’nin bir askeri üssü var.
Grönland’ın başında şu an bağımsızlık yanlısı başbakan Múte Bourup Egede var. Egede, adanın satılık olmadığını vurguladığı gibi Nisan ayında parlamento seçimlerinin yanı sıra bağımsızlık oylamasının da yapılabileceğini söyledi.
Trump, ABD’nin en büyük sınır komşusu olan Kanada’nın 51. eyalet olması gerektiği ve sonun yapay olduğu savında bulunuyor.
Trump, ABD’nin Kanada’yı korumak için milyarlarca dolar harcadığını öne sürerek Kanada’dan ithalatı yapılan otomobillere, kereste ve süt eserlerine dikkati çekiyor.
Meksika gibi Kanada da Trump idaresinde yüzde 25 gümrük vergisiyle yüz yüze gelmeye hazırlanıyor.
Malikanesinin bulunduğu Mar-a-Lago’daki basın toplantısında ise Trump, Meksika ve Kanada sonlarından geçen uyuşturucuya vurgu yaptı.
Ancak ABD verilerine göre Kanada sınırında ele geçirilen fetanil miktarı güneydekinden çok daha düşük bir oranda.
Kanada ise sınırında güvenlik tedbirlerini artırmayı vaat ediyor.
Kanada Başbakanı Justin Trudeau, iki ülkenin birleşmesi mümkünlüğünün hiçbir şekilde olmadığını söyledi.
Söylem mi yoksa gerçekleşebilir mi?
ABD’nin eski ulusal güvenlik danışmanı James Jeffrey, BBC’ye Trump’ın uluslararası müttefiklerine ve ülkesinde kendisini destekleyenlere mesaj gönderdiğini söylüyor.
ABD’nin, zengin Avrupalı müttefiklerinin uluslararası güvenliği korumak için yeteri kadar aktif olmadığı için yılgın olduğunu dile getiriyor.
Bir askeri müdahalenin olmayacağını düşünen Jeffrey, “Nasıl bir karışıklık yaratacağı ise ayrı bir soru işareti” diyor.
Jeffrey ayrıca, “Uluslararası tertibe tehdit olan Trump değil, Rusya ve Çin’dir” yorumunda bulunuyor.
The Independent gazetesinin siyasi editörü David Maddox ise Trump’ın ciddeye alınması gerektiği görüşünde.
BBC’ye konuşan Maddox, “Trump’ın yayılmacı bir duruşu var. ABD’nin dünyadaki ayak izini önemli olarak artırmak istiyor, bunlar önemli tehditler” diyor.
Maddox, “Trump’ın ilk döneminkinden farklı bir hal göreceğiz, bu da dünyanın istikrarını bozan bir öge olacak” diye de ekliyor.
Komşular rahatsız olacak derken, opera müsabakasında birinci oldu; Güneş Uluçay Türkiye’de opera sanatçısı olmayı anlattı |
Diğer Güncel Haberler İçin Tıklayın / Bursa Haber – Bursa Gündem – Bursa Gündem Haber – Bursa Haberleri – Bursa Son Dakika
Bizi İnstagram’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi X’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHbr
Bizi Facebook’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Youtube’da Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Bizi Linkedin’de Takip Edebilirsiniz / @BursaGündemHaber
Ertuğrul Özkök: Neler Oluyor Neler; Bir Mossad Müdürü ve Bir İranlı Generalden Gelen Çarpıcı Bilgiler